RSS

Aylık arşivler: Ocak 2013

BİLKE TANITIM TOPLANTILARI

BİLKE 2008- TEMMUZ ayında kuruldu.Eğitim Projemiz, kuruluşumuzla birlikte 2008-EYLÜL ayında işlevine başladı. Hedefimiz, Sinop’ta yaşayan, yetenekli ve çalışkan öğrencilerimize ulaşmaktı.Liselerimize resmi yazı ile başvurduk, çalışkan, istikrarlı, yatılı bölge okulundan mezun olmuş, ailesi çiftçilik yapan, üniversite sınavında derece yapan öğrencilerimizin isimlerini aldık. Dernek tüzüğümüz ve kararlarımız doğrultusunda kriterlere uyan  16 öğrencimize 2008-2009 öğretim yılında burs vermeye başladık.

Toplantılar yaparak, Eğitim Projemizin tanıtımını yaptık. Gönüllü Eğitim Annelerimiz projemize destek verdiler.  “KUZEY YILDIZI “eğitim projemiz  ile 2013 yılına kadar her yıl 25 öğrenciye burs verdik.

Toplantılarımız ve tanıtımlarımız devam ediyor. BİLKE, ihtiyacı olan başarılı ve yetenekli ailesi köyde yaşayan öğrencilerimizi,  gönüllü annelerimizi buluşturuyor.

İstanbul ziyaretimizde, öne aldığımız ilk iş, tanıtımımızı yapmaktı. EĞİTİM PROJEMİZ “KUZEY YILDIZI” ÇIRAĞAN SARAYI tanıtımından fotoğraflar:

IMGP0506

IMGP0507IMGP0508

IMGP0456

 

IMGP0462

 

BİLKE EĞİTİM PROJEMİZE DESTEK VEREN ANNELERİMİZE TEŞEKKÜR EDİYOR.                                                    IMGP0468

 

IMGP0457

 
Yorum yapın

Yazan: 30 Ocak 2013 in Etkinlik

 

Etiketler:

Bir Özel Araştırma: ESKİ SİNOP KÖY İSİMLERİ

Sinop1

 

Sinop2

 

Sinop3

 

Sinop4

 
4 Yorum

Yazan: 06 Ocak 2013 in eski sinop köyleri

 

Etiketler: , ,

Γιώργος Κουγιουμτζίδης ile söyleşi 2. bölüm

YUNANİSTAN İLE SÖYLEŞİ 2. BÖLÜM -4.OCAK 2013

Göçler, insanlık tarihinin unutulmaz bir gerçeğidir. Amerika kıtasına beyaz adam gelince yerliler topraklarını, onurlarını, her şeylerini kaybetmiştir. Afrika kıtası yerlileri ise dünyanın her yerine köle olarak satılmış ve yurtlarından insan onuruna yakışmayan biçimde göçürülmüşlerdir. Orta Asya’dan Anadolu’ya yapılan Türk göçü yüzyıllarca sürmüş, acı, sefalet yorgunluk dolu uzun yürüyüşlerle yürükler dağlar, yaylalar, ülkeler aşmışlardır. Kafkasya ve Balkan bölgesinde bitmek bilmeyen savaşlar, yoğun göçlere sebep olmuştur.

Her birimiz, ailemizin tarihi geçmişini öğrenirsek, dünyada olup bitenleri daha doğru algılayabiliriz. Sebebi izlersek, sonuçta soru işaretlerimiz kalmaz. Yalnızca sonuç fotoğrafında değerlendirme yaparsak gerçekleri göremeyiz. Yani kısacası sebebini bildiğimiz her şey, bize gerçek bakış açısı kazandıracaktır.

İnsan bilinci, göçlerin farkındalığı ile dünya tarihine küresel bakma perspektifi kazanacaktır. Uygar bir dünya düzeni ve insanca yaşamak hepimizin özlemidir.

BİLKE-A.Y. SARIKAYA- Aileniz Yunanistan’a gelince Pontini’ye yerleştiler. Orada nasıl bir yaşam ile karşılaşmışlar?

