RSS

Aylık arşivler: Ağustos 2014

BİLKE ÖRNEK ÇALIŞMASI İLE GÜNSU CABACI’YI ÖDÜLLENDİRDİ

DSCF1861DSCF1862

DSCF1844 

İstanbul’dan hareket eden Bandırma Vapuru, Karadeniz’e açılmıştı. 18 Mayıs 1919  günü, sabahın erken saatleriydi. Bandırma Vapuru, Sinop limanına uğradı ve padişah tarafından Sinop mutasarrıflığına atanan Mazhar Tevfik Bey’i Sinop limanına bıraktı.

Atatürk’ün  Sinop’a gelişi anısını yaşatmak amacıyla her iki yılda bir düzenlediğimiz “BİLKE HALKBİLİM ÖDÜLLERİ”  

“Sinop el sanatları akademik araştırma ödülü ” kategorisinde, bu yıl genç bir çalışma ödül aldı.  Günsu CABACI, İstanbul Üniversitesi Sosyal Antropoloji Bölümü mezunudur ve doğma büyüme Sinoplu’dur. Sinop Özekes Bıçaklarının yapımını, tarihi geçmişini ve dünya üzerindeki önemini ele alan  tez hazırlamıştır. Çalışmasını kitaba dönüştüren Cabacı ” AV BIÇAĞI YAPIMI GÖRSEL BELGELEME ÇALIŞMALARI” adını verdiği çalışmasını 2005 yılında yayınlamıştır. Türkiye’de ilk 3 çalışma arasında olan Özekes Bıçakları, Günsu Cabacı’nın bu çalışması ile de, dünya av bıçakları alıcılarının ilgisini çekmiştir.    Günsu CABACI tez hazırlamasında yaptığı çalışmaları bize anlatırken el emeğine ve el sanatlarına saygısı sözlerine yansıyordu.  ” Ben bu tezi hazırlamadan önce bıçak yapımını özellikle  usta Cengiz Özekes’ten öğrenmek istedim. Sanatı öğrenmek için işin mutfağından geçmek gerekiyordu. Özekes atölyesinde 2 ay çırak olarak çalıştım ve her detayı kaçırmadan öğrendim. 107 fotoğraf görüntüledim.  Sanatı bilimsel  olarak ele aldım ve yazıya aktardım. Hazırlamaya çalıştığım tezin, her aşamasında danışman hocamdan yardım aldım ve çalışmamı tamamladım. Tezim kabul edildikten sonra, yurt dışından bu konuda çok telefon aldım ve hala da alıyorum. Sinoplular  konunun bu yönünü ne kadar biliyorlar bilmiyorum ama, Özekes Bıçakları dünyada çok önemli bir yer tutuyor. ” 

Bu akademik çalışma için sevgilli Günsu CABACI’YI kutluyor, Sinoplu gençlerimize örnek olmasını diliyoruz.. BİLKE, Sinop halkbilimi için kuruluşundan beri çalışmalar yapmaktadır. Üniversite bitirme tezlerinde, Sinop halk kültürleri konusunu seçen bir çok öğrenci,  Bİlke Halk kültürü arşivinden faydalanmıştır.

Yapılan çalışmaların Kitaba dönüşmesi ve Sinop kütüphanesine kazandırılması dileğiyle.BİLKE

Ödül Töreninden kareler

DSCF1846

DSCF1852

DSCF1810

DSCF1820 DSCF1824 DSCF1825 

 
Yorum yapın

Yazan: 25 Ağustos 2014 in HALKBİLİM ÖDÜLLERİ

 

ÖZEKES BIÇAKLARI BİLKE’DEN HALKBİLİM ÖDÜLÜ ALDI

Atatürk’ün 18 MAYIS 1919 günü Bandırma vapuru ile Sinop’a gelişi anısına iki yılda bir HALKBİLİM ödülleri veriyoruz. BİLKE18 MAYIS 2014 günü ödül töreni programı düzenledi. “YEREL EL SANATLARI “kategorisinde, ÖZEKES BIÇAKLARI sahibi, işletmecisi ve ustası Cengiz ÖZEKES,  ödülünü Belediye Başkanımız Sayın Baki ERGÜL’den aldı.

                                         DSCF1863.

El sanatlarının, teknoloji ve sanayileşmenin gölgesinde kaybolduğu  zamanların tavan yaptığı dönemi yaşıyoruz.. El sanatlarına gönül veren emekçiler, zor koşullarda bu sanatlarını devam ettirmeye çalışmaktadırlar.  BİLKE, el sanatlarının yaşatılmasını hedeflemektedir. Yaşatılan el sanatlarının, ilimizin   istihdamına katkı sağlayacak biçimde projelendirilmesi gerekmektedir.

