RSS

Kategori arşivi: Atatürk Sinop’ta

NEDEN 18 MAYIS

12.Mayıs.2020-BİLKE

BİLKE 5. HALKBİLİM ÖDÜLLERİ  sahiplerini 18 MAYIS tarihinde yayınlayacağız. Neden ödülleri 18 Mayıs tarihinde veriyoruz?

18 MAYIS 1919…ATATÜRK SİNOP’TA

18 Mayıs1919, Sinop için önemli bir gündür. O gün, İstanbul’dan demir alan Bandırma Vapuru, önce Sinop limanına uğrar. Kurtuluş mücadelesinin ilk adımı, o gün Sinop’ta atılır.

Kurtuluş Savaşı yıllarında, Sinop’ta yaşanan olaylar hakkında kaynak arıyordum. Rıza Nur Kütüphanesinde araştırma yaptım. Kütüphane çalışanları, her zaman çalışmalarıma yardımcı oldular. Rıza Nur’un odasında, Ferit Dikmen’in el yazması, 105 sayfalık Osmanlıca bir defter gördüm. Başlık, Türkçe “İstiklâl savaşında Sinop” olarak not düşülmüştü. Bu el yazması eser, bakalım Sinop ve savaş yılları hakkında neler içeriyordu? Osmanlıca bilenlerle ilk iki sayfasını çevirdik. Fakat 105 sayfanın çevirisini yapmak uzun zamanımızı alacaktı. Özel isimler çoktu, çevirmek zor oluyordu. Çeviri yaptığımız ilk iki sayfada, anıların H.Hilmi ULUĞ’a ait olduğu yazıyordu. Ferit Dikmen, bu önemli metni kendi el yazısı ile yazmış ve gelecek kuşaklara bırakmıştı.

O tarihlerde H. Hilmi ULUĞ’un, Sinop’ta mektupçuluk yaptığı, olayları bizzat kendisinin yaşadığı anlatıyordu. Bu kişi, İstiklal savaşı hakkındaki anılarını, Ocak- 1952 tarihli Vakit Gazetesinde, “İSTİKLAL SAVAŞINDA SİNOP”  başlığı altında yazmıştı. İlk iki sayfanın çevirisinden, bu yazının 16 gün dizi halinde yayınladığını öğrendim. İşte el yazması defterde bulduğum bu bilgi, beni o günleri yaşayan kaynak kişiye ulaştırmıştı. Bu bilgiye ulaşınca, Milli Kütüphaneye gittim ve gazeteyi buldum.

Yazıda, Sinop’a mutasarrıf olarak atanan Mazhar Tevfik Beyin, Bandırma vapurunda Atatürk ile birlikte yaptığı yolculuk anlatılıyordu. Gemi, 18 Mayısta sabahleyin erkenden Sinop limanına gelmiş; mutasarrıfı Sinop limanına bırakmış ve akşam 20. 00 de Sinop’tan Samsun’a hareket etmişti. Atatürk, bir gün Sinop limanında, Bandırma Vapuru içinde kalmıştı. Ülkenin en kritik dönemleriydi, çünkü yarın 19 Mayıstı.(Y.SARIKAYA, Bir İnci Memlketim/2010 s,8)

18 MAYIS 1919’U YAŞAYAN

 

H.Hilmi ULUĞ anlatıyor: 

ÖNSÖZ[1]

İSTİKLAL ve Kurtuluş savaşı esnasında Anadolu’nun her köşe bucağındaki her Türk’ün kendisine düşen vazifeyi karınca kaderince canla başla yerine getirmeye çalıştığı malumdur. Bu arada mevkinin ehemmiyeti ve hususiyeti dolayısı ile Sinop’ ta da birçok hadiseler geçmiştir.

Yakın bir tarihe ait olmasına rağmen, bu hadiselerde hizmeti mesbuk olanlar ya şehit oldu yahut hakkın rahmetine kavuştu. Sağ kalanların bir kısmı da esaslı bir bilgiye ve işlerin içyüzüne vakıf bulunmamaları yüzünden bazı olayların unutulduğunu, bazılarının da tarihe yanlış intikal ettirildiğini görüyorum.

