RSS

Kategori arşivi: sinop tarım

Lavanta-mantar-salep-kültür mantarı-melisa otu-damar otu-labada-ebegümeci- kuşburnu-böğürtlen

SİNOP’TA MANTAR ÜRETİMİ

21.02.2024-A.Yaşar SARIKAYA

1983-84 yıllarıydı. Rahmetli babam, emekli olduktan sonra boş zamanlarını üreterek değerlendirmek istedi. Tarım İl Müdürü ile görüştü ve evin bodrum katında kültür mantarı üretmeyi düşündü. Müdürlük, bir ziraat mühendisi görevlendirdi. Birlikte ortam hazırladılar ve ürün almaya başlandı. Kültür mantarı tüketimi, bu gün olduğu kadar yaygın değildi.

Her gün mantar yenilmez ki, hele de alerjiniz varsa kaşınacağınız kesin. Mantarları pazarlama ihtiyacı doğdu. Babam emekli ama biz hepimiz çalışıyoruz, hiç birimizin zamanı yok. İnternet ve sosyal medya yok. Bir süre buzlukta saklamaya çalıştık. Babam, sonra pes dedi ve projeyi sonlandırdı.

Bu güne gelirsek, Boyabat, Ayancık ilçelerinde kültür mantarı üreticiliği yapılıyor. İnternet üzerinden ve Sinop manavlarına pazarlayanlar var. Konu, üretim ve pazarlama ekibi olarak birlikte çalışmayı gerektiriyor. Yazma, konuşma, tavsiye aşamalarından bu seviyeye gelmesi sevindirici.

Pazarlama konusu, Sinop üreticileri ve kooperatifleri için en başta gelen sorunlardan. Profesyonellerin önerisi “KESİNLİKLE EKİP İŞİ” ve “DEVLET DESTEĞİ”. Finansal yardım, hibe desteği gerekmese bile, önünün kesilmemesi için, kurumların yanında olması gerekiyor.

Öğrencisi olduğu İlkokulda mantar yetiştiren bir Sinoplu’nun haberi:

Sinop Merkez Mertoğlu köyünde yaşayan Veli Gör, köydeki atıl okul binasında mantar üretimine başladı. Gör, ayda 3 ton istiridye mantarı üretiyor ve bütün köy halkı bu mantarı tüketiyor. Gör, büyümek ve daha iyisini elde etmek için sürekli çabalayacağını belirtti.

Sinop için üreten herkesi kutluyor, üretmek isteyenlere örnek olmasını diliyoruz.
 
Yorum yapın

Yazan: 21 Şubat 2024 in sinop tarım

 

Etiketler: , , , , , , , ,

SİNOP LAVANTA KOKULARI DOLACAK

25.07.2022- A. Yaşar SARIKAYA

Aşkların, aşıkların kenti Sinop. Ceziretül Uşşaki, Suyun Sinesi Sinop. Zeus’un aşkını, Sinope ile birlikte getirip kentin belleğine bıraktığı SİNOP.

Güzel kentimin güzellikleri artsın istiyor yüreğim. Yolara düşmem, çalıp söylemem, yazıp çizmem işte bu yüzden. Toprağının sesini duyar, boş toprakların göz yaşlarını içime akıtırım. Bizimle konuşur havası, suyu yani doğası; yok olmak istemiyor, hayat bulmak istiyorlar. Canlanmak, canlara can olmak istiyorlar.

17. Temmuz, yine yollara düştüm. Lavanta kokuları yayıldı içime, gidiyorum Lala Köyü Tavukçu Mahallesine. Nursel EKİCİ ve eşi Ergün EKİCİ beni Lala’da karşıladılar. Lavanta tarlasını göreceğim için heyecanlıydım. Sinop’ta Lavanta Tarımı neden olmasın diye sitemizde bir söyleşimiz olmuştu. EKİCİ ailesi de bu yazıyı okumuş ve bizimle irtibata geçmişlerdi.

Yıllar önce gündeme taşıdığımız konu tohum olmuş, o tohum filizlenmiş ve sonunda lavanta tarlasına dönüşmüştü. Nasıl heyecanlanmazdım. Birlikte köye geldik ve ilk işim hemen tarlaya gitmek oldu.

Anne, baba ve torunu lavantalar arasında gördüm. Lavantalar, beklediğimden daha çok, daha gür ve düzenliydi. Ergün EKİCİ’YE, bu sürecin nasıl başladığını ve hikayesini sordum:

Ergün EKİCİ”

Arı yetiştirmek istiyorduk. Arıcılık için araştırma yaparken arıların  sevdiği çiçeklerin en başında gelen bitkinin Lavanta olduğunu okuduk ve konu dikkatimizi çekti. Hem tarlalarımızı değerlendirmek, hem de arı yetiştiriciliği ile tarım arasında eko zincir oluşturmak fikri aklımıza geldi. Bilgi almak için internette gezinirken, Lavanta yetiştiriciliği konusunda “SİNOP BİLKE” sitesinde detaylı bir yazı gördük. Lavantanın Karadeniz ikliminde de yapılabileceğini, lavantanın sadece arıcılıkta değil birçok alanda değerlendirildiğini öğrendik. Bu şekilde lavanta yetiştiriciliği yapmaya karar verdik” dedi.

Biz konuşurken, lavanta kokusu etrafa yayılıyor, toprağın neşesi, havanın sevinci içimize işliyordu. Bu hikayenin en başında yer almak, BİLKE olarak mutluluk verdi açıkçası. Ergün Bey’e lavanta tarımına ne zaman başladıklarını sordum.

Ergün EKİCİ “Lavanta yetiştiriciliğine Mart 2021 de 1000 kökle başladık. Lavantalarımız bir buçuk yılda şimdiki görselliğinin yarısına ulaştı” dedi.

Lavantalar şu anda çok güzel büyümüşler, elinize emeğinize sağlık. Anne, baba, oğul, gelin, torunlar hep birlikte iyi iş çıkarmışsınız. Bu kadar emek boşa gitmemeli, bundan sonraki hedefleriniz nedir diye sordum.

Ergün EKİCİ “Bundan sonraki planlarımızın içinde Lavanta  fidesi yetiştiriciliğini sürdürme ve  arıcılığı artırma var.  Lavanta yetiştiriciliği yapmak isteyenler için de fide temininde  yardımcı olarak  Sinop ilinde Lavanta üretiminin artırılmasını planlıyoruz. Lavantadan katma değer elde etmek için distilasyon ünitesi  kuracağız. Lavanta yetiştiriciliğinin artırılması ile boş araziler  değerlendirilir, yetiştirmek isteyenlerin gelir elde etmesi sağlanabilir” diye cevap verdi.

Ne kadar iyi olur, lise torna tesviye bölümünü bitirmişsiniz. El beceriniz de var, bahçedeki kamelya, sera ve diğer güzellikler dikkatimizi çekti. Size başarılar diliyorum. Şimdi sizleri tarlaya alalım ve lavanta görüntüleri arasında bilgilerinizden faydalanalım.