Bu nedenle, Sinop’ta el sanatlarımızın yaşaması için çaba gösterenleri, yaptıkları hizmetlerden ötürü  onurlandırıyoruz. Çalışmaların taklit olmaması, birbirini tekrar etmemesi gerekmektedir. Ödüle uygun görülen eserlerde, yaratıcılık ve süreklilik özelliği aranmıştır. Cengiz ÖZEKES,bu mesleği yıllardır kendi atölyesinde  sürdürmektedir. Dedesinden miras kalan bu mesleğin Sinop’taki tek temsilcisidir. Türkiye’de ise ilk 3 bıçakçı arasındadır. Konu hakkında Sinoplular olarak fazla bilgi sahibi olamasak da, SİNOP ÖZEKES BIÇAKLARI Türkiye ve yurt dışında tanınmakta ve rağbet görmektedir.  İlimizi temsilen fuar tanıtımlarına götürülen hediyeler arasında, Özekes Bıçakları önemli  yer tutmaktadır.

Cengiz Bey, bıçak sapı yapımı için  yöremizden manda ve geyik boynuzu ile  yaban gülü kökü kullanmıştır. Metal aksan ise yurt dışından gelmektedir. 

bıçak bıçak-2 bıçak-3

Bıçaklar, özel koleksiyon, av bıçakları, mutfak bıçakları ve yöresel bıçaklar olmak üzere üretilmektedir. Yurt dışından çok rağbet görmektedir. http://www.özekes.com sitesinden Cengiz Bey’in oğlu ile birlikte elleri ile ürettiği eserleri görebilirsiniz.

“BİLKE BİRİNCİ HALKBİLİM ÖDÜLLERİ” 18 MAYIS 2012 yılında düzenlendi. Yerel el sanatları ve yöre kaynaklarını kullanma alanlarında başarılı olan çalışmalara aşağıdaki ödüller verildi: 

Halk kültürü-Geleneksel el sanatları ödülü-Rasim DEMİR

Ağaç köklerini, çeşitli işlemlerden geçirme- şekillendirme ve sergilerde sunarak tanıtma-pazarlama 

Halk Kültürü Hizmet ÖdülüKök Boya araştırması “Gerze- Bolalı köyü geleneksel kök boyaları” konulu çalışma-Ana- oğul Kazım AYDIN ve Hanife AYDIN 

Halkbilim Hizmet Ödülü-YEREL KAYNAKLARI KULLANMAÜRETİM ve PAZARLAMA- Sinope Meyve Suları Kurucusu ve Sahibi-  Mahmut BENK 

Halkbilim Hizmet Ödülü- Durağan-Dikmen-Gerze-Ayancık kadın ve erkek giysileri Koruma-yaşatma-güncelleme-projelendirme- Süheyla HAYIRCI

El sanatları ile uğraşmak, boş vakit doldurmaktan çok daha iyidir. Hayat Hep eğlence, hep gezme ile doldurulamaz.  El sanatları ile uğraşanlar, kendi özündeki yaratıcılık kapılarını açık tutmaktadırlar. Yaratıcılık, tasarım gerektirmektedir, tasarım yapanlar olasılıklar arasında teoriler üretirken, dünyanın gereksiz dış seslerini duymazlar. Kendilerine doğal yöntemlerle terapi yaparlar.

Piri Reis, Colomb’tan önce Amerika kıtasını keşfetmişti, Mimar Sinan, kendi mimarisi olan  caminin 2010 yılında kirişinin çatlayacağını bilerek kiriş içine nasıl onarılacağı krokisini  koymuştu.   Yaratıcı zekaların tasarım örneklerini veren insanlarımızın çoğalması dileğiyle…BİLKE    

 
Yorum yapın

Yazan: 19 Ağustos 2014 in HALKBİLİM ÖDÜLLERİ

 

BİLKE PROFESÖR DOKTOR SAYIN MEHMET ALİ ÜNAL’I ÖDÜLLENDİRDİ

18 MAYIS 2014 BİLKE HALKBİLİM ÖDÜLLERİ AKADEMİK DAL ÖDÜLÜ

  • AKADEMİK ÖDÜL
  • “OSMANLI DEVRİNDE SİNOP” isimli kitabın yazarı, Sayın Profesör Doktor Mehmet Ali ÜNAL, Pamukkale Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölüm Başkanıdır.Kitap 496 sayfadır. Sayın ÜNAL, Osmanlı Arşiv Belgeleri üzerinde çalışarak, Sinop tarihine önemli bir kaynak hazırlamıştır. Eser halkbilimi  için çok değerlidir. 1487 yılında Sinop’un hangi köylerinde keten ve diğer tarım ürünleri yapılmış, ne kadar vergi alınmış hepsi detaylı olarak yer alıyor..

