RSS

  KAYBOLAN DEĞERLERİMİZ ve KETENDEN COTONA YOLCULUK

25 Ara

ARAŞTIRMA

YAŞAR SARIKAYA -2006

KETENDEN COTONA

             Karadeniz kıyı şeridinden içerilere doğru giderseniz, dağların ötelerinde zor koşullarla karşılaşırsınız. Halkımız, bu zor koşullarda, günün teknolojisinden uzakta yaşarlar. Aynı zaman diliminde yaşamın bu zıtlığı, insanı gerçekten hayretlere düşürür. Yolunuz bir gün oralara düşerse, sizi içten karşılayan, lokmasını paylaşan dost yüzler bulursunuz. Karşılık beklemeden, tanrı misafiri diye içten konuk ederler, giderken çantanıza azık da koyarlar. Yoksundurlar ama, gönülleri zengindir.

Yaşamlarının içindeki her ayrıntı, ayrı bir inceleme ve araştırma konusudur. Türküleri, oyunları, ritmleri; giyimleri, konuşmaları….tüm folklorik özellikleri  ile, eski zamanlardan günümüze değin Anadolu kültürlerinin izlerini taşımaktadırlar. Zengin kültür birikimi, araştırma, inceleme ve derleme çalışmalarının, bilimsel olarak yapılması gereğini ortaya koyar. Kültür değerlerimizi korumak için, ciddi ve kalıcı çözümlere ihtiyacımız vardır.  Yıllardır, her ilimizin geniş bir halk kültürü arşivine sahip olmasını hayal eder dururum. Bilgilerin yıllara göre tasnif edildiği, sözlü tarih, ses ve görüntü kayıtlarının olduğu çok geniş kültür bilgi bankası, yani kültür belleği. Buna ihtiyacımız var. Artık kaynak kişilerimiz yaşamamakta, sorularımızın cevaplarını alamamaktayız.  Değerlerimiz, kaybolmakta, yok olmakta, sandıklarda bile eser bulamamaktayız. Anadolu coğrafyası, eski çağlardan beri kültür yatağıdır. Halk kültürlerimiz korunmalı ve yaşatmalıyız.

tatlicak-ayar-40

img_0167

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Gerze ve Dikmen yöresi göynek nakışı fotoğrafları

         Sinop ilçe ve köylerinde 1970li yıllardan beri araştırmalar ve derlemeler yapıyorum. Araştırmalarımdan, keten üzerine yaptığım çalışmaları paylaşmak isterim. Eskiden, yöremizde giysi için kullanılan ana malzeme ketendir. Keten tarımı, Sinop köylerinde 1940lı yıllara kadar yapılmış, şimdi  yapılmamaktadır. Köylü keteni önce tohum olarak tarlaya eker, uzun işlemlerden sonra da keten bezi haline getirir. Kumaş kelimesi yerine, bez kelimesi kullanılır. Çok uzak köylerde yaşlılar, hala keten dokumadan giysiler giyerler.   Keten dokumadan çarşaf, örtü, giysi, heybe, peşkir, havlu; liflerinden ise ip, urgan yapılır. En ince eğirilmiş keten ipinden dokunanlar, gelin çeyizi olarak kullanılır. Ata yadigarı eski giysiler, sandıklarda saklıdır. Şimdi keten tarımı yapılmadığı için, yeni üretim yoktur .  Kültür Müdürlüğü, Halk Eğitimi Merkezleri ve Kız Meslek Liseleri, köylerde olan keten kumaşları ve ipleri toplayarak, el sanatlarımızı yaşatmaya çalışmaktadırlar. Modernize edilerek tasarlanmış kıyafetler, otantik desenlerin kullanıldığı pano, heybe, terlik gb ürünler bu çalışmalardandır. Ayancık ilçe Belediyesi KETEN FESTİVALİ düzenleyerek, keten dokumasını canlandırmaya çalışmıştır. Ama bu çabalar, Sinop ketenini ekonomik pazarlara çekememiştir.

dscf6197


                                             Dikmen yöresi paça nakışı fotoğrafı, sandıklarda kalan son örneklerden

Şimdi bir köy sandığını açalım. Sandık kokusu, bizim bildiğimiz parfüm kokularına benzemez.  Her sandık açıldığında, geniş zaman yoğunluğunun içine girip, zamanlar arası kokuyu hissederim. Sandıklardaki eserlerin değeri kadar, onu açan kişinin yüzündeki ifade de çok değerlidir. Sandığın kapağını değil de, sanki yüreğindeki sırların kapısını açar. Birer, birer tanıtır. Sandıkta yıllarca saklanmış keten eserler, kimlerin emeğidir kim bilir? Keten tohumundan tarlaya, tarladan hasada, hasattan dokuma tezgahına kadar, hangi eller değmiş, emeği ile bezemiştir. Kök boyaları ile boyayıp, tel, tel sayarak işlemiştir. Onları, dikişi ve moda tasarımı ile ayrı; el nakışı, deseni, renkleri ve kök boyası ile ayrı incelemek gerekir. Özenle işlenen nakışlarda, yıllar öncesinin umutlarını, sevdalarını buluruz Teninde toprak kokan nasırlı ellerin,  hünerlerini işin aritmetiğini bilircesine hesapla keten bezine yerleştirdiğini görmek, insanı düşündürür.