İşte video görüntümüz:

Çalışmalarımız halk için, insanlık için olmaya devam edecek. Tarım İl Müdürlüğümüzün de konuya dikkatini çekmek istiyoruz. Mutlaka bu güzellikleri değerlendirecek, bir ucundan tutacak belki de hibe desteği vereceklerdir. SELAM memleketime, SELAM memleket severlere. A. Yaşar SARIKAYA

 
Yorum yapın

Yazan: 25 Temmuz 2022 in sinop tarım

 

Etiketler: , , , , , , , , , , , , , ,

SALEP ÜRETİMİ GİRİŞİMCİLERİ

10.01.2022- BİLKE

Sitemizde, Sinop’ta üretime dönük konular hakkında yayınladığımız yazılar, bizleri üreten bir çok dostla tanıştırdı. GÖKGÖZ kardeşlerle bu vesile ile tanışmıştık.

20 Mayıs 2021 tarihinde Gerze’de kendi tarlalarına salep ektiler. 50 metrekare alana, devletten de %50 teşvik alarak işe başladılar.

Gerze’de 09. 01.2022 tarihinde çalışmaları hakkında bilgi almak için üreticilerimizle toplantı yaptık.

Salepler, 7 ay sonra sonuç vermiş, GÖKGÖZ kardeşlerin yüzünü güldürmüştü.

İşte girişimcilerimizin salepleri, üretim artırılarak devam eder ve dileriz onlara tüm kapılar açılır. Ülkemizin üretime çok ihtiyacı var. Çalışkan, üreten, emek veren insanlara da. Teşviklerin, projelerin vatandaşa destek amaçlı olmasını istiyoruz, bekliyoruz.
Türkiye toprakları boş kalmamalı. Toprağa, doğaya emek vermek, en verimli geri dönüşü almak demektir. Her birimizin, bu ülkeye, Cumhuriyete, bu yurt kurtulsun diye kendini feda edenlere borcu var.

Salep ve lavanta üretimi Sinop’ta yaygınlaşsın istiyoruz. Tüketen bir toplum olduk, devlet tarım alanında projelere ağırlık vermek zorunda. Toprak, hava, doğa kendine yapılanı unutmuyor. Biz onları unutursak, onlar da bize vermiyor. O zaman, ithalata yükleniyor ve AVM bağımlıları olarak yaşayıp, gidiyoruz.

 
Yorum yapın

Yazan: 10 Ocak 2022 in sinop tarım

 

Etiketler: , , , , ,

SİNOP’TA SALEP ÜRETİMİ BAŞLADI

10.06.2021-Ayşe Yaşar SARIKAYA

2020 sonlarıydı, derneğimize email gönderildi. Sitenizdeki “20 eylül 2018″ tarihli söyleşiyi okudum. Lavanta, kekik, salep üretimi konusuna detaylı biçimde yer vermişsiniz. Bu konuda bize yardımcı olacak adreslere ulaşma konusunda sizden yardım alabilir miyiz” dedi, istekli bir girişimci.

Sevindim ve hemen cevapladım. Çünkü derneğimizin kuruluş amacı tam da buydu zaten. “Geleceğe Üretelim” ki toprağımız, havamız, suyumuz bozulmasın. Doğanın ekolojik dengesine bozucu değil, yapıcı katkılarda bulunalım.

Üretim konusundaki hassasiyetimiz sebebiyle akademisyenler, yerel üreticiler ve araştırmacılarla hep iletişim halinde olduk. Sitemizde de akademik çalışmalara sürekli yer veriyoruz. Girişimcilere ışık tutsun ve Sinop faydalansın diye.

Telefonlaştık, ilgili kurumlarla iletişime geçtik. Konu hakkında detaylı bilgiler öğrendik ve paylaştık. Serap GÖKGÖZ ve Serpil GÖKGÖZ, topraklarını değerlendirmek, çevrede model oluşturmak amacıyla kolları sıvayan iki kız kardeş. Kendileri ilgili kurumlarla ve işin uzmanlarıyla da görüştüler. 20 Mayıs 2021 tarihinde Gerze’de kendi tarlalarına salep ekmeyi başardılar. 50 metrekare alana, devletten %50 teşvik alarak işe başladılar.

Bu gün derneğimizde iki kardeş ile birlikte bir toplantı gerçekleştirdik. Yerel ürünler ve yerel gıda konusunda fikir alış verişinde bulunduk.

Türkiye’de ve Sinop’ta bu işleri yapan işletmelerin ve kuruluşların çalışmalarını masaya yatırdık. Sinoplu üreticiler ve girişimcilerle görüşmelerini sağladık.

Gökgöz kardeşlerin salep ektiği alan

İki kardeşe, girişimlerinde başarılar diliyoruz. Çalışan, üreten insanlarımız artsın. Toprağımızın kıymeti bilinsin. Teşekkürler Serap ve Serpil GÖKGÖZ…

 
Yorum yapın

Yazan: 10 Haziran 2021 in Haberler, sinop tarım

 

Etiketler: , , , , , , ,

SİNOP’TA NEDEN OLMASIN

ZİRAAT MÜHENDİSİ İBRAHİM IRMAK İLE SÖYLEŞİ -21 MART 2020

Ne dersiniz Sinop, tarım alanında önemli projeler uygulayan illerle boy ölçüşebilir mi? Sinoplular olarak bunu hepimiz ne kadar çok isteriz değil mi? Antalya ilinde uygulanan projeleri basından takip ettikçe, Sinop’ta da uygulanabilir mi acaba diye düşündük.  Çünkü Sinop, eski çağlarda Dünya Ticaret Merkezi olmuştur seçkin, kaliteli uygulamaları hak etmektedir. Sinop’ta işlenmeyi bekleyen boş tarım alanları çoktur. Biz de bu konuyu bir bilene soralım dedik.

İbrahim IRMAK, Antalya’da büyük projelere imza atan bir Sinoplu.  Antalya İl Tarım ve Orman Müdürlüğünde Koordinasyon ve Tarımsal Veriler Şube Müdürü olarak görev yapıyor. Çalışmalarını sizlerle paylaştığımızda, her Sinoplunun“ Ne olur bu projeler Sinop’ta da uygulansa” duygusunu geçireceğine inanıyoruz.

Antalya ilinde yapılan bu çalışmalarda tecrübe kazanan, başarı sağlayan Sinoplu hemşehrimiz, diliyoruz Sinop’ a yönetici olarak atanır ve bu güzel çalışmalar Sinop’ta da uygulanır.

Kendisi ile internet bağlantısı ile görüştük ve sorularımızı ilettik:

BİLKE- Sayın İbrahim IRMAK, Antalya’da uyguladığınız projeler hakkında sizden bilgi almak istiyoruz. Gerçekleştirdiğiniz çok proje var, sizi ve müdürlüğünüzü bu güzel projeler için kutluyoruz. Projelerinizin içinden Sinop’ta uygulanacak olanlar veya Sinop için önereceğiniz projeler var mı,  bu konuda bizi aydınlatabilir misiniz?

İbrahim IRMAK- Antalya’da tarım alanında birçok konuda önemli projeleri hayata geçirmeyi başardık. Her geçen gün yeni çalışmalarla ülkemizin tarımının lokomotifi konumunda çalışmalara devam ediyoruz.

Uluslararası projede İbrahim IRMAK

Uyguladığımız projeleri anlatmadan önce Sinop konusunda şunu söyleyebilirim. Yapılabilecek çok şey var. Ancak Antalya’nın ekolojik ve jeolojik üstünlüklerinin üstünde asıl sırrı şudur. Tarımsal ar ge kuruluşlarının Cumhuriyetin ilk yıllarından beri Antalya’da konuşlanması bugün Antalya’nın tarımda elde ettiği başarının temel sırrıdır. Buna bakarak Sinop için elzem iki konu vardır.

