RSS

Aylık arşivler: Mart 2023

SİNOP’TA KYBELE KÜLTÜ

28.03.2023-PhD Candidate- Eleni T. MENTESİDOU

Eleni T. Mentesidou; Democritus University of Thrace, University Campus, 69100, Komotini, Greece;
ementesi@bscc.duth.gr.

Karadeniz’de Kültürel ve Dini Etkileşimler: Sinop’ta Ana Tanrıça veya Kybele Kültü

ÖZET

Ana Tanrıça veya Kybele, Orta Anadolu’da MÖ 18-17. yüzyıllarda popüler olan Kubaba’nın Yunanlaştırılmış halidir. Tanrıçanın

Yunanlaştırılmış kültü Yunan dünyasına Geç Arkaik Dönem’den itibaren yayılmış ve kısa süre sonra Kybele Yunan dininin en

popüler tanrıçalarından biri haline gelmiştir. Karadeniz’in güney kıyılarında bulunmuş olan arkeolojik eserler, Kybele kültünün bu

uzakta kalmış bölgedeki dağılımının başlıca kanıtlarıdır.

Bu çalışma Sinope’deki Kybele kültü üzerine odaklanmaktadır. Çalışma kapsamında özellikle Sinop Müzesi’ndeki

naiskos tipi adaklar üzerinde durulacaktır. Sinope kökenli naiskos biçimli adakların Yunan Anakarası ve Küçük Asya’daki başka

adaklar ve Kybele’ye adanmış kaya anıtları ile karşılaştırmalı bir değerlendirmesi, bu coğrafyalardaki gelenekleri izleyen

Sinoplular’ın Kybele kültünün karakteri ve kültürünün bireyselliğini gözler önüne serecektir.

İng-Türkçe int. çeviri:

Sinop’ta Kybele

Sinop’tan elde edilen arkeolojik buluntular Kybele’nin kent ve çevresindeki kültünü doğrulamaktadır. harika

Sinop Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen iki heykelcik önemlidir.

Heykelciği Env. HAYIR. 9-1-98, Kybele’yi tahtta oturmuş, sırtı alçak bir şekilde tasvir etmektedir (Res. 1).23

Tanrıça uzun chiton ve duvaklı/epiblemalı yüksek pololar giyer. Uzun saçları uzuyor omuzlar. Sağ eli tahtın yakınında oturan bir

aslanın başına dayanmaktadır. heykelcik kötü koruma durumu ve arkeolojik bağlamının olmaması, güvenli bir şekilde

tarihlenmesini engellemektedir. Env. HAYIR. 5-1-76 (Şek. 2) 1.-2. yüzyıla tarihlenmektedir.24

Tanrıça bir tahtta oturmuş ve elinde bir kılıçla tasvir edilmiştir. akroteri şeklinde iki üçgen çıkıntılı kaide şeklinde yüksek sırtlık.

Kybele, göğsünün altından kuşaklı ve bacaklarının arasına katlanmış uzun bir khiton giyer. alt vücudunun bir kısmı himation ile

sarılıdır. Tanrıça duvaklı/epiblemalı bir polo giyer bu onun sol omzunu örter. Tahtın iki yanında yarı oturan iki aslan tasvir

edilmiştir. Onunla sağ elinde Kybele bir phiale tutmaktadır. Heykelciğin kaidesindeki

Μητρì Θεων κατ’ εύχńν Πρεñϲκοϲ Ϲαβεñνοϲ áνέθηκεν’ yazıtı,

Tanrıların Annesi/Kybele ile oturan figür.25 Priskos yazıtına göre Savinos, heykelciği Tanrıların Annesine adadı.

Kybele’nin yukarıda belirtilen örneklerdeki temsili, tanrıçanın Helenleşmiş halini takip eder.

