BABAMA
1934 ile 23 Aralık 2003 arasına sığan yıllar. Ve sensiz geçen kocaman 12 sene. Babam, sensiz 13. yıla adım attık bugün. Sen bizden gittin gideli, her an aklımızda ve her an kalbimizdesin. Şunu bil ki yokluğun asla dolmuyor, hiç kimse dolduramıyor. Neler yaşadık, neler ve neleri paylaştık ailece…
Birlikte son gecemizdi, anılarımda saklanan. İyi ki baba ocağına gelip seninle konuşmuşuz. Yılbaşında Ankara’ ya gideceğim diye gelmiştim. Bende alışkanlıktı, il dışına gittiğimde mutlaka sana uğrardım. Eğer uğramazsam telefonla hayır dualarınızı alırdım. Sabah annem arkamdan baktı, Kevser sen Ankara ya gideceksin, yılbaşına kadar gelemeyeceksin dedi. Bende gelemem anne dedim. Bakışları bana bir şeyler anlatmak istiyordu ama ben anlamadım.
Daireye geldim, haberin geldi babam; ambulansla hastaneye kaldırılıyor diye. SSK’ya giderken 10 dk yol bitmedi be babam. Gözyaşlarım gözlerimin içine aktı. Hastaneye gittim, Yusuf orada, ama bana bir şey demediler. Sordum hiçbir şey söylemediler. Erfelek’e gidiyoruz dediler. Gerçeği yolda söyledi kardeşim. Dünyam yıkıldı, etraf karardı. İçin için gözyaşlarım, Sinop’tan Erfelek’e yol oldu. Anlatmama kelimeler yetmez, ifadeler kifayetsiz kalır.
Gelemem dedim ama işe geldim, ama geldiğim gibi de geri döndüm. Bu acıyı sadece yaşayan bilir. Ateş düştüğü yeri yakar diye boşuna söylememişler. Ve o ateş bize düştü. Çok sevenin varmış babam, seni sadece biz sevmemişiz. Seni o kadar çok kalabalık uğurladı ki sevdiklerin. Duymayıp gelemeyenlerin, Mustafa’ya sitem edenlerin haddi hesabı yoktu. Seni niye sevmesinler ki, sen hayata pozitif bakan yaşama dört elle sarılan biriydin. Doktorlar, akciğer kanseri teşhisi koyup her tarafına sarmış dediklerinde, 3-5 ay ömrün olduğunu söylediler ve istediğini yapsın dediler. Ve sen babam, tıbba bile karşı geldin. Ömrüne verilen 3-5 ay süreyi uzattın, yaşam sevincin ile 10 yıl yaşadın. Bunu bilip, her an babamız elimizden kayıp gidecek duygusu ile yaşamak ne demektir bilir misiniz? Benim içim paramparçaydı babam, sen yoktun ve gitmiştin…
Baban giderse yaslandığın ağaç çöker ve yıkılır derler. Çok doğru. Sen bizim sadece babamız değil yeri geldi arkadaşımız oldun. Çocukla çocuk, büyükle büyük oldun. Seninle il dışına gittiğimizde rehberimiz olurdun. Türkiyeyi adım adım dolaştığın için, çok bilgi sahibiydin. 5 çocuğunun dördü senin izinde, gezip görmeye devam ediyorlar. Kız kardeşimiz ise anneme çekmiş, evcimen. Bilirsin annemi evden çıkartmak zordur, evinden çıktığında mutlu olmaz. Annem kendi evinde mutlu, bizler gittiğinde mutluluğu daha da artıyor. Dediğin gibi babam, senin maaşın anneme döke-saça yetiyor. ALLAH başımızdan onu eksik etmesin. Onun mutluluğu ile bizler de mutlu oluyoruz. İyi ki bizlerin babasısın. Babam olduğun için, onur ve gurur duymaktayım. Kaç kişinin babası senin gibi ileriyi görür, yerine göre çocuklarıyla arkadaş gibi olur. Biz öyleydik ve doyasıya yaşadık hep birlikte. Keşke aramızda olabilseydin, torunlarını çocuklarını görebilseydin. Çok mutlu olurdun.