Batı Karadeniz Bölgesi Türkiye’de en zengin ormanların bulunduğu yerdir. Buralarda hayatı ancak ormanla tanır, ormanla tanımlarsınız. Yüzde doksanlara varan oranda ormanla kaplıdır. Orman ürünleri hayatın özüdür. Sinop’un da içinde bulunduğu Batı Karadeniz’in Tarımsal kalkınma ve gelişmesi ciddi anlamda ormandan geçmektedir. Bu anlamda yani ormandan faydalanma konusunda maalesef ciddi bilimsel araştırmalar bulunmamakta adeta “avcı toplayıcı toplumlar” düzeyinde ormanlardan istifade edilmektedir. Bu konuda ülke düzeyinde ciddi eksiklikler vardır.

Gönlümden geçen odur ki mesela Durağan’a 200 kişinin harıl harıl çalışacağı ve Türkiye’ye hizmet edeceği bir  “Doğa Mantarları Araştırma Enstitüsü” kurulsa Kanlıcadan, höbelene, dılbırandan halı saçağına tüm doğa mantarları araştırılıp geliştirilse, halkımıza ve ülkemize daha fazla katkı sağlansa ne güzel olur.

Ve yine örneğin Ayancık’a 200 kişinin gece gündüz çalışıp Türkiye’ye katkı sunacağı bir “Orman Meyveleri Araştırma Enstitüsu” kurulsa kirenden kestaneye, acuktan böğürtlene, dağ çileğine tüm orman meyveleri araştırılıp geliştirilse, insanımız ve ülkemiz kaynaklarını daha etkin ve verimli kullanıp daha fazla ormanlardan istifade etse ne güzel olurdu. Ülkemiz değerlerinin farkına varıp kaynaklarını etkin kullanmalı. Bu sayede hiç kimsenin sağlayamayacağı kadar kaynak kendi öz değerlerimizden karşılanabilir.

BİLKE- Bizim de yıllardır uğraş verdiğimiz anlatmak istediğimiz konular bunlar. Yörenin coğrafyası, bitki örtüsü ve ikliminin değerlendirilerek çalışmalar yürütülmesi. Bilke bu konuları kuruluşundan beri gündeme taşımaktadır. Mantarlarımız, pekmez ve pestilimiz, meyve kurularımız, yöresel otlarımız, kök boyalarımız, el sanatı ürünlerimiz, daha birçok kaybolan kültürlerimiz konusunda dikkat çekmeye çalışmaktadır. Evet, sizin de dikkat çektiğiniz gibi resmi kurumların ciddi çalışmalar yapmasına ihtiyaç vardır.  Sinop konusu ile ilgili başka neler dikkatinizi çekiyor?

İbrahim IRMAK- Miras hukuku dolayısıyla parçalanan ve ekonomik önemini yitiren tarım arazileri gerçeği sadece Sinop’un değil tüm Türkiye’nin sorunudur. Yüzölçümünün önemli bir kısmı orman arazisi olan Sinop’ta bu durum Sinop için bir fırsata dönüştürülebilir. Şahısların bölük pörçük hisseli tarım arazilerinde tarımsal geliri arttırma çabalarına ek olarak devletin hüküm ve tasarrufu altında olan milyonlarca dönüm geniş orman alanlarında tarımla ilgili arıcılık, mantarcılık, kestanecilik, orman meyveciliği gibi alanlarda çalışma yapılması çok kolay olacaktır.

BİLKE- Sinop çevresinde sizin de bildiğiniz gibi doğal otlar çoktur. Köy kadınlarımız bu otlardan birçok sac böreği(gözleme) çeşitleri yaparlar. Sinop köylerine özgü olan bu geleneğin yaşaması, kadınlarımızın istihdamına, gastronomi alanında Sinop adının duyulmasına katkı sağlayacaktır.

İbrahim IRMAK- Sinop’ta hızlı tarımsal gelir artışı için kesinlikle tarım ve orman bir arada düşünülmeli ve orman köylüsü odaklı olarak yapılmalıdır.  Orman içlerine yapılacak kiren, alıç, ıhlamur, acuk, çördük, töngel, uvaz gibi orman meyveleri fidanlamaları köylüler için bir gelir kapısına dönüşürken ormanda yaşayan kuşlar başta olmak üzere birçok canlı türünün gelişmesine ve çoğalmasına katkı sağlayabilir. Milyonlarca orman meyvesi fidanı dikilmelidir.

BİLKE- Meyve fidanı deyince aklımıza Sinop köylerinde yapılan katkısız erik pestili geldi. siz de mutlaka bilirsiniz,Türkiye’nin hiçbir yerinde pestil Sinop’taki gibi katkısız yapılmaz. Konunun devlet desteği almadan yapılması mümkün değil. Valilikte bu konuda yapılan toplantılarda konuya dikkat çekmeye çalıştık. Cezerye gibi paketlenebileceği ve pazarlanabileceğini anlattık. Örnek pestil yaptık, işletme sahiplerine tanıttık. Paketlenmesi, orijin halini korunması, nemlenmeden saklanabilmesi için profesyonel çalışma gerekiyordu. Siz Sinop’ta görev alsanız, bu projeler de yürütülse yöre halkına katkı sağlayacaktır.

İbrahim IRMAK- Memleketimin her köşesinde hizmet ederim, zevkle canla başla çalışırım. Doğal olarak Sinop coğrafyasında yetişme imkanı bulunan orman meyveleri sayısı maalesef geçmiş yıllar içerisinde “Çam odunu yasak, meyve odunu serbest” anlayışı yüzünden çok azalan bir noktaya gelmiştir. Buradan elde edilebilecek gelir çok yüksektir. Yine doğal mantar türlerinin geliştirilmesi için Japonya’da olduğu gibi ormanlarda mantar misillemeleri gibi uygulamalar Üniversiteyle işbirliği ile yapılmalı Kanlıca, Kuzu Göbeği gibi mantarların üretimi çoğaltılmalıdır. Yine mantar türlerinin geleneksel yöntemler dışında gıda sanayine hammaddeye dönüşmesi ve işlenerek daha yüksek katma değerle gelir getirmesi sağlanmalıdır.

Antalya’da 2019 yılında yaptıklarımızdan kısaca bahsedecek olursak;

Beton duvarlar arasına sıkışmış kalmış çocuklarımızı tarım ve doğayla buluşturan Yeşeren Çocuklar projemizle 45 program yaptık.  Çocuklarımızı doğa ve tarımla buluşturduk. Projemizin içinde 30 farklı etkinlikle çocuklarımıza dolu dolu bir tarım günü yaşattık. Bu projeden etkilenen çocuklarımız, tarım ve doğa ile ilgili projeler yapmaya başladılar.

Yeşeren Çocuklar Projesi ve İbrahim IRMAK

Gençleri tarım ve doğayla buluşturan Gönüllülük projelerimizle zeytin, avokado, portakal, istiridye mantarı, kesme çiçek hasatları, merada gübreleme gibi birçok faaliyet gerçekleştirdik, gençlere tarımı anlattık. Sinop’ta ve ülkemizde geçmişte olan İmece kültürünü gençlere uyarladık ve hasat etkinlikleri modelini geliştirdik. Tarımdan uzak gençleri köylülerle buluşturup hasat ve tarımsal faaliyetlerine yardım etmelerini sağladık.