YORGOS KUYUMCİDİS- Babaannemler Pontini’ye geldikleri zaman, aşağı Rum mahallesine yerleşmişler. Aynı köyün yukarı mahallesinde Türkler yaşıyormuş. Türkler ve Rumlar 6 ay birlikte yaşamışlar. Köyümüzdeki Türkler 1924 tarihinde mübadele ile göç etmişler. Aydın, Isparta, Burdur ve Çatalca’ya yerleşmişler.

BİLKE-A.Y. SARIKAYA-  Onlarla görüşüyor musunuz? Türkiye’ye göç edenlerden eski köylerini ziyarete gelenler var mı?

YORGOS KUYUMCİDİS- Türkiye’ye göç edenlerden Aydın Mursallı köyünden ziyarete gelenler oluyor. Bir kere de bir grup Isparta’dan gelmişti. Mursallı köyünden olanları tanıyorum, hem de facebook’ta arkadaşız.

BİLKE-A.Y. SARIKAYA-  Pontini’de hayat nasıl devam etmiş, kolay olmamıştır? Yeni bir yer, yeni komşular, yeni düzen kurmak zaman almıştır.

YORGOS KUYUMCİDİS- Köydeki Türkler Yunanca, Türkiye’den gelen bizim Rumlar ise Türkçe konuşuyormuş. Birlikte iyi geçinmişler ama komşu köylerde yaşayan eski Yunanlılar, bizimkileri kabul etmemişler. Göçten sonra, eski Rumlarla aramız iyi değilmiş. Bizi yabancı görmüşler. Bu sebeple atalarım kültürlerini kaybetmeden, hayatlarına aynı Ayancık’taki gibi devam etmişler. Dilimizi, yiyeceklerimizi, geleneklerimizi unutmamışız.

1980 yılından sonra buraya daha iyi alıştık, aynı okula ve liseye gittik. Ondan sonra birbirimizi daha iyi tanıdık. Birbirimizle evlendik.

BİLKE-A.Y. SARIKAYA-  Tahmin ediyorum ki, yemek çeşitlerimiz de bir birine benzer. Bu konuda yaşadığım bir anıyı paylaşmak isterim. Sinop Amerikan Radarında çalışan bilgisayar mühendisi Panamalı bir arkadaşım vardı. Ona ellerimizle yöremizin mısır pastasını yaptık ve ikram ettik. Sinop yöresinde kaynar su içinde pişirilen mısır ununa, mısır pastası denilir. Yoğurtla, ya da soğan-kıyma kavurması ile veya sebze yemekleri ile beraber yenir.  Kerima’cığım mısır pastasını yerken gözleri doldu ve ne dedi biliyor musunuz? “Anneannem PANAMA’da bunu yapar biz de yerdik, aynı onun yaptığı gibi çok lezzetli olmuş” dedi.  İnsan ister Panama’da olsun, ister Sinop’ta, kültürlerin sınırı yoktur.

Yemekler konusunda Ayancık yöresi hatırasını taşıyan neler biliyorsunuz?

YORGOS KUYUMCİDİS- Büyüklerim Ayancık’ta hayvan olarak inek, davar beslemişler, sütünden tereyağı ve yoğurt yapıyorlarmış. Yemek için en çok tereyağı kullanılırmış. Yoğurttan çok çeşitli çorbalar yapmışlar. Tavada ekşitme pidesi yapılırmış, diğer pideler sacayakta pişirilirmiş. Yufka, el makarnası, kulaklı makarnası, tirit en sevdiğimiz yemeklerdir. Ben bu yemekleri yiyerek büyüdüm. Buğday pilavına bulgur denir, mısır ekmeği, keşkek, kuru fasulye, kara mancar, lahana, kabak pişirilir, turşular yapılır. Balıkların en iyisi hamsidir. Ayancık’ta meyvelerden, kestane, ceviz, elma, kiraz, armut, incir varmış. Ninem onları hep anlatırdı.  Sevgili ninem, arpa kahvesini çok severdi.

BİLKE-A.Y. SARIKAYA- Arpa kahvesi mi, bu nasıl yapılırmış?

