RSS

Kategori arşivi: Bilim

ILIM / EKİNOKS

21.03.2024- Mergube Cengiz Türkseven

“Yılda bir kere çıldırır ağaçlar sevincinden

Yılda bir kere uzatır avuçlarını yaprak

Sevincinden titreyerek

Yılda bir kere kendini verir toprak

Yılda bir kere yarılır bahçeler hazdan.

Kimbilir belki birgün… …

Biz de …. ….

Ağaçlar gibi.. B.R.Eyüboğlu – Bahar ve Biz

ILIM / EKİNOKS

Güneşin Dünyanın kalbinde uyandığı gün !

Dünya dünya olalı kaç ılım yaşandı, giderek soğuyan güneşimiz “Kırmızı Dev” olana değin kaç ılım yaşanacak bilmiyoruz.

Ama,

yaşadığımız sürece her ılımda toprağın içine gizlenmiş enerjiyle güneş ışıklarının muhteşem dansını, her figürde dalga boyuyla ortaya çıkan renk mucizelerini büyülenerek izleyeceğiz..

Japonya’dan,orta ve ön Asya’ya,Avrupa’dan Meksika’ya değin tüm ORTA KUŞAK tarım kültürlerinde ismi ve ritüelleri değişsede Güneşle Toprağın evliliği,Yeniden Diriliş bayramlarla kutlanmış hep..

Tarih hareket eden coğrafyadır sonuçta..

Nasılki güneşteki füzyon,hidrojen atomlarının çekirdeklerinin kaynaşması daha ağır helyumu oluştururken açığa çıkan ısı ve ışık dünyamıza yaşam verip,yaşamı tazeliyorsa..

Coğrafya değiştikçe insanlarda kimyasal ve kültürel füzyon yaşıyorlar..

Değişik kült, kültür ve inanç sistemlerinin sentezi, daha güçlü ışık yayarak tüm insanlığa miras kalıyor..

Işığın ölümü yenip doğaya can verdiği,ışık var oldukça bir şekilde var olacağımızı hatırlatan,sevgi ve bolluğun simgesi nice YENİ GÜN / NEVRUZ’lara..

Yüreğinizin ışığı hep parlasın, sağlıkla ve sevgi dolu saygıyla kalın.. Mergube Cengiz TÜRKSEVEN

 
Yorum yapın

Yazan: 21 Mart 2024 in Bilim

 

Etiketler: , , , , , , , ,

ANTİK YAZILARDA ALAZONLAR

23.02.2024- ESKİÇAĞ İSKİT SAKA TÜRKÇESİ SÖZLÜĞÜ

Alizonlar – İskit halkı. “İskit tarzı bir yaşam sürerler, ancak mısır, soğan, sarımsak, mercimek
ve darı eker ve yerler.” (Burada Timber Grave halkının son ismini bulmuş olabiliriz. M.Ö.
5-4. yüzyıllarda, biri K.Pontus ya da “İskit”, diğeri doğudan, daha Moğollaşmış Avrasya
bozkırlarından gelen iki Timber Grave kültürü göçmeni akımı Chorasmia bölgesinde
karşılaştığında, ortak yaşam kurmakta sorun yaşamadılar ve bin yıl süren Chorasmian
uygarlığını kurmaya devam ettiler ve yüzyıllarca süren Pers saldırıları ve kolonizasyonundan
kurtuldular) Herodot IV 17, 52.

HEREDOT

Antik yazarların yazılı eserlerindeki Eski Türk haşiyelerinden (İskitçe kelimeler) / / 1. bilimsel
ve pratik konferansın bildirileri “Orta ve Kuzey Asya halklarının göçebe uygarlıkları: Tarih,
durum, sorunlar”, Bölüm 1, Kızıl – Krasnoyarsk, 2008, – s. 149 – 177


Alazonlar – Antik Yunan tarihçi Herodot’a (MÖ 5. yy) göre, Dinyeper Nehri’nin batısında
Karadeniz yakınlarında yaşayan İskit kabileleri bu şekilde adlandırılırdı. Yunanca -on ve -es
biçimlendirme ekleri olmadan alaz kabile adlarının kökü, çeşitli dillerde obstruent affrikatın
[dj] bir ıslıklı [z] ile fonetik olarak yer değiştirmesinden kaynaklanan Aladj etnoniminin
uyarlanmış, yani Helenleştirilmiş şeklidir. Türk dillerinde [dj] fonemi [dz], [j], [tş ~ ç] ve [z]
gibi duyulabilir, örneğin: djigit ~ jigit ‘genç, çevik’, Bahıt-djan ~ Bahıtşän ~ Bahçän -. erkek
özel adı, djer ~ jer ~ dzer ~ zer ‘toprak’.

