22 MART 2012
Sinop toprağı, ilin coğrafi konumu ve geçirdiği jeolojik evreler nedeniyle çok özellik içermektedir. Bu özelliklerden bazıları:
SİNOP TOPRAĞI VE ÇAMUR BANYOSU
VOLKANİK YAPI
Çocukluğumda kara kum sahil yolu üzerinde kadınlar denizi vardı. Her gün denize giderdik. Kap kara kumsalı, güneşte cam kristaller gibi ışıl, ışıl parlardı. Bir gün kardeşimin cebindeki mıknatıs kuma düştü. Kara kumun minik taneleri salkım, salkım mıknatısa yapışmıştı. Olay hepimize eğlenceli geldi. Mıknatısı kapan, kum tanelerinin çekilişini tekrarlıyordu. Evet, mıknatıs kara kumu çekiyordu. Çocukluk günlerinden edindiğimiz bu tecrübe, çalışmalarıma ışık tuttu.
Kara kum, eskiden mıknatıs ile daha fazla çekiliyordu. Olay manyetik alan etkisinin azalması ile mi, yoksa kumun yapısının değişmesi ile mi ilgiliydi? Ya da başka sebepler mi vardı? Bunların ciddi anlamda bilimsel olarak araştırılması artık bir ihtiyaç oldu. Kara kuma manyetik alan ölçümü yapıldı. Ölçüm %70 bulundu. Toprak analizi yaptırmaya ihtiyaç vardı. Çamur banyosu ve kum kaplıcası olarak ne sonuç vereceği Sinop için çok önemliydi.
Deniz kumu kara olan yerler, volkanik coğrafyalardır. Sinop da volkanik bir yarım adadır. İşte 1903 yılında Sinop coğrafyasının yapısı hakkında yazılanlar: “Yapısı volkaniktir. Volkanik depozitlerin üzerinde bulunan tebeşirlere bakılırsa burası önce deniz seviyesinden aşağıda olup sonradan şimdiki seviyesine yavaş, yavaş yükselmiş bulunduğu görülür. Kayalar volkanik yapıdadır ve Doğu Anadolu’da bulunan kayalarla aynı özelliktedir. Tepenin üzerindeki düzlüğün doğuya doğru ortasında hala sığ bir göl vardır ki, bunun eski bir volkan krateri olması muhtemeldir. Bu türlü jeolojik oluşumdaki topraklar, havanın etkisiyle çeşitli haller geçirerek verimli hale gelir. Adanın dik ve sivri kıyıları taş olmuş bir kirpiye benzer. Trachite, siyah volkanik sünger taşı, kırmızı tebeşirli mermer gibi muhtelif sertlikte ve sedefle karışık kireçli ve kumlu taşlar gibi çeşitli özelliklerde taşlardan meydana gelmiş kayalara, denizin tesiri sahili çıkıntılar kütlesi haline getirmiştir. ” [1]
Bu anlatımlardan yarımadanın yapısının, önce deniz seviyesinin altında iken daha sonradan yükselmiş olduğunu öğreniyoruz. Jeolojik araştırmalara göre de, yarım adanın yapısı ile anakaranın yapısı farklılıklar arz etmektedir. Bu da Sinop toprağına, ilginç özellikler kazandırmaktadır.
Adadaki gölün, krater ağzı olma ihtimali güçlüdür. Volkanik atıklar etkisiyle çeşitlenen Sinop toprağı, bu gün değerlendirilmeyi beklemektedir. Volkanik çamur banyosu, dünyada bilinen ve değer verilen bir uygulamadır. Şehrimiz, yapısında var olan bu özellikten faydalanılmalıdır.
[1] D.Robinson J. HOPKINS ÜNİVERSİTESİ- 1903 araştırması
Toprağımız zengin özelliklere sahiptir. Eski çağlarda bu nedenle Sinop toprağı dünyaca ünlüdür. Bu gün ise özellikleri tam anlamıyla bilinmemektedir.