Hocamızı bu önemli çalışması için kutluyor, Sinop halkının, kurumlarımızın ve ilgili olanların bu kitabı temin etmelerini tavsiye ediyoruz.Kitaptan bazı sayfalar:

nfs-3nüfus2 DSCF1780

Sinop severler elinizde bu kitap yoksa hemen temin etmelisiniz. BİLKE bu tür çalışmaların artmasından yana.

 

“AHMET KÜÇÜKBAŞ ” ARAŞTIRMASI ÖDÜLLENDİRİLDİ

DSCF1857 DSCF1864

18 Mayıs 2014 BİLKE 2. HALKBİLİM ödüll töreninde “yerel bitki türlerinin korunması ve yaşatılması kategorisinde Sayın Ahmet KÜÇÜKBAŞ ödüllendirildi. Doğal yaşamı korumak ve ülkenin değerlerine sahip çıkmak konusundaki çalışmaları için kendisine teşekkür ediyoruz

YÖREMİZİN YENEBİLEN MANTAR ÇEŞİTLERİ

ARAŞTIRMA AHMET KÜÇÜKBAŞ

1021_mantar19.jpg

Yöremizin iklimi mantar yetişmesine çok uygun olduğundan, ırmak kenarlarından çayırlara ve orman içlerine kadar olan yerlerde çok sayıda mantar çeşidi yetişir. Bunların bir kısmı halk tarafından bilinir ve gıda olarak tüketilir.

Mantarların yetiştiği iki bölge vardır. Ilgaz Dağlarının yöremizdeki uzantıları olan Elekdağı, Kolaz ve Göktepe bölgeleri güneyde kalan dağlık kesimlerdir. İkinci bölge Küre Dağlarının devamı olan ve yöremizle sahil kesimi arasında kalan dağlık kesimler ve yaylalardır. Bir bölgede yetişen bazı mantar türleri diğer bölgede yetişmeyebilir.

Biz halk tarafından iyi bilinen ve tüketilen mantarları tanıtmak için bu mantarların isimlerini ve özelliklerini vermeye çalışacağız.

Kanlıca Mantarı

Halk arasında “Kanlıca”, “Elicek” ve “Ebişek” diye bilinen bu mantarın Latince adı“Lactarius”dur. Türkiye’nin kimi yerlerinde “Melki” diye bilinir. Turuncu rengi ile dikkat çeken şapkalı mantarlardandır. Kırıldığı ya da kesildiği zaman kesit yüzünden turuncu renkli bir süt akar. Bu mantarı daha önce görmemiş olanlar rengini zehirli olduğunun işareti sayarak yemekten korkarlar.

1021_mantar12.JPG

Kanlıca mantarları genel olarak sonbahar da sonbahar yağmurlarının ardından ormanlarda ve orman çevresinde ki kırlık alanlarda, ekilmeyen eski tarlalarda çıkar. Bazen hava koşullarının uygun olduğu zamanlarda yaz ortasında da çıktığı olur.

1021_mantar16.jpg

Lactarius genusunun 150 türü ve bu türlerin sayısız alt türü vardır. Bunları ayırt etmek için uzman olmak gerekiyor. Ama yöremizde kanlıca mantarının bulunduğu bildirilen iki çeşidi güneyde yetişen Lactarius Deliciosus ile kuzeyde yetişen Lactarius Salmonicolortürlerini örnek olarak verebiliriz. Lactarius “sütlü” demektir. Deliciosus “lezzetli”,salmonicolor “somon renkli” anlamlarına gelmektedir. Bu mantarlara yörede çam mantarı, köknar mantarı diye isimler verilmektedir. Ama bu isimlendirme mantarın türünü belirleyen bir isimlendirme değildir.

1021_mantar23.jpg

L.Deliciosus güney tarafında yetişmektedir. Tıkız, dayanıklı bir mantardır. Üzerinde yeşil benekler olabilir. Mantarın örselenen kısımları kırılan kısımları zamanla yeşile döner. Sadece güney taraf dağlarında yetişen bir kanlıca türü daha vardır. Bu mantarın şekli aynı olmakla birlikte gerek kendi rengi ve gerekse sütünün rengi mordur. Bu iki mantarın lezzetleri arasında önemli bir fark göremedik. Ancak hafif bir acılık olabilir.

