RSS

Aylık arşivler: Mart 2021

SİNOP CEZAEVİ SÖZLÜ ANLATILAR

31.03.2021-BİLKE

Sözlü anlatılar, halk kültürleri açısından çok değerlidir. Anlatılar, yaşandığı zamana aynadırlar. Önemli diğer bir yönü de, aynı olayı farklı kişilerin kendi kişiliği ve karakteri ile kendi görüş açısından bakarak anlatmasıdır. Bu gün, SİNOP CEZAEVİ içinde yaşanan anıların sözlü anlatım kaynaklarına yer veriyoruz.

Yazılarımızın bilimsel araştırmalar, bilime dayanan sözlü anlatılar, bilimsel makaleler ışığında olmasına özen gösteriyoruz. Hem geleceğe kaynak oluyor hem de yapılması düşünülen projelere de taban oluşturuyor.

Bu konuda Sinop cezaevinde yaşanan ve yerel halk arasında en öne çıkan Benli Taci ve Abaza Basri arasında cinayetle sonuçlanan olay ve diğer cezaevi yaşananları hakkında sözlü anlatımlara yer veren akademik makale ve bir kitaba yer veriyoruz.

“Hikâyelerin tümü bir araya getirildiğinde kaynak kişilerin hikâyeyi Benli Taci ya da Abaza Basri tarafından anlattıkları görülmektedir. Kahramanların arasında bir çekişme olduğu aşikârdır; fakat bazı insanların haklı kahramanı Benli Taci’yken; bazılarınınki Abaza Basri’dir.

(www.millifolklor.com- From the Memory of the Oral Narrative: Heroes and Heroisation of the (Historical) Sinop PrisonSÖZLÜ ANLATININ HAFIZASINDAN- Dr. Zeliha Nilüfer NAHYA ” (1.kaynak)

Sinop bir ıslah yeridir; en ünlü kabadayılar burada törpülenir, reisler burada demlenir. Siyasilerse epidemiktir, haliyle tecritlenir. Uslanmazlarsa da, iflah olmazlarla çivi çiviyi söker misali birbirlerine kırdırılır.

1921 doğumlu mahpus Ömer KUYAR :

Unkapanlı Ahmet ÇAKIR, bunu da Sinop Cezaevi’nde öldürdüler. Sinop Cezaevi’ne gittiğimde Abaza Basri tarafından öldürülen meşhur kabadayı Benli Taci’yi tanıdım…Rutubetten kibritlerin yanmadığı mezar gibi bir yer. ..Denize yakın koğuşlarda Temmuz ayında bile titrenir.

Sinoplu Çerkez Hüseyin Ağa,elli altmış yaşlarında üç beş cinayeti var. Sinoplu meşhur Öküzoğulları’nın hasmı…..(Tolga Ersoy- Sinop’un Hanı-İsmail Deniz Amazon Sinop)”

Detaylı anlatımlara ulaşmak isterseniz, her iki kaynakta sözlü anlatıların ayrıntılarını okuyabilirsiniz. Amazon Sinop – Bir Sinop Monografisi(2.kaynak)

 
Yorum yapın

Yazan: 31 Mart 2021 in eski sinop

 

Etiketler: , , , , , , ,

SİNOP’TA ESKİ UYGARLIKLAR

29.03.2021- BİLKE

Eski çağlardan beri SİNOP insanlığa yurt olmuştur. Bu güzel coğrafya, kaçıncı zamanda kaçıncı kez canlılara ve insanlara kucak açtı diye düşünebiliriz. Bu konularda araştırmalar olsa da, daha fazla araştırmaya, daha fazla kazıya, daha fazla incelemeye ihtiyacımız vardır. Şurası kesindir ki, SİNOP doğal konumu ile her zaman insanların ve uygarlıkların dikkatini çekmiştir.

Anadolu, en eski uygarlıkların anasıdır. Ne Ortadoğu’ya ne de Avrupa’ya benzemez. Eski dönemlerden kalan olumsuz geleneklerin izlerini yaşatanlar hala olsa da; bunun yanında 3 tarafı denizle çevrili olan ANAKARA, dünya ülkeleri ile ticari ilişkileri ile modernliği de yakalayabilmiştir. Yerinde bilime, modernliğe önderlik etmiş, yerinde uygarlığa ANA olmuştur.