aynckyaka

aynck-gysi-on

Ayancık ve Türkeli  yöresi yaka nakışı

GÖYNEK: Kadınların iç entari olarak kullandıkları giysinin adı göynektir. Göynek kelimesini incelediğimizde, kökünün GİY olduğunu buluruz. Giyinilen anlamında yani giyinek, göynek olarak yerini almıştır. Etekleri diz altına kadar uzanan, uzun kollu bu entarinin önü 20- 25 cm açıktır. Ayancık ve Türkeli köylerinde göynek yakası nakışla işlenmiştir. Dikmen ve Gerze köylerinde, bu nakış göyneğin arka ucundadır. Çok ender olmasına rağmen arkada, sırt ortasına da işlendiği tespit edilmiştir. Keten yetişmeyen yüksek köylerde, göynek ve paça pamuklu dokumadan yapılmıştır.

Türkiye’nin dört bir yanını dolaşalım, dokuma tezgahlarına, keten, ipek veya pamuk dokumasına mutlaka rastlarız. İpinin kalınlığı, kalitesinde işlenen desenlerin çeşidi ve renklerin kullanımında farklılıklar göze çarpar. Sinop ilimizin ulaşım sorunu olan  köylerinin bazılarında, el dokuması giysiler hala kullanılmaktadır.  Kadın ve erkek iç giysisi olarak hazırlanan kumaşlar, el nakışı ile süslenmiştir.   1981 yılında Gerze- Küplüce köyünde öğretmenlik yaparken, okul öğrencilerim,  POÇA denilen dokuma bezinden başörtüsü kullanıyordu. Bu gün de keten çarşaf, peşkirler, çemberler sünnet yatakları hazırlığında aranan  malzemelerdir.

KETENİN ANAVATANI

Çok eski çağlarda Asya’nın batı kesimlerinde kendiliğinden yetişen keten bitkisi, daha sonra Anadolu ve Mezopotamya’da, Mısır’da tarımı yapılarak, Asya,Avrupa,Amerika kıtalarına yayılmıştır. Her yöre, tohuma coğrafyasından özellikler, insanından yenilikler katmış ve keten günümüzde çok değişik amaçlarla kullanılan bir bitki olmuştur.

Latince ismi’’Linum usitatissimum olan keten, Latince’de çok faydalı bitki anlamına gelmektedir. Orhunca’da ‘KUUTY’ kelimesi kumaş anlamında kullanılmıştır. Bu kelime, zamanla Anadolu’da kadınlarımızın kullandığı üçeteğe kutni olarak verilmiştir. Kutninin, sözlük anlamı, pamuktan yapılmış, pamuk cinsinden olan, pamuk gibi demektir. İngilizce’de ise, cotton(koton)pamuklu, pamuklu bez anlamına gelmektedir

İnsanın yaşamına çok eski çağlarda giren keten, sağlıklı kumaş olma özelliği ile tüm dünyaya yayılmıştır. Kumaş, ip, halat olma özelliğinden başka,ketenin tohumu da sağlığımızı ilgilendiren özellikler içermektedir. Vücudumuzun kendisinin üretemediği yağ asitlerini, keten tohumu yağı içermektedir. Keten tohumunun içerdiği bu yağ asitleri ( omega 3-6-9),vücut sıcaklığının korunması, sinir kılıflarının yapılması(miyelin kılıfı),dokuların korunması ve enerji üretimi için hayati önem taşımaktadır.  Kalp hastalıklarına karşı koruyucu, kolesterol ve tansiyon düşürücü etkiye sahiptir. Yakın zamanda yapılan araştırmalarda, keten tohumunun kabuklarında lignan isimli çok önemli ve faydalı özellikleri olan bir madde bulunmuştur.  İşin bu boyutu başlı başına yeni bir araştırma konusudur. Bu araştırmalardan habersiz olan köylümüz, keten tohumunun sırrını kendi yöntemleri ile keşfetmiş ve şifa için kullanmıştır. Keten tohumunu toz haline getirip, ağrılı hastalar için, kaynatarak kullanmışlardır.

Yaşar SARIKAYA-2006

 
Yorum yapın

Yazan: 25 Aralık 2016 in Kültür Arşivi

 

Etiketler: , ,

Yorum bırakın