RSS

Kategori arşivi: eski sinop

78 NUMARALI SİNOP ŞER’İYYE SİCİLİ

15.10.2023-İbrahim ÖZDEMİR-YÜKSEK LİSANS TEZİ

78 NUMARALI SİNOP ŞERİYE SİCİLİNE GÖRE SİNOP’TA SOSYAL HAYAT

1. 78 Numaralı Sinop Şeriye Sicilinin Tanıtımı

İncelmesini yaptığımız 78 numaralı Sinop Şeriye Sicili H.1 Safer 1286-25 Zilhicce 1287 (M.13 Nisan 1869-18 Mart 1871) yılları arasını kapsamaktadır. Siciller 1941 yılından başlanarak mevcut oldukları şehir kütüphanelerinden ve şehir müzelerinden toplanarak 1991’de Millî Kütüphane’ye nakledilmiştir. 2005’te ise 8934 sicil Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü’ne devredilmiştir. Bu sicillerin Ankara’daki Millî Kütüphane dışında Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Araştırmaları Merkezi’nde (İstanbul) kopyaları yer almaktadır.(9)

İslam Araştırmaları Merkezi’nden temin edilen sicil burada 78 numara ile kayıtlıdır. Defter Devlet Arşivi’nde MŞH.ŞSC.d.7676 sıra numarası ile kayıtlıdır. 78 numaralı Sinop Şeriye Sicili 143 sayfadan oluşmaktadır. Eksik sayfası olmamakla birlikte son sayfası boş bırakılmıştır. Defterin sayfaları ve hükümler latin rakamlar verilmek suretiyle numaralındırılmıştır. Defterin sonunda ayrıca bir de mürur tezkiresi eklenmiş ve “Ek: 138/1” şeklinde belirtilmiştir. Deftere daha sonra eklendiği anlaşılan mürur tezkiresi H. 9 Zilhicce 1289 (M. 7 şubat 1873) tarihlidir.

1.1 Sinop Nüfusu, Mahalleler, Kasabalar ve Köyler

Şehrin nüfusu ve fiziki yapısıyla ilgili en erken tarihli kayıtlar 1487 yılına kadar iner. Buna göre şehirde 783 kayıtlı erkek nüfus vardı ve bunun 604’ü (492 hane, altmış bekâr, elli iki muaf) Müslüman, 179’u (159 hane, 20 bekâr) Hıristiyan ahaliden oluşmaktaydı. Ayrıca 117 kişi “cemaat-i nöbetçiyan” olarak kalede görev yapmaktaydı. Bu dönemde, nüfus on üç Müslüman ve altı Hıristiyan mahallede sakindi. Bu dönemde şehrin 2500’ü aşan bir nüfusa sahip olduğu anlaşılmaktadır. 1530 tarihli kayıtlarda iki Cuma Cami’si, bir medresesi ve yirmi bir mahalleden oluşan Sinop’ta 378 Müslüman, 233 Hıristiyan olmak üzere toplam 611 hane vardır. Bunun dışında kayıtlı 327 bekar erkek nüfusun 236’sı Müslüman, 91’i Hıristiyan’dı. Tahmini nüfus bir önceki tarihe göre artarak 3000-3500 dolayına ulaşmıştı. 17. yüzyılın ortalarında ise Sinop’un kale içinde ve dışında 24 mahallesi vardı. Genellikle deniz kıyısında Hıristiyan mahalleleri yer almaktaydı. Bu mahallelerdeki nüfusun bir kısmı kale onarımıyla görevli olduklarından haraç vermezdi. 1582’de 3000-5000 arasında olduğu tahmin edilen kent nüfusu, 1783’de 15000’e kadar yükselmişti.(10)

19. yüzyıla gelindiğinde mahallelerin sayılarında bir takım değişiklikler olduğu görülmektedir. 78 No’lu Sinop Şeri’ye Sicili’nde Sinop mahallelerinden 17’sinin ismi geçmektedir. Bu 17 mahalleden ikisinde gayrimüslimlerin yaşadıkları görülmektedir. Ayrıca Sinop merkeze bağlı 25 köy, 3 nahiye, 3 kasaba ve bunlara bağlı mahalle ve köylere kayıtlar vesilesiyle ulaşılmaktadır (bkz. Tablo 1).

Tablo 1: Sinop Merkez Mahalleleri

Müslüman

1-Arasta

2-Arslan

3-Balat

4-Cami-i Kebir

5-Demirli Mescit

6-Kaleyazısı

7-Kapan(-ı Dakik)

8-Kefevi

9-Meydan Kapı

10-Saray

11-Sarımsak

12-Şekerhane

13-Şeyh

14-Tayboğan

15-Ulubey

Gayrimüslim

1-Arap

2-Meryem Ana

17 mahalleden Meryem Ana ve Arap Mahalleleri Sinop’ta yaşayan gayrimüslim ahalinin meskun olduğu mahallelerdir. Tespit edilen bu 17 mahalle dışında 16. ve 17. yüzyıllarda, Sofu Bayezid, Akdoğan, Serameddin/Siraceddin Mahalleleri(11) Müslümanların ikamet ettiği mahallelerdi.

Tanzimat dönemi Sinop hakkında temettuat defterlerine göre yapılan çalışmada Müslümanların ikamet ettiği 14 mahalle tespit edilmiştir.(12)

Bu 14 mahalle dışında incelediğimiz sicilde Sarımsak Mahallesi’ne rastlanmaktadır.

