RSS

Etiket arşivi: çocuk askerler

8 12 YAŞINDA ASKERE GİDEN ÇOCUKLAR

12.04.2025-Ayşe Yaşar SARIKAYA

Başbakanlık Osmanlı Arşivi 1835 Köy Nüfus Defterleri araştırmalarımda dikkatimi çeken bir deyim vardı. “REFT ASAKİRİ BAHRİYELİ”, Bu açıklama 12 yaşında bir çocuğun asker kaydı olarak defterde yer alıyordu. 4 karyede, 12- 13- 15- 16- 21 yaşlarında olanlarda da bu kayda rastlamıştım.

Sinop, Kurtuluş Savaşında nüfus oranına göre en fazla şehit veren iller arasında olduğundan, bilgileri birleştirerek yazılar yazdım. Eleştirenler oldu, bu yaşta çocuklar askere alınmaz diye. Sinop Üniversitesinde bir akademisyenin konu hakkındaki çalışmasından bölümler aktarma ihtiyacı duydum:

SİNOP ŞEHİR MERKEZİ DEMOGRAFİSİ ÜZERİNE
BİR İNCELEME (1836)
Tuğba KARA- Dr. Öğr. Üyesi, Sinop Ünv. Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü
Muhammet Servet İPEK-Yüksek Lisans Öğr.

6.Nüfusun Yaşa Göre Dağılımı

………………

Topçu neferi için yaş sınırının 8 olduğu anlaşılmaktadır. Aynı şekilde asakir-i bahriye’de olarak gösterilenlerin en küçüğü de 8 yaşında görünmektedir. (sayfa-10)

  1. Nüfusta Hareketlilik
    a. Donanma ve Askere Alınanlar
    Osmanlı Devleti’nin bu döneminde askere alma yaşı 15 yaş ve altı idi. Alt sınırın sekiz yaş olduğunu söylemek mümkündür. En azından çalışmasını yapılan defterde Asakir-i bahriyeye alınan 14 kişinin yaşlarının 8-16 arasında değiştiği görülmektedir. Bu on dört kişiden biri 8, ikisi 10, beşi 12, üçü 15, ikisi 16 yaşındadır.
    Bu kişilerin tamamı 1250/1834-35 senesinde askere alınmışlardır. Altısının bilgilerinde Zi’l-kaʻde ve Zi’l-hicce 1250/Mart-Nisan 1835 tarihleri vardır. Diğerlerinde ise sadece sene 1250 tarihi düşülmüştür. Hicri aylardan Zi’l-hiccenin yılın son ayı olduğu göz önünde bulundurursa bu on dört kişinin 1250 senesi sonuna kadar askere alındığı söylenebilir. Ayrıca sadece birine demirci kaydı düşülerek
    meslek belirtilmiştir. Kalanlar için meslek belirtilmemiştir. (sayfa-24)

Merke4z çalışmasında görülen bu sayıya, köylerdeki sayı eklenirse, oranın fazla olduğu açıktır. Çalışmayı yapan Dr. Tuğba KARA ‘ya teşekkürlerimle.

Tamamı: https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/746294

 
Yorum yapın

Yazan: 12 Nisan 2025 in Bilinmeyenler

 

Etiketler: , , , , , , , , ,

CUMHURİYET 101 YAŞINDA

26.10.2024- BİLKE

Derneğimizin 60 ve 65 yaş üstü üyeleri, geçen yıl Cumhuriyet Marşını 100. YIL coşkusuyla yürekten seslendirmişlerdi. Savaş yıllarından sonra kurulan Cumhuriyetin kıymetini biliyorlardı onlar. Köylerde, çığır açarak okula ulaşmaya çalışan öğretmenlerdi. Okulun duvarlarını badana yapan, bahçeye meyve fidanı diken, avlu tutanlardı.

Yürekten yaşamak vardır ya. Yürekten sevmek, yürekten kendini adamak. O neslin büyük çoğunluğu hep öyleydi. Kendi kazanmadan önce halkın kazanmasını düşünürlerdi. Öyle ideallerle yetişmişlerdi ki; ancak halk kazandığı zaman onlar kazanıyordu.

Doğayı korumak, bize sunduklarının karşılığını vermek ve topluma ulaşmak, her yurtsever vatandaşın görevi olmalıydı. 12- 13 yaşında Sinop köylerinden askere giden çocuklar unutulmamalıydı. O çocukların REFET-İ ASKERİ kayıtlarını BOA’DE gördüğümüzde, ağlamamak elde miydi?

CUMHURİYET BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN.

 
Yorum yapın

Yazan: 26 Ekim 2024 in Eğitim

 

Etiketler: , , , , , , , , , , , , , ,

AZMAN DEDE- BALIKESİR

18.03.2021-BİLKE

Bu gün için anlamlı olan bir hikaye paylaşalım:

Azman Dede Balıkesir`de son gömdüğümüz Çanakkale gazisi İvrindi’nin Mallıcaköyünden 104 yaşında idi. Gençliğinde iki metreyi aşkın boyu,dev görünümüyle insan azmanı sayılmış herkes ona azman demeye başlamış, soyadı kanunu çıkınca da Azman soyadını almıştı. Esas ismi adeta unutulmuştu.