Sinop da 3 tarafı denizle çevrilidir. Uygarlık konusunda, Anadolu gibi zengindir. Hangi uygarlıklar , hangi tarihlerde Sinop’ta bulunmuşlar, birlikte bakalım:

Sinop tarihindeki bazı önemli eski çağ dönüm noktaları ise söyledir (Bilge Umar, 2000, 168);
• M.Ö. 2200-2000 Akaların Sinop’a gelisleri,
• M.Ö. 1800 Sinop’un bir ara Hititlerin faydalandıgı bir iskan yeri olusu,

M.Ö. 1330 Gaskaların Sinop ve çevresine egemen olusları,
• M.Ö. 1344-1180 Sinop’un zaman zaman Hitit kontrolüne girisleri,
• M.Ö. 1200-1180 Hititlerin tarihten silinisi,
• M.Ö. 1117-1090 Asurluların Karadeniz’e çıkısları, Sinop’la ilgilendikleri sanılır.
• M.Ö. 679 Sinop’a Friglerin egemen olusları,
• M.Ö. 676 Frig kralı Midas’ın Kimmerlere yenilisi ve kendisini öldürmesi,
• M.Ö. 676 Kimmerlerin Sinop’u baskent yapmaları,
• M.Ö. 650 Kimmerlerin tarihten silinmesi,
• M.Ö. 690 Sinop’un Milletlerin kolonisi haline gelisi,

M.Ö. 656-546 Sinop’un Karadeniz’de Lidya’nın en önemli bir ticaret limanı
olusu,
• M.Ö. 480 Sinop’un bagımsızlıgı ve ilk kez para bastırılması,
• M.Ö. 169-120 Sinop’un Pontus krallıgının baskenti olusu,
• M.Ö. 70 Sinop’un Romalıların eline geçmesi.

SİNOP ARAŞTIRILDIKÇA, TARİHİ KAZILAR YAPILDIKÇA DAHA NE ZENGİNLİKLER GÜN YÜZÜNE ÇIKACAK. KÖYLER, DAĞLAR, TÜMÜLÜSLER ARAŞTIRILMAYI BEKLİYOR.

YAZILARIMIZ, ARAŞTIRMALARIMIZ DAHA GELİŞMİŞ, DAHA ZENGİN BİR SİNOP İÇİN…BİLKE

 
Yorum yapın

Yazan: 29 Mart 2021 in eski sinop

 

Etiketler: , , , , , , , , ,

ESKİ SİNOP’TA TAŞ OYUN TABLASI

27.03.2021- A.Yaşar SARIKAYA

Araştırmalarımda, Sinop kalesi duvarlarında tarihin derinliklerinden kalan taşlara rastladım. Kale her onarım gördüğü dönemde, tarihi değer taşıyan sütun başlıkları, üstünde M.Ö. dönemlere ait yazılar bulunan taşlar, simge içeren damgalı kayalar ve arma bulunan kiriş taşlarının farklı zamanlarda kaleye yerleştirildiğini öğrendim.

Anlaşılıyor ki, Sinop Kale taşlarında çok eski tarih kalıntıları açıkta saklanıyor. Korunması amaçlanarak neler yapılabileceği düşünülmüştür diye umut ediyorum. Çünkü turizm açısından, elimizdeki her tarihi kalıntı önem taşıyor.

Resim 1. Sinope Duodecim Scriptorum Tablası, Buluntu Yeri( Dr. Nazlı YILDIRIM)

Bu taşların, konunun uzmanları tarafından bilimsel olarak incelenmesine çok sevindim. “Duodecim Scriptorum” oyununa ait olan taş tabla, Sinop kültürü ile harmanlanıyor ve Sinop’a özgü farklı bir oyuna dönüşüyor. Çoğumuzun bilmediği eski dönemlerde Sinop’ta oynanan bu oyunun varlığını, kale taşlarımızda bulunan oyun tablası kanıtlıyor.

Resim 4. Sinope Duodecim Scriptorum Tablası(Dr.Nazlı YILDIRIM))

Bu konuda yapılan akademik çalışmayı okurlarımızla paylaşmak yerinde olacak. Turizm alanında değerlendirilebilir, oyun olarak da turistlere öğretilir ve eğlenceye dönüştürülebilir mi acaba?