Defterde gayrimüslim mahallelerinin azlığı dikkat çekmektedir. Çünkü 17. yüzyılda Arap, Aya Nikola, Ayaklıca, Aya Konstantin, Meryem Ana, Balatlar, Kumbaşı

gibi mahalleler varken13 Tanzimat döneminde bunlardan yalnızca Arap, Ayaklı, Aya Nikola, Balatip, Kalafat ve Meryem Ana Mahalleleri kalmıştır.14 1840/1841 yılında yapılan nüfus sayımı verilerine göre Sinop’ta altı gayrimüslim mahallesi olduğunu görmekteyiz. Nüfus defterlerine göre Sinop gayrimüslimlerin meskun olduğu mahalleler Arap, Ayaklı, Aya Nikola, Balatya, Kalafat ve Meryem Ana’dır.( 15) İncelenen defterde ise bu mahallelerden yalnız Arap ve Meryem Ana mahallelerine rastlanmıştır.

Defterde ismi geçen merkeze bağlı köylerin tamamına yakını Müslüman ahaliden oluşmaktadır. 25 köy içerisinde yalnızca Koyluç Köyü’nde Ermeniler sakindi. Çiftlik ve Gölyan köylerinde ise Rum ve Müslümanlar’ın birlikte yaşadıkları görülmektedir. Bunun yanı sıra 19. yüzyıl boyunca Anadolu’ya göç eden Kafkasyalı göçmenlerin bir kısmının da Sinop merkez köylerinde iskan edildikleri görülmektedir. Çerkezlerin Acurkoy, Şapsığ, Mahoş, Abuzeh, Kabartay gibi bazı kabilelerine mensup aileler Karagöl, Bağcı, İncipınar, Karacakilise, Soğucak ve Mergüz gibi köylerde sakindiler.

——————————–

9 Yunus Uğur, “Şer’iyye Sicilleri”, TDV İslâm Ansiklopedisi C.XXXIX, TDV Yay., İstanbul, 2010, s.9

10 Öz, s.253.

11 Öz, s.253.

12 Özcan, s.36.

13 Öz, s.254.
14 Özcan, s.37.
15 Kara, s.6-7

BİLKE YORUM: Tarihin her aşaması, kültürümüze yansıyor. Sinop kültür yelpazesi çok geniş illerimizden biridir. Bizi geçmişe götüren bu değerli çalışma için İbrahim ÖZDEMİR’İ( SİNOP ÜNİVERSİTESİ- SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ-TARİH ANABİLİM DALI)kutluyoruz. Danışman hocamıza, emeği geçen herkese katkıları için teşekkürler.

 
Yorum yapın

Yazan: 15 Ekim 2023 in eski sinop

 

Etiketler: , , , , , , , ,

AŞIKLAR ADASI

06.10.2023- Doç. Dr. Mustafa ŞAHİN- Dr Zekiye TUNÇ

TÜRKİYE SELÇUKLULARI DÖNEMİNDE AŞIKLAR ADASI “SİNOP”UN FETHİ

FOTO: 1924- Sinop Hükümet Caddesi (alıntı)

1 Giriş
Antik Çağ’da Sinop’un bilinen en eski ismi Sinope’dir. Sinop isminin Yunanca “zarar vermek, yok
etmek” anlamındaki “sinomai”den türediği bilinmektedir (Demirkaya ve Tuluk, 2012: 48). Mitolojide
Sinope, Irmak Tanrısı Asapos’un güzeller güzeli kızıdır. Bir gün Tanrılar Tanrısı Zeus kızı görür ve o
anda tutularak aşkına karşılık kızın her dileğini yerine getireceğini söyler. Korku içindeki genç kız
kızlığına dokunulmamasını ister. Zeus sözünü tutar ve Sinope’yi alıp en sevdiği ve güvenilir bulduğu
bugün Sinop ilimizin bulunduğu ile Karadeniz’in cennete benzeyen yemyeşil ve bakir kıyılarına bırakır
(Cengiz vd., 2000: XVII). Bazı kaynaklar Sinop isminin kaynağını Hititçe “Sinuwa” olarak
göstermişlerdir.

Farklı bir görüşe göre ise ismin ortaya çıkışında adlarını daima ay ilahının ismi “Sin”
ile birleştiren Asurilerin olabilecekleri ileri sürülmüştür. Ayrıca, ismin ilk söyleniş biçiminin “Sinavur”
olduğunu ileri süren kaynaklarla birlikte başka kaynaklar “Sinip”ten geldiğini, bazı tarihçiler “Sen-hapi”
kökünden türediğini, bazıları ise Farsça “Sine-i ab”, yani suyun göğsü kelimesinden geldiğini ifade
etmektedirler. Romalıların şehre Sinepolis, Fatih Sultan Mehmet’in ise Ceziretül-Uşşak dediği
bilinmektedir. Türkler şehri fethettikten sonra isminin önce Sınap olduğu, daha sonra bugün
kullanıldığı biçimiyle Sinop olarak günümüze ulaştığı bilinmektedir (Demirkaya ve Tuluk, 2012: 48-
49).
Sinop’a ilk yerleşmeler araştırmalara göre farklı tarihlendirilmektedir. Bu tarihlendirmeler
Neolotik (Cengiz vd., 2000: XVIII) veya Kalkolitik (Koçak, 2004: 700) dönemlere kadar gitmektedir.
Sinop şehrinin kuruluşu ile ilgili tarihlendirilmeler MÖ 6. ve MÖ 7. yy.’lar düşünülmüş olmakla birlikte
genel kanaat MÖ 8. yy. olarak belirlenmiştir ( Çapar, 1976: 303). Strabon eserinde Sinop’tan bahseder
ve şehrin kuruluşu hakkında da bilgi verir: “..Bu kent Miletoslular tarafından kurulmuştur. Burada bir
deniz üssü kurmak suretiyle kent, Kyaneai3 berisindeki denizlere egemen oldu ve hatta Kyaneai’in
ötesinde bile Helenlerle beraber birçok mücadelelere katıldı; uzun süre bağımsız kaldığı halde
sonunda bu bağımsızlığını koruyamadı ve kuşatılarak zapt edildi….” (Strabon, 2009: 22-23).

