RSS

Etiket arşivi: anneler

BURUK ACI DOLU MAYISIN İKİNCİ PAZARI

09.05.2023- YAZAR- HAYAT KÜTÜPANESİ

MAYISIN İKİNCİ PAZARI…

Emekli olsa bile, böylesi öğretmen anaların kapısı hep çalar Mayısın ikinci pazarı.

Daha birinci sınıfa giderken çantasına doldurmuştu yalnızlığını, sırf okusun diye babası onu yurda yerleştirdiğinde yeni bir anne getirmişti küçük kardeşlerine baksın niyetiyle. Düğmelerini dikecek, akan burnunu silecek, terledikçe giysilerini değiştirecek, beslenme çantasına taze kurabiyeler koyacak bir anne hayal ederdi.

Bir gün okulun koridorlarında koşarken ayağı kaydı ve düştü. Başını kaldırdığında yanı başında bir kocaman gülümseme ile kalktı ayağa.

-Bir yerin acımadı ya evladım.

Tüm öğretmenlerin tanıdık kelimeleriydi ağzından dökülen genç kadının. Kendi çocuğundan gayrı bu mesleğe gönül vermiş tüm öğretmenler gibi ana gibi çıkardı evladım, çocuğum sözü ağzından. Hiç bir yerini incitmeden ana kalbiyle kaldırdı düşen mendilsiz çocuğu yerden.

-Aaa bak düğmen de kopmuş, gel eve gidip annen dikinceye kadar böyle açık durmasın yakan.

-Yurttaki ablalar dikerler dedi çocuk, koşup çocukça terlemek için acelesi vardı.

-Hangi yurtta kalıyorsun?

-Yetiştirme yurdunda.

İşte böyle başladı anasız çocukla, düğmelerini diken öğretmenin öyküsü.

O günden sonra çocuk ne zaman güzel bir söz duymak, gülümseyen bir yüz görmek istese düğmelerini kopartıp bir alt sınıftaki öğretmenine koşuyordu. Daha da fazlası belki çocukça bir kurnazlıktan belki de gerçekten tembellikten ertesi sene bir seneyi tekrar etme pahasına o öğretmenin sınıfında en uzun boylu oğlan çocuklarının arasına katıldı. Geri sıralarda oturtmaya kıyamadı öğretmeni onu, diğerlerinden ayrı tutamazdı. Zaman zaman en çalışkanın yanına oturttu, baka baka öğrenir diye. Zaman zaman yaramazların sırasına, içlerinde en uslusu olup çıktı. Tembellik yaptıkça yaz okuluna bırakırdı, biraz daha öğrensin, biraz daha ev kurabiyesi yesin diye.

Bazen bir mendil koydu cebine, bazen kütüphanenin anahtarını taktı beline sorumluluk öğrensin diye. Başkaları ile kavga ettikçe konuşarak yatıştırdı ortamı. Bazen yalana sığınan çocukluğunu incitmeden sesini yükseltir, hayatı öğrensin isterdi. Sonraları evine götürdü, kendi kızını ablası yaptı. Bu sefer kurabiyeleri sıcak sıcak yemeye alıştı çocuk. İstediği yemeği söylerdi.Yaparlar beraber yerlerdi. Evin çocuğu oldu hafta sonları beklenen. Yurttan izni oldukça, babası gelmedikçe hep yolunu düşürdü öğretmenin evine.

Hep ilk günkü gülümsemesi vardı öğretmenin yüzünde. Tüm öğretmenlerin en çok da anne olanların sıcak gülümsemesi. Beş yıl böyle geçti. Çocuk son zamanlarda ders çalışmaz, ödevlerini unutur, sınavlarda boş kağıt verir oldu.

-Böyle giderse seni sınıfta bırakmak zorunda kalacağım, ortaokula gidemeyeceksin dedi öğretmeni.

-Ben de zaten kalmak istiyorum dedi.

Niyet anlaşıldı.

-Sen nereye gidersen git sen istediğin sürece yanında olacağım sözünü verdi öğretmeni.

-Yemin et dedi çocuk.

Gözlerim yeminim dedi kadın ve çocuk orta okula başladı. Sonra çocuk ne zaman isterse geldi. Bazen sökük gömlekler getirdi, bazen harçlıklarından biriktirip aldığı bir çiçeği sundu. Büyüdükçe değişiyordu. Öğretmenin her zaman onun peşinden koşacak zamanı da yoktu. Ama hep bir gözü üzerindeydi.

Hastayım der gelirdi, seni özledim der gelirdi.

Bir gün geldi

-Ben okumayacağım artık, karar verdim otobüste muavin olacağım dedi.

