RSS

Etiket arşivi: din

SORAYA’YI TAŞLAMAK

10.12.2025-Fransız-İranlı gazeteci Freidoune Sahebjam

SORAYA…
13 yaşındayken birkaç inek, küçük bir arsa ve
birkaç halı karşılığında 20 yaşındaki Ali ile evlendirilen Soraya’nın, ‘Manutchehri’ adında filmi de çekilmiş olan çocuk bir kadının hikayesi bu.

Soraya toplam 7 çocuk doğurur ve bunlardan sadece 4’dü sağ kalır.

İran’da 1979 yılında İslam Devrimi ile her şey değişir. Ali, Soraya’yı boşamak ister ve onu sağda solda kötüler. 14 yaşındaki bir kızdan etkilenen Ali, Soraya’yı boşamak için her şeyi göze almıştır.

Ali’nin şeytani planları Soraya’nın çocukluk arkadaşı Firuze öldüğünde devreye girer. Soraya, Firuze’nin ortada kalan kocası Haşim ve çocuklarına ev işlerinde yardım etmeye başlar.

Ali ailesine nafaka ödememek ve Soraya’dan kurtulmak için karısının onu Haşim’le aldattığını ileriye sürer ve kısa süre içerisinde bunu küçük kasabada yayar.

Ali daha sonra Haşim’i tehdit ederek yalan söylemesini ister; çünkü hükmün gerçekleşmesi için 4 erkek şahide ihtiyaç vardır.

Bunlar bir şekilde bulunur ve Soraya’nın babası Morteza Ramazani’de toplum baskısına boyun eğerek recm cezasını onaylar

Soraya’ya son sözleri sorulduğunda verdiği yanıt şu olur; “Bunu nasıl yapabilirsiniz?
Sizler benim dostum, arkadaşlarımsınız.
Birlikte aynı sofraya oturduk, aynı yemekten yedik.
Sen benim babamdın,
Sizler benim oğullarımdınız,
Sen benim kocamdın!
Bunu bana nasıl yapabildiniz?
Bunu herhangi bir insana nasıl yapabiliyorsunuz?” Aldığı tepki ise, ellerinde Kuran kitabını tutarak toplanan kalabalık ve o kalabalıktan gelen “Bunu Allah istedi! Allahuuuekber

Daha sonra kalabalık güruh Soraya’yı taşlamaya başlar.

Ağlamayacağına söz veren Soraya’nın o alnını delen ilk taş darbesi babasından gelir…
Aşağıda ki fotoğraf, Soraya’nın bilinen tek fotoğrafıdır.

Soraya’yı Taşlamak / 2010

 
Yorum yapın

Yazan: 10 Aralık 2025 in Haberler

 

Etiketler: , , , , , , , , , , , , ,

CENNETTEN KOVULMA MOTİFİNİN SEMAVÎ DİNLERLE BAZI MİTOLOJİLERDEKİ GÖRÜNÜMÜ. Nihangül DAŞTAN

23.07.2024-Nihangül DANIŞTAN- MAKALE

ÖZ: “Neden ve nasıl yaratıldık?, Dünyaya nasıl geldik?” gibi sorular, insanlık tarihinin belki de en eski merak konularından olmuştur.
Mitoloji, din ve felsefe çağlar boyunca bu ve benzer mistik soruların tatmin edici yanıtlarını bulmaya çalışmıştır. Mit ve din, felsefeden farklı olarak kutsal olan ile bağlantılı bir şekilde durumu izah eder. Yapılan
açıklamalar dikkate alındığında birbirine çok uzak kültür coğrafyalarında yaşayan toplumların metinlerinde benzer sahnelerin yer aldığı göze çarpmaktadır.

“Yapılan bir hata sonucu altın çağdan uzaklaştırılma” bu konuyla ilgili dikkat çeken en mühim noktayı oluşturmaktadır. Her metinde farklı sembollerle karşımıza çıkan bu nokta, aslında söz konusu
bütün metinlerin iskeletini meydana getirmektedir. Bu çalışmada semavi dinlerden Hristiyanlık ve İslamiyet ile bazı mitik metinlerde göze çarpan ortak motiflerden “cennetten kovulma”,
karşılaştırmalı inceleme yöntemi ile ele alınacaktır. Çalışma giriş, metinlerin karşılaştırılması ve incelemede kullanılan metinler olmak üzere üç kısımdan oluşmaktadır.