Kastamonu ve havalisinin İstiklal savaşı esnasındaki hizmetlerine dair İnebolu’da emekli subay Sayın Nurettin Peker’in neşretmek teşebbüsünde bulunduğu esere dercedilmek üzere sorduğu ve aradığı malumata tatminkar cevap verecek Sinop’ta kimseyi bulamamış olduğunu öğrendim.

Geçenlerde Vatan Gazetesinin neşrettiği Sinop ilavesinde yazılan bazı bilgilerin de hakikati olduğu gibi ihtiva etmediğini gördüm. Bunun için o zaman vazifem dolayısı ile gördüğüm ve bildiğim hadiseleri, hatırlayabildiğim kadar derleyip toplayarak kısmen de elimde kalan vesikalara dayanarak neşrini faydalı gördüm. Bu hususu delalet etmek ve Vakit sütunlarında yer vermek lütfunu esirgemeyen Hakkı Tarık Us üstadıma teşekkürü bir borç bilirim. 

                                                                  Emekli Mektupçu  H.Hilmi ULUĞ 

   ATA SİNOP’TA

Yazı Atatürk’ün Mayıs- 1919 tarihinde Bandırma Vapuru ile yaptığı yolculuğu anlatarak devam ediyor:

“Mütarekeden sonra Sinop Mutasarrıfı Necip Bey azledilmişti. Ferit Paşa’nın ilk kabinesi kurularak Hürriyet ve İtilaf Fırkası iş başına geçince, Üsküdar Polis müdürlüğünden terfian Mazhar Tevfik Bey’in Sinop Mutasarrıflığına tayin edildiği haberi alındı. Bu zat hukuk tahsili görmüş, merkez memurluğu yapmış ve umumi harp esnasında Bursa’da menkup[2] bir hayat geçirmiş, mütarekeyi müteakip evvela Üsküdar Polis Müdürlüğüne, bilahare de ittihatçıları temizlemeye memuren ve terfian Sinop mutasarrıflığına tayin olunmuştu.

Vatanını, milliyetini seven, mütevazı ve temiz bir zat idi. O sıralarda, Sinop’a yolcu vapurları sefer yapmıyordu. Ara sıra İtalyan bandıralı JAN adlı bir vapur, bir de şilep bozması bir şirkete mi,  yoksa şahsa mı ait olduğunu şimdi iyi hatırlamadığım KIRIM adlı küçük bir vapur gayrı muntazam ve gayrı muntazar zamanlarda gider gelirlerdi.

Mazhar Tevfik Bey de İstanbul’dan Sinop’a gelebilmek için vasıta ararken, 3. Ordu Müfettişliğine tayin edilen Mustafa Kemal Paşa’nın hususi bir vapurla Samsun’a gideceğini öğrenmişti. Her ne suretle ise, kendisi de o vapurla seyahatini temin eylemiş ve Sinop’a kadar sevk-i taliyle büyük kurtarıcının refakatinde seyahat şerefine nail olmuştu.

Seyahati esnasında Mustafa Kemal Paşanın irşadına mazhar olmuş ve ondan ilham almış, tamamı ile onun nüfuz ve tesiri altına girmiş ve ona bağlanmıştı.

18 Mayıs 1919 sabahleyin erkenden Sinop Limanına gelen Mustafa Kemal Paşanın bindikleri küçük Bandırma vapurundan Mahzar Tevfik Bey Sinop’a çıktı. O gün tesadüfen Sinop Limanında gün doğrusu rüzgârı esiyor ve limanı allak bullak ediyordu. Bu yüzden küçük vapur haylice yalpa yapıyordu. Mazhar Tevfik Bey iskeleye çıkar çıkmaz vapurda 3. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal ile maiyetinin bulunduğunu,  şehir namına kendisinin dışarıya davet edilmesinin yerinde olacağını söyledi ve karşılayanların arzusuna tercüman olarak bu maksatla bir tezkere yazıp vapura gönderdi.

Vapurun fazla sallanmasından rahatsız olan Atatürk dışarı çıkamadılar. Gönderdikleri bir kartvizitle özür dilediler. Sinop’tan ayrıldığım tarihe kadar Sinop Tahrirat Müdüriyeti odasındaki kütüphanenin üstünde muhafaza edilen ve ayrılırken bir gaflet eseri olarak orada unuttuğum bu kıymetli ve tarihi kartvizitte aynen şu yazı vardı:  

“Muhterem Mutasarrıf Beyefendi:

Sinopluların hakkımda gösterdikleri hissiyata çok teşekkür ederim. Rahatsızlığım dolayısıyla davetlerine icabet edemediğimden müteessirim. Kendilerine selam ve muhabbetlerimin iblağına[3] dalaletinizi rica ederim.

