RSS

Aylık arşivler: Kasım 2017

KÜLTÜR

İnsanın var oluşu ile birlikte kültürlerin zamanda yolcuğu başlar. Hayatta kalma  mücadelesini sürdüren insan, bilinçsel düzeyine göre yaşam koşulları kazanır. Toplum kendi norm ve değerlerini, geleneksel ve bilinçsel birikimleri ile oluşturur. Kültürlerin doğal olarak kazanılması, insanın psikolojik dengesi açısından önemlidir. Sanayileşmenin, toplumun kültür yönetimini de bereberinde getirdiği görülür. Toplumlar kontrol ve komuta edilme riski ile karşı karşıyadır. Bilişim dünyasındaki gelişme, insanın psikolojik yapısına ve toplumsal dengeye olumsuz yansımaktadır. BİLKE, kişinin kendini tanımasını, aile ve çevresinin kültürel yapısını bilmesini önemsemektedir. Bu nedenle kült ve kültür konusunda  yapılan akademik  çalışmalara değer vermektedir.

Akademik çalışmalardan örnekler:

Giriş
Kültür kavramına yönelik iç içe girmiş çok sayıda tanımın bulunmasının temel nedenlerinden birisi de onu, maddi-manevi, maddimoral, açık-kapalı, görünen-görünmeyen, öznel-nesnel, soyut-somut şeklinde ikiye ayıran yaklaşımlardır Kültür görünen (maddi) ve görünmeyen (değer, inanç, norm gibi manevi) unsurların karşılıklı etkileşiminden oluşmaktadır (Morris, 2002:629). Aristo’dan Marks’a uzanan bazı düşünürler, maddi kültürün diğer kültür unsurlarını da belirlediğini iddia etmektedir. Platon’dan Weber’e uzatılabilecek idealistler çizgisi ise, belirleyiciliğin görünmeyen (düşünsel ve duygusal) kültürde olduğunu ifade etmektedir. Marks, ekonomik determinizmi; Platon ise, idealar dünyasını temel almakla birlikte, her iki düşünce geleneğinin savunucuları bir etkileşimin olabileceğini de kabul etmektedirler (Bostancı, 2002:134-135).
Bu kapsamda bu çalışmanın amacı, değerlerle kültür ögeleri/unsurları arasında karşılıklı bir etkileşimin olduğu kabul edilmekle
birlikte, öncelin veya tetikleyen mekanizmanın değer merkezli görünmeyen kültür unsurlarında olduğunu varsayan bir model geliştirmektir. Değerler ile ekonomi, eğitim, bilim, sanat gibi kültür ögeleri arasındaki ilişkiyi gösteren bu modelin bütünsel olarak kültürü daha iyi anlamamıza imkân sağlayacak bir temel sunabileceği değerlendirilmektedir.

