RSS

Aylık arşivler: Ağustos 2021

HAMSAROZ İSMİNİN ANLAMI ÜZERİNE

30.08.2021- A. Yaşar SARIKAYA

Sinop’un dünyaca bilinen en güzel doğa harikasının adı, halk arasında HAMSİLOS olarak yaygındır. HAMSAROZ ise, bu yerin eski adıdır. Sinop adı, M.Ö.’ den beri tüm eski kaynaklarda “SİN ” olarak hiç değişime uğramadan karşımıza çıkar. SİN kökünün hep yaşadığını ve asırlarca da SİNOP olarak kullanıldığını görürüz.

Doğduğum köy hakkında araştırma yaparken de, bu gün hala HASANYERİ denilen bölgenin 1487 yılı kayıtlarında da HASANYERİ olarak kayıtlı olduğunu gördüm. Tarihi kaynaklardan edindiğimiz bilgiler, yer isimlerinin altta yatan bütün kültürlerin hatırasını taşıdığını anlatır bize. Bir kaya parçasının, buzullar öncesinin hatırasını yapısında koruyup hafızasına kaydettiği gibi.

Evet, gelelim HAMSAROZ sözcüğünün anlamına. Sözlüklerde yer almıyor, bu konu mutlaka herkesin dikkatini çekmiştir. Kültür ve Turizm Müdürlüğü sitesinde:

“Hamsilos Tabiat Parkı; Parka adını veren denizin bir nehir gibi kara içine girdiği Karadeniz’deki ria tipi kıyı oluşumunun en güzel örneklerinden biri olan Hamsilos Koyu (halk arasında Hamsaroz olarak da söylenmektedir) ile Akliman Koyu gibi eşsiz güzellikteki iki doğal limanı, bataklık-kumul-deniz ve ormanlık alanları ile zengin biyoçeşitliliği bir arada barındıran doğa harikası bir alan olup İl Merkezine 14 kilometre uzaklıktadır” bilgisi yer alıyor.

Linkini verdiğim sitede:

(Hamsaroz yani ham, olmamış körfez. Bu koyun benzeri sadece Norveç’te vardır. Bu bölgeye “Hamsilos Fiyordu” dense de bu bölge fiyort değil ria tipi kıyı oluşumudur. Deveci Deresi ağzında yer alan 300-400 metrelik bir deniz girintisidir. https://t24.com.tr/) açıklaması yapılmış.

TDK, ARAPÇA, OSMANLICA, KAMUSU TÜRKİ, FARSÇA VE İBRANİCE sözlüklerinde HAMSAROZ sözcüğüne rastlamadım. İbranice sözlükte HAM kökünü aradım: HOM İbranice dilinde SICAK anlamına geliyor.

Farsça χām خام  “pişmemiş, çiğ, (mec.) olgunlaşmamış” sözcüğünden alıntıdır.

Farsça sözcük Eski Yunanca ōmos, Ermenice hum հում ve Sanskritçe áma आम (aynı anlamda) ile muhtemelen eşkökenlidir.- https://www.etimolojiturkce.com/kelime/ham1

Ham kelimesi, dilimizde oldukça kullanılan kelimelerden birisidir. Ham kelimesi Farsça kökenlidir. TDK’ye göre ham kelimesi anlamı şu şekildedir:

-Yenecek kadar olgun olmayan (meyve), olmamış

– İşlenmemiş (madde)

– İdmansız

– Gerçekleşme kolaylığı veya imkânı olmayan

– Kaba, toplum kurallarını bilmeyen, incelmemiş

Strabon, Coğrafyasında AKLİMAN adını ARMENE olarak belirtiyor. Hamsaroz’dan hiç bahsetmiyor.

