17.08.2025- Şafak Gündüz SARIKAYA

Küçük çocuk, küçük adam dedi.
Hemen, “Küçük adam derken kısa boylu, ufak tefek bir adamı kastetti.”, dediler.
Biri hayır dedi, aslında bir çocuk ama adam olacak çocuk.
Başka biri fantastik bir anlatım yaptı aslında, yok küçük adam dedi.
Herkes bir şey söyledi ama hiç biri değildi aslında.
Zeytin ağaçları arasından heyecanla koşarak indi taş merdivenlerden. Büyülü bir atmosferde masmavi deniz karşınızdaydı. Küçük bir koy içinde çocukların neşe dolu sesleri uzaktan da işitiliyordu. Denize dalınca bile o sesler yine duyuluyordu.
İşte o esnada birbirine yakın 2 kayalık göründü. Alelade kayaydı. Ama bulunduğunuz ortamı diğerlerinden farklı, kalıcı kalan gözünüzle gördüğünüz mü, yoksa belleğinizde kalıcı olarak yer etmesi mi?
Bu kayalık yer çok sıradan dediler. “Hiçbir özelliği yok, neresini beğendin. “
Çocuk burası çok farklı, çok özel dedi. Burası onun için kayadan çok bir ada gibi görünüyordu. Kayanın üzerine çıkıyor, denizin ortasında bir adada gibi hissediyordu. Burası benim adam dedi, burası Küçük Ada’m.
Küçük Adam buydu, aslında.
Çok konuşulmuştu, çok yorum yapılmıştı ama küçük olan bir adam değil, bir adaydı, aslında ada bile değildi, bir kayalıktı.
Her bir obje, her bir şey insanın belleğinde nasıl yer ederse o kadar özeldi, herkes kendi bakış açısına göre yorum yapıyordu.
Demek Küçük Ada’yı Küçük Adam anlamışlardı Büyük Adamlar.
Olsun adası bile küçük oluversin, hayal etmesi bile güzeldi, hayallerine de mi engel olacaklardı?
Önemli olan küçük şeylerle mutlu olmasını bilmekti. Yoksa herkes zaten eleştiriyordu doğası gereğince.
Dünyanın herhangi bir anında, hiç kimse aynı noktada değildir. Hepimiz farklı yerlerdeyiz ve bu yüzden dünyaya farklı açılardan bakıyoruz.
Masmavi deniz…
Zeytin ağaçları geçince…
Sonra,
Küçük Adam, benim adam.
ŞGS
