RSS

Etiket arşivi: bilke çocuk oyunları

AY- NUR ve EKMEK VERMECE-1960’LAR SİNOP VE ÇOCUK

30.03.2024- Tufan BİLGİLİ

Yıl 1969… Sinop her zamanki dingin yazını yaşıyor…

Haziran ayıyla birlikte Sinop’ta pek de keyifli yaşanmayan ilkbahar bitmiş, Sinop’un –gerçek- yazı başlamıştı. Sinoplu gündüz; takalarla taşındığı Bahçeler, Yuvam, Öztürkler, Mobil, Karakum’ plajlarında ; akşam üzerlerinde, iskelede, parkta, aşıklar caddesinde; akşamları da çay bahçeleri ve yazlık sinema bahçelerinde yazın tadını çıkarıyordu.

Sinopludan farklı olarak çocukları da Denizden ve futboldan artakalan zamanlarda popüler oyunlarına / belki de kentteki –radarda görevli- Amerikalıların da etkisiyle ‘ekmek vermece’ oyunu da katmışlardı.

Oyun Amerikalıların beyzbol oyununun yerli versiyonuydu. Yalnızca atıcının elinde sopa, karşılayıcıların elinde eldivenleri yoktu. Oyun için bir sokak, yumruk büyüklüğünde lastik top ile iki iri taş yetiyordu. Çocuklar en az üçer kişilik iki guruba ayrılıyor, ebe olan gurup bir kişiyi ,kale denilen ortasında irice bir taş olan çemberin yanında bırakıyor. Diğerleri kaleden on beş, yirmi metre uzağa konulan iki taşın arasında yer tutuyorlar. Böylece kale ve taşlar bir üçgen oluşturuyor. Ebe elindeki lastik topu havaya atıyor. Rakip oyunculardan sırada olan havaya atılan topu yumruğu ile vurarak ebelerin/taşların olduğu yöne doğru savuruyor. En Çok üç kez vurma hakkı var. Vuruşu yaptıktan sonra mevcut taşlara koşarak ulaşma çabasına girişiyor. Ebe oyuncuları ise rakip taşlara ulaşmadan topu kısa sürede kaledeki arkadaşlarına ulaştırıp kalenin taşına değdirerek taşlara veya kaleye ulaşmadan rakibi elemeye dayalı bir oyundu.

….

Çocuklar mahalle aralarında Amerikan oyunu oynarken Amerikalılar da dünya insanını hayrete düşürecek bir başka oyunu oynuyordu…

Sinemadan sonra Sinop halkının en popüler kültürlenme, haber alma ve eğlence aracı radyolar:16 Temmuz günü Florida’nın Merritt Island kasabasında bulunan Kennedy Uzay Merkezi’nden Saturn V tarafından fırlatılan Apollo 11, NASA’nın Apollo projesinin beşinci insanlı uçuşuyla önce Ay çevresinde uçtuğunu; biri Dünya yörüngesinde olmak üzere Ay’a iniş manevralarını gerçekleştirdiğini : Ayın 21’inde de uzay aracındaki üç astronottan ikisinin Armstrong ve Aldrin’in Ay’ın Dünya’ya bakan tarafında Ay’a ineceklerini duyuruyordu.

Bilim çevrelerinde çok önemli sayılan heyecanla takip edilen bu olay Sinoplunun kendisini çok da ilgilendirmeyen sinema filmi izler gibi izlediği bir olaydı.

Çocuğun çevresinde de ortalama Sinoplunun yaşadığı gibi izleniyordu olay. Çocuk, radyodan izlediği bu durumu arkadaşlarıyla çok tartışmasa da ciddiye alıyordu.

Da… Tekelde muhasebecilik yapan amcasının arkadaşlarıyla konuyu tartışma biçimi ona tuhaf geliyordu. Kısa boylu, şişmanca, her zaman kısa kesili saçları yarı dökük, sempatik, zamanının okumuşlarından sayılan -orta okulu bitirmiş- Mustafa Amcası: Amerikalıların Ay’a gitmelerinin senaryodan ibaret olduğunu, Aya gidilmesinin mümkün olmadığını, çünkü Ay’ın bir nesne değil, bir nur,ışık olduğunu; Kuran’ın bunu böyle yazdığını iddia ediyordu. Bu iddiasını yine de çok yüksek sesle seslendirmiyordu. Yakın çalışma arkadaşları Müdür’ü Orhan (Tokça), Ambar Memuru Hakkı (Sönmez) Mübaya memuru Hasan (Özyürük) de konu ile ilgili net tavırlarını belli etmiyorlar, idare-i maslahat bir politika izliyorlardı. Böyle bir iklimde Mustafa Amca pek taraftar bulmamakla birlikte yine de keskin bir muhalefet ile karşılaşmamasının da rahatını yaşıyordu. Bir istisnası satışa bakan Öcal(Karabey) net tavır koyarak yaşananın insanlığın geldiği bilimsel gelişme olduğunu söylüyordu.