İki torunun Boyabat’ta çalışıyor, yanlarına gider gurur duyardın. Biri Uzm Dr, diğeri bankacı. Düğünlerini de görmek nasip olmadı sana. Babam, 4 torunun evli ve 2 tane de torunlarının çocukları var. Hakan Ankara da Gn Md lükte, eşi Kültür Bakanlığında. Sen yaşasaydın ziyaretlerini yapardın, onlara hayattan dersler verirdin. Sen bize paylaşmayı öğrettin. Hasetlik, kıskançlık, harislik öğretmedin babam. Bukalemun gibi yanar döner olmayı işlemedin bize. İnsanlar bile değişken olmuş, tanıdım dediklerimi tanıyamaz oldum. Hilmi YALÇIN’ ın iyi ki kızıyım. Evimizden bolluk-bereket eksik değildi. Hele senin gülen yüzün her zaman aynıydı. Vefat ettiğinde bile yüzün mutlu mesuttu. Bizler ağlarken, sen yine gülüyordun… Bizler yalan dünyada, sen ise hak dünyadasın. Yaşam acı bir o kadar riyakarlıklarla dolu. Zaten sen bunu iflas ettiğinde en yakınlarından kazıklar yiyerek öğrendin. Seninle birlikte biz evlatların da öğrendik. İnsanların işine yaradığın müddetçe iyisin , insanların senden menfaatleri, çıkarları varsa sen bir tanesin, sen değerlisin. Alacaklarını aldıktan sonra değerin koskocaman sıfır olur. Ne demişler; Menfaatler çakıştığında DOST, menfaatler çatıştığında DÜŞMAN bile olabiliyorsun. Hayat acı ve o kadar da buruk. Bizler de bu grafikler içinde yürümeye devam ediyoruz. Gururlu onurlu ve şerefli çocukların olarak senin izindeyiz babam. Ahh keşke hiç gitmeseydin, kalsaydın bizimle, paylaşsaydık tatlıyı ve acıyı… Hiçbir zaman kalbimizden çıkamazsın, sen yetiştirdin bizleri. Dile kolay terzilikle, iğnenin ucuyla kazandın hayatını. Abim Gültekin’i İTÜ’de, beni Sinop’ta, Yusuf’u Sivas Cumhuriyet Ünv. okuttun. Bizler de çocuklarımızı okuttuk, zormuş çocuk okutmak. Sen tek başına bunun üstesinden geldin. Mustafa ise senin yerine geçti, Atalık görevini o yapıyor. Mert ise elektrik bölümünde, Mine kızımızın hedefi ise İstanbul Hukuk. Tuğçe ise İşletmeyi bitirdi babam. Sen bizleri terk eyledikten sonra en son torunun Hilmi Ege’miz geldi. Hem senin adını taşıyor, hem de senin gibi yüzü hep gülüyor. Üstüne üstlük çok ta sıcak kanlı, halam diye boynuma sarılışını görmen lazım. Ezgi ise Gülsel ablası gibi hedefi Dr. olmak. Mine avukat olmak istiyor. Rabbim okuyanların yar ve yardımcısı olsun babam. Sen yoksun ama bunları biliyorsundur, çünkü senin bizleri izlediğini biliyorum babam. Hele torunlarının çocukları NİLSU ile ELİF çok tatlı baba. Keşke sende görebilseydin…
Sen ilkokulu 4 yılda bitirmişsin. Babaannem çok zeki olduğunu söylerdi. Bayram ağanın büyük oğlu olduğun için yanmışsın be babam. Sacın ilk ekmeği yanar derler ya, öyle olmuşsun. Seni okutmamışlar amcam ile kız kardeşini okutmuşlar. Sen ne yaptın, kardeşlerine bile kol kanat gerdin. Esnaf olduğun için kasa ile, çuvalla alırdın aldıklarını. Ve derdin ki anneme” Fatma bunları dörde böl. Bize düşen, babaannemlere, anneannemlere ve Sinop’taki kardeşime diye böldürürdün. Kardeşim tek maaş 4 çocuk derdin ve elini kimsenin üzerinden çekmedin. Babadan öte herkesin atasıydın. Herkese koşardın, derman olmaya çalışırdın. Bir kere iflas ettin ve etrafındaki dağlara karlar yağdı. Biz çocukların olarak sende dahil hepimiz bunun da altından gelmesini bildik. Senin sayende, senin iradenle ve yetiştirdiğin çocuklarınla birlikte tek halka olduk.
Yazacak o kadar çok şey var ki, senin anıların hiç biter mi, bitmez tabi ki. Senin gibi babaya sahip olmaktan bizler hep gurur duyduk. Sen bizleri öyle bir asil yetiştirdin ki, halen bizler senin izinden yürüyoruz. Babandan çok çekmişsin, dedem köy ağasıydı. Çocukluğumdan hatırlıyorum, köydeki evimizde iş yapan kız vardı, çobanlık yapan bir de çoban. Baban sizleri hep tırpanlamış. Sen bizlere hep birlikte paylaşmayı ve dayak-direk olmayı öğrettin. Bazen kardeşler arasında ufak-tefek şeyler oluyor. Sen olsaydın hiç biri olmazdı. Onlar da olgunlaşacak, geriye dönüp baktıklarında; gülüp geçecekler babam.
Senin gibi babaya sahip olmak bana mutluluk ve yaşam sevinci verdi. Ve her zaman senin çizginde yürüyeceğiz. Ben kendi adıma, seninle yaşamaktan payıma düşeni aldım. Çok vakit geçirdiğim için kendimi hep şanslı gördüm. Babam mekanın zaten cennettir. Senin yaptığın iyilikleri kim yapmıştır acaba? Kabrine her daim nurlar yağsın… İlerde seninle hak dünyada buluşana kadar hoşça kal babam. Saygıyla önünde eğilir ellerinden ve yanaklarından özlemle öpüyorum. Gülen yüzün ahret de de hep gülüyordur. Bizler gibi evlatlara sahip olduğun için sende bahtiyardın… Annem çok iyi babam merak etme, Rabbim bizi anamızdan mahrum bırakma, sağlıklı yaşamı olsun…Ha unutmadan söyleyeyim, halen her tarafı kırklıyor, titizliğe devam…
Babama özlemle… 23 ARALIK 2015
Kızın
Kevser YALÇIN KARADAŞ.