RSS

Aylık arşivler: Şubat 2015

KALE İÇİNDEKİ SİNOP DIŞINDAKİLER

DAĞLARIN TEPESİNDEKİ GİZEM

Yabancı araştırmacıların yıllardır ilgilendiği tarihi kalıntılardan sonuncusu, dağların tepesinde zamana meydan okuyarak duruyor. DİKMEN-GERZE sınırındaki yüksek dağlardaki bu kalıntıya, GALA DERESİ boyunca yürüyerek ulaşılır.

KUYU

Bölgede 30 MAYIS 2007 tarihinde çekim yaptık ve görüntüler aldık.  Rapor hazırladık ve video görüntülerini ekleyerek   Kültür Bakanlığına başvurumuzu yaptık. Doğa ve Milli Parklar Müdürlüğü 2008 tarihinde resmi olarak inceleme yaptı. Bölgedeki takım şelaleleri, biyo çeşitlilik, doğal güzellik ve tarihi dokunun koruma altına alınması için ilk adım atıldı. Bölgenin tapu kayıtları olmadığından, tapu kayıtlarının çıkması gerekiyordu.2010 yılında köyün tapu kayıtları çıkarıldı.Sonucu takip ediyoruz. Her müdür değişimlerinde tekrar tekrar aynı adımları atıyoruz…..

KUYU AÇIK

TARİHİ KUYULAR (Bir inci Memleketim- Y.SARIKAYA

Hafta yağışlı olduğu için yollar bozuktu. Çağlayan köyü Eltiyeri mahallesine kadar, Gerze Milli Eğitim Müdürlüğü arabasıyla çıktık. Sonra, yola traktörle devam ettik. Milli Eğitim Müdürlüğünün şoförü Faruk Bey, kaymakamlık basın yayın ve halkla ilişkilerden Hüseyin Kocabaş ile 3 kişiydik. Köyden Hasan İnce ve İbrahim Korkmaz da bize rehberlik etti. Böylece beş kişi olduk. Orman yolu bozulmuştu, traktör de devam edemedi, sonra bir saat kadar yürüdük.

Koca ağaçlar, dağ, dere, tepeler arasından geçtik. Dikmen ilçesinin Çukurcaalan köyü ile Çağlayan köyü sınırında akan Gala deresine ulaştık. Gala deresi boyu, yürümeye devam ettik. Gala deresinde, küçük şelalelere rastladık. Orman içinden geçerken, büyük boyutta kesilmiş mermer ve siyah taşlar gördük. Dağ sıraları, sanki kale görünümünde idi. Taşların eski uygarlık kalıntıları olduğu belliydi. Kuyuların olduğu yüksek tepeye çıkacaktık. İlerledik, çıkacağımız tepeye geldiğimizde Gala deresinin ikiye ayrıldığını gördüm.

Dağın tabanı, sağ ve soldan Gala deresi ile kuşatılmıştı.  Sonra kayalık dağlardan yukarı tırmandık. Kayalar dikti, zorlukla ayak basacak yer bulabiliyorduk. Yanlış basmamalıydık, çünkü aşağısı uçurumdu, dikkatle dağa tırmandık. Benim sırtımda kamera ayağı, omzumda kamera vardı. Umarım, ulaştığımız yer bu maceraya değecekti. Nihayet tepeye çıktık. Tepenin üstü düzlüktü. Karşımızda dağlar, aşağıda dere yatağı, yükseklik hem rahatlık veriyor hem de insanı ürpertiyordu.

Merak içinde kuyu diye anlatılan yere baktım. Yaklaşık iki metre çapında, derinliği yedi metre civarında bir çukurdu.  Kaya sanki kesici bir aletle kare prizma şeklinde kusursuz kesilmiş gibi, dibe doğru uzuyordu. İçi boşaltılmıştı ve gelenlerin attığı taşlar kuyunun dibini doldurmuştu.    Üç kuyu birbirine yakındı. Aralarında 15- 20 metre kadar mesafe vardı. Önceden bu kuyuların içi dolu ve ağzı kapalıymış. Hazine avcıları gelip tahrip etmişler, şimdi kuyu içinde sadece seramik kırıkları vardı. Kuyunun içinde ağaçlar büyümüş, dalları da ağzını kuşatmıştı.

 Dördüncü kuyu, ayrıca bağımsız bir tepe üzerinde bulunuyordu. Bu kuyuya çıkmak tehlikeli olduğu için açılamamıştı. Doğa, bu tarihi dokuyu kendisi korumuştu. Bulunduğumuz tepenin hemen yanında, üç dört katlı bir bina gibi duruyordu. Gala deresi boyu yürürken, açılmayan kuyuyu karşıdan gördük. Ağzı daire gibi uzaktan görülüyordu.  Üstünde kayadan büyük bir kapak vardı.  2. kuyuyu görüntülerken kameramın LCD ekranı bozuldu. Kameranın, kullanım kılavuzunda yüksek frekans, elektromanyetik alandan ve nemden etkilendiği yazıyordu. Kuyuların olduğu yer mi, yükseklik mi, yoksa nem mi etkilemişti bilmiyorum. Ama kamerama yazık olmuştu.

Kazılmış, tahrip edilmiş, hatta yabancı turistler tarafından bile ziyaret edilmiş bu kuyulardan, küpler içinde bakır veya bronz para çıktığı anlatıldı. Dere yatağında kalın ve parlak tunç dikiş yüzüğü, çevredeki orman ve derelerde de bir sürü eski paralar bulunmuştu. Bu bulgular neredeydi, tarih yok olup gidiyordu. Vah memleketim dedim içimden. Sinop amforalarının yabancı müzelerde bulunması gibi, buradan çıkan tarihi eserler de kim bilir hangi yabancı müzede idi şimdi.(Y.SARIKAYA- Bir İnci Memleketim, S:69-73 )

 
Yorum yapın

Yazan: 18 Şubat 2015 in köylerde yatan tarih

 

Etiketler: , ,