BİLKE YORUM: Alizonlar, Alazonlar ile Amazonlar arasında sadece bir harf farkı var. Bilim insanları arasında Sakalar ve Amazonlar aynı kavim diyen çoktur. Heredot’un, M.Ö. tarih alanında yazdığı değerli bilgiler, hala günümüze ışık tutmaktadır. Bilim için çalışan, araştıran, keşfeden, icat eden herkese saygıyla.

 
Yorum yapın

Yazan: 23 Şubat 2024 in Bilim

 

Etiketler: , , , , , , , , , , ,

PROBLEM ÇÖZMEK VE EİNSTEİN GİBİ KARŞI DURMAK

12.07.2022-BİLKE

“Sosyal çevrenin önyargılarına aykırı fikirleri çok az kimse ılımlı bir şekilde ifade edebilir.
Çoğu insan bu tür fikirleri’ üretmekten bile acizdir. “ALBERT EINSTEIN

Bu gün değerli bilim adamı EİNSTEİN’in sözü ile başladık yazımıza. Neden biliyor musunuz, problem çözmek mi, problem yaratmak mı konusunu gündeme taşıyalım istedik. Toplumda tartışmalar, kavgalar, kadına şiddet, eşitsizlik git gide daha da artıyor. Eğitim problemleri, KPSS engeli, sözlü sınavlardaki torpiller aileleri ve öğrencileri keskin bir kıskacın içine almış durumda. Hayat pahalılığının boyutları artık her kesimin boyunu aşıyor. Problem çözme aşamasına kadar her şey mükemmel, fakat çözüme sıra geldiğinde ise sonuç alamıyoruz.

Aynı problemleri, her gün yüzlerce belki de binlerce kez yazıyor çiziyor, konuşuyor, tartışıyor, itiraz ediyor, eleştiriyoruz. Siyaset arenası, çözüm yerine inatçı tartışmalar, karalamalar, aklamalar, yalan dolanla işgal edilmiş durumda. Toplum ve bireye ÇÖZÜM adımlarını atma yolunda, EİNSTEİN’ın tavsiyelerini sayfamıza taşımayı düşündük.

Kavga değil barış, karalama değil yapıcı eleştiri, inanç sömürüsü değil, bilinçli iman. Doğayı egolara kurban eden değil, kendi varlığını eko sisteme kurban eden siyasetçi, zengini zengin eden değil, dengeli ekonomi uygulayan iktidar beklentimizle bilim adamımızın yöntemlerini birlikte okuyalım diyoruz.

A.Yaşar SARIKAYA

Einstein Gibi DüşünmekScott Thorpe
Kitabın Özgün Adı: How to Think Like Einstein © 2000 Scott Thorpe

Einstein ‘ın Sırrı

Einstein dünyanın kurallarını gayet sakin bir şekilde çiğneyen insanlardan biriydi. James Dean’in sinemada
yaptığı şeyin aynısını bilimde yapmıştı. Sadece fizik yasalarına meydan okumakla kalmadı; gelenekleri yıktı,
hükümetleri çileden çıkardı. Kuralları çiğnemek başını devamlı olarak derde soktu, fakat Einstein’ın kurallara karşı çıkma yürekliliği dehasının özüydü. Einstein büyük bir problem çözücüydü, çünkü kuralları hiç oralı olmadan çiğneyiveriyordu. Bu, dahilerin ortak bir niteliği ve becerisidir; öğrenilip geliştirilebilir. Hepimizin Einstein gibi düşünebilmesi için sadece kuralları çiğnemeyi öğrenmesi yeterlidir.

KURALLARIN İZİ
“Sosyal çevrenin önyargılarına aykırı fikirleri çok az kimse ılımlı bir şekilde ifade edebilir.
Çoğu insan bu tür fikirlert’ üretmekten bile acizdir. ” ALBERT EINSTEIN
Eğer bir problemi çözemediyseniz, büyük bir ihtimalle bir kuralın tekerlek izine takılmışsınızdır. Hepimiz belli kurallara uyarız. Kurallar, gerçeği bulmamızı engelleyen kemikleşmiş düşünce kalıplarıdır. Kurallarımız doğal olarak şekillenir. Fikirler tekrarlanarak kural haline gelir. Bir kural izi oluştuğunda, bununla çatışan bütün fikirler görmezden gelinir.
Kurallar her zaman kötü değildir. Bunlar tren rayları gibidir. Eğer rayın götürmek istediği yere gitmek istiyorsanız mükemmeldirler. Ama ıaylar sizin gideceğiniz yere gitmiyorsa, kurallara uyarak bazı çözümlere ulaşmazsınız. Oraya ulaşabilmenin biricik yolu, raydan çıkmak olur.
Kurallar çok doğru göründükleri için yenilikçi düşüncenin gelişmesini önlerler. Bizim uyduğumuz kuralların
dışında kalan çok sayıda önemli çözümü gizlerler. Bu büyük çözümler sadece kuralları çiğneyerek bulunabilir. Hiç kimse kuralların izlerine karşı bağışık değildir.

