RSS

Etiket arşivi: bayram

BENİM GÖZÜMLE CUMHURİYET

26.10.2025-Ayşe EKŞİ ELMACI

Cumhuriyet Benim Gözümle, Cumhuriyete günler kala kalemimden…

Cumhuriyet benim için sadece tarih kitaplarının satırlarında duran bir kelime değil…

O, çocukluğumun bayraklarla süslü sokaklarında, okul bahçelerinde yankılanan marşlarda, kalbime kazınan o tarifsiz coşkuda saklı bir değer.

Yıllar geçti, mevsimler değişti ama o ilk heyecanın yeri hiç değişmedi.

Benim kuşağım Cumhuriyet’i, bir tören gününden çok daha fazlası olarak gördü.

Biz onu büyüklerimizin gözlerindeki ışıkta, anlatırken seslerine karışan gururda tanıdık.

Cumhuriyet, bizim elimizde büyüyen bir emanetti — bazen sessizce, bazen coşkuyla ama hep kalbimizin tam ortasında taşıdık onu.

Zaman akıp gitti. Çocuklukta anlamını bilmeden sevdiğimiz o kelimenin ağırlığını, yıllar geçtikçe yüreğimizde hissettik.

Ben büyüdüm, Cumhuriyet de benimle birlikte büyüdü…

Artık o, sadece bir rejim değil; bir duruş, bir irade, bir nefes kadar yakın bir değer.

Hatırlıyorum…

İlk 29 Ekim törenine beyaz çoraplar, kırmızı kurdeleyle katılmıştım.

Elimde küçük bir bayrak vardı, yüreğimde ise kocaman bir heyecan.

O gün farkında değildim belki ama, o bayrak sadece elimde değil, kalbimde de dalgalanıyordu.

Bugün dönüp baktığımda anlıyorum ki, Cumhuriyet bir günde kutlanacak bir miras değil;

her sabah özgürce uyanabilmenin, düşüncelerini korkmadan söyleyebilmenin, eşitçe var olabilmenin adıdır.

Ve ben, bu topraklarda doğmuş bir kadın olarak, Cumhuriyet’in bana kattığı her değerin farkındayım.

Ne mutlu bize ki bu emaneti,

geçmişin fedakârlıklarıyla yoğrulmuş,

geleceğe umutla taşınan bir sevda olarak yüreğimizde yaşatıyoruz.

Yaşasın Cumhuriyet!

Nice 29 Ekimler gururla, coşkuyla, umutla…

 
Yorum yapın

Yazan: 26 Ekim 2025 in KONUK YAZARLAR

 

Etiketler: , , , , , , , , , ,

BAYRAM ETMEK ÖZDE VE SÖZDE

07.06.2025- Ayşe Yaşar SARIKAYA

Üstad Aşık Veysel ne demişti:

“Güzelliğin on para etmez

Bu bendeki aşk olmasa.”

İnsan, iç potansiyelinde var olan aşkı, seçtikleriyle özdeşleştirir. Konuyu, sigarayı ve alkolü ilk tadan kişi ile örnekleyebiliriz. İlk tadış acıyı hisseder, mide ve ciğerler rahatsız olur. Çevreden, sözcüklere yüklenen anlam etkisiyle bu acının “zevk” olduğunu kabullenerek. gittikçe alışkanlığa ve haz almaya dönüştürür. Sonra, aralarında inanılmaz bir sevgi akışı başlar.

Veysel’in dediği gibi” bu bendeki aşk olmasa, güzelliğin on para etmez”.

Böylece, maddesel ve duygusal yapının içten dışa- dıştan içe etkileşimi, insanı bağımlılığa doğru götürür. Gönül köşkünde, ona özel alan açar. Veysel ne diyordu” eylenecek yer bulamam, gönlümdeki köşk olmasa”. O, özdeki kendine ulaştığından, dizeleri su gibi akıp gidiyordu.

Sözcüklere, anlam elbiseleri giydiririz. Anlamlara, bellediğimizde olanları yükleriz.

Kurban sözünün anlamlarına bakalım mı?

Kurban, tüm dinlerin babası olan Hz. İbrahim’in, maddesel ve manevi algısının yaşanmışlık örneğidir. Kişide var olan tüm yanlışların kurban edilmesi öğretisi, milattan önceden beri devam etmektedir. Hz. İbrahim, tanrılara insan kurban eden kavimleri, bu ilkellikten kurtaran öncü bir peygamberdir.