YORGOS KUYUMCİDİS- Has kahve o zamanlar çok pahalı imiş ve şehir uzak olduğundan sık sık alışveriş yapamıyorlarmış. Bu nedenle ninem arpadan kahve yaparmış. Arpayı büyük bir tavada kahverengi olana kadar kavururmuş. Sonra taş değirmenlerde çekip un haline getirir, sonra da elekten geçirirmiş.

BİLKE-A.Y. SARIKAYA- Halk kültürleri, böyle zorluklar içinde yaratmanın örnekleri ile doludur. Anadolu kadını arpadan kahve, ağaç kabuklarından boya,  otlardan ilaç, kendirden ip ve anlatmakla bitmeyecek o kadar çok şey yapmıştır ki. Tarlanın, hayvanın, ormanın odunun yoğunluğunda kahve keyfi için de zaman yaratmıştır kendine. Elbiselerine renkli iplerle nakış işlemiş, boş zamanını estetik ve zarafet için doldurmuştur. Bu nakışları şimdi uzmanların uygulaması bile zaman alıyor.

YORGOS KUYUMCİDİS- Taşlardan un çıkarıyorlardı. Mısırdan keşkek, buğdaydan bulgur, bu işleri peşlerinde taşıdılar buralara getirdiler. Kaç kere annem ve ninemle bu taşları kulandım, yardım ettim ey gidi eski mutlu günler. Bunları hatırladım şimdi gözlerim doldu.

BİLKE-A.Y. SARIKAYA-Değirmen taşlarından bahsediyorsunuz, ona el değirmeni denilir. Hala köylerimizde kullanılır. El değirmeninde çekilen mısır ve buğday bulguru, doğal olduğu için lezzetlidir. Köylerimizin kaybolan yemek kültürünü tanıtmak amacıyla derneğimizin hazırladığı bir proje, 2013 yılında tanıtılacak. Eski kültürlerimizin güncellenmeye ihtiyacı var.

Gelelim köyünüzde eski düğünlere, düğünler nasıl yapılırmış? Ayancık köylerindeki gelenekler kaldı mı?

YORGOS KUYUMCİDİS- Düğünler 3-4 gün sürüyordu, damat gelinden çeyiz istiyordu ya bir inek ya 5 dane davar ya ta tarla. Çocuklar 5- 6 aylık olunca vaftiz ediliyor ve isimleri konuyordu. Hep kutlamalar eskiden Türkler ve Rumlar davul zurna ile beraber yapılıyormuş

BİLKE-A.Y. SARIKAYA-   Sevgili okurlarımız, söyleşimizi FACEBOOK ortamında sürdürdük. Ben soruları yazdım Yorgo Bey, müsait olduğu zaman cevapladı. Anlattıkları, aile büyüklerinin kültürüne ne kadar değer verdiğini açıkça ortaya koyuyor. Türkçe konuşma fırsatı yakalamaktan ne kadar mutlu olduğunu kendisinden dinlemenizi istiyorum.

YORGOS KUYUMCİDİS- Bu gün çok mutluyum, çünkü alışverişe çıktım. Bizim kapalı çarşiya gittim, orada İstanbul’dan bir gruba rastladım. Tatil etmeye gelmişler, onlarinan çok konuştum yüzüm gülmüş. Türkçe konuştuğum için ondan dolayı çok sevindim.

BİLKE-A.Y. SARIKAYA- Son diyalogu YORGOS KUYUMCİDİS’in anlatımını hiç değiştirmeden yazdım. 1923 yılında Ayancık köyünden göç eden bir ailenin kültür izlerinin, 2013 yılında Yunanistan’da nasıl yaşatıldığını görmemizi istedim.

Kaybolan kültürlerimizi koruyalım.  Kültürlerimizin güncellenmeye ihtiyacı var. Doğal bulgurumuzu, doğal kepekli unumuzu, köy pestillerimizi üretip pazarlamalıyız. Üreticiden tüketiciye 1. Elden taşınması dileğiyle konuğumuza çok teşekkür ediyoruz.

 
 

Etiketler: , ,