Yıldırım, Nazlı, “Sinope’den bir Duodecim Scriptorum Tablası”, Karadeniz Araştırmaları
Enstitüsü Dergisi, 6/9, ss. 1-8.
DOI: 1 0.31765/karen.683954

Öz: Bu çalışmada Sinope kenti içerisinde tespit edilmiş olan bir oyun tablası incelenmiştir. Kentin sur duvarı üzerinde devşirme olarak kullanılmış olan bu tabla, Roma Dönemi’nde oldukça sevilen ve pek çok kentte örneği tespit edilen Duodecim Scriptorum oyununa aittir. Tablada oyun taşlarının yerleştirildiği ana bölüm üç sıradan oluşmaktadır. Her bir sıranın içerisinde kareler şeklinde biçimlendirilmiş olan on iki oyun hanesi bulunmaktadır.


Oyun sıraları iki yanda altışar hane olmak üzere bir ayırma işareti ile tam ortadan ikiye ayrılmıştır. Ayırma
işareti olarak birinci ve üçüncü sıralarda çarpı (x), ikinci sırada artı (+) motifi kullanılmıştır.

Resim 5. Duodecim Scriptorum Oynayan Oyun-cular (Bell, 1969: Fig. 28)(Dr. Nazlı YILDIRIM)

Sinope sur duvarı üzerinde kullanılmış olan bu oyun tablası olasılıkla büyük boyutları ve masif yapısı nedeniyle Selçuklu Dönemi’nde sur duvarlarının yenilenmesi ve onarımları sırasında devşirme malzeme olarak tercih edilmiştir. Hanelerin ve ayırma işaretlerinin düzenlenişine göre tipolojik olarak hiçbir oyun tablası ile bire bir benzeşmeyen Sinope duodecim
scriptorum tablasında, dönemin yaygın motiflerinin farklı şekilde tasarlanarak kullanıldığını ve bu anlamda
özgün bir örnek olduğunu düşünmek mümkündür.

Resim 2. Sinope Duodecim Scriptorum Tablası Buluntu Yeri (Bryer ve Winfield, 1985: 88)(Dr.Nazlı YILDIRIM)

Araştırmayı yapan ve makaleyi yazan Sayın Nazlı YILDIRIM’a çalışması için teşekkür ediyor ve başarılar diliyorum. Bu taş tablanın, dönemin motiflerinin farklı şekilde tasarlanarak Sinop’a özgü bir örnek olarak kullanılması sevindirici. Bu detaylı araştırma ışığında, değerlendirilmesi ve oyun olarak tanıtımının yapılması akla gelebilir. Sinop’ta yapılan özgün bir tasarım oluşu SİNOPE kentinin zengin kültürünü bir kere daha ortaya koyuyor.

Makalenin tamamı için:

kaynak: KAREN- KARADENİZ ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ DERGİSİ THE JOURNAL OF INSTITUTE OF BLACK SEA STUDIES

Dr.Nazlı YILDIRIM Öğr. Üyesi, Sinop Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, Sinop/TÜRKİYE

 

Etiketler: , , , , , , , ,

PAŞA TABYALARI GÖRMEYE DEĞER

26.03.2021-BİLKE

Sinop zengin bir tarihi geçmişe sahiptir. Yeter ki doğru değerlendirilsin ve güzellikler gün yüzüne çıksın. Paşa Tabyalarına doğru gidelim mi ne dersiniz?

Turist kafileleri hem gezer hem de yanında da spor aktivitelerinin yapılabileceği alanlar olabilir galiba ne dersiniz? Turizm alanında yapılacak çok iş olduğu kesin.

Sinop Tarihi Paşa Tabyaları (1)

Tabya nedir?