MÖ 6. yüzyılın ortalarında Küçük Asya’daki Yunan şehirlerinde ortaya çıkan ve Kybele’nin standart ikonografik tipi olarak geç

antik dönem. Tanrıça khiton, himation ve alçak bir taç veya duvaklı pololar. Sol elinde bir kulak zarı ve elinde bir phiale

tutmaktadır. sağ el. Tahtın her iki yanında ona bir veya iki aslan eşlik ediyor. Tüm Kybele’ler değil temsiller, yukarıda bahsedilen

özelliklerin tümüne sahiptir.26 Aslanın çeşitli kombinasyonları, phiale ve timpan yaygındır.

Sinope’de bulunan ve tanrıçaların kutsal alanlarına adak olarak sunulan arkeolojik buluntular veya yerli türbeler, Kybele kültünün

kent ve çevresindeki uygulamasını doğrulamaktadır. İkisi de Sinop Kybele kültünün merkezi ve tanrıçanın Sinop metropolünde

popülaritesi olan Frigya yakınlığı, Milet, kültünün Kara’nın güney kıyısındaki bu belirli şehre yayılmasını açıklayabilirdi.

Deniz.27 L. E. Roller’in Kybele kültünün bu konudaki görüşü ilginçtir.

Miletos’a Marmara Denizi ve Akdeniz’in güney kıyısındaki kolonilerinden tanıtılmıştır. Karadeniz.28 Ancak Kybele kültünün yayılma şeklini tespit etmek bu yazının kapsamı dışındadır. Küçük Asya ve Karadeniz bölgesinde.

kaynak:

RELIGION AND CULTURAL INTERACTIONS IN THE BLACK SEA: THE
CULT OF THE MOTHER OF THE GODS OR CYBELE / KYBELE IN SINOPE
Eleni T. MENTESIDOU

 

Etiketler: , , , , , , , , , ,

ALIŞKANLIK TANRILARI

25.03.2023- Ayşe Yaşar SARIKAYA

Görkemli yapılar, para, makam, şan, şöhret ve güç için insanlık kendini nasıl da paralamış yıllarca. Uğruna ne canlar verilmiş, ne sevgiler feda edilmiş, ne dümenler dönmüş, hırs büyümüş, alışkanlığa dönüşmüş; ve yüceleştirilen tanrılar. Para tanrısı, makam tanrısı, inşaat …..tanrısı gibi.   

Pagan döneminde, doğa olaylarından ve tüm tehlikelerden korunmak için, insanlar tanrılara sığınırmış.  Güneş, gökyüzündeki cisimler, yeryüzü, ağaçlar, bazı mistik hayvanlar, nehirler gibi birçok tanrılara inanırmış. Kutsal ağaçlar, tepeler, deniz kıyıları ve mağaralar da onların kutsal mekanlarıymış.

Onlar mevsim döngülerini, toprak özelliğini, gök olaylarını yaşayarak öğrenmiş; toprağın verimini artırmanın yollarını aramışlar. Ve bu yol, Bereket Tanrısı inancını doğurmuş.. Böylece, bu günün küreselleşmesi tersine; doğayı incitmemeyi, onun dilince hareket etmeyi ilke edinmişler.

Günümüzde tapılan ilahların sayısı ise o kadar çok ki. İnşaat tanrısı, para tanrısı, güç tanrısı, siyasi inanç tanrısı gibi yüceleştirmeler, insanı teslim almış durumda. Ormanlar bina için kesilir, malzemeden kısılır, ucuza maledilir. Sonra, inşaat tanrısına ağaçlar, flora ve fauna kurban edilir.

Ya, Güç Tanrısına kurban edilen onur, şeref ve vicdandan akanlar. Siyasi inanç tanrıları için yol olan kurbanların sınırı bile yok. İnsanları soyutlaştırmak, yüceleştirmek ve tanrılaştırmak da cabası.  

Alışkanlıkların tanrılaşmasına izin vermeyelim.

 

Etiketler: , , , , , , , , , , , , , ,

SİNOP KIRMIZI AŞI BOYASI

20.03.2023- BİLKE

Zengin tarihi geçmişi olan Sinop’ta yaşıyoruz. Kaynakları karıştırdığımızda, hep karşımıza bağımsız koloni olan SİNOP çıkıyor. Güzel kentimizin tarihi zenginliklerinden biri de SİNOP KIRMIZISI adı ile anılan toprağıdır. Sinopya adı da verilen bu toprak, Sinop Sülük Gölü alanında bulunan volkan ağzından püsküren lavların etkisiyle değerini kazanmıştır. Kapadokya Bölgesi de lav atıklarından peri bacalarının oluştuğu yerdir. İki bölge toprağının, değerini lav atıklarından aldığı aklımıza geliyor.