Toprağın Sultanları projemizle her ay Kadın Çiftçilerimizi ülkemizin en güzel yerlerine kültürel ve teknik geziye götürdük. Devletle işleri yürütenlerin erkek çiftçiler olması dolayısıyla kadınları sisteme dahil etmek için her hafta her ilçemizde kadın çiftçi toplantıları yaptık. Bu sayede kadın çiftçilerle aramızda yoğun organik bir ilişki gelişti. Bu birçok başarının sihirli anahtarı oldu.

Gelin Kardeş Olalım Projemizle ülkemizin 18 ilinin birer ilçesini kardeş aldık. Hakkari Çukurca’dan İzmir Selçuk’a kadar uzanan geniş bir coğrafyada Antalya’nın tarımsal bilgi birikimini aktarmaya başladık. Projemizle artık Antalya Korkuteli mantarı Hakkari Çukurca’da yetişiyor, Avokadomuz İzmir’de yetişmeye başladı, biyolojik mücadele ve seracılık gibi çok özel bilgileri aktarıyoruz. Sinop’tan başvuru gelmediği için maalesef kardeş ilçe alamadık.

Antalya tarımını dünyaya açan Dünya Dillerinde Antalya Tarımı projemizle tarımsal verileri dünyaya açtık. İhracat potansiyelinin geliştirilmesine katkı sağladık. Tarımsal yayım faaliyetlerinin dijitalleşmesinde sektöre yeni bir heyecan ve bakış açısı kazandırdık.

Proje eğitimi 

BİLKE- Uyguladığınız projeler bizi heyecanlandırdı. Hepsi üreten toplum olabilmemiz için ülkemizin ihtiyacı olan projeler. Bir Sinoplu olarak bu çalışmaların içinde aktif olarak rol almanızdan gurur duyuyoruz. Anlatacağınız önemli projeleri dinlemeye devam edelim:

İbrahim IRMAK- “Projebank07” projemizle dijital çağa uygun bir mobil uygulama geliştirdik. Kadın Çiftçiler ve Kadın Kooperatifi ortaklarından oluşan 600 kişilik dev bir kadroya geleneksel ve doğal yöntemlerle üretilen tarım ürünlerini aracısız ulaştıran Antalya Köy Pazarı projemiz benzersiz bir üretici pazarı modeli olarak kuruldu ve çalışmaya başladı. Avokado, Zeytin, Portakal, Tohum tanıtım filmlerimiz ile Antalya’nın ürünlerinin tanıtılması ve Pazar değerinin geliştirilmesi çalışmalarına imza attık.

Türkiye’de bir ilk olan Kadın Çiftçi Akademimizle Kadın çiftçi Eğitiminde yeni bir dönemi araladık. Akademisyenlerle kadın çiftçileri buluşturduk ve 25 haftalık eğitime aldık. Akademi sonunda kadınlara Belediyeden ücretsiz dükkan ve satış olanakları sağlayacağız. Antalya’nın Yenilebilir İçilebilir Otları projemizle Antalya florasına farklı bir bakış açısı kazandırarak tarım ve gıda besin paketine yeni eklenebilecek ürünleri ortaya çıkardık.

BİLKE- Sinoplular tüm Sinop severler, bu söyleşiyi okusun istiyoruz, Sinop tarım alanında böyle örnek çalışmalarla isim yapsın amacıyla söyleşimizi sürdürüyoruz. Projelerinizi heyecanla dinliyoruz.

İbrahim IRMAK- Türkiye’nin bolca tükettiği ancak henüz yetiştiriciliği ülkemizde yapılmayan Kahve Yetiştiriciliği projemiz ile serada ve açık alanda kahve yetiştirme denemelerine başladık. Hedefimiz ülkemizin kendi kahvesini kendisi yetiştirmesi ve cari açığı azaltmak.

Yine kakao, ananas, hurma, kaju, argan gibi pazar değeri yüksek ürünlerle ilgili yeni çalışma hazırlıklarım var. Manavgat –Anamur arası bölgenin Coğrafi Bilgi Sistemleri kullanılarak Potansiyel Uygunluk Haritasının çıkarılması ve “Mikroklimatik Tropik Bölge” ilan edilmesi gündemimde. Başta Akdeniz’e doğru boşa akan Manavgat Çayının, Anamur’a doğru sulama altyapısı ile birlikte aktarılması, orman mevzuatında değişiklik yaparak Avokado, Kahve, Kakao gibi ülkemizin yoğun ithalat yaptığı ya da ihracat potansiyeli olan tropik orman meyvelerin orman ürünü kabul edilerek kesilen, kesilecek çam plantasyonları yerine planlı bir şekilde açıkta ve örtü altında tropik ürün deseni oluşturulmasını hedefleyen bir proje çalışıyorum.  Bunun için gerekli ARGE ve girdi temini mekanizmalarının oluşturulması gerekiyor. Bunu yaparsak kısa vadede 1 milyar dolar, orta vadede 5 milyar dolar, uzun vadede 10 milyar dolar artı değer elde edilebilecek bir bölgeye dönüşebilmesi imkanı var. Bu konuda çalışmaya başladım. Birçok çalışmamız var. Severek bunları yapıyoruz.

BİLKE- Severek yapılan çalışmalar böyle güzel sonuçlar alıyor. Projelere emeğinizin çok olduğu anlaşılıyor. Sesimizi ilgililere duyurabilsek ve sizin de bu projeleri Sinop’ta gerçekleştirmeniz mümkün olsa.  Çok değerli konulara değindiniz, sizin Türkiye ikincisi olduğunuz bir sınav hatırlıyoruz, bu sınav hakkında bizi bilgilendirir misiniz?

İbrahim IRMAK- On binlerce kişinin katıldığı Ak Parti siyaset akademisinde, Gebze Birinciliği, Kocaeli Birinciliği ve akabinde Türkiye ikinciliği derecesiyle 2013 yılında Sayın Cumhurbaşkanımız ile Yurt dışına gitme ödülünü kazanmıştım. Siyaseti kahvehane köşelerinden kurtarmak ve bilimsel bir düzene sokmak, bilgili siyasetçiler yetiştirmek amacıyla Cumhurbaşkanımız tarafından projelendirilip uygulanan Siyaset Akademisi Türkiye genelinde yüz binlerce katılımla 17 kez düzenlendi. Üç fakülte bir yüksek lisans Dört Üniversite mezunuyum. Alnımızın teri bu derecemiz gelecek için halka hizmet etme araçlarına ulaşmak için bir  umut değil  sadece duvarda asılı bir hatıraya döndü.

BİLKE- Başarılarınız daim olsun, Sinop iline atanmanız ve örnek projelere imza atmanızı umut ediyoruz.  Memleketi için canla başla yılmadan çalışanlarımız çoğalsın, topraklarımız değerlensin, insanımız üretmeye yönlendirilsin. Üretmek isteyip cesaret edemeyenler, resmi kurumlardan rehberlik, bilgi desteği ve yönlendirme bekliyorlar. Okurlarımız, özgeçmişinizi de merak edecekler. Özgeçmişinizden bahseder misiniz?

İbrahim IRMAK- 1978 yılında, Sinop’un Durağan İlçesinde doğdum. İlkokulu Durağan’da, ortaokulu Sinop’ta okudum. Lise öğrenimimi İstanbul Halkalı Ziraat Meslek Lisesinde tamamladım.

Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Ziraat Fakültesi Hayvansal Üretim Programı Zootekni Bölümünden “Ziraat Mühendisi” olarak birincilikle mezun oldum.