Bilge Umar’ın Tarihsel adlar sözlüğünde de HAMSAROZ yer almıyor. Saroz Körfezi sözcüğünün anlamını aradım:

 

Etiketler: , , , , , , , , , ,

ÇOCUKLUK KORKUM

21.08.2021-A.Yaşar SARIKAYA

Yıl 1959, üç buçuk yaşındayım. Annemin başında yumurta kadar ur oluşmuş. Amerikan Radarının doktoru ve babamın da arkadaşı olan Orhan Bey, duruma müdahale etmiş ama tedavi işe yaramamış.

Annemin yanağında, sırtında, kafasında aynı türden urlar çoğalmış ve akıntılı yaralara dönüşmüş. Yüzünde gözünde şişmeler meydana gelmiş.

Durum tehlikeli olmaya başlayınca, doktor annemin hemen İstanbul’a götürülmesini istemiş. Annem daha Sinop’a geleli üç sene olmuş. Annesini erken kaybetmiş, tanıdık yok, akraba yok, köyü ise çok uzakta. Zaten Sinop’a sorunlardan kaçarak gelmişler. Karı koca el birliği ile yuva kurmaya ve ev geçindirmeye çalışıyorlarmış.

 Zorunlu olarak sağlık beklemez demiş ve gitmişler İstanbul’a. Ağabeyim altı, ben üç buçuk, beşikteki küçük kardeşim 1,5 yaşında toplam 3 çocuk İstiklal okulunun yanındaki evde yaşlı Mehmet Dedeme emanet edilmişiz.

Yalı köyünde annemin köyünden Hamdiye Teyze varmış. Annem ona çocuklar yalnız, arada gidip bakar mısın demiş. Sinop’a pazara ürün satmak için gelen Hamdiye Teyze, dedemi ve bizi görmeye gelmiş. Bakmış durum hiç iyi değil, yaşlı adamın haline acımış.  

“Üç çocukla işin zor Mehmet Abi, kızı bana kat annesi gelene kadar bizimle köyde dursun” demiş.

Ben bu olayları hiç hatırlamıyorum.  Ama hafızama kazınan bir kesiti, korku ile öyle net hatırlıyorum ki. Bu gün bile, hala içimi acıtıyor.

Bir hafta kadar Yalı köyünde kalmışım, bilmiyorum belki de daha fazladır. Annem Çapa’da başarılı bir operasyon geçirmiş, Doktor Orhan Bey’de işlemleri takip etmiş. Annemin yanında refakatçi olarak babam kalmış. Annem ameliyat sonrası narkozun etkisinde gördüğü rüyayı bize şöyle anlatır hep:

“ Kızım rüyamda sen göle düşüyorsun, seni kurtarmak için kolumu uzatıyorum ama sana ulaşamıyorum. Ameliyatlı olduğum için neredeyse yataktan düşecekmişim. Ağlayarak uyandım rüyadan”.

Tedavi bitmiş, bizimkiler Yalı köyüne Sinop’a döndük diye haber göndermişler. Bir kamyonun kasasına bindiğimizi net hatırlıyorum. Köylülerin küfelerinde pazara satmaya getirdikleri ürünleri de. Geldik Sinop’a, Hamdiye Teyze, küfelerini ve beni Kaleyazısı camiinin olduğu yerde indirdi. Bana dedi ki:

“Kızım, bu yoldan hiç ayrılma dümdüz git”. Kendisi de küfelerini aldı o zamanın HAL YERİ’ ne gitti.

Haydi, bakalım şimdi yalnız başıma kaldım mı? İçimden “ bu yoldan hiç ayrılma dümdüz git” sözünü tekrarlaya tekrarlaya gidiyorum. Sakarya Caddesi boyunca kıyıdan hiç ayrılmadan dümdüz gittim. Sonunda tanıdığım Dispanser binası önüme çıkıverdi. İşte bildiğim yerdi burası, nasıl sevindim anlatamam. Buraya abimle oynamaya gelirdik. Oradan evi rahatça bulurdum artık.