Bir bölgeyi savunmak için yapılan ve silahlarla güçlendirilen askeri yapıdır. İlk olarak 11. yüzyıldan sonra kullanıldığını görülen tabyalar, I. Dünya Savaşı’ndan sonra önemini kaybetmişlerdir. Amacı: Tabyalar stratejik önem arzeden bir bölgenin, yerin, yolun veya şehrin güvenliğini ve savunmasını sağlamak üzere genellikle bölgenin hakim bir tepesine veya dağ yamacına yapılmış askeri tesislerdir.
Kurulum amaçları, düşmanı ileri savunma hattı oluşturarak engellemektir. Şehirlerin ileri karakolu vazifesindedir.
Tabyalar yapı itibarıyla mimari kaygılardan bağımsız olarak sadece sağlamlık ve güvenlik esas alınarak inşa edilmişlerdir. Ana binası ve ulaşım yolları genellikle toprak setlerle koruma altına alınmıştır. Yapıldıkları yerin durumuna göre planlandıklarından dolayı birbirlerine benzememekle birlikte genel olarak şekillerine istinaden yıldız tabya, toprak tabya, hilal tabya, yay tabya şeklinde sınıflandırılmışlardır.

Paşa Tabyaları Mimari Özellikleri
Alt yapısını sert volkanik kayaların oluşturduğu paşa tabyalarının rakımı 43 metredir. Herhangi mimari plan olmadan, çukur kazılarak inşasına başlayan paşa tabyalarının en değerli tabyalar listesine girmesinin ana sebeplerinden birisinin oldukça sağlam ve güvenli olmasını söyleyebiliriz. Yapılış şekillerine göre isimlendirilen tabyaların isimleri şu şekildedir: yıldız, toprak, hilal ve yay. Paşa tabyaları ise hilal tabya olarak isimlendirilebilir yapılışına göre. Kuşbakışı ile bakıldığında hilal olduğu net şekilde görülecektir. Paşa tabyaları 11 adet top yatağından, cephanelikler, mahzen gibi üç ana bölümden oluşur. Bu bölümlerin yanı sıra yer altında gizlenmiş sığınaklar kilometrelerce uzunluğa sahip yer altı geçitleri ile birbirlerine bağlanmaktadır.

Bu Tabyalar Karadeniz’in Rus saldırısına karşı korunabilmesi amacıyla inşa edilmişlerdir. Ancak özellikle Kırım Savaşı’nda görüldüğü üzere bu tabyalarda bulunan topların menzillerinin kısa olması, buna karşılık Rus donanmasının atış menzilinin daha uzun olması nedeniyle tabyalar beklenen faydayı sağlayamamışlar ve Sinop kenti Rus donanması tarafından topa tutulmuştur.

1- T.C. ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ
Kurupelit Kampüsü 55139 SAMSUN Tel: +90 362 312 19 19 Faks: +90 362 457 60 91 iletisim@omu.edu.tr http://www.omu.edu.tr
Fen Edebiyat Fakültesi
Tarih Bölümü
Tarihi Saha Araştırmaları II

Güzel Sinop daha da güzel olsun. BİLKE-BİLKE-BİLKE

 
Yorum yapın

Yazan: 26 Mart 2021 in eski sinop

 

Etiketler: , , , , , , , , , ,

AŞAĞILANANLAR

25.03.2021-BİLKE

İnsanların kentlere göç etmediği çiftçilik ve hayvancılıkla uğraştığı dönemlerde, köylü kendi yağı ile kavruluyor geçimini sürdürüyordu. “KÖYLÜ MİLLETİN EFENDİSİDİR” sözü, bu üreten insanlarımızla tam da örtüşüyordu.

Sanayi ve teknoloji köylüyü yenince, akın akın kentlere göç başladı. Ayancık 1934 yılında Kereste Fabrikası kurulurken geçen bir diyalog dikkatimizi çekti.

(1)foto

(2)yazı foto

Türk mühendis hakkında, bir yabancının düşüncesi nasılsa; kentlinin de köylü hakkındaki düşünceleri birbirine benziyor mu konusu düşündürücü. Sosyolojik dengeleri göz ardı etmeden, insanları ayırmadan eşit görmek “UYGARLIK” düzeyine erişmektir.
Hala yaşayan bir gerçeğe değinelim:

Kristof Kolomb Amerika kıtasını keşfedince Hindistan zannediyor ve Kızılderililere İNDİAN diyor. Kolomb’dan kalan bu isimlendirme, daha sonraki tarihlerde Kızılderililer için kullanılmaya devam ediliyor. Yukarıda paylaştığımız yazıda, Türkler için aynı benzetmenin kullanılması bize ilgi çekici geldi. İlkel gördükleri insanlar için kullanılan bir kelime.

