RSS

Etiket arşivi: fakir

ORHAN VELİ’DEN BABASI NE İSTEDİ?

02.01.2025- SERAY ŞAHİNLER, “Ağabeyim Orhan Veli”

Babam ağabeyime şiir yazdığı için kızmazdı. Fakat ,

“sen doğru dürüst bir memur ol. Gündüz çalış, akşam gel şiirini yaz” diye telkinlerde bulunurdu.

Babam muhafazakar bir insandı. Memuriyet ile şairliğin bağdaşmadığını pek kabul edemezdi. Hatta babama sorsanız,

‘”memur ol, şair olma” derdi.

Ağabeyim de hem kendi parasını kazanmak, hem de babamı memnun etmek için bir kez memuriyete girdi çıktı. Bir süre çalıştı ve istifa etti.

Babam uzun yıllar Mızıka-yı Hümayun’da görev yaptı. Anılarını yazmak istiyordu. Orhan Ağabeyime söyledi. O da yazalım dedi. Ama sonra bir araya gelemediler. Bir de ağabeyim babamın yanında sigara içemiyor tabii..

“Sigara yok, nasıl oturup yazayım” derdi, gülerdik.

O anılar yazılabilseydi eğer, bugün müzik tarihimiz açısından çok önemli bir kaynak olurdu.

Çok sevilen “İstanbul Türküsü” şiirinde,

“İstanbul’da Boğaziçi’nde

Bir fakir Orhan Veli’yim

Veli’nin oğluyum

Tarifsiz kederler içinde..” diyen Orhan Veli ile babası arasında, şiirin yayımlandığı günlerde, gülümseten şu diyalog yaşanıyor.

İstanbul Türküsü’nün yayımlandığı günlerdi… Babam şiirin konusunu bilmiyordu. Dostları ise babamı gördüklerinde şiirden bahsetmiş, şakalaşmışlar. Bu şakaların etkisiyle babam eve döndüğü zaman,

“Orhan nerede?” diye sordu. Ağabeyim hemen geldi.

“Oğlum sen neler yazmışsın, bir fakir Orhan Veli’yim, bir garip orhan Veli’yim, Veli’nin oğluyum demişsin. Fukaralığını gazetelerden herkese ilan ediyorsun, beni ne karıştırıyorsun, ben hayatımdan memnunum’ demişti.”

Mehmet Veli Kanık, Orhan Veli’nin vefatından üç yıl sonra, 1953’de hayatını kaybetti.

#OrhanVeli(13 Nisan 1914-14 Kasım 1950)

(SERAY ŞAHİNLER, “Ağabeyim Orhan Veli”, Doğan Kitap, 2021)

 
 

Etiketler: , , , , , , , , , , , , , ,

YAPAY ZEKA! YANGINLAR BİTMİYOR GAZZE’NİN ÇIĞLIĞI DA

232.06.2024- A. Yaşar SARIKAYA

Son günlerde basın ve yayın organları ile sosyal medyanın gündemini YAPAY ZEKA konusu dolduruyor. Bu gelişmelere sevinirken, yaz sıcağında çıkan yangınlar çok üzücü. Dünyanın, İsrail ve ABD’nin el birliği ile yaptığı soykırımı görüp eli kolu bağlı hiç bir şey yapamaması da.

Yapay zeka, yangın- sel- deprem gibi afetler ve sömürge sistemi için önlem almalı diye düşünüyor insan. Toplumda gelir dağılımı dengesini kurma yollarını bulmalı, doğayı korumayı öncelikleri arasına almalı.

Bu denklem tarih boyu hiç kurulmadı, kurmak da gittikçe zorlaşıyor. Denklemler, hep kar hesabı, gelir artırımı, güçlüyü daha güçlü yapma üzerine kurulmuş. Bir kısım bu sisteme karşı çıkarken, bir kısım da küçük çıkar hesapları güderek güçlüye tabi oluyor, sistemin ekmeğine yağ sürüyor.

Binanın temelinde zayıf olan direkler güçlendirilir. Halkın her katmanı ülkeyi oluşturmaz mı? Halkın bilinç potansiyelini artırma çalışmaları önemlidir. Bunu gerçekleştirmek, işleyen sistemin gündeminde olmalıydı. Oysa sistem güçlüyü güçlü, zengini zengin, zayıfı daha zayıf yapmaktadır.

Siyasette, kendinden olmayanı gözden çıkarmak, yok saymak alışkanlığı yıkılmalı. Sosyal sınıflar arasında açılan makas, gittikçe artmaktadır. İletişimin bir yolu olmalı, halk birbirinden kopmamalı. Eskiden yaşanan komşuluklar, imeceler, sokak oyunları ve daha çok örnek verebileceğimiz değerlerimiz anımsanmalı. Bu topraklarda, tarih boyu Müslim- gayri Müslim bir arada kardeşçe yaşamıştır. Mübadelede, Sinop’tan ağlayarak ağlayan Rumlar Türklerle kucaklaşarak anılarını gittikleri yere taşımıştır.

Uygarlık için herkese görev düşüyor. Birbirimizden kopmamalı, çıkarcıların kurduğu denklemi tersine çevirmeliyiz.

 

Etiketler: , , , , , , , , , , ,