RSS

DURAĞAN KİLİMİ

08 Eki

A. Yaşar SARIKAYA- 08.10.2020

2006 yılında Durağan’da 3 gün derleme ve araştırma yaptım. Nakış ve desen konusunda ilimizin en zengin ilçesi olduğunu gördüm. Hele mahramada rakibi yoktu. Kadın entarisi önündeki işleme ise bildiğim kadarıyla Türkiye’de tekti.

3 gün boyunca, türkü, hikaye, masal, oyun, giysi ve işlemeler konusunda çalıştım. Dolu dolu geçen 3 gündü. Kameraman, kaynak kişilerle görüşme, soru soran bir tek kişiydim. Amaç kültürümüze hizmet etmekti. Bu güzellikler kaybolmamalı, gelecek kuşaklara taşınmalıydı.

2020 yılında yapacağım kilim sergisi için çekimlerini yaptığım kilim örneklerinin sergide sergilenmesi için çok kişi ile görüştüm. 20 telefon görüşmesi yaptım ama sonuç alamadım.

Sergide eski kamera çekimlerinden fotoğraf çektim ve sergiledim.

Durağan’de HEYBELİ denen heybe
Durağan torba
Durağan kilim

Durağanlı, çalışkan bir hukuk öğrencisi ile görüştüm. Bizim için köyünden bilgi topladı ve bize ulaştırdı. Bu araştırma için Ülkünur ERDOĞAN’A çok teşekkür ediyoruz.

Durağan’da Üçlü Dokuma

Ülkünur ERDOĞAN- ANKARA UNV. HUKUK ÖĞRENCİSİ


Sinop’un Durağan ilçesinde Durağan çuvalı, heybesi ve torbası olmak üzere üçlü bir takım dokurlarmış. Bunlar hakkında bilgi edinmeye çalıştım. Durağan ilçesinin Aşağı Karacaören köyünde yaşadığım için bilgi toplama ve araştırma işine kendi köyümden başladım. Köyümüzün kuruluşunun çok eskiye dayanmamasından ve köyümüzün Durağan merkeze çok yakın olmasından dolayı köyümüzde dokuma işleri geri plana atıldığından çok fazla bilgi toplayamadım.

1955 doğumlu Hatice Çetin ile bir sohbet gerçekleştirdim. Köydeki gençler olarak biz Hatice Ebe diyoruz. Hatice Ebe bana bildiklerini şöyle anlattı:
“Kızım, ben sadece bir kere annemle torba dokumuştum. Torbayı büyük yün saçaklardan yapmıştık.
Boyutu 80 ilmeğe 80 ilmekti. Her ilmek 4 düğümden oluşuyordu. Başka bir şey hatırlamıyorum. Bizim köylerde böyle şeylerle uğraşılmaz. Bunları dağ köyündeki kadınlar yapardı önceden. Durağan’da oturan bir tanıdık yapardı ama o da 3 sene önce rahmetli oldu.”
Hatice Ebe’nin gelini 1977 doğumlu Mükerrem Abla ise şöyle dedi:
“Önceden Kızılcepet köyünde yapılır diye duyardık ama o köy bize çok uzak hiç bilmiyoruz ki hâlâ yapılır mı yapılmaz mı? Bir de önceden Durağan Halk Eğitimde dokuma kursları açılmıştı ama biz gidemedik. O kurslara kim gitti kim öğrendi hiç bilmiyoruz.”

Kendi köyümden toplayabildiğim bilgiler bu kadardı. Beybükü, Ortaköy, Dağdelen gibi farklı köylerlerde olan ilkokul arkadaşlarım Betül Güngör, Ayşe Özlü, Gamze Nur Kabakçı gibi arkadaşlarım da benim için
kendi çevrelerinden bilgi toplamaya çalıştılar ancak onlarda bir bilgi edinemediler. Sanırım bir kültür daha yavaş yavaş yok oluyor.
Ülkünur ERDOĞAN

 
Yorum yapın

Yazan: 08 Ekim 2020 in sinop kilimleri

 

Etiketler: , ,

Yorum bırakın