Lactarius Salmonicolor kuzey taraflarında yetişen parlak turucu renkli, kolay parçalanabilen gösterişli mantarlardır. Dikkatle toplanıp itinalı yerleştirilmezse kolayca kırılabilir.

Bu üç tür de çok lezzetli mantarlardır. Yöre halkı bu mantarları çok sever. Ankara’da İstanbul’da oturan hemşerilerimize her gün taze olarak kutularla gönderilir. Bunların dışında kanlıca türlerinden olup kimsenin yemediği bir tür daha vardır. Bu tür bej renktedir. Kimse yemediğine göre zehirli olması olasılığı yüksektir.

1021_mantar25.jpg

Höbelen Mantarı (Kuzu Göbeği)

Bu mantarın Türkiye’de yaygın olarak bilinen adı “Kuzu Göbeği” mantarıdır. İçi boş bir sap üzerinde içi boş bir kafadan ibarettir. Rengi bej ile kahverengi arasında değişir. Bir özelliği de bal peteğine benzeyen lamellerinin kafa kısmının dış tarafında olmasıdır.

1021_mantar15.jpg

Sistematikte Morchella genusunda yer alır. Çok sayıda türü ve alt türü vardır. Bunlardan ikisi M. Esculenta ve M. Konica’dır. Bu mantarlar sadece ilkbaharda yetişir. Irmak kenarlarından yüksek kesimlere, ağaçlık alanlara kadar çok yerde olabilir. İklim ve ortam olarak çok seçicidir. Çoğu seneler fazla çıkmaz. Fazla yetişmediğinden ve yurt dışına gönderildiğinden fiyatı çok yüksektir. Bol olduğu senelerde bile ucuzlamaz. Fiyatının yüksekliği nedeni ile artık bu mantarları alıp yemek pek kolay olmamaktadır.

Höbelen mantarı bazı seneler bol olabilir. Böyle senelerde bu mantarı toplayarak kendine otomobil alanlar bile olmuştur.

Değişik bir tadı olan, lezzetli bir mantardır.

1021_mantar02.JPG

Halı Saçağı Mantarları

Halk arasında şeklinden dolayı bu isim verilmiştir. Herkesin bildiği şapkalı mantarlara hiç benzemezler. Bu ad altında birkaç çeşit mantar pazara gelmektedir. Bunlardan biri “Çam mantarı” adı verilen ve görünüşü kıvırcık marulu andıran mantar çeşididir. Çam ağaçları üzerinde yetiştiğinden bu isim verilmiştir.

1021_mantar18.jpg

Bu mantarın Latince adı “Sparassi Crispa”dır. Diğer türe “Saçaklı Mantar” adı verilmiştir. Bu mantarda ağaç gövdelerinde yetişmektedir. Latince adı “Hericium” olan ve çok sayıda türü ve alt türü vardır. Bu mantarın Türkiye’de bilinen adı “Mercan” mantarıdır. Bu ad da şeklinin mercana benzemesinden dolayı verilmiş olmalı.

1021_mantar17.jpg

Yöremizde bilinen ve pazara gelen üçüncü tür saçaklı mantara mahallinde “Kedi tırnağı”denmektedir. Bu tür “Clavaria” genusundan bir mantar olsa gerek. Diğer iki türün aksine bu mantar ağaçta değil yerde yetişmektedir. Pazara en çok yerde yetişen bu mantar türü gelmektedir.

1021_mantar22.jpg

Halı saçağı adı altında pazara getirilen bu mantarlar sadece sahil kesimini iç kesimden ayıran kuzeydeki dağlık yörede yetişmektedir. Tatları bir birine benzese de araların az da olsa bir lezzet farkı vardır.

1021_mantar07.jpg

 Koçak Mantarı

Latince adı “Lactarius Piperatus” olan bu mantara halk arasında “Koç Mantarı” adı da verilmektedir. Adındaki Lactarius onun kanlıca mantarı ile aynı genustan olduğunu gösteriyor. Nitekim kanlıca mantarı gibi bu mantarda sütlü mantardır. Mantarın sütü kendisi gibi beyazdır. İsminde ki “Piperatus” kelimesi onun biberli olduğunu anlatmaktadır. Adını tam Türkçeleştirirsek buna “Biberli Sütlü Mantar” dememiz gerekir.