İmza: 3. Ordu Müfettişi Mirliva Mustafa Kemal” 

Böylelikle nur içinde yatsın, Büyük Atamızın daha Samsun’a varmadan ilk iltifatına mazhar olan Anadolu şehri Sinop ve Sinoplular olmuştur.                                                                                   

  Hilmi ULUĞ[4]   Emekli mektupçu”

Bu yazının 18 Mayıs ile ilgili bölümüdür. İstiklal Savaşı döneminde Sinop ve çevresinde yaşanan olaylar, yazının devamındadır. Devamı ve tamamını, kitabın “Kurtuluş Savaşı ” bölümünde okuyabilirsiniz. Anlatılanların çoğunu, ilk defa duyacağınızdan eminim.

ÜLKÜTAŞIR VE 18 MAYIS 1919

Milli Kütüphanede, 18 Mayıs 1919 gününe ait bir makale daha buldum. Yazarı M.Şakir Ülkütaşır’dı. 1928 de Atatürk Sinop’a geldiği zaman, Ülkütaşır hastanede memur olarak çalışıyordu.

Ülkütaşır, memurluk yaparken Halk Bilimi araştırmalarını da sürdürmektedir. O yıllarda araştırmalarını, çeşitli gazete ve dergilerde makaleler halinde yayınlamıştır. Atandığı her ilde bu çalışmaları sürdürdüğü için, Sinop’ta Atatürk’ün dikkatini çeker ve takdirini kazanır. Atatürk Ülkütaşır’ı, Türk Dili Tetkik Cemiyeti’nin Derleme Kolu Muavinliğine getirir. 14 kitap ve 2000‘i aşkın makale yayınlamıştır.

Ülkütaşır[5], 1930 yıllarından sonra Ankara’da görev aldığı için, Atatürk ile sık, sık görüşme fırsatı bulmuştur. Özellikle 18 Mayıs 1919 gibi önemli bir günü, mutlaka gerçekçi biçimde ve özen göstererek aktarmaya çalışacaktır. O, Atatürk’ün Bandırma vapurundan Sinop’a indiğini anlatmaktadır. Durumun, stratejik açıdan özellikle gizlenmiş olabileceği ihtimali göz ardı edilmemelidir.

  1. Şakir Ülkütaşır’ın, 18 Mayıs ile ilgili makalesinden önce, Atatürk ile yakınlığını anlatan bir anısını aktarıyorum:

“İşte Atatürk’ü Sinop’ta ilk görüşümden bu yana tam 6 yıl geçmişti. Hayret, onun o altın sarısı saçları tamamen ağarmış, bembeyaz olmuş. Yüzünde, alnında biraz daha yaşlanmanın, ak saçlılığın yarattığı hafif kırışıklar belirmeğe başlamış. Gözlük de kullanıyordu. O zaman Atatürk henüz 53 yaşındaydı. Demek bu 6 yıl, onun altın sarısı saçlarını ağartmaya yetmişti, zahir.

            Bundan sonra O’nu Türkün ak saçlı “Ata” sı olarak Ankara’da, Dolmabahçe Sarayında sıkça görür olmuştum.”[6]

Atatürk Samsun ve Havza’da ( 19 Mayıs- 12 Haziran) 

30 Nisan 1919 tarihinde merkezi Erzurum’da bulunan 9.Ordu Kıtaatı Müfettişliğine tayin olunan, eski Yıldırım Orduları Grubu Kumandanı Mustafa Kemal Paşa’nın tayin kararnamesi 15 Mayıs 1919 da, Vükela Heyetince tanzim ve Padişah Mehmet Vahdettin tarafından da tasdik olunmuştu[7]. Mustafa Kemal Müfettişlik Teşkilatına ait bütün hazırlıklarını daha önceden ikmal etmişti. İstanbul’dan bir an evvel uzaklaşmak, Anadolu’nun vefalı sinesine atılmak istiyordu. Bahriye Nazırı Ali Rıza Paşa’nın delaletiyle kendisi ve birlikte gidecek arkadaşları için hazırlanan Bandırma adındaki küçük ve köhne bir vapur, Galata Rıhtımı açıklarında demir atmış, emre hazır bulunuyordu. Ordu Müfettişliği karargahını teşkil eden zatlarla beraber 16 Mayıs 1919 Cuma günü saat 16.40 da İstanbul’dan hareket edildi. Paşaya Galata rıhtımında Rauf(Orbay) ve Fethi(Okyar)beyler ile bir iki arkadaşı uğurladı.