Ama iş hiç de öyle olmadı. İşte Bora Fırını orayı görünce daha çok rahatladım. Artık buradan sonrası kolaydı. Ahşap evlerin olduğu sokakta, iki katlı evimizi tanıdım nasıl sevinçle kapıyı çaldım, kalbim pır pır ederek.

O da ne, ikinci katın penceresi açıldı, ev sahibi camdan:

“yörükler, gidin köyünüze” diyerek başımdan aşağı su dökmez mi.

Kafamdan aşağı suyu yiyince aklım başıma geldi. Eyvah, biz bu evden İstiklal Okulunun yanına taşınmıştık. Ağlaya ağlaya, korka korka nasıl koştum anlatamam. Kadın arkamdan geliyor zannediyordum. Yakalanmamak için koşuyor koşuyorum, nefes nefese kaldım. Hafızamdan çıkmayan kısmı burasıydı işte.

Babamın ölümünden sonra yazdığı hatıraları bulduğumda olayın sebebini daha iyi anladım. Ev sahibinin kocasını babam radarda işe yerleştirmiş. Yerleştiği işin süresi dolmuş ve şirket adama çıkış vermiş. Adam babama beni tekrar işe koy, yoksa evden çıkarsın demiş. Babam avukata danışmış, evden çıkarım ama benden sonra kiracı oturtamazsın demiş. Adam da oğlum oturacak demiş. Annem babam, çok sıkıntılı günler yaşamışlar. İş yoğunluğundan kiralık ev arayacak fırsatları bile olmamış.

Bir arkadaş aracılığı ile ev bulup çıkınca adam sözünü tutmamış. Evini kiraya vermiş.  Babam, sıkıntımızın içinde bizi evden çıkardın, hastalık da vardı, nasıl insansın diyerek adamı mahkemeye vermiş. Adam da ceza yemiş mi?

İşte üç buçuk yaşımda, hafızama kazınan bu olay aklıma geldikçe yıllar öncesinin korkusunu bu gün yine aynen yaşıyorum…   

 

Etiketler: , , , , , , , , , , ,

FEHMİ AYDIN VE MEMLEKET SEVGİSİ

17.08.2021- A. Yaşar SARIKAYA

Yurdumuzda, birbirimizle o kadar çok şey paylaşıyoruz ki. Toprağına, havasına, suyuna kurban olduğum memleketimin yer altı ve yer üstü zenginlikleri içinde. Paylaştıklarımızın ve sere serpe kullandıklarımızın değerini bilmek konusunda kırgınım ve küskünüm sevgili okurlar.

Sözcükler içsel kırgınlığımı ne kadar anlatır bilmiyorum ama, doğa yakıldı, canlara kıyıldı. Felaketler üst üste geldi diyerek kenara çekilmek yerine, insan kendi eliyle doğaya verdiği zararı görmek zorunda diyorum. Biz görecek ve biz çaresini birlikte bulacağız. Köylülerimiz, köyden göçenlerimiz el birliği ile gerçekleri görmek zorundayız. Biliyorum, sizin de yüreğiniz kan ağlıyor.

Köylerde derleme ve araştırmalarımda, çekim yaparken biz birbirimizi çok iyi anladık. Çünkü hepimiz aynı yurdun evlatlarıydık. Doğa ile iç içe olanlar, doğayı en iyi anlayanlar olmalı değil midir? Doğayı korumak konusunda da yanlıştan yana değil, doğadan yana tavır almaları gerekmez mi? Depremler, seller yüzünden başımıza gelen yıkımların sebebini anladık artık diyelim ve yanlış yapanlara prim vermeyelim.

Fehmi AYDIN 2021 Babalar Günü

Öğretmen bir babanın, öğretmen oğlu olan Fehmi AYDIN, Göller Köyü doğumlu. Köy ve kent konusunu geniş bir yelpazeden gören ve modern görüşü ile analiz ve sentez yapan çağdaş bir insan, değerli Müdür Baba. Yazdığı şiirleri bizimle paylaştı, Biz de sizlerle paylaşıyoruz.