Bu mantarın gerçekten baharlı bir tadı vardır. Bu bahar bana terenin baharını hatırlatır. Hoşlanılmayacak bir tat değildir. Sert kütür kütür bir mantardır. Rengi ve sütü beyazdır. Bol bulunur bu yüzden kanlıca mantarı kadar değer bulmaz.

Bu mantar Ilgaz dağlarının devamı olan dağlık bölgede, ağaçlık alanlarda yetişir. Ağaç yapraklarının altından kabarır. Mantar arayanlar yaprakların yaptığı bu kabarmadan altında mantar olduğunu anlarlar.

Soğanla kavrulup üzerine sarımsaklı yoğurt dökerek yenir. Değişik yemeklerini de yapmak mümkündür.

1021_mantar14.jpg

Geyiksırası Mantarı

Lezzet bakımından kanlıca mantarı ile yarışır. Lezzeti bildik tanıdık mantar lezzetine benzerse de biraz daha değişik olup çok lezzetlidir. Şapkalı mantarlardandır, ilginç bir şekli vardır. Düz uzun sap üzerinde muntazam bir şapka vardır. Sap ve şapka bej renktedir.

Bu mantar güney tarafta bulunmuyor, sadece kuzeydeki dağlık kesimde yetişiyor. Belirli sıralar halinde bulunduğu için “Geyik sırası mantarı” adı verilmiştir. Bazı mevsimlerde bu mantar kanlıca mantarı bittikten sonrada pazara gelmeye devam eder.

1021_mantar10.jpg

Balkadın Mantarı

Bu mantar da güneyde bilinmeyen sadece kuzeyin dağlık bölgesinde yetişmektedir. Şekil ve yetişme bakımından geyik sırası mantarına benzemektedir. Bu mantarda sevilen bir mantardır. Az sayıda pazara gelmektedir.

Şapkalı bir mantar olup bej renktedir. Şapka üzerinde kahverengi lekeler bulunabilir.

1021_mantar08.jpg

Ağaç Mantarı

Bu mantar kuzey tarafın ormanlarının ağaç gövdelerinde hevenkler halinde yetişir. Rengi bejden sütlü kahverengine değişebilen renklerdedir. Lameller daha açık renklidir ve alt yüzde ve asimetriktir.Lezzeti güzeldir.

 Kavak Mantarı

Sonbaharda kesilmiş kavak ağaçlarının kesim yüzlerinde kendiliğinden biter. Pazara seyrek olarak gelir. Çok fazla yetişen bir mantar da değildir. Görünüşü pek güzel değilse de lezzeti çok güzeldir. Tadı bildik mantar lezzetini andırsa da ondan daha yoğun bir tadı vardır. Japonlar bu mantarı kültüre almayı başarmışlardır.

1021_mantar06.jpg

Çayır Mantarları

Yöremizde bu mantarlara “İçi Kızıl” ya da “Ak Mantar” denmektedir. Bu mantar türü bütün dünyada en yaygın mantar türü olduğunu sanıyoruz. Genellikle açıklık alanlarda, ekilmeyen tarlalarda ilkbahar ve sonbahar mevsiminde çıkmaktadır. Sapı ve şapkası beyazdır. Lamelleri kahverengi olan ve pembe olan iki türü vardır. Lamelleri kahverengi olan türün lamelleri açıktan koyu kahverengiye kadar değişir. Pek etli değildir kolay kırılır. Lamelleri pembe olan çeşidin şapkası sap üzerine sarılmış haldedir. İyice yaşlanınca bir şapka şeklini alır. Gayet etli ve sert bir mantardır.

Bütün dünyanın tanıdığı ve sevdiği mantar lezzeti bu mantarların lezzetidir. Kültür mantarı da bu pembe lamelli ve kütür kütür etli türden üretilmiştir. Bol ve kolay bulunduğu için yöremizde yeterince değerlendirilmez. Sonbaharda kanlıca ve diğer çok tutulan mantar türleri çıktığı için pazara getirilmez.

Çok lezzetli olan bu mantar yeterince değerlendirilmez. Pek çok yemeğe ayrı bir lezzet verebilecek olan bu mantarın çorbası güzel olur. Makarna ve pilav üzerine sos olarak yakışır.

Kum Mantarı

Baharın en erken çıkan mantarlarındandır. Irmak ve dereler kenarında kumluk yerlerde yetişir. Lezzeti fena değildir. Görünüşü pek bir albenili değildir. Çok yetişen bir mantarlardan değildir. Mantar lezzetini özleyenler yoğurt sarımsakla severek yerler.