İşgal makamları tarafından kontrolü bitirilen Bandırma vapuru, akşam sularında boğazdan çıktı. Az sonra Karadeniz’in sessiz karanlıkları içine dalarak KEFKEN istikametinde yol almaya başladı. Karadeniz’in poyrazdan gelen sert dalgaları, bu küçük, bozuk pusulalı,  köhne ve yolsuz gemiyi bir beşik gibi sallıyordu. Bandırma’nın 27 yıllık kaptanı, tuhaf bir tesadüf eseri olarak, daha ilk defa Karadeniz seferine çıkıyordu. Kaptan İsmail Hakkı (Durusu), bozuk pusulalı bu köhne tekne ile yola nasıl devam edeceğini düşünüyordu. Mustafa Kemal, kaptanın bu endişesini sezdi ve ona:

– Kaptan efendi! Telaş etmeyiniz, kıyı kıyı gidersiniz. Bundan sonra maksat, Anadolu’nun her hangi bir noktasına ayak basmaktan ibarettir” dedi.

17 Mayıs 1919 Cumartesi sabahı İnebolu’ya varıldı. Fakat Mustafa Kemal kasabaya çıkmadı. 18 Mayıs Pazar günü öğle vakti Sinop limanına giren gemi, alelusul pratika verdikten biraz sonra, Mustafa Kemal şehre çıktı ve burada Sinop’un ileri gelenleriyle görüştü. Sinop’ta Pontus Cemiyetinin bir şubesi vardı. Başlarında eczacı Vasil bulunuyordu. Paşa bunların faaliyeti hakkında malumat aldı. Konuşmalar sırasında müstakbel bir mukavemet için,  huzurundakileri uyarıcı bazı sözler de söyledi. Çok heyecanlı idi. Bir an evvel Samsun’a varmak istiyordu. Akşam saat 20 den sonra Sinop limanından demir alan, yani kalkan Bandırma vapuru, Gerze ve Bafra sahilleri boyunca Samsun’a doğru ağır ağır ilerlemeye başladı. Bütün gece seyrine devam etti. Mustafa Kemal, gemide iki gece hiç uyumamıştı. Üstelik pek az şey yemiş ve mutadı veçhile mütemadiyen sigara içmişti.” [8]

 M.ŞAKİR ÜLKÜTAŞIR

 

[1] H.Hilmi ULUĞ- İstiklal Savaşında Sinop Yazı dizisinin önsözü

Ocak- 1952 Vakit Gazetesi- 16 nüsha

[2] Menkup: felakete uğramış, talihsiz, düşkün; mevkiini kaybetmiş gözden düşmüş.

[3] İblağ: yetiştirme, ulaştırma, tebliğ etme.

[4] 1952- Ocak tarihli VAKİT Gazetesi

[5] Bibliyografya kitabın son bölümündedir

[6] Türk Kültürü, 3. cilt s: 58

[7] Atatürk hareketinden önce Yıldız Sarayına giderek Vahdettin’e veda etmişti. Bu esnada aralarında geçen konuşmayı, Atatürk’ün hatıralarından naklen Enver Behnan Şapolyo Türkiye Cumhuriyeti Tarihi adlı eserinde ( s. 26- 27) aynen kaydetmektedir.

[8] Türk Kültürü 5. cilt, s: 30 M. Şakir ÜLKÜTAŞIR

  1. Rıfkı ATAY, Atatürk’ün hatıraları 1914- 1919 s: 125

(Y.SARIKAYA-Bir İnci Memleketim/2010-s, 8- 16)

 

 

 

 
Yorum yapın

Yazan: 12 Mayıs 2020 in Atatürk Sinop'ta

 