BİLKE-Bir üniversite yetmez diyenlerdensiniz. Ziraat Fakültesinden başka bitirdiğiniz üniversiteler  hangileri?

İbrahim IRMAK-

2-Anadolu Üniversitesi Sosyoloji bölümü Lisans Programını Yüksek Onur derecesi ile bitirdim, “Sosyolog” ünvanı aldım.

3-Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi Uluslararası İlişkiler Lisans programından “Kamu Yöneticisi” ünvanıyla Yüksek Onur Derecesi ile mezun oldum.

4- Eskişehir Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Çevre Yönetimi Yüksek Lisansı programından “Çevre Yönetimi Uzmanı” ünvanıyla Yüksek Onur derecesi ile mezun oldum.

Halen Halkla İlişkiler ve Reklamcılık 1.sınıf öğrencisi olarak eğitime devam ediyorum. Yaşam boyu eğitim idealine inan bir kişiyim. Mümkün olduğunca okumaya devam edeceğim.

BİLKE–  4 üniversite ve yüksek onur derecesi ile mezun olmak güzel bir duygu olmalı. Sizi tebrik ediyoruz, dileriz başarılarınıza başarılar katar ve başarılarınızdan toplum da faydalanır. Görev alanlarınız hakkında neler söyleyeceksiniz?

İbrahim IRMAK- Çalışma hayatıma önce Kuzuluk Köyünde Müdür Yetkili Vekil Öğretmen olarak başladım.  Sonra Kars Tarım İl Müdürlüğü Çiftçi Eğitim ve Yayım Şubesinde,  Sinop Erfelek İlçe Tarım Müdürlüğünde, Sinop Durağan İlçe Tarım Müdürlüğünde, Sinop Dikmen İlçe Tarım Müdürlüğünde teknik personel olarak çalıştım. Durağan’da çalışırken İlçe Tüketici Hakem Heyeti raportörlüğü ve Durağan İlçe Tüketici Hakem Heyeti Başkanlığı görevini ek görev olarak yaptım.

BİLKE- Ziraat mühendisi olarak çalıştıktan sonra yöneticiliğe nasıl geçtiniz?

İbrahim IRMAK- 2010 yılında Görevde Yükselme Sınavını kazandım ve Gümüşhane Kelkit İlçe Tarım Müdürü oldum. 2012 yılında Kocaeli Darıca İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü, 2015 yılında Kocaeli Gebze İlçe Tarım Müdürü oldum. 2018 yılı Haziran ayından itibaren Antalya Tarım ve Orman İl Müdürlüğü, Koordinasyon ve Tarımsal Veriler Şube Müdürü olarak görevimi yürütüyorum.

Görevimden başka birçok internet sitesi ve yayın kurumunun kuruluşunu gerçekleştirdim, 2007-2010 yılları arasında Durağan Anadolu Ajansı Yurt Muhabirliği yaptım.

BİLKE- 2008-2009 yıllarında, derneğimizin Durağan ile ilgili kültür çalışmalarımıza, dernek başkanımızın derleme ve kitap çalışmalarına da yardımcı oldunuz.

İbrahim IRMAK– Çalışmayı, yardımlaşmayı seviyorum.  Yerel ve ulusal gazete ve dergilerde de çalıştım. Tarım ve kırsal kalkınma konuları başta olmak üzere yayınlanmış çok sayıda makale, şiir ve denemelerim oldu.

BİLKE- Bir gün denemelerinizi kitap olarak görmemiz mümkün olacaktır. Bu güne kadar hangi STK’larda görev aldığınız?

İbrahim IRMAK- Sivil toplum Kuruluşlarında aktif görev aldım. 2011 yılı Kelkit Organik Tarım Derneğinin Kurucusu 2013 yılı Kocaeli ve İstanbul Sinop Dernekler Federasyonu KOSİDEF Kurucu Başkanı, 2013-2018 yıllarında Durağan Dernekler Federasyonu DUDEF Başkan Yardımcısı, 2018 yılında Sinop Dernekler Konfederasyonu SİNKON Kurucusu olarak kamu yararına gösterilen çok sayıda sivil toplum faaliyetinin planlanması ve uygulanması aşamalarında yer aldım. Orta derecede İngilizce biliyorum, evliyim 2 kızım var.

Sivil toplum faaliyetleriyle ilgili olarak bir rüyam var. Uygulamalı tarımsal üretim ve gıda üretimine dair ücretsiz teknik bilgi ve tecrübe paylaşımını içeren açlıkla mücadele etmeye katkı sağlayacak küresel bir derneği kurmak istiyorum. İki yılı aşkın süredir beynimi zorlayan  “Balık vermek değil balık yetiştirmeyi öğretmek lazım”  olarak özetleyebileceğim hayalimi gerçekleştirmek ve küresel sorumluluğumu yerine getirmek istiyorum. Dünya üzerinde yaşanan sorunlar ile ilgili olarak bazı meslek grupları inisiyatif alıp küresel sivil toplum örgütlerine dönüşüyor. Mesela “Sınır Tanımayan Doktorlar”, “Sınır Tanımayan Gazeteciler” gibi.
Uzmanlık alanları ile ilgili dünyanın özellikle dezavantajlı bölgelerine gönüllü ücretsiz hizmet veriyorlar. Türkiye’de bildiğim yerli bir doktor yapılanması ise ” Yeryüzü Doktorları”
Ziraat Mühendisleri ne yapabilir? Sorusuna cevap olarak bir küresel dernek kurma hayalim var. Bunu gerçekleştirmeyi çok istiyorum. Özellikle küresel Afrika sömürüsü ve sistemsel sebeplerden dolayı Afrika’nın bitmez tükenmez yoksulluğuna çözüm noktasında katkı sağlayabilmek amacım.

Sinop’ta ise çeltikten kestaneye, hindicilikten besiciliğe, sebzecilikten meyveciliğe, tavukçuluktan mantara, arıcılıktan geleneksel pekmez üretimine, balıkçılıktan el sanatlarına, kooperatifçilikten  orman meyveciliğine bir çok alanda güzel çalışmalar yapabilmek mümkündür. Bu çalışmalar Sinop’un ekolojisine, insan sermayesine ve piyasanın beklentisine uygun yerel özellikleri önceleyen ve geliştirmeyi hedefleyen çalışmalardır.
Sinoplu Diyojen Büyük İskender’e demişti

‘’Gölge etme başka ihsan istemem’’ diye. Hayatım boyunca öğrendiğim bir gerçek varsa oda Sinoplunun yaşadığı ülkeye sonsuz katkılarının olduğu ama bazen Sinop insanın birbirine gölge etmeyi gelenek haline getirdiği olmuştur. Buradan ünlü filozof hemşerimiz Diyojen’in sözünü biraz değiştiriyorum ve diyorum ki

Sinoplu artık birbirine gölge etmeyi bırakıp, birbirine destek verirse Sinop ve Sinoplu ülkemize ve dünyaya daha çok katkı sunacaktır.”

Sinop’ta tarımsal anlamda bir değişim ve dönüşüm başlamalı. Tarım konusunda önemli çalışmalar yapılabilir. Bu anlamda bende bir Sinoplu olarak dışardan elimden geldiğince her zaman memleketime her türlü desteği vermeye hazırım.

