RSS

Etiket arşivi: atatürk ve çocuk

BUNALIYORUM ÇOCUK…

21.05.2024-Şerafettin GÜÇ-Karamanoğulları Tarihi Araştırmacısı Eğitimci Yazar

“Bunalıyorum çocuk, büyük bir acı içinde bunalıyorum…” Bu sözler cumhuriyetimizin kurucusu ve Türk Devrimi’nin büyük önderi Mustafa Kemal Atatürk’e ait. Peki, Atatürk’ü bu sözleri söylemesine iten sebep neydi?

0 yıl süren bir savaş sonucunda Anadolu yıkıntıya dönmüş, halkı ve doğal kaynakları sömürülmüş, insanları cahil bıraktırılmıştı. Elbette, bitkin ve yorgun bir ülkede savaşı kazanmış olmak yetmeyecekti, ülkeyi kalkındırmak ve ilerletmek gerekiyordu.

Üstelik yatırım yapacak para yokken, Osmanlı’nın borçları da ödeniyordu. Bu da yetmezmiş gibi, dünya ekonomik bunalımı çıkageldi.

Bunalım, bir şeyler üreterek satmaya çabalayanları da yiyip bitirecekti.

İşte bu koşullar altında kıvranan halkının sıkıntılarını doğrudan ondan dinlemek için, Gazi yurt gezisine çıktı. Yol boyunca dura dura, halkı dinleye dinleye 6 Mart 1930 günü Isparta üzerinden Antalya’ya ulaştı. Gazi, kaldığı evin bir odasına Hasan Rıza Soyak’la birlikte çekilerek, kapıyı kapatır ve bir koltuğa oturur:

BUNALIYORUM ÇOCUK

Çok yorgun ve sinirlidir. Elleri titreyerek sigarasını yakar ve şöyle konuşur:

Bunalıyorum çocuk, büyük bir acı içinde bunalıyorum. Görüyorsun ya, gittiğimiz her yerde devamlı dert, şikâyet dinliyoruz… Her taraf derin bir yokluk, maddi, manevi bir perişanlık içinde… Ferahlatıcı pek az şeye rastlıyoruz; memleketin hakiki durumu bu işte.

Bunda bizim bir günahımız yoktur; uzun yıllar hatta asırlarca dünyanın gidişinden aymaz, birtakım şuursuz idarecilerin elinde kalan bu cennet memleket; düşe düşe şu acınacak hale düşmüş.

Bu arada beni en çok üzen şey nedir bilir misin? Halkımızın aklında kökleştirilmiş olan, her şeyi başta bulunandan beklemek alışkanlığıdır. İşte bu zihniyetle; herkes, her şeyi Allah’tan bekleyiş ve rahatlık içinde, bütün iyilikleri bir şahıstan, yani şimdi benden istiyor, benden bekliyor; ama nihayetinde ben de bir insanım be birader, sihirli bir gücüm yok ki…

İleri milletler seviyesine erişmek işini; bir yılda, beş yılda, hatta bir nesilde tamamlamak da imkânsızdır. Biz şimdi o yol üzerindeyiz; kafileyi hedefe doğru yürütmek için, insan gücünün üstünde, gayret sarf ediyoruz; başka ne yapabiliriz ki?

KAYNAK

Atatürk’ün özel kalem müdürlüğünü yapan, en yakınındaki isimlerden Hasan Rıza Soyak’ın “Atatürk’ten Hatıralar” kitabından alıntıdır.

(1) Hasan Rıza Soyak, Atatürk’ten Hatıralar, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2019.

(2) Atatürk’ün Eskişehir-İzmit Konuşmaları, Kaynak Yayınları, İstanbul, 1995.

(3) Yalçın Kaya, Bozkırdan Doğan Uygarlık-Köy Enstitüleri, Cilt 2, Tiglat Matbaacılık, 2001.

BİLKE YORUM: Yaramaz çocuklar vardır, anneleri ne derse desin inadına tersini yaparlar. Toplum sahnesinde aynı örnekleri görmekteyiz. Gruplaşmaların amacı, inatlaşmak yerine erişeceği sonlar için üretmek olmalıdır. Nedense takıntı, bilinç kanallarını tıkıyor ve bağlıyor. Kuru kuru boş tartışmalara yol açıyor. El etek öpme ve padişahlık sevdası hiç durmadan dile getiriliyor. Aralarında ağzından emdiği süt burnundan gelen bebeğin de olduğu 20 çocuk, bir gecede babası tarafından boğduruluyor. Bu durumun övünülecek neresi var? DLT’ den sonra hiç Türkçe sözlük ve Türk kültürü çalışmaları yapılmıyor. Bununla övünmeli miyiz?

Üreten bir lider olan ATATÜRK, gelecek kuşaklara bilişimin sözleri ile, çok VERİ DEPOLAMIŞTIR. Düşünceleri, fikir sanat boyutu, uygulayıcılığı ile örnektir. Tartışma ve inatlaşma ortamı olamaz.

 
Yorum yapın

Yazan: 21 Mayıs 2024 in Bilinmeyenler, Eğitim

 

Etiketler: , , , , , , ,