O zaman, gelin dünya üzerinde AŞI BOYASI nerelerde ve nasıl kullanılmış sorusuna cevap arayalım. Sinop Aşı Boyası hakkında yazılı kaynakların temeline inme fırsatına erişiriz. İnsan kültürü, coğrafyaları ve tarihleri aşarak seyreder çünkü. Bu konuda yapılan akademik çalışmalar:

foto: dünyada en eski aşı boyası -kaynak arkeofili

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/779091

ANADOLU’DA ERKEN PREHISTORİK DÖNEM
KIRMIZI AŞI BOYASI KULLANIMI- Neyir KOLANKAYA-BOSTANCI-Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü

Özet:

Bu makalede, kırmızı aşı boyasının Anadolu’daki kullanımı ve sembolik anlamı, arkeolojik ve etnografik çalışmalar ışığında sunulmaktadır. Siyah ve kırmızı boyalar Prehistorik dönemlerde en eski boyaları oluşturmaktadır. Bu iki renkten kırmızı, genellikle aşı boyası, hematit ya da demir oksit şeklinde Prehistorik renk paletinde hakim olan rengi oluşturmaktadır. Her ne kadar bazı bilimsel çalışmalar, kırmızı aşı boyasının taş aletlerin sapa takılmasında ve deri hazırlanmasında kullanılan bir
malzeme olduğunu ortaya koysa da sembolik ve ritüel geleneklerin ilk kanıtı arkeolojik kayıtlarda kırmızı aşı boyası formunda görülmektedir. Yaşam, yeniden doğum, bereket, dönüşüm ya da statüyü temsil eden güçlü sosyal ve kültürel bir sembol olarak kırmızı renk, insan kapasitesinin fosil göstergesidir. Arkeolojik veriler, Alt Paleolitik Dönem’den tarihi dönemlere kadar kırmızı aşı boyasının, ritüel vücut ve yüz boyama, aletlerin ve sembolik buluntuların süslenmesi, mezarlarda sembolik kullanımı,
kadın figürinleri ve mağara resimlerinin boyanması gibi farklı bölgelerde çeşitli kullanımlara sahip olduøunu göstermektedir. Anadolu’da ise aşı boyası kullanımı ilk kez Üst Paleolitik Dönem’de görülmekte fakat Neolitik Çağ’da, sembolik ve ritüel işlevleri ile birlikte doruk noktasına ulaşmaktadır.

Paleolitik Çağda Avrupa ve Asya’daki birçok buluntu yerinde çeşitli boya örneklerine rastlanılmış olmasına rağmen, en yoğun grup Afrika’da saptanmıştır. Afrika’da en eski aşı boyası kullanımı Zambiya’da yer alan Twin Rivers buluntu yerinde GÖ 270 000-170 000 yılları arasına tarihlendirilmektedir. Söz konusu buluntu yerinde 300’den fazla boya kalıntısı
ele geçmiştir(6)
Bu örnekler, aşı boyasının doğadan ham olarak toplanıp hazırlanmasına yönelik en erken kanıtları oluşturmaktadır(7).
İlk örneklerden biri olan ve günümüzden 40 000 yıl öncesine tarihlenen, Fas’ta bulunmuş olan ve üzeri kırmızı boya ile kaplanmış olan Tan-Tan heykelciği de dikkat çekicidir(8).