BİLKE- Bize zaman ayırdığınız ve deneyimlerinizi ve hayallerinizi paylaştığınız için teşekkür ederiz. Anlattıklarınız, Sinop için gerekli bir görev adamı olduğunuzu düşünmekte haklı olduğumuzu kanıtladı. Görevinizde ve hayatınızda başarılar dileriz.

BİLKE-21 MART 2020

 

Etiketler: , , , ,

KONUĞUMUZ VAR, BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?

 

BİLKE– Konuğumuz “KUYUMCULUK KİMYASI” kitabı yazarı İsmail ERSOY. Sinop toprağı ile ilgili araştırmalarımızı sitemizden takip eden Ersoy ile 2015 Mayısında tanıştık. Derneğimizi ziyaret etti ve konu hakkındaki bilgilerini bizimle paylaştı. Farklı alanlarda memleketimiz için önemli çalışmalara imza atmıştı.  Bu çalışmaları okurlarımız ve üyelerimizle paylaşmak istiyoruz. Sayın İsmail Ersoy, bize kendinizi tanıtır mısınız?

İsmail ERSOY– Ben Gerze doğumluyum, sülalemize Eski Ömerler derler, eşim Kırşehirli olduğundan yaşamımızın çoğu Kırşehir’de geçti. Dedem Atatürk’ün postacısıydı.

Yıllarca köylerimizin kalkınması ve istihdamın artması ile ilgili çalışmalarda ihracatçı firma temsilciliği yaptım. Çoğunluğu uzun yıllar getirisi olan sanayi bitkileri ve onlardan üretilecek tıbbi ve aromatik (hoş kokulu) yağlardı.

BİLKE- Bu bitkiler nedir, hangi illerde bu üretimi yaptınız?

İsmail ERSOY- Bitkiler arasında kekik, lavanta, defne ve mersin yaprağını sayabilirim. Kekik ekim alanımız, Kırşehir ve Konya oldu. Konya’daki Köylüler ilaveten lavanta da diktiler. Denizli Gözler kasabasını da ekim alanı olarak tavsiye ettik. Üreticiye üretim yeri ve satışı konusunda, ihracatçı firma temsilcisi olarak yardımcı oldum.

BİLKE- Böyle bir çalışmaya danışmanlık yapmanız çok önemli. Sürdürülebilirliği konusunda bize bilgi verebilir misiniz?

İsmail ERSOY– Üretim devam ediyor. Kırşehir’de alanlar genişlemezken, Konya’da çeşitli yerlerde 3000 dönümü geçti. Kekiğin merkezi olan Denizli Gözler Kasabası üretimi de yıllık 7-8 bin ton oldu; Konya’nın ise 2000 tonun üzerinde. Konya’da da distile ve küçük ambalajlama tesisi de kurdular. Tamamı ihracata dönüktür. Dünya ihracatının % 80 i Türkiye’den yapılıyor. Dünyada tüketim devamlı artıyor Bu sene de talebi karşılayamadılar bir yıl önceki fiyatlar neredeyse % 50 arttı.

BİLKE- Peki lavanta üretimi ne durumda?

İsmail ERSOY– Lavantaya gelince, üretici 6 yıldan bu yana her yıl iyi para kazanıyor ve üretim alanları da hemen hemen 2 katını geçmiş durumda. Türkiye’nin bu alanda Bulgaristan’a yetişmesi mümkün değil. Türkiye’de üretim buharlaşmanın çok olduğu Isparta ve İzmir gibi bölgelerde yapılıyor. O da damıtma ürünü yağın reçinesi çok yüksek olması sebebiyle ihracatı olmuyor. Ordu, Samsun Belediye parklarından alıp işlediğimiz numunelerde reçine oranı düşüktü ve daha iyi kokuluydu. Yağı da güney illerimiz ve Konya’ya göre daha yüksek olduğundan ihracat yapılmasına uygundur.

Kokulu lavanta fidelerini ise Bulgaristan bağlantılı Türk firmasından aldılar ( Bursa) Şu an da ben de Ufak ta olsa küçük aile işletmeleri kurup çıkan yağlarını pazarlıyorum.

BİLKE– Bu çalışmalarda ihracatçı firma temsilcisi olarak danışmanlık yapmışsınız. Şimdi Gerze’de ikamet ediyorsunuz, bu çalışmalar keşke ilimizde de yapılsa. Sinop ve Gerze için bu çalışmaları yapmayı düşünür müsünüz?

İsmail ERSOY, derneğimizi ziyaretinde Sinop çamur banyosu ile ilgili toprak numunelerini incelerken

İsmail ERSOY– Bu konuda biraz doluyum. Çünkü bu çalışmalara başlamadan önce, Sinop’ta yapmak istiyordum. Valiye gittim ve projeyi anlattım. Valinin tavsiyesi ile gittiğim müdürlükte, projelerimi anlattım eğlencelik oldum. O hırsla Orta Anadolu’da Tarım müdürlüğüne uğramadan işimi Ziraat Odasıyla hallettim. 1100 dönümde Kekik ve 300 dönümde yağ üretimine geçiyoruz.  Şimdilik hedefimiz küçük işletmeler olmaları içindir. Düşünün Bir defne yağına dahi Distilasyon kuramayan veya kurduramayan Bir vilayet, 1 Tl ye satılan yaprak 2.5 – 4 dolar arasında ihraç ediliyor ve ben de üzülerek seyrediyorum.

BİLKE- Sizin gibi üretken insanlar her dönemde aynı zorlukları yaşıyor. Bürokrasinin çarkının, ayrı bir döngüsü var. Orada, koşulsuz emirlere itaat önde geliyor. Yaratıcı zekaların ürettiği yeni projelerle ilgilenen bulunmuyor. Sizin anlattıklarınızı dinlediğim zaman, bu memleketin evladı olarak çok üzülüyorum. Resmi kurumlar, çalışkan, üretken ve yaratıcı zekaları neden değerlendirmiyor ki? Var sayalım ben kurum yetkilisiyim ve bu kuruluşlardan neler bekliyorsunuz, tavsiyeleriniz nelerdir diye soruyorum?

 

İsmail ERSOY- Köylerde Boş arazilerde gilaburu kekik, lavanta, kızılçam yaprağı esansı; ormanlarımızda da mantar, yabani ginseng yetiştirilebilir. Yanında kooperatiflerle, kuru gıdalar tabii meyve suları örnekleri ile de çoğaltılabilir.

Bu konular bilinçli üretimle, çevrede istihdam yaratabilir. Tabi ki bu projelerin gerçekleşmesi için, bazı devlet birimleri idarecilerinin kaprislerini de bırakmaları gerekir. Önce PAZAR geliştirme, sonra dürüst üretim prensibiyle çalışılmalıdır. Ayrıca, süt ürünleri imalatında yeni teknikler ve konservasyon, aynı durumda da zeytin değerlendirilebilir.

BİLKE- Sizin Sinop ve köylerinde yaptığınız araştırmalar olduğunu öğrendik. Söz dağarcığı alanında Sinop köylerinden derlediğiniz filler, bilmeceler, batıl inanışları, site okurlarımızla paylaşırsanız seviniriz.

İsmail ERSOY– Arşivimde, bu araştırmalarımdan birçok doküman bulunuyor. Dosyalarıma bakmam gerekiyor, kitap olarak bastırmak istiyordum. Kuyumculuk Kimyası kitabım basıldı, diğer işlerim de yoğundu, araştırmalarım dosyalarda kaldı. Yeniden gözden geçirip, sitenizde paylaşırım.