Yaylacı, çadırcı alışkanlıklardan kent kültürüne adapte olmak, toplumsal bir sorundur. İnsanları aşağılamak kolay, sistemi oluşturmak ise zordur.
Sistemi oluşturamamak da yaylacı çadırcı olmak da ortadaki sorunun sorumluluğunu eşit olarak paylaşmakta diyebiliriz. Değerlerimizin kıymetini bilmek, üretmek ve eşit paylaşmak dileğiyle. BİLKE- BİLKE- BİLKE

1- Ayancık Kereste Fabrikası -TARABALAR-V.ATILGAN
2-Ayancık 1934- Zingal- Özel Araştırma: Hayrettin BOZKURT- Cumhurbaşkanlığı Arşivi

 
Yorum yapın

Yazan: 25 Mart 2021 in eski sinop

 

Etiketler: , , , , , , , , , , , ,

ESKİ SİNOP GÖRSELLERİ

24.03.2021-BİLKE

Zamanın siyah beyaz fotoğrafları, düşüncelerimizi geçmişe doğru duygusal bir yolculuğa çıkarır. Kendimiz kendimizle buluşur, tanımlayamadığımız içsel heyecan içinde, aynı fotoğraftaki zamana gider ve o anı yaşarız.

Sinop, doğal güzelliğiyle eşsiz bir şehir. Tütün tarımının yapıldığı zamanlardan bir kare:

1956, o yılı hatırlayacak yaşta olanlar bilirler. Acı anılar ve Gerze Yangını:

Bu fotoğraflar, kaynak gösterilmeden internet sitelerinde yayınlanan fotoğraflardır. Çeken kişileri yad ediyor, bu alemden göçenlere rahmet diliyoruz. BİLKE-BİLKE-BİLKE

 
Yorum yapın

Yazan: 24 Mart 2021 in eski sinop

 

Etiketler: , , ,

BULGARİSTAN’DA SİNOP ARŞİV BELGELERİ

22.03.2021-BİLKE

BULGARİSTAN AZİZ KİRİL VE METHODİUS ULUSAL KÜTÜPHANESİ’NDE BULUNAN SİNOP İLE İLGİLİ OSMANLI ARŞİV BELGELERİ

Yrd.Doç.Dr.Mustafa YAYLA-Kırklareli Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu (e-mail: m_yayla@hotmail.com, Tel:0544 591 34 85) ve
Ahmet ALTAY-Öğretim Görevlisi, Kırklareli Üniversitesi Pınarhisar Meslek Yüksekokulu (e-mail: ahmetaltay57@hotmail.com, Tel:0505 795 38 15) çalışması :

ÖZET

Bu çalışmada Bulgaristan Aziz Kiril ve Methodius Ulusal Kütüphanesi’nde bulunan Sinop ile ilgili Osmanlı arşiv belgelerinden bahsedilecektir. Bu kapsamda öncelikli olarak Bulgaristan Aziz Kiril ve Methodius Ulusal Kütüphanesi ve Ulusal Kütüphane bünyesinde hizmet veren ve bir milyona yakın Osmanlı arşiv dokümanı barındıran ulusal Kütüphane Nadir Eser Departmanı hakkında genel bilgiler verilecektir. Daha sonra Nadir Eser Departmanı’ndaki “Sinop Fonu”nda bulunan Sinop ile ilgili belgeler ele alınarak, bu belgelerden örnekler sunulacaktır.

SİNOP FONU

Yukarıda bahsedilen yerleşim birimlerine göre tasnif edilen 328 fondan birisi de Sinop fonudur. Sinop fonunda Osmanlı İmparatorluğu’nun farklı dönemlerine (çoğunluklu olarak 17.-19. Yüzyıl) ait yaklaşık bine yakın belge bulunmaktadır. Osmanlı Dönemi Sinop’unun siyasi, sosyal ve ekonomik yapısı hakkında önemli ipuçlarını içeren bu belgeler sinop’un yerel tarihi açısından son derece büyük önem taşımaktadır. çalışmanın bu bölümünde Bulgaristan Ulusal Kütüphanesi’nde bulunan Sinop ile ilgili belgelerden seçilmiş 5 Doküman incelenerek bu dokümanların türleri ve içerikleri hakkında bilgiler verilecektir.



