TARİHİN EN ESKİ UYGARLIKLARININ COĞRAFYASI ANADOLU
Farklı uygarlıkların, farlı zamanlarda konumlandığı Anadolu coğrafyası geniş ve derin kültürlerle doludur. Geçmişe damgasını vuran veya vuramayan toplulukların izleri, her yeni bulguda ilgi uyandırmaktadır. Anadolu coğrafyası, bu bulguları gözümüze sokarak bize ne anlatmaktadır? Kavimlerin, büyük imparatorlukların, koloni dönemlerinin yaşandığı Anadolu coğrafyası, tarihi hakkında neleri gizlemekte ya da afişe etmektedir?
Zamanımı Sinop kent ve köylerinde araştırmaya adamamın sebebi, bulunduğum coğrafyanın dünyaya örnek olacak kültür ve güçlü devlet birikimine sahip olmasıydı. Kültürün bilinç kodları, doğanın belleğinde saklıydı. Göbekli Tepe, Sümerler, Hititler dünyanın en eski kültürleri olduğuna göre, Sinop coğrafyasında yaşayanlar mutlaka bu kültürlerden izler taşıyor olmalıydı. Zorunlu göçler, Anadolu’nun demografik yapısını etkilemiştir kuşkusuz. Fakat bu hareketlilik, coğrafya insanının iç ve dış dünyasını çeşitlendirmiş, kültür ve sanat alanında zenginlik kazandırmıştır. Türkülerdeki saf ve eleştirel dışa vurumu, konuşmalarda esprili hiciv dolu yaklaşımı, el sanatları zenginliklerini asla göz ardı edemeyiz.
Örneğin İskoç çalgısı GAYDA, bizim tulum ile neden aynıdır? L. Rasonyi, ‘Macar Arkeolojisinde Hunlar, Avarlar, Macarlar’ adlı eserinde ‘Arkeologia Hungaria’ eserinin yazarı Barth’ın görüşlerine yer vererek; çifte düdüğün mazisini anlatır. Tulum’ ve ‘çifte düdük’le ilgili araştırmalar bu sazların bölgenin etnik oluşumunda etkin olan Avar Türklerinin enstrümanları olduğunu göstermektedir.
Bu yurdun insanı, bu gün içsel zenginliğini neden kaybetmiştir? Sanayi toplumundan bilişim toplumuna geçiş süreci, dünyayı küresel kontrole sürüklediği gibi, coğrafyamızı da etkisi altına almaktadır. Özgür iradesi ile iç dünyasını yansıtan insan modeli yok edilmektedir. Artık insanlar, veri depolayan dünya güçlerinin VERİ TABANI olmuştur. Toplumun siyasi eğilimleri, ekonomik ve kültürel farklılıkları bu güçlerin pazarlama taktiği belirlediği alanlardır.
Anadolu insanı, M.Ö. yer altı yer üstü kaynaklarını değerlendiren, güçlü devlet sistemini dünyaya örnekleyen sistemi nasıl kurmuş ise, şimdi de kurabilse keşke. Siyasete ve siyasetçiye tüm kontrolü vermek yerine, siyaseti kendisi kontrol etse, kölelik dönemlerine geri dönmese keşke.
Mu Kıtası, doğal afet sonucu yok olan bir kıtadır. Uygarlık düzeyi ve kültürünün dünyaya dağılımı dikkat çekicidir. Atatürk her alanda attığı başarılı adımlarla kendini değil, Türk toplumunu yüceltmeyi hedeflemiştir. Dünyada başarıları ile anılan lider olmak kolay değildir. Atatürk, Mu Kıtası hakkında araştırma yapmak üzere, Albay Tahsin Beyi Amerika’ya gönderir. Onun hatırasına saygıyla bu konuya yer vermek istiyorum:
Aşağıdaki link bu konuyu açacaktır.
http://ankaenstitusu.com/mu-kitasi-mitolojisi/
