RSS

Etiket arşivi: bilke sarıkaya

BEŞİKTE SİNOP’A YOLCULUĞUM

25.03.2022- Ayşe Yaşar SARIKAYA

Tilkilik Köyü kanlıca mantarı közleme

Neden köy kültürleri çalışması yapıyorsun, bırak şu köyleri diyen çok arkadaşım oldu. Popüler kültür, zengin görsel medya, sanal göz boyamalarla toplumu etkisi altına almışken, kendimi bu çalışmalara devam etmek zorunda hissediyorum. Doğanın belleğinde saklı olan izler, toplum bilincini etkileyen kültürler, insanlık için ne kadar önemli. Bu gün anlamayan, anlamamakta ısrar edenler olsa da, özü KENDİNİ BİLMEK erdemi olan çalışmalarım devam edecek. 2006 baskılı MEMLEKETİM TİLKİLİK kitabımda beşikte SİNOP’A yolculuğumu yorumladım. İyi okumalar…

*memleketim tilkilik * memleketim tilkilik * memleketim tilkilik

TİRKİLİK’TEN SİNOP’A UZANAN GERÇEK

1956 yılı Ekim ayıydı, Kezban gelin beşiği sırtında Tirkilik köyünden Gerze’ye yürüyordu. 7- 8 saat sürecek olan bu yolculukta, babası Molla Hasan’ın Mehmet de ona eşlik ediyordu. 8 aylık kızı Ayşe beşikte, 4 yaşındaki oğlu Mehmet de yanında idi. Mehmet, dedesinin diktiği çarıkları ayağına giymiş, küçük adımlarla onları takip ediyordu. Kezban gelin, annesinin dokuduğu 3 yün kilimi, bir gelinlik yorganı ve birkaç parça eşyasını eşeğe yüklemişti. Ablasının kocası Mehmet UYSAL, yükü Gerze’ye bırakıp sonra eşekle beraber tekrar köye dönecekti.

Kezban gelin, sabahın erken saatlerinde umuda yelken açmış, kaderine yürüyordu. Dere tepe geçti, zor yollardan Gerze’ye ulaştı. Akşam olmak üzereydi. Otobüsler Sinop’a sabah saatlerinde gittiğinden, akşam Gerze’de kalmak zorundaydı. Çocukluk arkadaşı Cılız’ın Emine Gerze’de evliydi. Onu buldular. 13 Şubat günü çıkan Gerze yangınında evleri yanmıştı. Yangından sonra 8 ay geçmişti ama hala çadırda kalıyorlardı. Kezban, o gece çocukları ile yangın çadırında misafir oldu.

Ertesi günü Sinop otobüsüne bindiler. Eşi Cafer Sinop’ta işe girmiş ve onları yanına çağırmıştı. Kezban gelin Sinop garajında indi, çocuklarını ve yüklerini toparladı. Cafer,  Sinop’a geldiklerinde at arabacısı Ömer’i bulun diye köye haber göndermişti. Babası da hemen at arabacısı Ömer’i sordu ve buldu. Sonra yüklerini yerleştirip kendileri de at arabasına oturdular. Arabacı Ömer,  onları adada Cafer’in verdiği adrese götürdü.

Beşikteki Ayşe, bu yolculukta olan bitenden habersizdi. Yaşadığı o günleri hafızasında Sinop’a taşımıştı. Ayşe, Sinop’ta büyüdü, okudu ve öğretmen oldu. Doğduğu toprakların kokusunu, beşikteki yolculuğu unutmadı. Annesinin yanık türküleri onun vefa duygusunu besledi. Ve bu kitaba vesile oldu…

Ayşe Yaşar SARIKAYA Memleketim Tilkilik

 

Etiketler: , , , , , , ,

NORMLAR SAVAŞI

18.11.2021-A.Yaşar SARIKAYA

DOLMUŞ DOLMUŞTU YANİ!

Dolmuşa, üniversite durağından bindiler. Gülme, şakalaşma ve espriler gırla gidiyordu. Dolmuştakiler, öğrencilere bakıp belleklerinde saklı anılarda gençliklerini buluyordu.

-Kaptan, üç öğrenci alır mısın?

– Beş öğrenci uzatabilir misiniz lütfen?

Diyerek, yol parasını elden ele uzatıyorlardı. Hiçbir yere tutunmadan cesaretle ayakta duran delikanlı da, arada bir kızların üstüne savruluyordu. Ah gençlik, her biri cıvıl, cıvıl hayat doluydu.

Aralarından biri, taş bebek gibi güzel, top model kadar alımlı bir kızdı. Düz fönlü, kızıl uzun saçları, başını sağa sola çevirdikçe, etrafa mis gibi şampuan kokusu yayılıyordu. Savrulan saçlarının mavi renkli perçemi de gözden kaçmıyordu hani. Savurduğu saçlar, arkadaşlarının yüzünü yalıyor sonra tekrar geri dönüyordu.