Örnek Belge 1: Sinop Kalesi’nin muhâfazasında kullanılmak üzere otuz kantar güherçilenin Sinop’a gönderilmesine dair Sultan IV. Murat’ın 10 Rebîulâhir 1047 [1 Eylül 1637] tarihli fermanı.


Örnek Belge 2: Sinop Kalesi muhafazasında kullanılmak üzere Kastamonu Defterdarı Yakup Paşa tarafından Sinop Kalesi Mustahfızı Mehmed bin Ahmed’e otuz kantar kal güherçile teslim edildiğine dair Sinop Kadısı Ali bin İbrâhîm tarafından düzenlenmiş Evâil-i Cemâziyelâhir 1047 [21-30 Ekim 1637] tarihli huccet.

Örnek Belge 3: Sinop’a tabi Başseki ve Tiran Divanları’nda beldar vergisi toplayan Hüseyin bin Bali’nin Bağdad fethinde görevini tamamladığının ancak fakirliğinden dolayı tezkiresini alamadığının yapılan tahkik sonucu ortaya çıktığına dair Sinop Kadısı Mehmed bin İbrâhîm tarafından verilen Evâsıt-ı Zilkaade 1047 [27 Mart-5 Nisan 1638] tarihli huccet.

Çalışmanın bir kısmına yer verdik, tamamına “http://acikerisim.kirklareli.edu.tr:8080/xmlui/handle/20.500.11857/195” adresinden ulaşabilirsiniz.

 

Etiketler: , , , , , , , , , , , , ,

AZMAN DEDE- BALIKESİR

18.03.2021-BİLKE

Bu gün için anlamlı olan bir hikaye paylaşalım:

Azman Dede Balıkesir`de son gömdüğümüz Çanakkale gazisi İvrindi’nin Mallıcaköyünden 104 yaşında idi. Gençliğinde iki metreyi aşkın boyu,dev görünümüyle insan azmanı sayılmış herkes ona azman demeye başlamış, soyadı kanunu çıkınca da Azman soyadını almıştı. Esas ismi adeta unutulmuştu.

Yıllar önce bir yerel araştırma sırasında Mallıca köyü kahvesinde kendisiyle görüştüm. Kulakları ağır işitiyordu. Köylülerden biri yardımcı oldu. Benim sorduklarımı kulağına bağıra bağıra söyledi. Sorduklarımı cevapladı . Söz Çanakkale`ye geldiğinde o koca ihtiyar sarsıla sarsıla, hıçkırıklar içinde ağlamaya başladı. Kendi zor duyduğu için kan çanağına dönen gözleriyle bize de duyurmak için bağıra bağıra anlatmaya başladı :

-“Bir hücum sırasında bölük erimişti. Yüzbaşı telefonla takviye istedi. Gece yarısı siperleri takviye için istediğimiz askerler geldi. Hepsi askere alınmış gencecik insanlardı. Ama içlerinde daha çocuk denecek yaşta üç-dört asker vardı ki hemen dikkatimizi çekti. Bölüğü düzene soktum.Yüzbaşı gelenlerle tek tek ilgileniyor, karanlıkta el yordamıyla üstlerini başlarını düzeltiyor, sabah yapılacak olan süngü hücumuna hazırlıyordu. Sıra o çocuklara geldiğinde, o cıvıl cıvıl şarkı söylerek gelen çocuklar birden çakı gibi oldular. Yüzbaşı sordu; “Yavrum siz kimsiniz?”, içlerinden biri; “Galatasaray Mektebi Sultanisi talebeleriyiz Vatan için ölmeye geldik!..” diye cevap verdi.

Gönlüm akıverdi o çocuklara. Bu savaş için çok küçüktüler. Daha süngü tutmasını bile bilmiyorlardı. Onlarla ilgilendim. “Mermi böyle basılır. Tüfek şöyle tutulur. Süngü böyle takılır. Düşmana şöyle saldırılır!..” diye. Onları karşıma alıp bir bir gösterdim. Siperlerin arkasında ay ışığında sabaha kadar talim yaptık.Gün ışımadan biraz dinlensinler diye siperlere girdik. Ortalık hafif aydınlanır gibi olunca hep yaptıkları gibi düşman gemileri gelip siperlerimizi bombalamaya başladılar.