6 Barham 2002, 181-189; Pedru 2006, 204.
7 Wreschner ve diø. 1980, 632. 8 Power 2004, 80.


Kırmızı aşı boyası-( ESKİ ÇAĞ TARİHİNDE SINOPE-ÖZDEMİR KOÇAK- lSTANBUL ÜNİVERSlTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ESKİÇAĞ TARİHİ ANABİLİM DALI)

Bu aşı boyası miltos (μıAtocr) ya da Evcotıcr diye isimlendirilmektedir. Aslında Sinope’den ziyadeK appadokia’da bulunmaktadır. Fakat ana ihraç merkezinin Sinope olması sonucu, zamanla Sinopis toprağı adıyla anılmaya başlanmıştır.

Parlak kırnızı rengi ve kum taşı içermesinden dolayı ragbet görnekte idi. Genelde ev, gemi ve tahta eşyalarda kullanılmakta idi. Mobilya dekorasyonu,tahta oymacılığı, küçük terra-kota heykelciklerde bile sanatsal amaclarla kullanılmakta idi (l 9)

Plinius, Sinope aşı boyasının resım yapmakta kullanıldığını anlatırken, bunun Ephesos’daki benzerine tercih edildiğini de
kaydetmektedir20.

Plutarkhos ise Sinope kırmıızı toprağını minerolojik olarak incelemektedir(21). M.Ô.4. yüzyılın sonlarında Ephesos’un
Lykaonia’da Sızma yanındaki madenlerden toprak getirip Sinope aşıboyası pazarna darbe vurması ile bu ticaretide azalmıştır”.

19- Plinius, NH, XXXVI.13; Ramsay, JHS, VI1 (1882), s.260; Robınson, AJP, XXVll-2 (1905), s.140 vd.; BIOıruner, a.g.e., s.315; Ramsay, Klio., xxxm (1929), s.369.
20- Slrabon, lli.2.6; aynca bk. Plinius, NH, XXXIII.39.
21- Plutarkhos, Mora/la, 436.b-c.
22- Strabon, XII.2.10; aynca bk. Roebuck. a.g.e., s,21

 

Etiketler: , , , , , , , , , , ,

NORMAL NEDİR

10 MART-2023- Seyfullah ÇALIŞKAN

Yağmur yağıyor. Çise çise, usul usul, yumuşacık. Ölümlerin ardından, mezarlardaki göz yaşları kurumadan… Yağmur yağıyor, hüzün, keder ve acı harmanı bir yağmur. Yapraksız dalları ağlıyor ağaçların. Söylenecek söz tükenmiş, boğazımız düğüm düğüm… Enkazlar altında yitirdiğimiz canların gündemini yavaş yavaş kalın bir toz tabakası kaplıyor. Her geçen gün azalıyorlar. Hayat normale dönüyor diyor televizyonlar. Şimdi enkaz altında kalan eşyalarını çıkarıyormuş depremzedeler. Can malın yongası diye de ekliyor.

Yağmur yağıyor. Yaşadığı kabusun kollarını kesip yataktan fırlamış birinin telaşıyla. Çatur çutur, paldır küldür… Camları, kiremitleri dövüyor. Sokak lambalarını, teneke çatıları… İnsan elinde olmadan çadırlarda yaşayanları düşünüyor. Çamurdur her taraf, ıslaktır. Soğuktur hatta. Kurtulduğu için suçludur bakışları belki de. Keşke ben de ölseydim de onları yalnız bırakmasaydım. Ya da geride kalıp katran kadar koyu ve kara hüznü hiç yaşamasaydım. Hayat normale dönüyor, diyor televizyonlar. Sadece temizlik maddeleri, bebek bezi, kadın peti, iç çamaşır ve yazlık giysiler gerekliymiş. Sorunlar artık iyice kolaylaşmış. Bir iki haftaya kadar hiç sorun kalmayacak. Yakında depremden korunaklı zeminlere yeni konutlar yapılacakmış. Siyaset gündemi masaları devirip kaldırıyor. Enkaz altında can verenlerin resimleri soluyor, unutuluyor. Yaşadıklarımızdan ders almalıyız diyor politikacının biri. Ya laf olsun diye konuşuyor. Ya da bir mucize bekliyor. Nasıralı İsa mesih olarak dünyaya geri dönecektir.