…………………………

SÜMER, TÜRK VE YUNAN MİTOLOJİSİNDE YASAK MEYVE

Kuran-ı Kerim’de tek bir ayette (Taha/120) “ebedilik ağacı”olarak adı geçen bu ağacın meyvesi hakkında bilgi verilmez. Çeşitli İslami anlatılarda ise bu meyvenin elma (Ergun, 2004: 102), buğday,
incir, üzüm, sünbüle, zeytin, hurma, kâfur, şarap gibi farklı türleri dikkat
çekmektedir (Aydemir 1979: 256-257).
Tevrat’ta ise yasaklanan nesne “iyilik ve kötülüğü bilme ağacı” (Tekvin Bab2/9, 17) olarak anılmaktadır. Burada da ağacın meyvesinin ne olduğu hakkında bilgi verilmez. Tevrat’ın bazı yorumlarında bu
meyvenin, cinsi münasebet olduğu hakkında bir bilgi varsa da Tevrat’ta bulunmadığı için incelemeye dâhil edilmeyecektir.
Sümer mitolojisinde yenmemesi gereken sekiz bitkiden söz edilir. Bunu tanrıça Ninhursag, Dilmun’da filizlendirmiştir. Bu metinde bitkiler ağaç-bitkisi, bal-bitkisi, yabani yol otu, su bitkisi, diken bitkisi, kebere
otu, hıyarşember’dir. Bunlara ek olarak bir bitki daha olduğundan bahsedilmekle birlikte adı yazıtlarda okunamamıştır.
Altay mitolojisinde ise dokuz dallı ağacın yalnızca güneşe doğru olan beş dalındaki meyvelerin yenilebileceği(2), diğer yanındaki dört dalın meyvesinin yasaklanmış olduğu bilgisi yer alır. Ancak bu ağaç ve meyvelerinin ne olduğu hakkında ayrıntı bulunmaz. Tanrı, bu dört dalın yenmesini önleyebilmek için de başına yılan ve köpeği bekçilik yapsınlar diye görevlendirmiştir.
Yunan mitolojisinde ise yasak meyveyi temsilen Pandora’ya verilen kutu yer almaktadır. İçi her türlü kötülüklerle dolu olan bu kutunun açılması Zeus tarafından yasaklanmıştır.

Semavi dinler ve mitlerde ilk insanların uyması gereken yasağın ne olduğu çeşitlilik göstermektedir. Yasaklanan maddenin/bitkinin ne olduğuyla ilgili açıklama her zaman yer almamaktadır. Bazı metinlerde
ise bu soyut bir nesnedir. Yasak nesne, yukarıdaki tüm metinlerin ortak motiflerinden biri olmakla birlikte bunun ne olduğu ile ilgili bir fikir birliği bulunmamaktadır. Ancak yasaklanan şey her ne olursa olsun
insanoğlunun ilk sınaması ve ilk başarısızlığı/iradesizliğiydi. Konuyla ilgili yapılacak diğer bir yorumlama da yasak nesnenin kötüyü, çirkini, utancı, ayıp olanı göstermede bir araç olarak kullanılmış olmasıdır. Zira
yasak meyve ile birlikte altın çağ sona erer ve madalyonun diğer yüzü ortaya çıkar. Yani insanoğlu cennetten veya altın çağdan uzaklaştırılır.

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/157189

2-Türklerde güneş doğunun sembolüdür ve son derece önemlidir.

 
Yorum yapın

Yazan: 23 Temmuz 2024 in Bilinmeyenler

 

Etiketler: , , , , , , , , ,

HATALARDAN DERS ÇIKARMAK

20.02.2021-BİLKE

DİN KİSVESİ ALTINDA YAPILAN YANLIŞLAR

Tarih, bu yanlışları örneklerle gözümüzün önüne sermektedir. Halife padişahlar, çocuklarını boğazlatıp, dinen caiz fetvasını din adına vermişlerdir. Bilim adamları, her an padişahın “BOYNU VURULA” emri ile muhatap olmuş, matbaa, sümme haşa günahtır diye fetva verilmiş, matbaayı savunanlar ise kafir ilan edilmişlerdir.

Padişahın, çıkardığı kanun, ferman veya kanunnameleri İslam hukukuna uygunmuş gibi göstermek için devlet içinde en nüfuzlu kişi olan Şeyhülislam’dan şeriata uygundur diye fetva alınmıştır.

Fatih sultan Mehmet, kendi adına yaptırttığı Fatih Camiini görünce dehşete kapılmış ve camiin mimarı Sinaüddin Yusuf Bin Abdullah’ın (Atik Sinan) Cami Ayasofya’dan daha alçak olduğu için, ellerini kestirerek cezalandırmıştır.  Örneklerin ne kadar çok olduğunu hepimiz biliyoruz.

Bu günkü yazımıza esas olan konu “yanlış uygulamalara DİN KILIFI giydirilmesidir. Halkın bu uygulamaları sorgulamadan kabullenmesi insanlık ayıbıdır. Bir insanın her dediğini Allah demiş gibi kabullenmek, dinen şirktir. Din adına kafa kesmek, din adına kan dökmek, terör örgütü kurmak, kan dökmekten zevk almak insanlık dışı davranışlardır. Geçmişten ders çıkarmak zorundayız.

1930 yılının son günlerinde, Derviş Mehmed, ben mehdiyim diyerek etrafına topladığı insanlarla birlikte Menemen’e gelerek halkı kışkırttı.

Meydanda toplanan ahaliyle birlikte, her geçen dakika kargaşa büyüdü. 43. Piyade Alay Komutanlığı emrindeki Asteğmen Kubilay, olaya müdahale için emrindeki askerlerle bölgeye ulaştı. Fakat çatışma sırasında yaralanan Kubilay Asteğmen, güçlükle sığındığı Gazez Camiinin bahçesinde isyancılar tarafından yakalandı ve başı kesilerek şehit edildi.

Tarihte yaşanan bu örnekler bir daha yaşanmasın. Halk olarak dikkatli olmak, doğruyu görmek zorundayız. Herkes, attığı adımlardan sorumludur. Yurdumuz, olumsuzlukların yaşanmadığı bir ülke olsun, geleceğimiz aydın olsun. BİLKE

 
1 Yorum

Yazan: 20 Şubat 2021 in Genel Kültür

 

Etiketler: , , , ,