Kitabın pdf okumak isteyenler için:

https://docplayer.biz.tr/57974193-Einstein-gibi-dusunmek.html

 
Yorum yapın

Yazan: 12 Temmuz 2022 in Bilim

 

Etiketler: , , , , , , , , , ,

DEĞERLER YİTTİ KAOS ARTTI

17.10.2021-BİLKE

Dünyada sanayi devrimi gerçekleştikten sonra, insanlık adım adım doğayı bitirme yolunu izlemiştir. Baskıcı sistemlere karşı tavır alanlar ve baskıcı sistemi destekleyenler arasında küreselleşen dünyayı kurtaracak yöntemler bilinmesine karşın, yöntemler aktif olamamıştır.

Her dem bilinen fakat geçerli yöntemlere işlev kazandırılıp uygulanamayan bir dünya sistemi içinde, kırılması gereken noktanın bu olduğuna dikkat çekmek istiyorum.

Baskıcı yöntemlerle kendi fikrini dayatmak, kabul etmiyorlar diye de kendi gibi düşünmeyenleri aşağılamak düşünce özgürlğüne aykırıdır. İnsanların konumlandığı seviyede aşağılanması konusuna değinmek istiyorum.

Eskiden de sınıf farkları vardı, öyle olsa da insanlar birbirleri ile yardımlaşır, imecelerde aynı sofrayı paylaşır, hastalık olduğunda bir hastayı saatlerce karlı dağlardan kente yetiştirirlerdi. Doğum, düğün, askere gitme gibi kutlu günlerde yan yana olur, birbirleri ile iletişimi kesmezlerdi.

Babamın hastalık dönemlerinde, gece 00.00 ambulans çağırıyor sedyeye yardım edecek 3 kişi arıyorduk. Eskiden komşular çağırma gerekmeden sese kulak verip yardıma koşarlardı. Problemleri çözümsüz kılan aramızdaki bağları koparmak değil midir?

Biz değerlerimizi yitirdikçe, isyanımız daha da arttı galiba. Eskiden olduğu gibi komşusu ile çay kahve içip sohbet etmeyen; yardımlaşmaya duyarsız olan, akrabalarını, komşularını, yakınlarını küçümseyerek aynı sofraya oturmayan anlayış geliştirdik. Kafamızdaki fikri anlatmak ve dayatmak yerine birbirimizle barışmayı beceremedik. BARIŞ diye bağırırken, içimizde barışı yaşatamadık.

Dünyada sanayi devrimi ile kente göçler yaşanıyor ve sosyal yapıda değişimler oluyor. Aynı değişim ülkemizde de gerçekleşiyor. Ortaçağ anlayışı gibi bu gün sınıf ayırımcılığı yapmak düşündürücüdür. Durumun CIZ dediği noktadan hareketle ÇÖZÜM paydasında buluşmalıyız.

Batı ülkeleri sanayi devrimi sonrası, kentlerdeki nüfus artışı ve işsizlik problemini çözerken hangi aşamalardan geçmiştir? Tabuların, ve toplumun inançlarının kullanılarak siyasetin malzemesi olmaması önem taşımaktadır. Kazanç terazisi üstüne oturan sistem toplumda KAOS yaratıyor. Sizleri bir akademik çalışma ile baş başa bırakıyorum. Yaşar SARIKAYA

SANAYİ DEVRİMİ VE SENDİKALARIN DOĞUŞU

Çağdaş sanayi tekniği 18. yy.’ın ikinci yarısından başlayarak şaşırtıcı bir hızla gelişmiş ve bu gelişme büyük ve derin toplumsal değişmelere yol açmıştır. Bu teknik ve toplumsal gelişme ve değişmeler, önceki dönemden farklı olarak, geniş bir işçi
sınıfını ortaya çıkarmış, yeni yaşama ve çalışma koşulları yaratmış, kentlerin nüfusu hızla artmış, erkek, kadın ve çocuk işçileri zor, ağır ve insanı hızla yıpratan çalışma koşullarıyla karşı karşıya bırakmıştır.

