07.06.2025- Ayşe Yaşar SARIKAYA
Üstad Aşık Veysel ne demişti:
“Güzelliğin on para etmez
Bu bendeki aşk olmasa.”
İnsan, iç potansiyelinde var olan aşkı, seçtikleriyle özdeşleştirir. Konuyu, sigarayı ve alkolü ilk tadan kişi ile örnekleyebiliriz. İlk tadış acıyı hisseder, mide ve ciğerler rahatsız olur. Çevreden, sözcüklere yüklenen anlam etkisiyle bu acının “zevk” olduğunu kabullenerek. gittikçe alışkanlığa ve haz almaya dönüştürür. Sonra, aralarında inanılmaz bir sevgi akışı başlar.
Veysel’in dediği gibi” bu bendeki aşk olmasa, güzelliğin on para etmez”.
Böylece, maddesel ve duygusal yapının içten dışa- dıştan içe etkileşimi, insanı bağımlılığa doğru götürür. Gönül köşkünde, ona özel alan açar. Veysel ne diyordu” eylenecek yer bulamam, gönlümdeki köşk olmasa”. O, özdeki kendine ulaştığından, dizeleri su gibi akıp gidiyordu.
Sözcüklere, anlam elbiseleri giydiririz. Anlamlara, bellediğimizde olanları yükleriz.
Kurban sözünün anlamlarına bakalım mı?
Kurban, tüm dinlerin babası olan Hz. İbrahim’in, maddesel ve manevi algısının yaşanmışlık örneğidir. Kişide var olan tüm yanlışların kurban edilmesi öğretisi, milattan önceden beri devam etmektedir. Hz. İbrahim, tanrılara insan kurban eden kavimleri, bu ilkellikten kurtaran öncü bir peygamberdir.
“Eski Türkçede kurban: Bayçar – Türk, Altay ve özellikle Balkar halk kültüründe kurban. Türkçedeki “kurban” sözcüğünün içerdiği anlamdan daha geniş kapsamlıdır. İlahi bir amaçla kesilen veya doğaya salınan hayvan ya da doğaya saçılan yiyecek, içecekler ile tahılları da içerir.”(Nişanyan Sözlük)
“Arapça ḳrb kökünden gelen ḳurbān قربان “tanrıya sunulan adak” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Aramice/Süryanice ḳrb kökünden gelen ḳūrbānā קוּרְבָּנָא “adak, sunu, hediye” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük İbranice aynı anlama gelen ḳarbān קׇרְבָּן sözcüğü ile eş kökenlidir.”(Nişanyan Sözlük)
“Herhangi bir şeye, bir Tanrı’ya veya kutsal kabul edilen bir objeye yakınlık göstererek sevgi bağıyla yönelme. Bu nedenle akraba kelimesiyle aynı köke dayanmaktadır. Akadca ḳerēbum/qerēbum (=yaklaşmak, yakın olmak) sözünden kaynaklanmıştır. Kirve kelimesinin de aynı kökten dönüştüğü görüşündeyim. Akadcada ḳarābu veya ḳerēbu sözü ‘takdis etmek, saygı ile anmak, dua etmek’ karşılığıyla da kullanılmıştır. Arapça karîb (=yakın) kelimesinin çoğulu akribâ’dır. Önceleri akribâ (=yakınlar) diye bilinen bu kelime, sonraları sehven akrabâ şeklinde telaffuz edilegelmiş. Arapçadaki akrabâ “(Ak Sözlük)
“Kurban kelimesinin Arapçası ذِبْح (zibh; boğazlama) veya hedy (hediye) dir.”
Sözü, yalnızca boğazlamak ile eşleştirenler de var. İçimizdeki köşkte neler oturtuyorsak, algılarımız da öyle şekilleniyor değil mi?
İçimize yani Veysel’in deyişiyle gönül köşkümüze doğruları, güzelleri yerleştirmeyi çağrıştırıyor bayramlar.
H. Bayram Veli’nin dediğini hatırlayalım:
Bayramım imdi, Bayramım imdi
Bayram ederler yar ile şimdi”.
İnsanlarımızın maddi manevi bayrama ermesi, ekonomik dengenin sağlanmasıyla yuvalar bayrama ermeli.
BAYRAM EDELİM DE HER GÜNÜMÜZ BAYRAM OLSUN!