İşte memleketini seven bir yürek, işte yüzlerce kız çocuğunun babası, işte Türkiye Cumhuriyeti için kalbi çarpan Fehmi AYDIN şiirleri:

Teşekkürler saygıdeğer Müdür Baba, kalemine güç, bedenine sağlık. Sağ ol var ol.

NOT: Şiirdeki Müsellimoğullarının kelime anlamı:

1.Doğruluğu şeksiz kabul edilen. Herkes tarafından kabul edilip emniyet ve itimad edilen. Tasdik edilip inkâr edilmeyen. Ayıplardan teberri olunmuş.

2. Osmanlı atlı askerlerine “müsellemler” derdi

“Tilkilik Köyünde de Müsellim Yeri vardır. Güvenilir atlı askerlerden oraya yerleşme yapılmış olasılığı vardır”

Çam ağaçlarının içi oyulup su borusu yapılırmış, onu da ayrıca açıkladı Müdür Baba.

 
Yorum yapın

Yazan: 17 Ağustos 2021 in Fehmi AYDIN

 

Etiketler: , , , ,

TESTİ KIRILMADAN ÖNCE HOCA TEDBİRİ !

12.08.2021-BİLKE

Çocuğu suya gönderir ya hoca, testiyi kırma diye de bir şamar atar ya…

Hocanın bu öğretisini biliriz bilmesine de, ders alır mıyız acaba? Ne gördüklerimizden, ne yaşadıklarımızdan ders çıkarmadıkça, ardımızı felaketler de bırakmayacak. Sahile, derenin kenarına yüksek binalar dikilirken devletin ve belediyelerin bir yaptırımı olmayınca afetlere davetiye çıkarmak değil de nedir?

Bu yanlışlıklar artıyor ve ceremesini de halk çekiyor. Ayancık, Türkeli, Erfelek, Kastamonu GEÇMİŞ OLSUN. Yardım elini uzatan SİYAD, SİNDEF, BOYABAT, Sinop Halkı ve yardım gönderen herkese teşekkür ediyoruz.

Tersliği düzeltmek istiyorsak, bireyler olarak sorumluluklarımızın bilincinde olmalıyız. Derdimiz ortada, çare olacak yöneticilere ihtiyaç var. Felaket başımıza gelmeden önce çözüm yolları üretenlere ve tedbir zincirleri alanlara ihtiyacımız var. Salgın ve küresel ısınmaya karşı bilim adamları yıllar önce söylediler yazdılar. Nedense dünya getiri odakları duymadılar, duymazdan geldiler.

Halk olarak bilinçlenmek ve duyarlı olmak zorundayız. Biz bilinçlenmedikçe felaketler ve salgınlar ardımızı bırakmayacak. Güzel bir dünya, güzel bir Türkiye, insanların huzurla yaşadığı günler diliyoruz…

 
Yorum yapın

Yazan: 12 Ağustos 2021 in Haberler

 

Etiketler: , , , , , , , , , ,

ANNEANNEMİN VEJETARYEN TİRİTİ

07.08.2021- A. Yaşar SARIKAYA

Değerler gözlerimizin önünde kaybolup giderken, seyirci kalmamaya ant içtim dersem gerçekten yalan olmaz. GETİRİ sisteminin hakim olduğu dünya düzeninde, çabalarım aynı ırmak akışının tersine doğru yol almaya benziyor.

Kültürlerimiz hakkında, fırsat buldukça annemle konuşmaya çalışıyor ve ondan yepyeni bilgiler öğreniyorum. Anneannemin yaptığı yemek çeşitlerini anlatırken, annesinin özlemini çeken bir çocuk oluveriyor annem. Ben de annemi zamanda yolculuk yapar gibi izliyor ve can kulağı ile dinliyorum.