Çok ısrar etmedi oku diye, zaten çocuğun kapasitesini biliyordu öğretmen. Bugün olmazsa yarın tökezleyecekti. En azından işsiz güçsüz kalıp,serseri olmazdı. Yanına alacağına söz veren şoför de eski öğrencisiydi. Tamam dedi, senin istediğin olsun.

O günden sonra küçük şehrin küçük otogarında çalışmaya başlayan çocuk, ilk defa öğretmenini misafir ettiğinde muavini olduğu otobüse, gözlerindeki pırıltıyı anladı diğer yolcular.

Yine bir gün askere gidiyorum elini öpeceğim, hakkını helal et, diye geldi çocuk.

Her gelişinde cebine bir şeyler koyardı öğretmeni bazen şeker, bazen kurabiye, bazen para, bazen temiz bir mendil. Ama her seferinde eksiksiz sevgisini koyardı gözleriyle, incitmeden öğütlerini verirdi bazen kızıp sesini yükseltse de. Bu sefer de askere giden çocukların analarının dualarını koydu cebine.

Askerden döndü yine geldi. Zaman olur kayıplara karışır gelirdi, bazen telefon eder, bazen kapıdan uğrardı. Belki şu sıralar yine gelmiştir. Evlendim ilk kız çocuğuma senin adını koyacağım müjdesini veriyordur.

Emekli olsa bile,bile böylesi öğretmen anaların kapısı hep çalar Mayısın ikinci pazarı. Belki aklına eser yine o çocuk gelir. Belki analı anasız yüreğini açtığı diğer çocukları da gelir diye, hep sıcak kurabiyeler olur fırında.

FOTO VE YAZI HAYAT KÜTÜPHANESİ’NDEN ALINTI

 
Yorum yapın

Yazan: 09 Mayıs 2023 in Eğitim

 

Etiketler: , , , , , , ,

BENİM ANAM

14.12.2022- BİLKE KONUK YAZARLAR

Köydeki evimizin altında hayvanların barındığı ahır, odunluk ile birlikte tavukların barındığı kümes vardı. O yıllarda, bu gün gibi saat çeşitleri yoktu. Evimizde kurmalı zemberekli bir saat vardı. Sık, sık arızalanırdı. Saatimizin bozuk olduğu zamanlarda kümesteki gür sesli horozumuzun ötüşünden vaktimizi anlamaya çalışırdık.

Eğer horoz gecenin ortalarında ikilerde falan öterse;

“İlk horoz vakti” derdi babam.

Sabaha yakın saatlerdeki ötüşüne de, sabah yaklaştı diye saatin hemen kaça geldiğini horozun ötüşüne göre tahmin ederdi. Anam Mutlaka horozun ikinci ötüşüyle birlikte kalkar, o gün yapılacak işlere erkenden başlardı. Evin bütün işleri ona bakardı. Yalnızdı, ne yardımcı kızı ne de gelini vardı.

Önce babamın sabah yemeğini hazırlar, aşağı dama iner inekleri sağar, onlara yemini verip, eşekleri doyururdu. Kümeste dışarı çıkmak için acele eden tavukları salıverir onları yemlerdi. Bunlar ne ki gün boyu bir sürü işler onu beklerdi. İnekler saat dokuza doğru keşik güden çobana katılacak, dam temizlenecek. Akşamın odunu çırası hazırlanacak, samanlıktan hayvanların samanı getirilecek, temizlik yapılacaktı. O günün sütü pişirilecek varsa yayık yayılacak, böyle yoğun işleri tamamlayıp üstüne üstlük bir de tarlaya giderdi.

Çift sürme zamanı babama tarlada yardım ederdi. Hasat zamanı da orak biçer, ekin toplar tırmık çekerdi. Eve dönünce bu işlerin bir bölümü gene yapılacaktı. Bazen de ben yardım ederdim. Elektrik yoktu. Odamız gaz lambası ile aydınlanırdı. Evin Gaz lambasını yakmak, ocağı yakarak evi aydınlatmak bazen bana düşerdi. Babamın işi daha da ağırdı. Anam aynı işleri usanmadan yapar asla yorulmazdı. Yoksulluğun getirdiği sıkıntılar bitmezdi. O yıllar geçinebilmek hayli zordu. Gelir yoktu. Bazen anam boş zamanlarda ıstar dokur Babama destek olmaya çalışırdı.

Benim anam ömrü boyunca bir erkek gibi hep çalıştı O lüks giysiler giyemedi Ayakkabıları hiç yeni olmadı. Gezemedi, göremedi. Sinop neresi tanımadı. Ömrünü yokluk yıllarında, zorluklar içinde tamamladı. Azimli, çilekeş tam bir Anadolu kadınıydı. Onun yokluğunu her zaman yüreğimde hissediyorum

Hasan MUSLU

 
Yorum yapın

Yazan: 14 Aralık 2022 in KONUK YAZARLAR

 

Etiketler: , , , , , , , , , , , ,