Ancak Artık orta okulda okuyan Çocuk, işittiklerinin doğruluğundan şüphe duymamakla birlikte bu düşüncelerini muhafazakar aile büyükleriyle paylaşmaya cesaret edemiyordu.

Nihayet Apollo’nun astronotları Neil Armstrong ve Buzz Aldrin’in 20 Temmuz 1969 günü saat 20:18’de (EEZ) Ay yüzeyine inmeleri; İnişten altı saat sonra 21 Temmuz günü 01:56’da (EEZ) Armstrong ay yüzeyine adım atamaları radyodan naklen yayımlandı. Ay’a ayak basarken, Armstrong “[bir] insan için küçük, insanlık için büyük bir adım” ifadesini anında Türkçeye çevrildi.

Bilim dünyasında fırlatılan yaratan, insanlığa yeni bir dünyanın yolunu açan bu olay Çocuk’un çevresinde de farklı insanlarda farklı heyecanlar uyandırmıştı. Ancak Mustafa Amca’nın itikadında bir sarsıntı söz konusu değildi. ‘Ay, nurdu ve üzerine inilip, basılamazdı. Tüm bunlar Amerikalıların oyunuydu.

Amerikalılar oyun oynarlar da bizimkiler boş dururlar mı? Parktaki teypte dönen; Hakkı Bulut’un o yıl moda olmuş ‘İkimiz bir fidanın güller açan dalıyız’ şarkısıyla da bizimkiler oynayıp duruyordu…

 
Yorum yapın

Yazan: 30 Mart 2024 in KONUK YAZARLAR

 

Etiketler: , , , , , , ,

ÇINGIRŞAK MI TAHTEREVALLİ Mİ?

09.04.2021-BİLKE

Çocukluk yıllarından akılda kalanlar, zaman tünelinden geçince ne kadar da değer kazanıyorlar. Her birimiz o anıların bizi yaşadığımız zamana doğru sürüklediğini biliriz. Yaşımız kaç olursa olsun, bir anda hemen çocuk oluveririz.

Sokak oyunları, yaratıcılığı ortaya koyan oyunlardı. İnsani değerler, dayatılarak değil de yaşayarak kazanılırdı. Sanayi ve teknoloji gelişti, bilişim teknolojileri de aldı başını gidiyor. Değerler konusu ise negatife doğru bir ivme kazanıyor gibi görünüyor.

Kaybolan kültürler, kaybettiğimiz değerler konusunda ısrarımız bu yüzden. Bu gün, eski sokak oyunlarından birine yer verelim dedik.

Araştırma, Hasan MUSLU, yazı ve fotoları gönderdiği için teşekkür ediyoruz.

Yazı ve fotoğraf: Hasan MUSLU

                                                                      ÇINGIRŞAK   

 

 Bayramlar yaklaşınca yüzümüzde sevinç gözlerimizde mutluluk olurdu. Eskilerde yaşandı eskilerde kaldı bayramlarda yaşanan o güzellikler.

Bayramda topluca yemekler, helvalar yenirdi. Etli pilav, sütlaç, incir uyuşturması vardı menülerde.

Erkekler kendi hallerince günü geçirirken bayanlarda bayramlarda kurdukları Çınkırşaklarda doyası eğlenip bayramın tadını çıkarırlardı.

Uzun bir ağaç ortadan delinip diktikleri direk üzerine geçirmek şekilde yapılmış başit bir düzenek. Uzun ağaç ortasında açılan delik sabit direğe geçirilir. Geçirilen delik biraz geniş olup dönmeye imkân sağlar. Hatta belli bir dönmeden sonra gıcırdama sesleri çıkarır bunun için de çıngırşak adını almış.

Bayram günü işleri bitiren bayanlar öğleden sonra çıngırşak yerine gelir eş tutarak karşılıklı binip dönmeye başlar. Bir taraf yüksek de iken yere değen kişi topuğunu vurarak dönmesinin hızlanmasını sağlar sonrada diğer arkadaşı bunu yapar. Ne kadar hızlı ve uzun binerlerse geçerliydi.

 Çıngırşağa sadece bayanlar değil erkeklerde binerdi. Bekâr genç ve erkek kızlar akraba ve diğer komşular sıra ile birlikte bayramı coşku ile geçirilirdi.

Bu Çıngırşağa binme âdeti çok yerde kalktı. Birkaç yerde ancak var. Kaybolan bu köy oyunlarından olan kültürümüz artık zamanla terk edilmiş ve unutulmuştur. Belki bir iki köyümüzde ancak kalmıştır..

ÇINGIRŞAK; Basit bir tahterevalli

 
1 Yorum

Yazan: 09 Nisan 2021 in Kültür Arşivi

 

Etiketler: , , , , ,