Tarih boyunca Sinop’ta kavimler arası mücadelelerin olmasında bölgenin konumu en önemli etkendir. Burası liman olarak konumu, Kuzey Anadolu’nun en uç noktasında yer alması, Orta Anadolu
ile bağlantısının olması yanı sıra Kırım seferlerinde de stratejik mevkide bulunması gibi özellikleri ile
ön plana çıkmıştır. Ticari olarak bakıldığında şehir “Kuzey-Güney Yolu”nda yer aldığından Akdeniz’e
kadar uzanan doğal yol güzergâhının da içerisindedir. Bu açıdan değerlendirildiğinde Akdeniz
ticaretinde Sinop etkilidir (Koçak, 2004: 702-703).
2- Eski Çağ’da Sinop’ta Türklerin Varlığı ile İlgili Tezler
Karadeniz Bölgesi’nde Türk varlığı milattan önceki yüzyıllara dayandırılmaktadır. Araştırmalara
göre bölgeye ilk olarak MÖ 3. bin ile 2. bin yılları arasında Oğuzların kollarından sayılan “Gas/Kas” ve
“Gud/Gutîler”in geldiğinden bahsedilir (İnan, 2003: 72). Sonrasında Kimmerler ve İskitler ard arda
Karadeniz’de görülmüşlerdir. İskitlerin vatanının Asya olduğu ve buradan göç ederek Kimmerlerin
yurtlarına geldikleri Heredot’un kayıtlarında anlatılmıştır: “Göçebe Skyt4’hler Asya’daydılar.
Massagetlerle yaptıkları bir savaştan yenik çıktılar, Araxes ırmağını geçtiler, Kimmerlerin yanına göç
ettiler. (Skythlerin oturdukları yerler eskiden Kimmerlerinmiş, öyle derler)” (Heredotos, 2012: 298).
İskitlerin sıkıştırması ile bugünkü Gürcistan’dan Doğu Anadolu’ya, oradan da İç Anadolu’ya gelen
Kimmerler MÖ 695 civarında Frig Devleti’ni yıkarak bölgede bozkır-göçebe geleneklerini devam
ettiren bir devlet kurmuşlardı. Bu sırada bir kısım Kimmer boyları da kuzeye çıkarak Karadeniz
Bölgesi’ne yayılmaya başlamışlardır (Tellioğlu, 2007: 655). Anadolu’da gittikleri her sahada olduğu
gibi Karadeniz Bölgesi’ni de siyasi ve sosyal bakımdan önemli ölçüde etkileyen Kimmerler,
hâkimiyetleri süresi boyunca Sinop’tan Trabzon’a kadar uzanan kıyı şeridinin kontrolünü ellerinde
bulundurmuşlardır (Tellioğlu, 2007: 23-24).
Kimmerleri takiben Anadolu’ya giren İskitler MÖ 665’ten itibaren Kür Nehri’nin sağ yakasına
yerleşmeye başlamışlardır. MÖ 401 civarında bölgedeki İskit hâkimiyet sahası Çoruh boylarına
ulaşmıştır. Bu süre içerisinde, Sinop’tan Trabzon’a kadar olan sahil şeridi de bazı İskit boylarının eline
geçmiştir (Tellioğlu, 2007: 655). Güney Karadeniz sahilinde Sinop’tan başlayan İskit hâkimiyeti bu
şehrin yüz seksen km batısına kadar uzanıyordu. Yunanlılar, Karadeniz Bölgesi’nde koloni kurmaya
başladıklarında, Sinop’tan Kolhis’e uzanan sahada mitolojilerinde ve edebiyatlarında büyük yer
tutacak İskit kadınlar topluluğu olan Amazonlarla karşılaşmışlardır (Tellioğlu, 2007: 33).

1 Sinop Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, ztunc@sinop.edu.tr
2 Sinop Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, msahin@sinop.edu.tr
3 Kyaneai: Trakya Bosporos’u (Karadeniz ile Marmara’yı bileştiren boğaz ( Strabon, 2009: 301)) İstanbul Boğazı’nın Karadeniz çıkışında iki küçük adacık ( Strabon, 2009: 335).

4 Skyt: İskit

 

Etiketler: , , , , , , , , , , , , , ,

ZELA TEYZE ( SİNOP KADINLAR CEZAEVİ)

08.04.2023- Hikmet KARA

“Kadınlar Mahpushanesi” sırtını Ünlü Sinop Kal’asına yaslamıştı.

Orada çalışan bir Gardiyan anne vardı, ismi Zela ,Teyzemizdi .Görevli olduğu zamanlar ona Yoğurt getirirdim. O, kapı gözünden beni görür, ağır kapıyı açar ,beni içerdeki odasında tahta bir sandalyeye oturtur, bakır yoğurt bakracını boşaltır, yıkar ve bakracı verir ,parayı cebime sıkıştırırdı .