Gastronomi ve mutfak sanatları son zamanlarda en çok ilgi gören dallar arasında. Sinop yöremizde yerel otlarla yapılan kavurma, yoğurtlu ve börek olarak o kadar çok fazla çeşit vardır ki. Hepsini, bilimsel adımlar izleyerek ilimize kazandırmamız gerekiyor. Hafızalarımızda kayıtlı olan bu çeşitleri, herkese tanıtmalı ve yeni tatlar olarak Türkiye ile buluşturmalıyız.

Gelelim anneannemin bu güne kadar hiç duymadığım VEJETARYEN TİRİT yemeğine. Dernekte projelendirip, tanıtımını yapmak için hazırlanıyoruz. Sunumunu sizlerle paylaşmadan önce ön bilgi vermek istedim. Beni etkileyen tarafı, yüksek köylerin kültürünün garip kalması. Kentlere yapılan göçlerin getirdiği sorunların, kültürleri unutturması ve b u güzelliklerin yok olup gitmesi.

Yüz yıllar öncesinin insanları, yokluk içinde besin değeri açısından önemli olan ve bu gün de çok değerli çeşitli yemekler üretmişler. Yeni nesiller bunlara sahip çıkmamış ve kentlerin getiri tuzaklarına ayak uydurma durumunda kalmışlardır.

Bu noktadan çıkışla, yine yeni bir proje ve yine Sinop için hazırlanıyoruz. TİRİT yemeğinin, Vejetaryen ve vegan olarak Sinop’a tanıtımını yapacağız. Sinop mutfak kültürüne kazandırmayı hedefliyoruz.

Anneanneme rahmetle, bizi siteden takip edebilirsiniz.

Bu gün İzmir Valisi olan Sayın Yavuz Selim Köşger Bilke Tirit Tanıtımında

 

Etiketler: , , , , ,

SİNOP MUTFAĞI HAKKINDA

02.08.2021-BİLKE

MUTFAK KÜLTÜRÜNÜN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ BAKIMINDAN YÖRESEL YİYECEKLERİN MENÜLERDE YER ALMA DÜZEYİ: SİNOP ÖLÇEĞİNDE BİR ARAŞTIRMA- Öğr. Gör. Şaban KARGİGLİOĞLU -Sinop Üniversitesi, Aşçılık Programı- Öğr. Gör. Sibel AYYILDIZ- Karabük Üniversitesi, Aşçılık Programı


Öz
Yöresel yemekler, o bölgede gelenek haline gelmiş, kültüre yerleşmiş ve halk tarafından diğer yemeklerden üstün tutulan yiyeceklerdir. Bunların oluşumunda coğrafi konum, üretim şekli, tarihsel gelişim, ekonomik ve kültürel ilişkiler, inanç ve etnik durum gibi faktörler etkili olabilmektedir.

Bu çalışmada, Sinop ilinin mutfak kültürünün sürdürülebilirliği bakımından bölgeye özgü yiyeceklerin yiyecek içecek işletmelerinin menülerinde ne ölçüde yer aldığını ortaya konulması amaçlanmıştır. Çalışmanın örneklemini, Sinop ilindeki yiyecek içecek işletmeleri oluşturmaktadır. Çalışmada yöresel yiyeceklerin envanteri için yerel halktan konu ile bilgisi olan birkaç kişi ile görüşülmüş ve yiyecek içecek işletmelerinin menüleri içerik analizi yapılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre Sinop’a özgü yöresel yiyeceklerin Sinop Merkez’deki yiyecek içecek işletmelerinin menülerinde yer aldığı ve özellikle “Mantı”nın ön planda olduğu ortaya çıkarılmıştır. Araştırmanın sonucunda; turizm planlayıcılarına ve yiyecek içecek işletmelerine bir takım önerilerde bulunulmuştur.

Çalışmanın tamamı:

 
Yorum yapın

Yazan: 02 Ağustos 2021 in Uncategorized

 

Etiketler: , , , ,