Yıllar önce bir yerel araştırma sırasında Mallıca köyü kahvesinde kendisiyle görüştüm. Kulakları ağır işitiyordu. Köylülerden biri yardımcı oldu. Benim sorduklarımı kulağına bağıra bağıra söyledi. Sorduklarımı cevapladı . Söz Çanakkale`ye geldiğinde o koca ihtiyar sarsıla sarsıla, hıçkırıklar içinde ağlamaya başladı. Kendi zor duyduğu için kan çanağına dönen gözleriyle bize de duyurmak için bağıra bağıra anlatmaya başladı :

-“Bir hücum sırasında bölük erimişti. Yüzbaşı telefonla takviye istedi. Gece yarısı siperleri takviye için istediğimiz askerler geldi. Hepsi askere alınmış gencecik insanlardı. Ama içlerinde daha çocuk denecek yaşta üç-dört asker vardı ki hemen dikkatimizi çekti. Bölüğü düzene soktum.Yüzbaşı gelenlerle tek tek ilgileniyor, karanlıkta el yordamıyla üstlerini başlarını düzeltiyor, sabah yapılacak olan süngü hücumuna hazırlıyordu. Sıra o çocuklara geldiğinde, o cıvıl cıvıl şarkı söylerek gelen çocuklar birden çakı gibi oldular. Yüzbaşı sordu; “Yavrum siz kimsiniz?”, içlerinden biri; “Galatasaray Mektebi Sultanisi talebeleriyiz Vatan için ölmeye geldik!..” diye cevap verdi.

Gönlüm akıverdi o çocuklara. Bu savaş için çok küçüktüler. Daha süngü tutmasını bile bilmiyorlardı. Onlarla ilgilendim. “Mermi böyle basılır. Tüfek şöyle tutulur. Süngü böyle takılır. Düşmana şöyle saldırılır!..” diye. Onları karşıma alıp bir bir gösterdim. Siperlerin arkasında ay ışığında sabaha kadar talim yaptık.Gün ışımadan biraz dinlensinler diye siperlere girdik. Ortalık hafif aydınlanır gibi olunca hep yaptıkları gibi düşman gemileri gelip siperlerimizi bombalamaya başladılar.

Yer gök top sesleriyle inliyordu. Her mermi düştüğünde minare gibi alevler yükseliyor birgün önce ölenlerin kol, bacak, el, ayak parçaları havaya kalkan toprakla siperlere düşüyordu. Mermiler üzerimizden ıslık çalarak geçiyordu. Siperler toz duman içinde kalmıştı. Bir ara yüzbaşı “Azman yandık!..” diye siperin köşesini işaret etti. O şarkı söyleyerek sipere gelen, sanki çiçek toplarmış gibi neşeli olan o çocuklar siperin bir köşesinde sanki bir yumak gibi birbirine sarılmış tir tir titriyorlardı. Çocuklar harbin gerçeği ile ilk defa karşılaşıyorlardı. Ürkmüşlerdi. Yüzbaşı yandık demekte haklıydı. Muharebede bir ürküntü, panik meydana getirebilirdi. Tam onlara doğru yaklaşırken içlerinden biri avaz avaz bir marş söylemeye başladı!..

Annem beni yetiştirdi bu yerlere yolladı.

Al sancağı teslim etti Allah’a ısmarladı

Boş oturma çalış dedi hizmet eyle vatana

Sütüm sana helal olmaz saldırmazsan düşmana

Baktım hemen biraz sonra ona bir arkadaşı daha katıldı. Biraz sonra biri daha… Marş bitiyor yeniden başlıyorlar. Bitiyor bir daha söylüyorlar. Avaz avaz!.. Gözleri çakmak çakmak… Hücum anı geldiğinde hepsi süngü takmış, tüfeklerine sımsıkı sarılmış, gözleri yuvalarından fırlamış dişler kenetlenmiş bekliyorlardı . O an geldi. Birden yüzbaşı “Hücum!..” diye bağırdı. Bütün bölük, bütün tabur, bütün alay cephenin her yerinden fırladık. İşte tam o anda, o çocuklar kurulmuş gibi siperlerden fırlayıverdiler. İşte o an. Tam o an bir makinalı yavruları biçiverdi. Hepsi sipere geri düştüler. Kucağıma dökülüverdiler. Onların o gül gibi yüzleri gözümün önünden gitmiyor. Hiç gitmiyor!.. İşte ben ona ağlıyorum, o çocuklara ağlıyorum!..”Azman dede ağlıyordu. Ben ağlıyordum. Kahvede kim varsa ağlıyordu.Kahveci gözyaşları içinde bize çay getirdi. Eğildi; “Azman dede hep ağlar. Niye ağladığını bugün ilk defa anlattı .” Dedi.😥Rabbim bize bizim için mücadele veren şehitlerimizi geçmişteki kahramanlarımız unutturmasın 🇹🇷🇹🇷🇹🇷

ALINTI

 

Etiketler: , , , , , , , , , , , , , ,