Nereden geldi ise aklıma , sonra demir parmaklı pencerelerde kadınlar bana bakardı, el sallardı kimisi .

Okula daha başlamamıştım. O kadar kadın neden oradaydı bilmiyordum. Pencere pervazına dirseklerini dayamış bu kadınlar donuk donuk bakarlardı.

Ben onların çocukları yok sanırdım , bana hiç el sallayıp seslenmediler……

HİKMET KARA

YAZI VE FOTO SİNOPE DİOGENES FACE SAYFASINDAN ALINTIDIR

 
Yorum yapın

Yazan: 08 Nisan 2023 in eski sinop

 

Etiketler: , , , , , , , ,

SİNOP FOTOĞRAFLARI MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİ

19.11.2022-BİLKE

foto-Milli Mücadele Dönemi Sinop ve Çevresi

Sinop tarihi konusunda kitap ve makaleler yazan Sayın Özhan ÖZTÜRK’ÜN çalışmalarından bazı bölümler ve fotoğraflar sunuyoruz bu gün. İlginizi çekeceğini umduğumuz fotoğraflar ve konulardan bölümler:

Fatih Sultan Mehmed, Sinop halkını İstanbul ve Trabzon gibi yeni fethedilen yerlere iskanla görevlendirmediği gibi avarızdan da muaf tutarak, Sinop Kalesi’ni beklemekle görevlendirmiş, kent 16. yüzyıla dek uygulanan bu sistem sayesinde hızla büyümüştür. Sinop’un nüfusuna paralel olarak liman ticareti de aynı oranda artarken, 1530 yılına gelindiğinde Sinop iskelesinin gümrük gelirleri 17 bin akçeyi bulmuştur. Sinop,  15 ve 16. yüzyıllarda kaza merkezi olarak Kastamonu Sancağı’na bağlanmış olup, 17. yüzyılda ise bölünerek Saray, Sahil, Akkaya ve Gerze kazaları ortaya çıkmıştır.

Kanuni Sultan Süleyman’ın oğulları II. Selim ve Beyazıd arasındaki taht kavgası sırasında (1558) Anadolu’da ortaya çıkan kargaşa ortamından olumsuz yönde etkilenmiştir. Zamanın Kastamonu Sancak Beyi Süleyman Bey, suhtelerin Sinop, Boyabat ve Durağan kadılarından zorla haraç istediğini İstanbul’a gönderdiği bir şikayet mektubunda belirtmiştir. 1567’de Bolu’dan Sinop’a kaçan iki suhte topluluğu üzerine Bursa sancak Beyi tarafından 200 sipahi gönderilmişse de sipahilerle çatışmaktan kaçınmamışlardır. 

“ÖNEMLİ NOT: Aynı tarihler, Anadolu Göçer Topluluklarının Anadolu içlerinde var olan çeteler, eşkiyalar, komitacılar tarafından kıyıldığı ve yürüyerek belki çarıklı belki çıplak ayaklı Sinop köylerine kadar yaşam hikayelerini kapsayan dönemdir.Y. SARIKAYA

foto-Milli Mücadele Dönemi Sinop ve Çevresi

foto-Milli Mücadele Dönemi Sinop ve Çevresi

Zaparog/Don Kazakları, 1614 yılı Ağustos ayında Sinop’u yağmalamış, kaleyi elegeçirerek yakmış, çok sayıda kadın ve çocuğu eseri alıp geri çekilmişlerse de Karadeniz muhafızı İbrahim Paşa peşlerinden giderek ani bir baskınla Kazak yağmacıları bozguna uğratmıştır.

ARAŞTIRMA: A. Yaşar SARIKAYA

 
Yorum yapın

Yazan: 19 Kasım 2022 in eski sinop

 

Etiketler: , , , , , , , , ,

SİNOPLU OLMAK

01.10.2022- Ayşe Yaşar SARIKAYA

Ekimin ilk günü, zamanın en büyük ve en küçük dilimleri hep mutluluk dolsun dileğiyle. Sinop’un güzellikleri saymakla bitmez ya, insanları da sonsuz bir derya gibidir. Güler misin, ağlar mısın örneklerimiz o kadar çoktur ki.

Bir gün dolmuşa hastaneden gözü bantlı bir yolcu bindi. Ben oturduğum için gözünü gördüm, ama onun arkasında olanlar adamın gözünün pet ile kapalı olduğunu göremediler. Şoför kapıyı örtecek ” ilerleyin diyor”, gözü bantlı adam düşme korkusu ile koltuğa tutunmuş duruyor. Arkasındaki adam da ” KÖRMÜSÜN BE ADAM” demez mi. Dolmuştakiler birbirimize bakıştık, gülmekten de utandık. Sen baksana adamın gözüne, görmeyen kim acaba dedik.