Keçi Mantarı

Bu mantar ilkbaharda da sonbaharda da yetişen mantarlardandır. Alçak yerlerde kırlık alanlarda yetişir. Şapkalı bir mantardır. Şapka sap üzerine asimetrik olarak bağlanmıştır. Tadı bildiğimiz mantar tadıdır. Pazara geldiğine rastlamadım.

1021_mantar01.JPG

Mıh Tepesi

Açık alanlarda, köylerde harmanlarda yetişir. Kimi yerlerde bu mantarlar ilginç daireler halinde yetişir. Uzunca bir sap üzerinde küçük bir şapkası vardır. Küçük bir mantardır. Mantarın şekli ve büyüklüğü eski Türk nallarına çakılan mıhlara benzediği için bu isim verilmiştir. Pazara seyrek olarak gelir. Ancak bilenler alır. Köylerde çorbası yapılır ve güzel de olur. Tadı bildik mantar tadıdır. Kimi yerlerde bu mantara “Cincile” de denmektedir. Bu mantarlar çayırlık alanlarda daireler oluşturur.

1021_mantar04.JPG1021_mantar05.JPG

Kuzu Kulağı Mantarı

Bu mantara “Kurt Kulağı” da diyenler vardır. İlkbaharda çamlık alanlarda, ağaç altlarında yetişir. Açılmamış şekli açık kahverengi küçük topa benzer. İçi boştur. Açıldığı zaman biraz kulak şeklini andırır. Tadı biraz höbelen mantarını andırsa da pazarda pek paha bulmaz. Kumlarını temizlemek bir hayli zordur

1021_mantar11.jpg

Dilburan Mantarı

Değişik tonlarda pembe renkler taşıyan bir şapkalı mantardır. Sapı ve lamelleri beyazdır. Acımtırak bir tadı vardır. Zaten dil buran adı verilmesi de bu yüzdendir. Haşlanıp suyu atılarak yenirse acılık kaybolur. Arazide bol bulunur, pazara gelmez. Sonbaharda diğer mantarların çıktığı mevsimde çıktığından pek kıymetlenmez. Acı tadından zehirli olduğu sanılırsa da değildir.

1021_mantar13.jpg

Geyik Mantarı

Şapkalı bir mantar olmasına karşın, şapkası düzgün şekilli değildir. Sağlam ve etli bir mantardır. Rengi kahverengidir. Ayırt edici özelliği lamellerinin geyik kılına benzemesidir. Zaten adını da bu benzerlikten almıştır. Bu mantar son yıllarda pazara gelerek satılmaktadır. Köylerde kurutularak, kışın yendiğini öğrendik. Bu mantarın yemeğinin yapmayı başaramadım.

1021_mantar09.jpg

Ayı Mantarı

Zehirli olmadığı ve bol bulunduğu halde yenmeyen bir mantardır. Bazen çok körpeleri köylerde yenmektedir. Ben bir defa yedim ama cıvıklığı yüzünden pek beğenmedim. Orman içlerinde de açıklık alanlar içinde de bol olarak yetişen bir mantardır. Şapka ve sapı açık kahverengi renktedir. Lamellerinin şekli ve renkleri değişiktir. Esas adı “Ayı Boku”mantarıdır. Çürüdüğü zaman ayı pisliğini andırdığı için bu isim verilmiştir.

Bilimsel adı“Boletus edulis” olan ayı mantarı “Kuzu Mantarı” olarak da bilinmektedir.  Bu mantarı çiftlik hayvanları yemektedirler. Fazla yediklerinde ishal yaptığı bilinmektedir.Bazı köylerde bu mantara “Fesleğen mantarı” veya “feslek” denmektedir.

1021_mantar24.JPG

Karacaoğlan

Bu mantara kimisi karacaoğlan mantarı kimisi karaca mantar diyor. Sonbaharın son günlerinde çıkıyor ve kış mevsiminde bile bol bol pazara geliyor. Çok lezzetli bir mantar değildir. Gerek bolluğu ve gerekse lezzeti nedeni ile ucuz fiyatlardan satılmaktadır.

Ahmet Küçükbaş

1021_mantar21.jpg1021_mantar03.JPG

Kaybolan kültürlerimizi korumaya dönük çalışmalarımız devam ediyor. Üretenlere teşekkür ediyor, üreten bir toplum olmamızı diliyoruz.Değerlerimize sahip çıkalım…BİLKE