RSS

PSİKOCOĞRAFYA “monograf”

16 Eyl
FOTO KAYNAK :İFSAK BLOG

16.09.2022- Sinem ŞAHİN YEŞİL

Psikocoğrafya ve Bir Şehir Gezgininin Anıları

Giriş
Kent, insanların üzerinde yaşadığı, her gün evlerinden okullarına, iş yerlerine ve oradan tekrar evlerine döndükleri rutin istikametlerle örülmüş, suskun bir mekân değildir. Modern, kapitalist yaşamın dayattığı rutinler, alışkanlıklar, düşünmeden, körcesine yapılan gelgitler kırılmalı, çevrenin farkına varılmalıdır.

Acaba kent bize neler anlatmakta, neleri göstermektedir ve onun içinde yaşayan “Ben”, sürekli soluduğum havanın farkına vardığımda neler hissetmekteyim? Psikocoğrafya işte bu soru ve itirazlardan yola çıkarak
oluşturulmuş bir inceleme alanıdır. Georg Simmel, Henri Lefebvre ya da Michel De Certeau gibi
önemli kent düşünürlerinin hemfikir oldukları bir konu vardır: Modern kent, insanların davranışlarını, alışkanlıklarını, ilişkilerini, giyinişlerini, zihinsel yapıları ve duygusal yönelimlerini güçlü bir şekilde
etkiler. Metropol insanı üzerinde duran Simmel’e göre (2004) bu etkiler, düşünce biçimimizden sosyal ilişkilerimize kadar pek çoko lguyu belirler güçtedir (s.13-19). Bir psikocoğrafyacı olarak kabul
edilen düşünür De Certeau (1984), kente, sakinleri tarafından yazılan bir “metin” olarak bakar ve onun semiotik açılımlarını okumaya çalışır. Ona göre kentin mekânları “yürüyen” insanların sayısız eylemleri
tarafından yaratılan retorik alanlardır (s.92-93).

Durumculara (Situasyonistler) bir zamanlar yakınlığıyla bilinen Henri Lefebvre (1991) ise uzamın zihinsel, fiziksel, sosyal olarak nasıl kurulduğu, tarihsel olarak nasıl koşullandığı ve bunların “gündelik hayat” üzerindeki etkilerini araştıran artsüremli bir uzam teorisi geliştirir.

Tüm bu düşünceler, modern psikocoğrafya için önemli verilerdir. Kentin insan, insanın kent üzerindeki etkisi pek çok araştırmanın, yazının hatta romanın konusu olsa da bunun “psikocoğrafya”
adı altında özel bir bilgi edinme pratiği olarak terimleştirilmesi, 1950’lerde gerçekleşir. İsim babası Guy Debord’un Les Lévres Nues adlı dergide sıkça belirttiği gibi, psikocoğrafya, coğrafya ve psikolojinin
karşılıklı etkileşimini araştırır.

Son zamanlarda duymaya başladığımız mekânın insan üzerindeki etkisini inceleyen bir çalışma ve düşünme yöntemi olan “psikocoğrafya”yı tanıtmak, bu yazının ilk basamağını oluşturuyor.
Bunun için terimin geçmişine, Batı’da modern kent yaşantısının başladığı zamanlara kadar uzanmak gerekmektedir. Nitekim modernleşen kentin sorunlarını, yerlerin, bölgelerin insanlara hissettirdiklerini,
düşündürdüklerini fark etmek ve bunları anlatıya dönüştürmek, psikocoğrafyanın temel meselelerinden biri olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle ilk kısımda yöntemin düşünsel ve tarihsel olarak
beslendiği damarları, günümüzde ve geçmişte ilgilendiği konuları, terimin değişen şartlar altında kendi içinde geçirdiği dönüşümü ve kendilerini “psikocoğrafyacı” olarak nitelendiren kişilerin kimler olduğunu,
savundukları ilkeleri kısaca anlatmaya çalışacağım.
Yazının öncelikli amacı ise psikocoğrafya ile edebiyat arasında bir ilişki kurmaktır. Bu amaçla psikocoğrafi bir okuma denemesinde bulunacağım. Ancak psikocoğrafya, henüz edebi metinlere yönelik bir
eleştirel okuma yöntemi olarak geliştirilmiş değil. Kenti okumaktan ve onu anlatmaktan söz edebilir ya da anlatı mekânlarının karakterler ve okuyucular üzerindeki etkilerini inceleyebiliriz. Ancak yine de psikocoğrafi bir okuma gerçekleştirmiş olur muyuz? Öyleyse bu yöntem doğrultusunda bir okumanın kriterleri neler olmalıdır ki onu diğer kent anlatılarından, anlatılardaki mekân analizlerinden ayırt edebilelim.
Bir başka deyişle psikocoğrafi bir anlatının belirleyici özellikleri neler olmalıdır? Öte yandan metinlere bu doğrultuda bakmak ne işimize yarayacak? Psikocoğrafya, edebiyat metni hakkında bize farklı
olarak ne söyleyebilir? Yazımda bu soruları elimden geldiğince göstermeye çalışacak, örnek metin üzerinden değerlendirmelerde bulunacağım.
Ancak bu yazı, psikocoğrafi okuma üzerine bir ilk denemedir ve elbette yöntem sorunları daha derinlikli incelenmelidir.-Sinem Şahin YeşilMonograf-Edebiyat Eleştirisi Dergisi ISSN 2148-3442 …

YAZININ TAMAMININA AŞAĞIDAKİ LİNKTEN ULAŞABİLİRSİNİZ

 

Yorum bırakın