Sinoplu’nun espritüel, nükteci yapısı vardır. Ceziret ül Uşşaki( aşıklar adası) ismi verilen dönem ve daha öncesinin izlerini taşıyan dönemlerden kalan aşıklık geleneğine, 2010 baskılı kitabımdan örnekler vererek değinmek istiyorum.

bu merdiven yok artık, en üstte ben ve yanımda abim-Sinop Kuruçeşme Sokak

 

Etiketler: , , , , , , , , , ,

ESKİ SİNOP FOTOĞRAFLARI

03.07.2022-SİNOP BİLKE

KAYNAK: Ç etin KOŞAR, Sait BEYDEŞ VE Y. SARIKAYA ALBÜMÜ

 
Yorum yapın

Yazan: 03 Temmuz 2022 in eski sinop

 

Etiketler: , , , , , , , , , ,

SİNOP’TA ESKİ HIDIRELLEZ GELENEĞİ

06.05.2022-A.Yaşar SARIKAYA

Milli Kütüphane, Meclis Kütüphanesi arasında mekik dokuduğum günlerdi. Sinop’ta halkbilimi araştırmaları ile Atatürk’ün dikkatini çeken M.Şakir ÜLKÜTAŞIR’IN, dergiler ve gazetelerdeki makalelerine ulaşmak hayli zamanımı almıştı. Hıdırellez günü, eskiden Sinop’ta neler yapıldığını bilmek isteyenler için, araştırmalarımı sunuyorum. Y.SARIKAYA- Bir İnci Memleketim, 2010, s,502- 505

SİNOP’TA HIDIRELLEZ GÜNÜNE AİT ADETLER

Sinop ve havalisinde Hıdırellez, hem ilkbaharı tes’it etmek suretiyle yapılan bir bayram; hem de –bilhassa köylerde- yatırları ziyaret gibi dini bir törenin icra edildiği bir gündür. Bu adet, söylendiğine göre, atalardan kalma pek eski bir görenektir. 

Hıdırellez münasebetiyle kasabalarda yüzük çekilir; yakın kırlarda eğlenceler tertip edilir; köy halkı da yatırlar etrafında keşkekler pişirir, ziyeretler yapar. Bu eğlence ziyaret gününe bilhassa köylü halk, tekke günü de derler.

Yüzük çekmek: bu adet, yukarıda da işaret ettiğimiz gibi, daha çok kasabalarda yapılan bir eğlencedir. Mamafih, bu iş bir eğlence olduğu kadar genç kızların bir talih denemeleri işidir de.

Bunun için Hıdırellezden iki üç gün evvel, birçok kadınlardan yüzük, iğne, düğme gibi şeyler toplanır. Herkes malını bittabi bilir. Toplanan bu eşya ya bir toprak kavanoz veya çömlek içine konur. Kavanozun içine su ve biraz yeşil ot da ilave edilir. Çömleğin ağzını al bir gaz bezi ile sıkıca bağlarlar ve bunu bahçede bir gülfidanının dibine gömerler. İçi niyet dolu bu kavanoz, bir gece gül dibinde bekletilir.

Hıdırellez günü sabahleyin erkenden, bütün kadınlar muayyen bir evin bahçesinde toplanırlar. Küçük yaşta, ergen bir kızın yüzüne namaz bezi örterler. Niyet dolu kavanozu da kızın boynuna koyarlar. Bu mecliste mani söyleyen bir takım hanımlar da bulunur. Bunlardan biri mani söylemeye başlar ve her maniyi müteakip kavanozdan bir yüzük, yani bir niyet çekilir. Söylenen manilerden herkes ve bilhassa genç, ergen kızlar türlü, türlü tefe’ullerde bulunurlar. Gülünür, eğlenilir, çalgılar çalınır.

Bu törenden sonra güle eğlene yemekler yenilir. İşte bu yüzük çekme adetinin haftasına da Tekke olur. Bu adet aynı şekilde, Ayancık, Gerze ve Boyabat’ta da yapılır. 

Sinop’ta Tekke, Seyit Bilal yanında yapılır. Burası yüksek ve çemenzar bir yerdir. Bu tören aynı bayram gibi dağdağalı olur. Şu kadar ki, Tekke törenine sadece kadınlar iştirak eder. Tekkeye ekseriyetle Cumartesi günü gidilir. Şayet hava müsait olmazsa, tören ikinci haftaya bırakılır.

Kadınlar Tekke bayramına bilhassa önem verirler. Tekke günü için, yeni elbiseler, yeni kunduralar mutlaka daha önceden diktirilip hazırlanır. Her kadın o gün, haline göre yeni şeyler giyer, bütün ziynetlerini takar takıştırır. Hele yeni gelinle, bugün büyük bir itina ile süslenirler. Hatta içlerinde gelinliklerini giymiş olanlar da bulunur. 

Bir gün evvel Tekke yerinde, dolap veya beşik kurulur. Dolap, dört küçük beşikten ibaret olup, her beşiğe üçer kişi biner. Bostan dolabı gibi bir mesnet etrafında havalanıp döner. Beşik ise, İstanbul’da eski bayram yerlerinde kurulan beşikler gibidir. Bunun içine on, onbeş kadar kadın, kız biner ve mütemadiyen sallanırlar.

Dolapların yanında ihtiyar kadınlardan bazıları mani, türkü söyler, dümbelek çalar ve bahşiş toplar.   Dümbelek çalan kadın birçok türkü ve maniler arasında şunu sık, sık tekrarlar:

                                    Aşağı hamamın yokuşu

                                    Söküldü mestimin dikişi.

                                    Kocakarıların cümbüşü

                                    Helesa,yelesa…

Tekkeye iştirak eden yeni gelinler, o günü akraba ve diğer bütün ahbaplarına şeker alıp ikram ederler. Bununla beraber, kız ve oğlan evinin ve diğer ahbapların, iki üç takım, hepsini dolaba bindirir ve dolap paralarını da gelin hanım verir.

Tekke yerinde, beşik ve dolaplarda sallanılmakla beraber, Alaylar alaylar-Hizarımızın çevresi adları verilen bazı oyunlar da oynanılır.