Yer gök top sesleriyle inliyordu. Her mermi düştüğünde minare gibi alevler yükseliyor birgün önce ölenlerin kol, bacak, el, ayak parçaları havaya kalkan toprakla siperlere düşüyordu. Mermiler üzerimizden ıslık çalarak geçiyordu. Siperler toz duman içinde kalmıştı. Bir ara yüzbaşı “Azman yandık!..” diye siperin köşesini işaret etti. O şarkı söyleyerek sipere gelen, sanki çiçek toplarmış gibi neşeli olan o çocuklar siperin bir köşesinde sanki bir yumak gibi birbirine sarılmış tir tir titriyorlardı. Çocuklar harbin gerçeği ile ilk defa karşılaşıyorlardı. Ürkmüşlerdi. Yüzbaşı yandık demekte haklıydı. Muharebede bir ürküntü, panik meydana getirebilirdi. Tam onlara doğru yaklaşırken içlerinden biri avaz avaz bir marş söylemeye başladı!..

Annem beni yetiştirdi bu yerlere yolladı.

Al sancağı teslim etti Allah’a ısmarladı

Boş oturma çalış dedi hizmet eyle vatana

Sütüm sana helal olmaz saldırmazsan düşmana

Baktım hemen biraz sonra ona bir arkadaşı daha katıldı. Biraz sonra biri daha… Marş bitiyor yeniden başlıyorlar. Bitiyor bir daha söylüyorlar. Avaz avaz!.. Gözleri çakmak çakmak… Hücum anı geldiğinde hepsi süngü takmış, tüfeklerine sımsıkı sarılmış, gözleri yuvalarından fırlamış dişler kenetlenmiş bekliyorlardı . O an geldi. Birden yüzbaşı “Hücum!..” diye bağırdı. Bütün bölük, bütün tabur, bütün alay cephenin her yerinden fırladık. İşte tam o anda, o çocuklar kurulmuş gibi siperlerden fırlayıverdiler. İşte o an. Tam o an bir makinalı yavruları biçiverdi. Hepsi sipere geri düştüler. Kucağıma dökülüverdiler. Onların o gül gibi yüzleri gözümün önünden gitmiyor. Hiç gitmiyor!.. İşte ben ona ağlıyorum, o çocuklara ağlıyorum!..”Azman dede ağlıyordu. Ben ağlıyordum. Kahvede kim varsa ağlıyordu.Kahveci gözyaşları içinde bize çay getirdi. Eğildi; “Azman dede hep ağlar. Niye ağladığını bugün ilk defa anlattı .” Dedi.😥Rabbim bize bizim için mücadele veren şehitlerimizi geçmişteki kahramanlarımız unutturmasın 🇹🇷🇹🇷🇹🇷

ALINTI

 

Etiketler: , , , , , , , , , , , , , ,

SEN BİZİM KOMŞUMUZDUN YESARİ BABA

16.03.2021-Ayşe Yaşar SARIKAYA

Senin, çevreye yayılan tinsel, mistik havanı çocuk kalbimle hissederdim. Sadece biz çocuklar değil, bütün komşular bu havayı hissederlerdi. Kemal Abi (Tarzan Kemal) gibi, sen bizim özel ve değerli bir komşumuzdun Yesari Baba. 1881 yılında bu alemden göçmüş olsan da, hatıraların, eserlerin ve tinsel varlığın ile çok yakındın bize.

1972’de, Yeni Mahalledeki evimize taşınınca; çocukluğumun geçtiği mahallede, yaşamımın en güçlü anılarını bıraktım. Senin kulüben, anıların ve yatırın bu anılar içinde önemli bir yer tutuyordu. 18 yaşımda, senin türben ve çevresinin yağlı boya tablosunu çalışmıştım. Arkadaşlarım da bana gülmüşlerdi. Evimizin çatısından güneye dönersem deniz manzarası, kuzeye dönersem Yesari Türbesi’ydi. Zeytin ağaçları arasında küçük kulüben, camından görülen yeşil örtülü sandukan, tabloma konu olmuştu.