“Eski Türkçede kurban: Bayçar – Türk, Altay ve özellikle Balkar halk kültüründe kurban. Türkçedeki “kurban” sözcüğünün içerdiği anlamdan daha geniş kapsamlıdır. İlahi bir amaçla kesilen veya doğaya salınan hayvan ya da doğaya saçılan yiyecek, içecekler ile tahılları da içerir.”(Nişanyan Sözlük)

“Arapça ḳrb kökünden gelen ḳurbān قربان “tanrıya sunulan adak” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Aramice/Süryanice ḳrb kökünden gelen ḳūrbānā קוּרְבָּנָא “adak, sunu, hediye” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük İbranice aynı anlama gelen ḳarbān קׇרְבָּן sözcüğü ile eş kökenlidir.”(Nişanyan Sözlük)

Herhangi bir şeye, bir Tanrı’ya veya kutsal kabul edilen bir objeye yakınlık göstererek sevgi bağıyla yönelme. Bu nedenle akraba kelimesiyle aynı köke dayanmaktadır. Akadca ḳerēbum/qerēbum (=yaklaşmak, yakın olmak) sözünden kaynaklanmıştır. Kirve kelimesinin de aynı kökten dönüştüğü görüşündeyim. Akadcada ḳarābu veya ḳerēbu sözü ‘takdis etmek, saygı ile anmak, dua etmek’ karşılığıyla da kullanılmıştır. Arapça karîb (=yakın) kelimesinin çoğulu akribâ’dır. Önceleri akribâ (=yakınlar) diye bilinen bu kelime, sonraları sehven akrabâ şeklinde telaffuz edilegelmiş. Arapçadaki akrabâ “(Ak Sözlük)

“Kurban kelimesinin Arapçası ذِبْح (zibh; boğazlama) veya hedy (hediye) dir.”

Sözü, yalnızca boğazlamak ile eşleştirenler de var. İçimizdeki köşkte neler oturtuyorsak, algılarımız da öyle şekilleniyor değil mi?

İçimize yani Veysel’in deyişiyle gönül köşkümüze doğruları, güzelleri yerleştirmeyi çağrıştırıyor bayramlar.

H. Bayram Veli’nin dediğini hatırlayalım:

Bayramım imdi, Bayramım imdi

Bayram ederler yar ile şimdi”.

İnsanlarımızın maddi manevi bayrama ermesi, ekonomik dengenin sağlanmasıyla yuvalar bayrama ermeli.

BAYRAM EDELİM DE HER GÜNÜMÜZ BAYRAM OLSUN!

 
 

Etiketler: , , , , , , , ,

BİR AVUÇ TÜRK DÜNYAYA MEYDAN OKUDU-NEW YORK TİMES OCAK 1923

29.10.2024- CUMHURİYETE VEFA BORCU OLANLARIN SESİ

Başkan olabilirdi, yerine birini bırakabilirdi, babadan oğula geçen bir sistem kurabilirdi. Bunları yapmadı. Baş olmak değildi niyeti, BAŞTACI oldu. Halk onu yüreğine koydu, baş tacı yaptı.

Bile bile Ata’ya ve Cumhuriyete dil uzatma modası çıktı ortaya. Eğer annelerine, dedelerine KURTULUŞ SAVAŞINI sorsalardı, NUTUK okusalardı, kulaktan dolma bilgilere itibar etmezlerdi. Cephelerde savaşanlar, gazi ve şehit olanlar, nutuk atan siyasilerle bir olur mu hiç? Karşıtlıktan beslenenler, karşı argüman üretmeyi neden görev edinirler ki.1900 doğumlulardan Cumhuriyeti dinleyenler, bu karşıtlığı anlayamıyor. Onlar, köyde kentte de yaşasalar, yurdu düşman işgalinden kurtaranlara minnet besliyordu. Çünkü vatan ve bayrak, ülkede yaşayan her ferdi temsil ediyordu. Bir kişinin, bir partinin, bir kuruluşun asla değildi.

Dış basın ne diyordu:

CUMHURİYET 101. yılın kutlu olsun.

 
Yorum yapın

Yazan: 29 Ekim 2024 in Eğitim

 

Etiketler: , , , , , , , ,

CUMHURİYET 101 YAŞINDA

26.10.2024- BİLKE

Derneğimizin 60 ve 65 yaş üstü üyeleri, geçen yıl Cumhuriyet Marşını 100. YIL coşkusuyla yürekten seslendirmişlerdi. Savaş yıllarından sonra kurulan Cumhuriyetin kıymetini biliyorlardı onlar. Köylerde, çığır açarak okula ulaşmaya çalışan öğretmenlerdi. Okulun duvarlarını badana yapan, bahçeye meyve fidanı diken, avlu tutanlardı.

Yürekten yaşamak vardır ya. Yürekten sevmek, yürekten kendini adamak. O neslin büyük çoğunluğu hep öyleydi. Kendi kazanmadan önce halkın kazanmasını düşünürlerdi. Öyle ideallerle yetişmişlerdi ki; ancak halk kazandığı zaman onlar kazanıyordu.

Doğayı korumak, bize sunduklarının karşılığını vermek ve topluma ulaşmak, her yurtsever vatandaşın görevi olmalıydı. 12- 13 yaşında Sinop köylerinden askere giden çocuklar unutulmamalıydı. O çocukların REFET-İ ASKERİ kayıtlarını BOA’DE gördüğümüzde, ağlamamak elde miydi?

CUMHURİYET BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN.

 
Yorum yapın

Yazan: 26 Ekim 2024 in Eğitim

 

Etiketler: , , , , , , , , , , , , , ,