BİLKE– Verdiğiniz bilgiler örnek alınacak niteliktedir. Umarım bu bilgiler, faydalanmak isteyen kuruluş ve kişilere ışık tutacaktır. Sinop için yeni bir üretim ve istihdam alanı doğması dileğiyle size çok teşekkür ederiz.

 

Etiketler: , , , , ,

“SÜTLEK GÜNÜMÜZ”

               Çorak köyündeki öğrencimizin çalışkan annesi keçileriyle

       Bugün yine yolumuz köylere düştü. 4K Projesi kapsamında Dikmen ilçemize doğru yol alıyoruz. 1981 yılında Dikmen Küplüce köyünde öğretmenlik yapan biri olarak, tekrar aynı köye gelmek beni çok farklı etkiliyor. O zaman okul vardı, köy nüfusu daha fazlaydı ve köyler daha canlıydı.

Öğrencilerimizi ve ailelerini ziyaret etmek ve hediyeleşmek amacıyla önce Küplüce köyüne geldik. Dağlı ailesi ile mısır tarlasından “SÜTLEK GÜNÜ” için mısır kırdık.

Köyde her aile, ev yapmak için kemerleri sıkma yolunda çok tecrübelenmiş görünüyordu. Kullandıkları evler çok eskiydi. Köylerimizdeki yaşam ile şehir yaşamı arasında köprü kurma yolunda, birbirimizin farkında olmalıydık. Köy evlerinden kareler:

Eli öpülesi analarımızdan biri. Hızarı elinde odun biçiyor. Selam verdik, hemen yola çıktı bizi karşıladı, halimizi hatırımızı sordu.

SÜTLEK GÜNÜ, Çorak köyünde de devam etti. Yine bir öğrenci evindeydik. Hediyelerimizi verdik.

Mısır tarlasından kırılan mısırlar közlenmek için hazırlandı.

Güzel bir günde, güzel insanlarla beraber vakit geçirdik. Beni en çok etkileyen tarafı, aracı ile hediyelerimizi götürmeye yardımcı olan eski öğrencimin içtenliği ve candanlığıydı. Eski öğrenciden yeni öğrencilerimize  bir köprü oluşmuştu. Teşekkürler yüreği temiz, yardımsever ve çalışkan öğrencim. İlkokul yıllarındaki gibi yüreğinin sıcaklığı gözlerinden okunuyor. Sen var ol sağ ol. İyiler hep var olsun….

Yaşar SARIKAYA

 

Etiketler: , , , , , , , , , ,

SİNOP BAĞ ÜZÜMÜ VE CEYHAN ÜNAL

BİLKE A.Y.SARIKAYA- Söyleşi konuğumuz, bir emekli öğretmen. Neden konuğumuz olduğuna gelince, onu diğer insanlardan ayıran bir özelliği var. Biliyorsunuz Bilke’nin sloganı “GELECEĞE ÜRETELİM”. Olasılıklar içinde beyin fırtınası yaratan ve yeni çalışmalara kapı aralayanlar konuğumuz oluyor. Farklı işlere imza atıyor ve üretiyorlar ya da bir konuya yeni bir bakış açısı getiriyorlar.

Sayın Ceyhan ÜNAL, söyleşimize sebep olan konuyu bize anlatır mısınız?

Ceyhan ÜNAL-   1923 yılında mübadele ile Sinop’tan göçen Rumlar, adada şarap üzümü yetiştirirlermiş. 80-90 yaşındaki Sinoplular bu tarımı bilirler ve anlatırlar. Çukurbağı-Asmakaya- Üzümlüdere- Nisi Köyü gibi yerlerde üzüm bağları varmış. Rumlar bu üzümlerden şarap yaparlarmış.

Mübadelede Rumlar gidince, Müslümanlar şarap içmek günah diye üzüm yetiştirmemişler. Ve bağcılık ölmüş. Yakın zamana kadar, 3-5 üzüm asması kendini bir ağaca atarak ölümden kurtulmuş. Ben bu üzümü yetiştirmeye ve eski kültürü yaşatmaya çalıştım.

BİLKE A.Y.SARIKAYA-  Üzüm, 100 yıla yakın bir süredir neslinin devamı için kendini nasıl korumuş. İnsan, eğer doğanın matematiksel düzenine, ahengine uyum sağlasa ya, mutlaka ortaya güzel sonuçlar çıkar.

uzum-yetistirmek

Ceyhan ÜNAL-  Evet, üretmeye istekli olan izleri- ipuçlarını arıyor ve buluyor.   Sinop üzümünü nasıl yetiştireyim diye araştırma yaptım.  Amerikan radarından emekli, aslen adalı olan şimdi bostancılı köyünde yaşayan Cevat Kalyoncu’nun, üzüm meraklısı olduğunu öğrendim. Bunlardan çelik elde edip yetiştirmiş. Üstelik şarap da yapmış. Ben bunu merak ettim, gittim gördüm. Üzümler ve şarap çok güzel olmuş.

BİLKE A.Y.SARIKAYA-   O zaman, eski Sinop bağ üzümü çeliklerini bulup yaşatmaya çalışan kişi Cevat Kalyoncu’dur.

Ceyhan ÜNAL-   Evet, ben ondan çelik aldım ve yetiştirdim, 3 senedir üzüm veriyor. Belediye Başkanımız Sayın Baki ERGÜL’ de organik tarımla ilgili olduğu için çeliklerden başkanımıza da takdim ettim. O da kendi tarlasında çelikleri üretiyor. Bu üzümler, Şarköy’de, Tekirdağ’da, Çanakkale’de, İmroz ve Bozcaada’da yetiştiğine göre Sinop’ta neden olmasın. Sinop’ta yetişen bağ üzümlerini ziraat mühendislerine gösterdim. Bir kiloluk salkımları dallarında gördüler. Çeliklerden onlara da verdim.

uzum-baglari

BİLKE A.Y.SARIKAYA–   Emeğinize, yüreğinize sağlık, düşünce olumlu, adımlar olumlu. Olumlu adımlardan, topluma faydalı sonuçlar doğuyor. Bu adım, Sinop halkı için yeni bir istihdam kapısıdır. Bilke adına sizi kutluyorum. Şimdi bize kendinizden bahseder misiniz?

Ceyhan ÜNAL-   Ben emekli öğretmenim. 12.10.1937 yılında Sinop-Uzungürgen köyünde doğdum. İlkokulu köyümde okudum. Ne yapacaksın, tek seçeneğim Göl Köy Enstitüsüne gitmekti,  yatılı olarak 1950 yılında oraya yerleştim.

Tahta kaşıktan madeni çatal kaşığa geçiş. Benim için büyük bir yenilikti. Bizi orada ilk karşılayan, makarnanın çatalla yenileceğini öğreten Fehmi Aydın’ı hiç unutmam.