1980 yıllarında, kulübenin etrafındaki taş örgü duvar, girişte de demir kapı duruyordu. Demir kapıdan avluya girdiğimde, yaban nanelerin güzel kokusu senin kokun gibi gelirdi bana. 1984 yılında, kütüphanede senin eserlerinin olduğu bir kitap buldum. Kulübenin çatısının, güneye bakan tarafı o zaman çökmüştü. Kapısı yok olmuş, sanduka örtüsü kalmamış, içerisi de hurdalarla doluydu. Bir anne köpek, senin yatırın üstüne yavrulamış, toprağını da epeyce eşelemişti. Yıkılan çatı artıklarını boşaltmak, düzenlemek gerekti. Elimden geldiğince bir kaç gün çalıştım. Aynı zamanda hayır sever bir “ÜÇÜNCÜOĞLU” çatıyı onardı…

Sinop İnanç Turizmi için bir değerdin. Bu nedenle, ilgili kurumlara yazılı ve sözlü baş vurularımı yaptım. O zaman daha arazine binalar dikilmemişti. Restorasyon işlemi için kurumlardan, Tapu, Belediye, Kültür Müdürlüğü, Müze ile sonuç amaçlı görüşmeler yaptım ama bir türlü sonuç alamadım. Bu gün, insanlara bilgi vermek hayır yapmak için kullandığın arazi ise hep binalarla doldu. Yine kurumlar ve ilgililerle görüşmeye devam ediyorum.

BYC MİMARLIK VE YESARİ TÜRBESİ

Bu gün, Sinop Alan Yönetimi Başkanı MİMAR Sayın Hülya ANDAÇ ile toplantı yaptık. Toplantımıza vesile olan İl Genel Meclisi Başkanı Sayın Yakup ÜÇÜNCÜOĞLU’NA teşekkür ederim.

Toplantımıza, BYC MİMARLIK İç Mimarı Sayın Remziye Eda ÖZYİN de katıldı. Yesari Baba’nın kitabı, eserleri, hayatı ve hakkında yayınlanan akademik tez konusunda bilgiler verdim. Onarım konusunda neden sonuç alamadığımızı sordum?

“BYC MİMARLIK” Yesari Baba konusuna hakimdi. Sinop Alan Yönetimi Başkanı Hülya ANDAÇ:

“biz Türbe onarımı için projeyi yapacak, Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kuruluna sunacağız. Yesari Baba’nın Sinop için değerinin farkındayız. Kültür Varlığı olarak korumak görevimiz. “Sinop Tabyaları” koruması da gündemimizde olacak. Sinop’un tüm tarihi eserlerini koruyacağız. Bu konular, Sinop Alan Yönetimi Başkanı olarak görev alanım içinde” dedi.

BYC MİMARLIK İç Mimarı Remziye Eda ÖZYİN, “Yesari Türbesi” ile ilgili bu güne kadar tutulan resmi kayıtlar hakkında bilgi verdi. “Bu konu bizim için de önem arz ediyor, elimizden geleni yapacağız” dedi.

Konu gündemde tutulmasına rağmen önü açılmadı. Bu yüzden belki çözüm olur diye CİMER ‘e baş vurdum. Yazılarımı gören gençler arasında duyarlı davrananlar oldu. Sosyal medyada paylaşabildikleri kadar paylaştılar. Gençlerimize hassasiyetleri için çok teşekkür ederim.

SİYAŞAD DERNEK BAŞKANI Tufan BİLGİLİ, “bu konuda elimizden gelen yardımı yaparız” dedi. Tüm Sinopluların konuya duyarlı davranacağına inanıyorum. Proje onaylandıktan sonra, onarım gerçekleşsin umuduyla.

 
Yorum yapın

Yazan: 16 Mart 2021 in Genel Kültür

 

Etiketler: , , , , , , , , , , , , ,

GERÇEK BİLE BİLE İNKAR EDİLMEZ

15.03.2021-BİLKE

ATATÜRK’LE 15 YIL DİNİ HATIRALAR Başlıklı Dosya

Ülkesi için yaptıkları unutulmayan insan; yaşamında aldığı her nefesi yurt için ne yapmalıyım amacıyla tüketmiş. Bilinmeyen, belki de özellikle bilinmek istenmeyen, unutulmaya çalışılan bir gerçeği okuyacağız bu gün. Belgeler ışığında, aşağıdaki pdf dosyasını açarak okuyabilirsiniz:

 
Yorum yapın

Yazan: 15 Mart 2021 in Bilinmeyenler

 

Etiketler: , , , , , , , , , ,