30.12.2011- Nebi ÖZDEMİR- Hacettepe Üniversitesi
Özet: Bu incelemede, halkbiliminin dünyadaki ve Türkiye’deki son durumu kısaca
değerlendirilmektedir. Halkbiliminin işlev ve geleceğinin tartışıldığı bu makalede,
folklor ve medya arasındaki karşılıklı ilişki açıklanmaktadır.
………………
Bugünkü bireysel ve toplumsal sorunlar gittikçe çok boyutlu, karmaşık bir
yapı arz etmekte, bu da disiplinler arası ortak çalışmaların gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu sorunların çözülmesinde ve yaşamın daha anlamlı ve yaşanılır kılınmasında halkbiliminin katkısı olacak mıdır, olacaksa nasıl olacaktır? Toplumsal yaşamda sağlık ve idari bilimlerin, diğer disiplinlere göre, baskın oluşu, özetle belirtmek gerekirse, yaşama olan katkılarının bir sonucudur. Halkbiliminin de gelecekte,
benzer bir konuma sahip olabilmesi için bünyesinde hangi değişimler veya dönüşümler gerçekleştirilmelidir, sorusunun da cevaplanması gereklidir. Yukarıda bir bölümü aktarılan bu sorular, günümüz halkbilimcilerinin önemli tartışma başlıklarını oluşturmaktadır. Türkiye’de bu sorunların, birkaç araştırmacının dışında, tartışılmadığı gerçeğinin varlığı, şaşırtıcıdır. Oysa bu konular uzun bir süredir özellikle Batı dünyasındaki folklor tartışmalarının odağında yer almaktadır.
Dünyada, halkbiliminin derlemecilik ve arşivcilik ile geçmişi yeniden kurmaktan ibaret olmadığına ve işlevsel bir sosyal bilim dalı olduğuna yönelik düşünceler, daha 20. asrın ikinci yarısından itibaren ortaya konulmaya başlanmıştı.
Özellikle İskandinav ülkeleri ile Almanya’da, daha sonra da Kuzey Amerika’da halk
hayatı (folklife) adlı halkbilimi alt-dalı ile açık hava müzeleri/halk kültürü müzeciliği, bu eleştirel bakışın bir ürünü olarak ortaya çıktı. Halkbiliminin statik/işlevsel olmadığına yönelik asıl sarsıcı eleştiriler, 1960’lı yılların sonunda görülmeye başladı. Bu bağlamda, Alman Folklor Derneği’nin 1967-1969-1970 yıllarındaki senelik toplantılarında özellikle başlarını Hermann Bausinger’in çektiği “Tübingen Okulu”
mensuplarının eleştirileri ve bu süreçte “Falkenstein Formula” adıyla da tanınan yeni
tanımlamanın ortaya çıkması, yine aynı dönemde Amerika Birleşik Devletleri’ndeki
Genç Türkler adı verilen grubun çalışmaları ilk örnekler olarak gösterilebilir..
Uygulamalı Halk Bilimi (Applied Folklore), bütün bu eleştirilerin bir ürünü olarak
ortaya çıkmış ve “şehir planlaması, turizm, yeni eğlence sistem ve türleri, duvar yazıları, anılar, siyasi fıkralar, popüler kültür, kitle kültürü ” vb. pek çok konu, halkbiliminin araştırma alanına dahil edilmiştir.
Makalenin tamamı için:
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/987204