Alaylar alaylar oyununu, elele tutuşmuş karşılıklı beşer onar kadından mürekkep iki grup oynar.

          Bir grup:

          Alaylar, alaylar tortop alaylar.

Öteki grup:

 Ne istiyorsun, ne istiyorsun bizim alaydan

          İçinizde bir güzel var, onu isteriz

          O güzelin adı nedir, bize bildirin.

          O güzelin adı….kadındır.

          Uğurludur, usludur yalnız veremem.

         Hücum vaziyetinde

          Eşimle, dostumla varır alırız.

Der ve derhal hücum ederek, hangi kızın adı söylenmiş ise onu öteki grup içinden alırlar. Oyun müteaddit defalar ve şahıslar değişmek suretiyle böylece tekrarlanır.

Hizarımın çevresi oyunu ise, yirmi yirmibeş kadın veya kız tarafından halkalanmak suretiyle oynanır. Halka teşkil edildikten sonra hep bir ağızdan:

          “Vay sizin yerde, vay bizim yerde baharı böyle ekerler, biçerler” diyerek bağrışırlar.

Tekke günü için, herkes haline göre kuzular doldurur; tavuklar pişirir, helva, börek ve türlü, türlü hamur işleri tatlıları yaparlar. Bu gün kasabanın bütün seyyar satıcıları da mesire yerinde alışverişte bulunurlar. Akşamüstü herkes hazırladığı yemekleri güle oynaya yer ve geç vakit, ekseriya yaya olarak evlere dönülür. Sinop’un diğer kasabalarının da her birinin kendine mahsus Hıdırellezi, Tekke yerleri vardır.

Köylerde Tekke: Köylüler Hıdırellez bayramına bilhassa itina ederler. Bugün, onlar da kasabalılar gibi giyinip kuşanırlar. Köylülerin Tekke için toplandıkları birtakım yerler vardır. Sinop merkez ilçesi dahilinde “Delitepe”, “Taslaklar”, “Sarı Tekke” ve “Yenicuma” bilhassa meşhurdur.

Taslaklar, Sinop’un 25 km güneybatısında bulunan bir yerdir. Hıdırellez’den sonra gelen ilk Çarşamba günü halk burada toplanır. Keşkekler pişirilir, dualar edilir. Küçük ölçüde alışveriş yapılır. Buraya yalnız erkekler gelir. Taslaklar günü, halka tellâllar ile ilân yapılır.

Yenicuma, Sinop’un Taşmanlı köyü dahilinde bir yerdir. Hıdırellez’den sonra gelen ilk Cuma günü birçok köyler halkı burada toplanır. Kazanlarda keşkek aşı yapılır. Bu aş, köylünün getirdiği malzeme ile yapılır. Keşkekler yenilmeden önce dualar edilir, yağmur ve bereket niyazında bulunulur. Buna köy okulları öğrencileri de iştirak eder. Duadan sonra sofralar kurulur; güle eğlene keşkekler yenilir.

Delitepe, burası Sinop’un 15 km batısında ve bu addaki ormanın içinde düzlük bir sahadır. Yenicumanın ertesi, yani Cumartesi günü burada toplanılır. Kezalik bu toplantıda da keşkekler pişirilir, yenir, dualar edilir. Alışveriş yapılır.

Delitepenin yarım saat kadar ötesinde kadınlar için ayrı bir Tekke yeri vardır.

Sarıtekke, Sinoba beş saat kadar mesafede ve Giragöz dağları içinde, İncirpınarı köyünün yanında bir yerdir. Pazartesi günü burada toplanılır. Eğlenceler tertip edilir; keşkek, katlama, süt, kaymak gibi yiyecekler yenilir. Bunları civar köy halkı yapar, dağıtır.

Asarlık Tepesi, Sinobun 25 km güneybatısındadır. Bu tepede bir Yatır mevcuttur. Hıdırellez günü halk burada toplanır. Keşkekler pişirilir. Yatıra horozlar kesilir.[1]   


[1]M.Şakir Ülkütaşır: Türk Folklor Araştırmaları 2. cilt 44. sayı 3/1953 695. s.

 
Yorum yapın

Yazan: 06 Mayıs 2022 in eski sinop

 

Etiketler: , , , , , ,

TAŞ HAN

09.03.2022- Tayyip SANDALCI

Geçen hafta tedavi için gittiğim samsun dönüşü, Yaykıl’dan sonra, değirmen , deterjan fabrikası ve Sibal dan geçen eski yolu hatırladım birden, yaklaşık 10 yıldır geçmemiştim bu yoldan. Eski bir dostu ziyaret edecekmişim gibi duygulandım bir an için. Değirmen, Sibal derken virajdan sonra yolun altındaki Taş han düşüverdi belleğime.

Yanımdakilere dikkatli bakmalarını buralarda bi yerde bir harabenin olacağını, 60 lı yıllarda Gerze’den Sinop’a yaya gelirken hanın önünden geçtiğimizi söyledim, ne duymuş ne de görmüşlerdi beraberimdekiler. Yavaş bir şekilde bakınarak Kabalı kavşağına kadar geldik ama bir şey göremedik. Kavşakta rastladığımız koyunlarını otlatan 40-50 yaşlarındaki bir çobandan tam tarifi alıp döndük geri ve bulduk. Bitki örtüsü öyle bir kamufle etmiş ki yoldan fark edilebilmesi mümkün değil, çatıda ağaçlar büyümüş, her taraftan bitki örtüsüyle kaplanmıştı .