Kapitalist sistem, küçük atölye sistemini yıkarak ve makineleşmeden önce imalathanelerde kalabalık işçileri toplayarak, vaktiyle loncalar içinde toplanmış öğeleri birbirinden ayırmış ve girişimcinin karşısına durmadan artan, yeni bir sınıf ortaya koymuştur.
Başlangıçta iktisadi liberalizmin etkisiyle çeşitli baskı ve yasaklamalarla sindirilmeye çalışılan sendikal hareket, kararlı mücadelelerden sonra, 19. yüzyılda hak olarak tanınmıştır. Sendika hakkı günümüzde gerek iç hukuk gerekse uluslararası hukuk metinlerinde temel insan hakkı olarak yer almaktadır. Başlangıçta işçilerin örgütlenme biçimi olan sendikalar, işçi
sendikaları güçlenince işverenlerce de tercih edilmiş ve işçi sendikalarına tepki olarak işveren sendikaları kurulmuştur.

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/801854

 
Yorum yapın

Yazan: 17 Ekim 2021 in Bilim

 

Etiketler: , , , , , , , , , ,

İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK HALK MÜZİĞİ

09.10.2021-BİLKE

Eski tarihlerde, insan eşitliği üzerine oturan yönetim şeklinin varlığını öğrenmek çok sevindirici. Çağımızda ise bilişim teknolojileri, sanayileşme ve maddesel yapı hızlı değişim ve gelişmeler gösteriyor. Bu gelişmelerin paralelinde, daha uygar bir yönetim şekline ulaştık mı sorusu da düşündürüyor.

İnsanlık, nemalanma ve kazanç endeksli bir dünya yaratıyor ve de bu yaptığına tapıyor. Ne romantik yaklaşım, ne umursamazlık, ne de taraftarlık siyaseti gidişi etkileyemiyor. İNSANLIK VE DOĞA İÇİN BİLİM alanında yapılan çalışmalara saygıyla…BİLKE

İslamiyet Öncesi Dönemde Türk Halk Müziği
“Türkler İslam dinini kabul etmeden önce çok sade bir hayat yaşıyorlardı. Pek kuvvetli devlet gelenekleri olduğu, devlet asalet üzerine dayandığı halde hükümdarla çoban arasında yaşayış, duyuş ayrılışları çok değildi.

Bunun neticesi olarak da sınıf ve zümre farkına bakmaksızın bütün millete birden hitap eden bir edebiyat teşekkül etmişti.”(Atsız 1992, 81). Bütün bir millete hitabeden bu edebiyat içinde oluşan ezgili eserler de,
doğal olarak her şeyiyle yine bu millete aitti.

Çok eski manzum eserlerin ezgileriyle ilgili belgelere sahip değiliz ama her tür manzum eseri, mutlaka ezgi eşliğinde söylenmiş (Oğuz 2001, 14; U. Reinhard 1990, 12) kabul etmekteyiz. Bu eserlerin bir ezgi eşliğinde
okunduğunun en önemli belgeleri halkın sözlü geleneğidir.

Sözlü gelenekte bugün bile manzum türdeki eserlerin hemen hemen hepsinin ezgi eşliğinde okunduğuna şahit olunmaktadır. Bu sebepledir ki, halk şiirlerinin her örneğini Türk halk türküsünün çeşitli
türleri/biçimleri olarak değerlendirmekteyiz.

KAYNAK:

Merdan GÜVEN- TÜRKİYE SAHASINDAKİ HİKÂYELİ TÜRKÜLER ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA
DOKTORA TEZİ


 
Yorum yapın

Yazan: 09 Ekim 2021 in Bilim

 

Etiketler: , , , ,

GELENEKSEL SİNOP EVLERİNİN ÖZELLİKLERİ

28.05.2021-BİLKE

Fatih ORHAN- Dr. Öğr. Üyesi, Erzincan B. Y. Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü, forhan@erzincan.edu.tr

KÜLTÜREL COĞRAFYA ÖZELLİKLERİ AÇISINDAN GELENEKSEL SİNOP EVLERİ

Geleneksel Sinop Evlerinin Başlıca Özellikleri:
Yapı malzemesi, geleneksel mimariyi etkileyen en önemli unsurların başında gelir (Eruzun,1972). Geleneksel kırsal meskenlerin en önemli özelliklerinin başında da, mesken yapımında kullanılacak malzemenin en kolay ve en ucuz şekilde temin edilebilir olması gelir.