Kültür Kavramının İncelenmesi

Kültür sözcüğü Latince ekip biçmek anlamına gelen colere fiilinden türetilmiş ve 17. yüzyıla kadar, Fransa’da bu anlamıyla kullanılmıştır.
Voltaire tarafından ilk kez insan zekâsının (esprit) oluşumu, geliştirilmesi ve yüceltilmesi anlamında kullanılan sözcük; bu anlamıyla Almancaya geçip, 1793’te Alman Dili Sözlüğü’ne yerleşmiştir. Yine aynı tarihlerde Etnolog G.Klemm “İnsanın Genel Kültür Tarihi” adlı eserinde “cultur” kelimesini uygarlık ve kültürel evrimin karşılığı olarak kullanmıştır. Kelimenin bu kaynaklardan İngiliz, İspanyol ve Slav dillerine aktarıldığı anlaşılmaktadır. Günümüzde kullanılan Tylor’un (1871) ilk bilimsel kültür
tarifinin de Klemm’den esinlendiği kabul edilmektedir (Emiroğlu ve Aydın, 2003:523-524; Güvenç, 1984: 96; Özlem, 2000:141-142). Smith (2005) ve Çukur (2007)’a göre kültür kavramı, hayvan ve bitkilerin yetiştirilmesi gibi görsel ve somut anlamının yanı sıra “dinsel tapınma”, “dinî tutum” gibi soyut bir anlamda da kullanılmıştır. Nitekim  Savunma Bilimleri Dergisi, Mayıs 2013, 12 (1), 147-172. 149 bu soyut anlam; 16. yüzyıldan itibaren kültür kavramına, “ekme”, “yetiştirme” veya “geliştirilme” fikrinin zamanla uyarlanmasıyla zihinsel, sanatsal ve görgü kurallarının gelişimi veya gelişim düzeyi şekline dönüşmüştür. 19. yüzyılda gelişen toplumsal ve siyasal dönüşümlerle birlikte kültür; halk kültürü, millî kültür, yerel kültür gibi daha çok bir toplumun veya milletin aktarılan örf, âdet, gelenekleri veya yaşam biçimi anlamında kullanılmıştır (Smith, 2005: 13-14; Çukur, 2007:36).
Bugün herkesin üzerinde anlaştığı ve herkesi tatmin eden bir kültür kavramı ve dolayısıyla kültür tanımı yoktur. Emiroğlu ve Aydın (2003), Haviland (2002), Kottak (2001), Bock (2001), Hofstede (2001), Kağıtçıbaşı (2000), Turhan (1997) ve Güvenç (1984) gibi pek çok araştırmacı kültürün yüzlerce farklı tanımı olduğu konusunda mutabıktırlar. Krober ve
Kluckhohn, daha 1952 yılında, kültürün farklı disiplinlerde 160’tan fazla tanımını yapmıştır. (akt. Kağıtçıbaşı, 2000: 36; 004:344). Smith (2005: 15- 16) ve Çukur (2007: 37)’un aktarımına göre bu tanımları altı ana temada toplamak mümkündür: Tüm sosyal hayatta bilgi, inanç, sanat gibi ögeleri içeren betimleyici tanımlar; kültürü kuşaklar arası aktarılan bir miras olarak gören tarihsel tanımlamalar; kültürü bir topluluğun “yaşam tarzı” ya da davranış ve eylemlerini biçimlendiren ortak kurallar veya değerler
bütünü olarak kabul eden normatif tanımlamalar; çeşitli toplumsal ögeler ve kurumlar arasındaki güç, üretim yöntemleri, otorite ve hiyerarşi gibi niteliklerin dinamik ilişkisine odaklanan yapısal tanımlamalar; kültürü, bireylerin veya bir grup insanın karşılaştıkları sosyal ya da fiziksel sorunları çözmede ortaya koydukları araçlar olarak ele alan psikolojik tanımlamalar
ve son olarak kültürel süreçlerin oluşma ve değişime uğrama nitelikleri üzerinde duran genetik tanımlamalar.

Kültür konusunda görülen çok sayıda tanımlamanın yanı sıra kuramsal ve yöntemsel çeşitliliğin bir diğer nedeni de kültürün farklı
düzeylerde kavramsallaştırılmasıdır (Çukur, 2007: 37). Parsons ve Shils (1962[1951])’e göre çeşitli toplumsal birimlerde yaşayan insanın günlük davranış veya eylemini belirleyen veya etkileyen birbiriyle bağlantılı üç sistem vardır: Toplumsal sistem, kültürel sistem ve kişilik sistemi. Bu üç sistem ya da üç farklı düzey, aynı zamanda sosyoloji, antropoloji ve psikoloji disiplinlerinin temel aldığı yapılardır. Dolayısıyla kültür kavramının anlamı da bu düzey veya ilişkili olduğu disipline göre farklılaşabilmektedir.

KAYNAK:Savunma Bilimleri Dergisi
The Journal of Defense Sciences
Mayıs/May 2013, Cilt/Volume 12, Sayı/Issue 1, 147-172.
ISSN: 1303-6831

Toplumsal Kültür Araştırmaları İçin Değer Merkezli
Bütünleşik Bir Kültür Modeli Önerisi

Yazının tamamı PDF dosyası olarak aşağıdaki linktedir.

http://kho.edu.tr/akademik/enstitu/savben_dergi/mayis2013/belgeler_pdf/7_erkenekli.pdf

 

Etiketler: , ,