Ağaçların Fundalıkların arasından bağırıyordu sanki; “kurtarın, yaşatın beni, ne seyyahlar ne kervanlar ağırladım ben, Hint’den Çin’den Horasan dan biriktirdiğim anılarım var size anlatacak” diye feryad ediyor yıllardır, ama belli ki kimseye duyuramamış sesini.

Sinop’a gelinceye kadar , doğa tarihle ilgili belleğimi yokladım ve şunlar çıktı öne:

1984 de Londra’ya gitmiştim, ilk Londra’ya gidişim ve ilk yurt dışına çıkışımdı benim. Bir gün caddede yürürken uzaktan kulağıma gelen müzik sesi cezbetmişti beni, yaklaştığımda “Goven street deki tarihi tiyatro binasının onarım restorasyonu için kampanya” yazan kocaman bir pankart ve enstrümanları ile çalıp söyleyen genç bir grup, hepsi de öğrenci yaşında gençlerdi.

Daha sonra bankacı , Fransızca bilen , şimdi rahmetli olmuş bir abimin yaşadığı anektodu anımsadım, şöyle demişti: “ 70 li yıllarda gittiğim Paris Şanzelizede, sırtımı bir ağaca dayayıp gelene geçene bakarken, orta okul çağlarında bir çocuk bana geldi ve yüzüme bakarak :

mösyo mösyo eğer herkes senin gibi yaslansaydı bugün bu ağaç burada olmayabilirdi” deyince şaşırmış kalmıştım” dedi”.

Konuyla ilgili anımsadığım başka bir olay ise , çoğunuzun bildiği klasik bir yaşanmışlık. II. Dünya savaşında annesi ile vedalaşarak savaşa giden bir askeri pilota annenin verdiği öğüt:

oğlum tarihi eserlere , eski binalara dikkat et , onlara saygılı ol , bombalama’ der.

Önemini koruyarak günümüze kadar ulaşan bu kavram bize nasıl bir mesaj vermekteydi , ya da geçen 80 yılda biz ne kadar algıladık bu mesajı ?

Beyin bu ya , dinlemez seni bazen. Konudan konuya atlar kendince yargılar ,sorgular, eksik arar fazlayı görmez.

Bir süre evvel şehrimizin göbeğinde, hepimizin gözü önünde, şehre akciğer görevi yapacak olan bir meydanda tarihi eserlerin yok edilerek beton dolduruluşunu hep birlikte izledik, sadece sosyal medyada karşılıklı içimizi dökerek birbirimizi ağırladık. Ne bir STK ne de bir grub çıkıp biz bu projeyi istemiyoruz deyip direnemedi.

Ne bir STK ne de bir grup çıkıp , filan yerdeki tarihi binayı yaşatmak için bir eylem bir kampanya organize edip,

“amacımız bir bina değil , tarih kültür bilincinin yaşatılması , benimsetilmesi” demiyor. Halbuki birazcık doğa ve tarih sevgisi her şeyi kökten değiştirebilir

Bütün bunları zihnimden geçirerek eve gelince ilk işim, internetten Taş han la ilgili bilgi aramak oldu, 16. 17. YY Osmanlı yapı izlerini taşıdığını, Kültür Turizm Bakanlığı, Trabzon Kültür ve Tabiat varlıklarını koruma kurulunun 1988 yılında aldığı tescil kararı ile koruma altına alındığını görünce biraz rahatladım .

AMA ZAMANA KARŞI NE KADAR DAHA DAYANABİLECEK, SESİNİ NE ZAMAN DUYURABİLECEK..!

Tayyıp Sandalcı

28/02/2022

foto: Taş Han , Sinop Arkeoloji Müzesi Arşivi

Taş Han; Sinop’un Merkez İlçesi, Lala Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Han, Osmanlı klasik döneminden kalmadır. Yapı otoyoldan düşük kodlu bir arazi üzerinde yola paralel olarak yükselir. Kırık çatılı baştan başa moloz taş ve yan duvarlarda bunların arasındaki yerler tuğla sıraları ile dikine konulmuş tuğlalarla inşa edilmiştir.

Giriş cephesindeki geniş yayvan geçme taşlı kemerli kapı bölümü kesme taştan özenle yapılmıştır. Bunun üzerinde kare boş bir kitabelik vardır. Ana ve ön bölüm olarak iki bölümde düzenlenen iç planlamada bölümleri birbirine kemerli bir geçişi olan duvar bağlar. Ana bölüm ön bölüme göre daha derindir.

Bu bölümde yan duvarlarda bir sıra halinde dizili küçük kare delikler ve bunların bağlandığı kanallar vardır. Bir tarihte yanmış olan ve girişin sağındaki ocak kalıntısından ilk bölümün insanlar için ayrıldığı sanılan yapının duvarlarında iki seviye halindeki ahşap kanallardan üstteki, tonozdaki kare deliklere bağlanmaktadır.

Duvarlardan birinde, bunların arasında yuvarlak kemerli bir pencere boşluğu vardır. Bu bölümün arka duvarı yer yer yıkılmıştır. Zemin toprak, örtü içten tonozludur. Yapı 16. yüzyıl Osmanlı hanı karakterindedir.