Bu kapsamda yapı malzemesinin yakın çevreden seçilmesi esastır. Daha önce de ifade edildiği üzere Sinop ili
Karadeniz Bölgesi sınırları içerisinde yer almakta olup zengin bir orman varlığına sahiptir. Nitekim TC. Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre il arazisinin yaklaşık %64’ünün ormanlarla kaplı olduğu görülmektedir.

Bu kapsamda il sınırları içerisindeki geleneksel mimaride ahşap kullanımının ilk sırada yer aldığı görülmektedir. Ahşabın kolaylıkla işlenmesi ve istenen şekle sokulabilmesi, sıcaklık ve nemi geçirmeyen mükemmel bir yapı malzemesi olması (Tanoğlu, 1969) ile çok katlı binaların yapımına olanak sağlaması (Doğanay ve Orhan, 2014) gibi avantajları yöredeki
kullanım yoğunluğunu artırmıştır. İl sınırları içerisindeki kırsal meskenlerde kullanılan diğer yapı gereçleri ise taş, eski tuğla ve kerpiçtir.

Ahşap yöre mimarisinde kullanılan temel taşıyıcı sistem elemanıdır. Ancak ahşap kullanımı bununla sınırlı değildir. Zira yörede ahşap iç yapı elemanlarının yapımında ve duvarlarda dolgu ve kaplama malzemesi olarak yoğun bir şekilde kullanılmaktadır. Sinop ilinde ahşap ile özdeşleşmiş üç grup yapı sistemi ve tekniğinden bahsetmek mümkündür.

Bunlar; ahşap yığma, ahşap çatma (ahşap iskelet=ahşap karkas) ve karma yapı sistemleridir (Sözen, 2001).
Ahşap yığma sisteminde yapı bütünüyle ahşaptan yapılmaktadır. Bu yapı tekniği, ahşap malzemenin üst üste yığılması ve köşelerinden birbirine geçirilmesi esasına dayalıdır. Burada en önemli faktör de köşelerinin nasıl tutturulacağıdır ki, burada genellikle ahşap malzemeyi açılan çentiklerle birbirine geçirme usulü tercih edilir. Nitekim bu yapım tekniğine boğaz geçme adı verilmektedir. Kullanılan ahşap malzemenin türüne göre de farklı isimlendirmeleri karşımıza çıkmaktadır.

Örneğin ahşap çok fazla işleme tabi tutulmadan tomruk şeklinde kullanılmışsa buna karaboğaz geçme adı verilirken; eğer işlenmiş bir kereste şeklinde kullanılmışsa bu da kurtboğazı geçme olarak isimlendirilmektedir. Kalın bir dikme içerisinde açılan kanallara düzgün biçilmiş kerestelerin dizilmesi şeklindeki bir yapım tekniğine de çalma boğaz geçme adı verilmektedir

Sinop ilinde bütünüyle ahşaptan inşa edilen geleneksel mesken sayısı oldukça fazla olup, yukarıda söz konuş edilen bütün yöntemleri görmek mümkündür. Bununla birlikte karaboğaz geçme yöntemi daha çok hayvan barınağı ve samanlık gibi ev eklentilerinde daha yaygın kullanılıyor iken; yaşama katlarında ekseriyetle kurtboğazı ve çalma boğaz geçme yöntemlerini görebiliriz.

Akademik çalışma için teşekkür ederiz. Kaybolan değerlerimiz; emek, yürek, zaman harcanarak ortaya konmuş eserler. Bu gün kentin kamaşası içinde kaybolup, kendi değerlerine sırt dönenler; ileride bir kırıntı bilgi, foto, teknik için belki de yabancılara para ödeyecek.

İşin zor tarafı, bu gerçekleri anlatamamak. Üzerinde konuşalım diyen çok, ama sadece konuşalım. Biz de diyoruz ki, KORUYALIM, ARŞİVLEYELİM, FOTOĞRAFLAYALIM… BİLKE ”

ÇALIŞMANIN TAMAMI :

http://earsiv.erzincan.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/20.500.12432/3250/K%c3%bclt%c3%bcrel%20Co%c4%9frafya%20%c3%96zellikleri%20A%c3%a7%c4%b1s%c4%b1ndan%20Geleneksel%20Sinop%20Evleri.pdf?sequence=1&isAllowed=y

 
Yorum yapın

Yazan: 28 Mayıs 2021 in Bilim

 

Etiketler: , , , , , , , , ,