RSS

Etiket arşivi: CUMHURİYET

CUMHURİYET 101 YAŞINDA

26.10.2024- BİLKE

Derneğimizin 60 ve 65 yaş üstü üyeleri, geçen yıl Cumhuriyet Marşını 100. YIL coşkusuyla yürekten seslendirmişlerdi. Savaş yıllarından sonra kurulan Cumhuriyetin kıymetini biliyorlardı onlar. Köylerde, çığır açarak okula ulaşmaya çalışan öğretmenlerdi. Okulun duvarlarını badana yapan, bahçeye meyve fidanı diken, avlu tutanlardı.

Yürekten yaşamak vardır ya. Yürekten sevmek, yürekten kendini adamak. O neslin büyük çoğunluğu hep öyleydi. Kendi kazanmadan önce halkın kazanmasını düşünürlerdi. Öyle ideallerle yetişmişlerdi ki; ancak halk kazandığı zaman onlar kazanıyordu.

Doğayı korumak, bize sunduklarının karşılığını vermek ve topluma ulaşmak, her yurtsever vatandaşın görevi olmalıydı. 12- 13 yaşında Sinop köylerinden askere giden çocuklar unutulmamalıydı. O çocukların REFET-İ ASKERİ kayıtlarını BOA’DE gördüğümüzde, ağlamamak elde miydi?

CUMHURİYET BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN.

 
Yorum yapın

Yazan: 26 Ekim 2024 in Eğitim

 

Etiketler: , , , , , , , , , , , , , ,

CUMHURİYET-TÜRK MUCİZESİ

09.08.2024- Turgut ÖZAKMAN

Yazar, Turgut Özakman, Cumhuriyet-Türk Mucizesi kitabının 2. cildinde o anıyı şu cümlelerle anlatıyor: “Trabzon’da Türk Ocağı salonu… Tatlı tatlı konuşurlarken bir klakson sesi duyuldu. Susup dikkat kesildiler. “Bu havada kim olabilir?” “Ve bu saatte?” Mahmut Esat Beyin hanımı Gazinin gelebileceği ümidine ka­pılarak, “Acaba.” diye kekeledi. Yakup Kadri Bey güldü: “Hiç hayale kapılmayın. Öyle sürprizler ancak peri masalların­da olur.” Kapıya vuruldu. Leman Hanım kapıya bakmaya koştu. Açmadan seslendi:

“Kim o?”

Bir hanım sesi duyuldu:

“Tanrı misafiri”

Leman Hanım merakla kapıyı açtı. Kapının çerçevesi içinde Gazi Paşa, Salih Bozok ve eşi Pakize Hanım vardı. Gülüyorlardı. Leman Hanım şaşkınlıktan donup kal­mıştı.

“Bizi içeri davet etmeyecek misiniz?”

“AA ah buyurun, affedersiniz, buyurun lütfen.”

Herkes koşuştu.

“Mahmut Esat Bey’i evinden aramıştım. Burada toplanıldığını öğrenince kıskandım, Salih’le eşini alıp geldim. Medeni Kanun’u mu kutluyorsunuz?”

“Evet.”

Gelirken koca bir tepsi börek getirmişti. Tepsi daha sıcaktı. Soba gürül gürül yanıyordu. Mutluluk içinde Gazi’yi dinlediler: “Adam İngiliz’in dokuduğu kumaştan elbiseyi giyiyor. Alman malı lokomotifin çektiği trene biniyor. Namaz vaktine ne kadar kal­dığını cebindeki İsviçre malı saate bakarak kestiriyor. Odesa’dan getirtilen Rus unundan yapılma ekmek yiyor ama şapkayı giyince kâfir olacağını sanıyor. Bu karanlık, donmuş, hasta kafayı yenme­miz gerek. Çünkü bir an dalsak, bu kafa devreye girer, halkı yine kendine benzetmeye, orta çağa çekmeye kalkışır. Onun için yarımız uyusak, yarımız uyanık durmalıyız.”

Konudan konuya atladılar. Her sorun çözülmüş gibi huzur içindeydiler. Gazi,

“İç ya da dış deliler başımıza iş açmazlarsa.” dedi, “Tür­kiye dört-beş nesil sonra, çiçek gibi, misk gibi bir memleket olur. Bir haber vereyim. Ankara ve İstanbul’da radyo istasyonları kurmak için görüşmeler yapıyoruz. Evimizde oturup Münir Nurettin Bey’i ya da Tosça operasını dinleyeceğiz.” Peri masalı mutluluğu içindeydiler.

Cumhuriyet ne yapsa beğenmeyen, bir kulp takan, sinirlenen eskiciler, bu şeytan aletini evlerine sokmamak için direneceklerdi. Ama yenilik dağları deviriyordu. Radyo bu evlere de girecek haya­ta, dünyaya açılan pencere olacaktı. Turgut Özakman, Cumhuriyet Türk Mucizesi 2, Sayfa 229-230

 
Yorum yapın

Yazan: 09 Ağustos 2024 in Eğitim

 

Etiketler: , , , , , , , , , ,