KAYNAK: http://www.haberkaos.com/sinop-tas-han/#

 

Etiketler: , , , , , ,

1927-28 SİNOP VE KAZASINDAKİ MEMURLAR

04.03.2022-A.Yaşar SARIKAYA

Biz hem çok meraklıyız, hem de hazır bilgiyi seviyoruz ne dersiniz. Araştırma yapma ve kitap okuma alışkanlığımız yok. Bilgisayar ve cep telefonları da toplumu hep hazıra alıştırdı. Nereden geldi söz buraya derseniz, araştırmalarım ile ilgili çok soru ile karşı karşıya kalıyorum. Kaynak veriyorum, isteyen kaynak kitaba erişsin ve sorularının cevabını bulsun diye. Genellikle kolay olan tercih ediliyor.

Bu gün, 1927-1928 tarihinde Sinop Vilayeti ve kazalarında çalışan memur isimlerini paylaşacağım.

Sinop Vilayetinin ve kazalarının memurları ve isimleri 1927-1928 tarihli Devlet Salnamesine göre aşağıdaki tabloda verildiği gibidir(KAYNAK:Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi 1927-1928, 936.-Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi 1927-1928, 944-945.Hürü SAĞLAM TEKİR / KAÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 13- 2014, 133-145)

Sinop Vilayeti

MemuriyetEsami
ValiEthem Bey
DefterdarAhmet Lütfi Bey
Tahrirat MüdürüRıfat Bey
Müftüİbrahim Hilmi Efendi
Ağır Ceza ReisiFikri Bey
Müdde-i Umumi (Savcı)Mithat Bey
AzaMahmut Bey
AzaKemal Bey
MülazımŞinasi Efendi
Müstantık (Sorgu Hâkimi)Ali Ulvi Bey
Ġcra MemuruAbdulvahid Bey
Belediye ReisiMustafa Bey
Jandarma KumandanıKahraman Bey
Ser KomiserTahir Bey
Maarif MüdürüMehmet Rıza Bey
Muavenet-i Ġctimaiye MüdürüHüseyin Zühtü Bey
Muhasebe-i Hususiye MüdürüNecib Bey
Nüfus MüdürüMehmet Fikri Bey
Evkaf MemuruAli Bey
Orman BaĢ MüdürüŞükrü Bey
Ziraat MemuruBahtiyar Bey
Baytar MüdürüŞükrü Bey
Posta ve Telgraf MüdürüHüsam Bey

1.2.Boyabat Kazası MemuriyetEsami
KaymakamLütfi Bey
Mal MüdürüBahattin Bey
Müftüİsmail Hakkı Efendi
Hukuk HâkimiRıfat Bey
Ceza HâkimiCemil Bey
Müdde-i UmumiMuhtar Bey
MüstantıkKemal Bey
Hükümet Tabibiİsmail Zühtü Bey
Posta ve Telgraf MüdürüFuat Bey
Gerze Kazası MemuriyetEsami
KaymakamAvni Bey
Mal Müdürüİsmail Şevki Bey
MüftüSalih Hulusi Efendi
Mahkeme ReisiAhmet Feyzi Bey
Müdde-i UmumiAhmet Zühtü Bey
MüstantıkKemal Bey
Hükümet TabibiMehmet Cemalettin Bey
Posta ve Telgraf MüdürüMehmet Sıtkı Bey
Ayancık Kazası MemuriyetEsami
KaymakamRüŞtü Bey
Mal MüdürüAbdullah Bey
MüftüAhmet Efendi
HakimYusuf Efendi
Müdde-i UmumiMehmet Fahri Bey
MüstantıkNiyazi Bey
Hükümet TabibiKenan Bey
Posta ve Telgraf MüdürüRefik Bey
 
Yorum yapın

Yazan: 04 Mart 2022 in eski sinop

 

Etiketler: , , , , , ,

1835 SİNOP- MERKEZ NÜFUS KAYITLARI

03.01.2022-A.Yaşar SARIKAYA

BALATLAR VE KEFEVİ MAHALLELERİ

2006 yılında 2. kitabım baskıya girdikten sonra, sıra ailemin ve köyümüzün Başbakanlık Osmanlı Arşivinde olan nüfus kayıtlarını bulmaya gelmişti. Söylerken çok kolay geldiğine bakmayın. Bulunduğumuz yere uzaktı, dolmuş, otobüs, taksi derken arşive ulaştım.

Kapıda kimlik kontrolünden sonra, araştırma yapabilmem için panoramik fotom çekildi, giriş kartı çıkarıldı ve sonunda arşive girebildim. Kayıtlar tamamen Osmanlıca. Sadece sancak, kaza ve köy isimlerini okuyabiliyorum. Sinop’un zaman zaman Kastamonu, Bolu ve Canik sancaklarına bağlı olduğunu gördüm. 2 gün çalıştım, okuyabildiğim köy ve divanların kaydını aldım.

Doğduğum köyün nüfus kayıtlarını, 2 sülale dışında çözümledim. BOA uzmanından ve Sinoplu çevirmenden yardım aldım. Sonra sitede yayımladım, ilgi gördüğünü söyleyemeyeceğim. Elimde olan kayıtlardan Sinop merkez mahallelerini sıra ile veriyorum. İlgi görürse diğer mahalleleri de vereceğim. Mutlaka çevirmene ihtiyaç olacak. 1835 yılında yapılan nüfus kaydı, BALATLAR MAHALLESİ ve KEFEVİ:

İlgi olursa, diğer mahalleleri de yayımlarım. hoşça kalın.

 
2 Yorum

Yazan: 03 Ocak 2022 in eski sinop

 

Etiketler: , , , , , , , , , ,