“Kayısı ve kiraz Sinop sahillerinde çıkmıştır İtalya ve başka memleketlere buradan götürüldüğü anlatılır. Eski çağlarda Sinop’un kolonisi olan Cerasus, ismini kiraz ağaçlarının çokluğundan alır. Sinop toprağının birçok faydaları vardır. Kırmızı mürekkep gibidir. Madeni boya gibi diğer boyalara karıştırılarak evleri, gemileri ve sair eşyayı boyamada kullanılmıştır. Tıbbi bir madde olarak işe yarayan bu toprakla çamur banyosu da yapılmıştır. Çeşitli hastalıklar için kullanılmış, eski ilaçlar listesinde de önemli yer tutmuştur. “[1]
1903 yılında, Amerika’dan (Amerika Hopkins Üniversitesinden) Sinop’a gelen D.Robinson, Sinop’ta üç ay araştırma yapmıştır. Araştırmalarını, American Journol of Hilology dergisinde yayınlamıştır.
Yazının Nazlı Tengirşek tarafından yapılan çevirisinde, o zamanlar Sinop’ta çamur banyosu uygulamasının olduğunu öğrendim. Karakumun, romatizma ağrılarına uygulandığını ve olumlu sonuçlar alındığını biliyordum. Fakat Sinop’ta tedavi amaçlı çamur banyosu hakkında bilgim yoktu.
Bir yaz günü Karakum sahilinde denize girdim. Kumsalda, birkaç kişi sapsarı çamuru vücuduna sürüyordu. Robinson’un anlattığı çamur banyosu, acaba bu mu diye düşündüm? Niçin ve ne zamandan beri yapıldığını sordum. Emekli astsubay Mehmet Aygan, yaşadığı önemli bir olayı şöyle anlattı:
“Karakum yol çalışmaları, yanlış yapılaşmalar sebebiyle yok oluyor. Biz Sinop Ada Mahallesi yerlileri, sahildeki karakumu korumak istedik. Arkadaşlarımızla tepeden inişi kolaylaştırmak için merdiven yaptık. Birlikte sahilin taşını temizledik kumu ortaya çıkardık. Bu kum şifalıdır. Romatizmaya iyi gelir. Önce arkadaşlarımızla her yaz burada denize girdik, sonra herkesin ilgisini çekti. Aile kampı haline geldi. Artık çeşitli illerden yerli turist de gelmektedir.
Bir gün eklem yerlerinde mantar hastalığı olan bir hanım geldi. Türkiye’de birçok hastanede tedavi olduğunu, fakat vücudunun tedaviye cevap vermediğini anlattı. Ben de ona, sahilde keşfettiğim sarı çamuru tavsiye ettim. Sahili kara, yamacı sarı kumun ikisi de şifalı. Kumdan aldı gitti. Aradan bir yıl geçti kadın bizim sahile tekrar geldi. Neredeyse boynuma sarılacaktı, hastalığı geçtiği için bana teşekkür etti. Biz de bu çamuru denedik, sivilcelere, cilt güzelliğine, çeşitli mantarlara, saç dökülmesine iyi geldiğini gördük. Artık içinde neler var bilmiyoruz. Buralara binalar, taş yapılar konmaz da değerlendirilir inşallah.”
Robinson’un anlattığı toprak kırmızı, burada uygulanan toprak ise sarı idi. Sinop’un farklı yerlerinden çeşitli renklerde toprak örnekleri aldım. Bu toprakların günün koşulları içinde analiz edilmesi gerekiyordu. İlaç listesinde önemli yeri olan hangi topraktı. Sinop toprağı, acaba bu gün de aynı özellikleri taşıyor muydu?
Elimde kilolarca toprakla, birçok kurumu dolaştım. Daha sonra, toprak analizinin Sinop’ta yapılamadığını öğrendim. Büyük şehirlerde, özel olarak yaptırmak istedim. Özgehan ve Bilgehan, bu proje üzerinde çalıştılar. Ölçümler, denemeler yapıldı. Bilgiler ve toprak numuneleri, bilimsel projeler için ilgililere verildi.
[1] D.Robinson J. HOPKINS ÜNİVERSİTESİ- 1903 araştırması
2-Y.SARIKAYA, Bir İnci Memleketim, S, 61-63