Her durakta yeni yolcular biniyor, “ilerleyelim lütfen” diyorlardı. Öğrenciler boşalan yerleri dolduruyor böylece dolmuş da, isminin tam anlamını alıyordu. Dolmuş dolmuştu yani.

Dolmuş durakta sert bir duruş yaptı, erkek çocuklardan biri can havliyle kız arkadaşına tutunuverdi. Kızın yanakları al al oldu. Yüzü, büyük bir suç işlemenin mahcubiyetini taşıyordu. Utancından başını yerden kaldırmıyor, ürkek tavrı da gözden kaçmıyordu; ilkbaharda don yemiş çiçekler gibi.

İklim ve coğrafya etkisinde kalan, bitkiler gibi değil midir insanlar. Ailesinin, toplumun ve coğrafyanın normları arasında büyürler. Normlar, ülkeler arasında, kentte- köyde, mahallelerde bile farklıdır. Ailesinde, karides ve havyar kültürü olanlardan, bilmeyeni küçümseyenler bile vardır. “Sen ne anlarsın karidesten, havyardan” diyerek. Kimi zaman da giysilerle yarışır insanlar.

Bu farklılıklar hep olmuştur, olacaktır da. Farklılıkların sisteme kazanç malzemesi oluşu, insanın canını yakıyor. Siyasetin de bu alanlardan beslenmesi çok acı.  Her şey, neden “Normlar Arasında Savaş” temeline oturur ki? Modern binalar yapılır, devasa köprüler kurulur da; insanlar arasında gönül köprüsü, akıl köprüsü, sevgi köprüsü kurulmaz.

Yaratılış insanı, akıl- duygu- mantık- vicdan- ruh ile donatmıştır. Finlandiya gibi, küçük yaşta kendini tanıma temelli eğitim politikası güden ülkeler arasında olmalıyız. Topluma kendi donanımını kullanma becerisini kazandırmalıyız. A.Yaşar SARIKAYA

 

Etiketler: , , , , , , , , ,

BU GÜN DE GÜNLERDEN ZEYTİN

ZEYTİN YİNE ZEYTİN-17 Eylül 2019

Aylardır gündemimiz zeytindi, bu gün de yine ZEYTİN. Her zaman çalışmak, yılmamak sonuca ulaştırır diye düşünüyoruz. Çalışmalı, örneklemeli ve sonuçlandırmalıyız. Prof. Dr. İbrahim BAŞAĞAOĞLU ve Dç. Dr. Betül BAKIR önderliğinde, güzel bir ekip oluşturduk. 13 Eylül Cuma Günü, zeytin fidanları dikildi, Sinop Zeytini Aşılama Pilot Bölgesi Sinopluların ve bürokratların katılımı ile açıldı. Bu gün Sinop Belediyesi Parklar ve Bahçeler Müdürü Serdal Bey’i ekip olarak ziyaret ettik.

Dernek Başkanı Selfie çekerse

 

Prof.Dr BAŞAĞAOĞLU,14-16 Kasım 2019’da İstanbul’da yapılacak olan 8.Uluslararası Tıp Tarihi ve Etiği Kongresi’nde sözlü bildiri olarak kabul edilmiş olan “Geçmişten Günümüze Sinop’ta Zeytin ve Zeytinyağı Kültürü” başlıklı bildirilerini sunacaklar. Sinop Müzesinde bulunan amforalarla ilgili bilgiler, basılı ve yazılı evraklar konusu ile Dernek Yönetim Kurulu Saymanı Mehmet SARIKAYA ilgilendi.


Müze çalışanlarının katkısı ile toparlanan evraklar ve fotolar hakkında konuşuluyor

Evet, günlerden ZEYTİN bu gün de. Yalı kahvesinde bir çay molası verdik ve bir Sinoplu projeyi basından öğrendiğini, zeytinlik bölgesini ve zeytinciliği bildiğini anlattı. Her karşılaştığımız SİNOPLU projeye değer veriyor ve yanımızda olmaya söz veriyordu.

Gün devam ederken, sayın hocamızı görenler basından tanıyor ve projeye katılacakları sözünü veriyorlardı. 100 fidan, 10 fidan dikeriz, yeter ki Sinop’ta zeytin canlansın diye. Birlikte hareket etmek, katılımın çok olması hepimizi çok sevindiriyor.

Sinop için sürdürülebilir olmasını diliyoruz. Her birimize  sorumluluk düşüyor. BİLKE

 

 

 
Yorum yapın

Yazan: 17 Eylül 2019 in sinop zeytini

 

Etiketler: , ,