Etiketler: , , , , ,

1928 ATATÜRK’ün SİNOP YALI PARKI KONUŞMALARININ TAMAMI

atatürk-avrupa söz

Türk Kültürü Dergisinin 3. cildinde, Atatürk’ün Sinop’u şereflendirdiği günün anıları vardı. Yazarı M.Şakir Ülkütaşır’dı. Yazar, Atatürk’ün Sinop’a gelişini birçok kaynakta yayınlamıştı. Yeni bulduğum makalenin altında dikkat çeken bir dip nota rastladım:

Parktaki, hatta pek çok taraflarıyla bilimsel olan bu sohbete ait etraflı tafsilat, Ankara’da çıkan Hürses Gazetesinde vaktiyle yayınladığım ”Türk Dil Kurumunun ilk yılları-Hatıralar”  adlı yazı serisindedir( 3 OCAK 1956  ).”

Atatürk’ün parktaki konuşmalarını merak etmiştim. Ankara’ya Milli Kütüphaneye gittim. 1956 tarihli Hürses Gazetesini bulmak bir hayli zamanımı aldı. Gazeteyi arşivden getirdiler, fakat 3 Ocak tarihli olanı yoktu. Saat ilerlemişti. Akşama Sinop’a dönecektim. Meclis Kütüphanesinde belki olabilir dediler. Hemen bir taksiye atladım ve kapanmadan meclis kütüphanesine gittim. Zamanım çık kısa idi. Girişte çantam, üzerim sıkı bir aramadan geçti, nihayet içeri girdim. Orada aradığım gazeteyi buldum. Görevliler çok yardımcı oldular. Gazeteler mikrofilmlere kaydedilmişti. Hatıralar başlıklı yazı dizisini mikrofilmde bulduk. Yazının tamamını bir CD’ye kopyalattım.

Atatürk Sinop halkı  ile hangi konularda konuştu:

TÜRK DİL KURUMUNUN İLK YILLARI[1]

      Onu 15 Eylül 1928 Cumartesi günü İzmir Vapuru Sinop’a getirmişti. Atatürk, o gün “yatı ilkokulu”nun önce bir dersanesinde, sonra da bahçesinde –dersane döşemelerinin çökmeye başlaması üzerine, kara tahta bahçeye nakledilerek derslere burada devam edilmişti.-vilayet ileri gelenlerinin maarif müdürü ile orta, ilkokullar öğretmenlerinin ve kalabalık bir halk kütlesinin önünde yeni Türk alfabesine dair derslerinin verdi.

Atatürk hepimizi imtihan etti, yeni Türk imlasının esaslarını anlattı. Fakat yazıdaki bazı işaretlerin, hususiyle kesme işaretinin güçlüğünü görünce bunun kaldırılması için Ankara’ya Maarif Vekaletine bir telgraf yazdırdı. Bundan sonra yazıdaki kesme işareti kaldırıldı.

Atatürk, ders bittikten sonra, okul bahçesinde muhafaza edilmekte olan ve Rusların Sinop deniz baskınına ( 3 Kasım 1853) ait acıklı hatırayı tespit eden mermer kitabe ile alakalandı. Ben, kendilerine kitabeyi okudum; gerekli tarihi malumatı verdim. Çok memnun kaldı ve yanlarından ayrılmamamı emretti.

Akşam Yalı’daki belediye parkında aziz misafir ve öğretmenimizin yüksek huzurları ile de ayrıca şeref ve bahtiyarlık duyduk. Vali rahmetli Ethem Bey (1939 da İzmir Valiliği, 1942de Dahiliye Vekaleti Müsteşarlığında bulunmuş zattır) Atatürk’ün maiyetindeki zatlar, vilayet ileri gelenleri, bütün öğretmenler – bu öğretmenler arasında eski Maraş Milletvekili Emin SOYSAL da vardı. Emin SOYSAL o zaman Sinop’ta Ada Başöğretmeni idi. Aziz dostum bu toplantıya ait hatıralarını 10 Şubat 1952 tarihli” Pazar Postasında “neşretmiştir-kalabalık bir halk bu toplantıya iştirak etmişti. Toplantı ziyaretsiz, merasimsiz geçen çok sade, samimi ve o nisbette heyecanlı idi. Atatürk masalarının karşısına oturmamı emretti. Öyle yaptım. Tatlı, meraklı bir konuşma başladı. Bütün konuşmalar yeni Türk harfleri, Türk imlası, Türk dilinin güzelliği, zenginliği, Türk Tarihinin dünya tarihindeki yeni, eskiliği üzerinde cereyan ediyordu.