Yağmur yağıyor. Ne uyumanın eski tadı var. Ne uyanmanın, ne acıkmanın, ne doymanın, ne ıslanmanın ne de yağmurun. Yaşamın tuzu eksik, unumuz acımış sanki. Ne gülmelerde eski keyif, ne hüzünlenmenin hafif esrik ve buruk tadı… Çıplak ağaçlar çiçeğe duracak biliyorum. Ama bu bahar hiç ber şey eskisi kadar güzel olmayacak. Çiçeklerin rengi daha soluk, kokusu daha az yayılacak sokaklara.

Mart 2023

 
Yorum yapın

Yazan: 10 Mart 2023 in KONUK YAZARLAR

 

Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

SİNOPE SİKKELERİ

09.032023- İsmet EBCİOĞLU

Tamamı: Neşredilmemiş yeni Sinope Şehri Sikkesi ve Onunla İlgili Bazı Sorunlar- İsmet EBCİOĞLU makalesinde

 

Etiketler: , , , , , , , , ,

Sinuwa-Sinope ilişkisi

04.03.2023-ÖZDEMİR KOÇAK TEZ ÇALIŞMASI-1993- İSTANBUL

Foto Sinop Drahmisi – Ö. ÖZTÜRK

“Hitit metinlerinde geçen Sinuuaıs ile antik dönemdeki Sinope’nin aynı yerler olduğu konusunda görüşler vardır. Bu görüşler genel olarak filolojik delillerin üzerine oturtulmaktadır(l9).
Hitit metinlerinde Sinuua ismi iki çivi yazılı metin cildinde geçmektedir(2o).

Bunlardan biri şöyledir;
“Bir kuzu Sinuua Şehri tanrılarına, bir kuzu Tauanaka Şehri tanrılarına “21 (Lev.XIII-XIV).

Buradaki metin Antuhşum Bayramı ile ilgilidir. Çivi yazılı tablette şehir tanrıları için sunulan kurbanlar ve onların sayılan anlatılmaktadır. Sinuua Şehri tanrılarına da 1 kuzunun kurban edildiği belirtilmektedir(22).
Ancak iki metni dayanak yaparak bu konuda kesin bir görüş ileri sürmek ne derece doğru olacaktır. Kaldı ki şu ana kadar bölgede yapılan araştımalar bu döneme tarihlenebilecek bir yerleşmenin varlığına işaret etmemektedir(23). Bundan dolayı Sinuua ile Sinope eşitliğini öne sürmek için vaktin henüz erken olduğu kanaatindeyiz.”

Sinop Drahmisi FOTO- Ö. ÖZTÜRK

18- KBO. iV 13 I 451 ; KBO .. \v142 Rs. 6′; Monde-Tischler, a.g.e., s. 3S8.
19- Umar, Torklye’dekl Yer Adları, s.342; 732. B.Umar ;” Sinuwa, Sinop kentinin ilkçağdaki adının
Hitit metinlerinde görOlen biçimJdir. Sinop ekonomJsinin o çağda ömllikle balıkçtlığıı bağımlı
olduğunu bilmekteyiz. Bu yüzden, kentin S(wa)- İnuwa, Güz.el-balıklık (balıkyurdu) adını taşıması
pek yerli yerindedir” demektedir. Aynca O, Sinuwa’mn Luwi dili. sö:zcük ve takılarıyla türetilmiş
adlann Paphlagonia’da kullanılan · örneklerinden biri olduğu görüşündedir. Aynca bk. Ertem,
Col,rafya Adları Dizini, s.125.
20- KBO. IV 13 I 45′ -,KBO XVI 42 Rs. 6′
21- KBO. IV 13 I 45′; Monde-Tischler, a.g.e.,s.358
22- KBO. IV 13 145′; Monde–Tischlcr, a.g.e., s.358
23- AraşbmıaJann, öı.ellikle bu yörelerde yetersiz oluşu da gözönüne alınmalıdır. · Çünkü yörede
sadece Gerze Köşk Höyilğil’nde M.Ö.1800’e ait Er Hitit malzemesi ele geçmJştir. bk.s.28.

 

Etiketler: , , , , , , , , , , ,