BİLKE A.Y.SARIKAYA– Fehmi AYDIN’da Bilke’nin konuğu oldu, onun söyleşisini okumanızı tavsiye ederim. Bu söyleşileri daha sonra kitaba dönüştürmeyi düşünüyorum. Sizlerle söyleşilerimizde, kendinize ait yaşam deneyimlerinizden konuşuyoruz; ama günümüzde herkes birbirinden duyduğu, çaldığı bilgilerle köpükten baloncuk yapıp oyun oynuyor…..Sonra köpükler patlayıp sönüyor. Sanal dünyada yaşayan çocuklar- gençler gittikçe gerçek hayattan uzaklaşıyor. Demek ki 1950 yılında Uzungürgen köyünde tahta kaşık kullanılıyordu. Şehir merkezine en yakın köyümüz oysa. Cumhuriyet dönemini Frenk takımlar giyip salonlarda dans etmek, Fransız mürebbiyeler, dadılar tutup ellerini sıcak sudan soğuk suya değdirmemek olarak algılayanlar kendilerine AYDIN dediler. Onlar lüks içinde yaşarken 1950 yılında Sinop’un en yakın köyü ağaç kaşık kullanıyor. Bir de dağ köylerimizi düşünmenizi istiyorum. 2007 yılı araştırmalarımda, 2000m yüksek köylere çıktık. Evlerin içinde yaygı yok, tuvaletlerde alt yapı yok. Ahşap evlerin 2. Katında tuvalet var, atıklar direk bahçeye atılıyor.

Ceyhan ÜNAL-  Sinop köylerinin durumunu biliyorum. Gelelim tahsilime, ben ilkokulu köyümde okumuştum. Köyümden Köy Enstitüsüne gittim, orada birçok yeni şey öğrendim. Yatılı okulda öğretmenlerin davranışı anne babadan farklı değil. Allah hepsinden razı olsun. Binalar bizden önce yapılmış, bize bakımları kalmış. 4-5-6. Sınıflarda yaz tatilinden bir ay önce gidip sınıfları badana boyası, akan kiremitlerin değiştirilmesi ile bizim sınıf görevli. Biraz zahmetli olduğu için binaların tepesinden indirmiyorlar. Bir gün düşme tehlikesi geçirdim. Ancak bu görevden alındım, boyacı oldum. Boyacılık işi öğretmenlikte de işime yaradı. Göl’de 45 tane bina vardı, binaların her duvarını başka renge boyadık. Badananın içine kırmızı, mavi, yeşil, sarı toprak boyaları katmak suretiyle renkli boyaları elde ettik. Okul yüksek bir yerden bakıldığında ilkbaharda çiçek açmış meyve bahçesine benzemişti. Ben bu renkli badana işini öğretmenlik yaptığım Ordu Köyü Okulunda da tatbik ettim. Milli Eğitim Müdürünün de çok hoşuna gitmişti. Ben derslerden ziyade sebze, meyve işlerine de meraklı olduğum için bahçıvanın yanından hiç ayrılmazdım. Kalem ve göz aşılarına sebze dikim işlerini de öğrenirdim.  20 kiloluk beyaz lahana yetiştirdiğimizi Kastamonu Doğru Söz Gazetesi yazmıştı. Köyümde de lahana yetiştirdim. 20 kilo olmasa da babama ispat ettim.

BİLKE A.Y.SARIKAYA– Genç yaşlarda kendinizi üretme alanında ispat etmeniz, bu günkü nesillere örnek olmalı diye düşünüyorum. İnsanlar, yaratıcı zekasını kullanarak, kendine özgü işler ortaya koymalıdır. Yoksa iki kapılı dünya hanından gelen geçenlerden biri oluruz.  Sinop’ta 1952-53 yıllarında 20 kg lahana üretmek iyi bir örnek. Daha sonra neler oldu devam edelim:

Ceyhan ÜNAL-  1954 yılında köy enstitüleri kapatıldı. Öğretmen okulu oldu. 5 sene olan okul 6 seneye çıktı. Okulun öğretmen kadrosu hemen hemen eskisi gibi kaldı. Nihayet biz de öğretmen olduk. Sinop ili Erfelek ilçesi İnesökü köyüne atandım. 1959 yılında halen sağ olan eşim Sabriye ile evlendim. Bir yolunu bulup eşimin öğretmenlik yaptığı Ordu köyüne atandım. 23 yıl orada kaldım. Raporlarım iyiydi, iyi çalıştım.  Ordu köyünde öğretmenlik yaparken, tarımsal çalışmalarda gübre kullanımını, hayvanların bakımlarını da öğrendim. Kuduz köpek ısırmalarında aşı yaptım.

Hayatımda unutamadığım olayı anlatmak istiyorum. Okulun hemen yanındaki koca Süleyman’ın ineğini köpek ısırmıştı. Veteriner, ben her gün gelemem, ilaçları vereyim Ceyhan Hoca’ya iğnesini vurdurun demiş. Ben de her gün hayvanın iğnesini yaptım. Aşı sekiz günde bitti. İnek beni her gördüğünde möö diye bağırırdı. Bu olay,  hiç unutmadığım olaylar arasındadır.

BİLKE A.Y.SARIKAYA– Hayvanların sadakati ve iyiliği bilmelerinin örneği çoktur. 23 yıl o köyde çalıştınız ve inek sizi her gördüğünde selamladı ve teşekkür etti demek ki.

Ceyhan ÜNAL-  Beni çok etkiledi zaten. Ordu köyünde çalışırken, yurtdışındaki işçilerin çocuklarını okutmak için öğretmen istediler. Müracaatım kabul edildi.  5 yıl Almanya’da kaldım. Yaşam tarzımda, mesleğimde, bağ bahçe görevimde bilgi ve becerilerimi artırdım.

1983 yılında cumhuriyet ilkokuluna 1992 yılında da kısa bir müddet için İstiklal İlkokulunda öğretmenlik ve yöneticilik yaptım.

35 yıl 2 ay 10 gün sonra emekli oldum.  Çalışırken Zafer Emlak Konut Kooperatifini kurdum. 5 yıl içinde 158 daire yaptırdım. Bu benim en çok sevdiğim olaydır. Sinop valiliği bu kadar kısa zamanda çok cüzi bir parayla yapılan bu inşaat için teşekkür belgesi vermiştir.

Emekli olunca her işten elimi ayağımı çeksem hapı yutardım. Kendimi meşgul edecek bir iş buldum. Kendim tarım ve ziraat işlerine adadım. Çok memnunum. Uzungürgen köyünde atadan kalma yolun kenarında tarlalarımız olduğu halde, şoseye 1 km uzaklıkta bir tarla daha aldım. Ziraat yapıyorum. Neden yolun kenarına değil de bir km uzaklıkta, çünkü her gün 500 belki de daha fazla arabanın geçtiği yol kenarında yetişen sebze meyve sağlıklı değildir. Organik bahçe için bakanlığa müracaat edildiğinde müsaade edilmez.

Çocuklarım bana 15 dönüm bir tarla aldılar, içinde elektrik, su var. Bir konteynır yerleştirdim. Banyo tuvalet yaptırdım. Yaşanacak bir hale getirdim. Sinop’ta yetişen her türlü meyveyi diktim.  Şu anda 300’ün üzerinde meyve fidanım var.

En önemlisi eskiden Sinop’ta yetişen sonra vazgeçilen yerli bizim iklimimizin meyvesini dikmeye devam ediyorum. Örneğin İskilip elması kaba tatlı denilen hiç kurtlanmayan çok dayanan birçok elma armut çeşitleri yetiştirmeye çalışıyorum.

BİLKE A.Y.SARIKAYA– Size BİLKE adına teşekkür ediyorum. Dilerim bu söyleşiyi gençler okurlar. Sinop’ta birbirinin fotokopisi olan yaşamlar sergilenirken, belki yeni ufuklar açılır umudunu besliyoruz. Başka bir söyleşide, yeni bir üretme örneğinde buluşmak dileğiyle.

 

Etiketler: , , ,