O sıralarda Prf. Fuat Köprülü ile Yusuf Ziya Bey arasında, basında meşhur münakaşalar cereyan ediyordu. Yusuf Bey “Yunan medeniyeti ve diğer eski medeniyetlerin menşei Asya’dandır ” diyor, Fuat Bey ise aksini savunuyordu. Hülasa bu mevzu üzerinde bir hayli görüşüldü. Atatürk Yusuf Ziya Bey’in tezini kabul ve müdafaa ediyordu. Bu münakaşa konusundan sonra muhasebelerimiz tamamı ile harf inkılabı ve dil meseleleri üzerinde tekasüf anlattı, bizi tekrar aydınlattı.

Ben o zaman memleket folkloruna, Türk- Anadolu halk edebiyatına dair çok geniş malzeme toplamıştım.

Atatürk söz derlemesi faaliyetlerim üzerinde durdu. Kafasında bir fikrin, şimşek süratiyle dolaşmakta olduğunu ve bir şeyler söyleyeceğini hareketlerinden hissediyordum. O sırada bir an tevakkuftan sonra, etrafını çevreleyenle yüksek bir sesle şunları söyledi:

“Arkadaşlar, Şakir Bey’i alakayla dinledim. Bunlar da esas davamızın, mesaimizin içinde bulunan mühim, milli meselelerdendir. Elbirliği ile bunları mutlaka başaracağız. Türk dili güzeldir, zengindir. Onun bu güzelliğini, zenginliğini ortaya koymamız lazımdır. Fakat dilde tasfiyeciliğe, gayri tabiliğe kaçmak istemem.

Ne Türk Derneğinin tasfiyeciliğini, ne de Sebilürreşad’ın Osmanlıcılığını asla kabul edemem” dedi.

Atatürk o zaman sade güzel bir Türkçeyi istiyordu. Dil hareketlerinde bu anlayışa göre bir inkılap yapmak emelindeydi. Bu konuşmaları ile de bu düşüncesini açıkça anlatıyordu.

Vakit gece yarısını çok geçmişti. Atatürk:

“Arkadaşlar, tarihe, dile, harf inkılabına hatta memleket işlerine dair pek çok şeyler konuştuk. Hiçbir yerde bu kadar açılmadım, hususileşmedim. Samimi bir muhit ve hava içinde geçirdiğim bu saatleri unutamayacağım. Çok mütehassisim. Vakit geldi, hatta geçti bile değil mi? Müsaadenizi rica edeceğim” dedi. Biraz sonra da limanda demirli bulunan “İzmir” vapuruna avdet etti. Sinop’tan Samsun’a hareket etti.

ÜLKÜTAŞIR’IN ATATÜRK’E OKUDUĞU TÜRKÜ

Atatürk Sinop’a geldiğinde söz arasında müzikten de konuştu. Ben de müzikten hoşlandığımı ancak alafranga opera, operet değil halk arasında duyup öğrendiğim müzikten hoşlandığımı söyledim. Maraş’ta müzik öğretmenliği yapmıştım. Çocukluğumda ramazanlarda Üsküdar’da teravihten sonra, sahura kadar dolaşanlarla birlikte manicilik yapmıştım. Sesim güzeldi, Atatürk:

–    Haydi öyleyse bir şeyler oku da dinleyelim dedi. Ben de,

“Dönenin anası Şerife Hatun

Döneyi satarlarsa alırım beş bine satın”

Bozlağını okudum memnun kaldı. Bir daha söyle der gibi idi. Ben de

“Yoğurt koydum dolaba” türküsünü söyledim.

Ben alafranga müziği bilmedim, görmedim. Alaturka müziği biliyordum. İnsan görmediği, alışmadığı şeyleri de beğenip sevemiyor. Nitekim sizi görüp sevdik, bağrımıza bastık dedim. Pek hoşuna gitti.

M.Şakir ÜLKÜTAŞIR


[1] M.Şakir Ülkütaşır-  HÜRSES Gazetesi, 3 Ocak 1956, Türk Dil Kurumunun İlk Yılları- Hatıralar

2.Bir İnci Memleketim-Y.SARIKAYA,s:139-153

 
Yorum yapın

Yazan: 28 Şubat 2013 in Atatürk Sinop'ta

 

Etiketler: , ,