RSS

Etiket arşivi: hayvan kurban etme

İNSAN KURBAN ETMEDEN HAYVAN KURBANINA GEÇİŞ

16.06.2024-A. Yaşar SARIKAYA

Tarih boyu insan, ne ilkel dönemler yaşamış ve ne çok aşamalardan geçmiştir. Birbirini öldürmüş, vahşi hayvanlar gibi yaşam sürmüştür. Hayatta kalmak uğruna geçen binlerce yılda, aile olma, barınma, avlanma, toprağı ekme biçme ve toplu yaşamanın bilincine varmıştır.

Çözemediği doğa olaylarından korkmuş; fırtına tanrısı, rüzgar tanrısı, güneş tanrısı gibi bir çok inanca sığınmıştır. Genç kızları ve erkek çocukları tanrılara kurban ederek, tanrıların kendilerini koruduğuna inanmıştır. Dünyanın her yerinde geleneğe dönüşen tanrılara insan kurban edilmesi ritüeli, İBRAHİM Peygamberin gördüğü rüya ve kıssa ile insanlığa yeni bir kapı aralamıştır.

İnsan, genellikle örneklenen olayın özüne bakmak yerine, hikayeyi yüceleştirmeyi seçer. Bu, MÖ. 2000-3000 yıllarında, insan kurban etmenin yanlışlığını anlatan ve de örnekleyen İbrahim Peygamber’in, insanlığa idraki bir armağanıdır. Olay, tüm semavi kaynaklarda olduğu gibi, kil tabletlerde de değişik adlandırmalarla yer almaktadır.

Günümüzden beş bin yıl önce, “insanları tanrılara kurban etmeyin” uyarısıdır bu. Hac Suresi 37. ayette” kestiğiniz kurbanların kanı bize ulaşmaz, ancak takvanız ulaşır” der Kuran. Kan mı öne geçer takva mı ne dersiniz?

İnsan, ayakları yere sağlam bastığında, kendi donanımının farkında olduğunda, dünyadaki yerini bildiğinde kuvvetli olmaz mı? (Kavi- kuvve- takva) Kendini bilmeden dünyadaki bütün hayvanları kurban etsin, fayda sağlar mı? Kıssaların hisselerinin ortak paydası hep bilinçlenmektir.

İnsanlık, bilinçlenme yolunda daha çok yol kat edecek gerçekten. Yapay zekayı geliştirirken, kendi egosu ve doymayan hırsını büyütüp beslemesin ve dünya herkesin eşit koşullarda yaşadığı alan olsun dileyelim.

Dr. Faruk ÇOLAK, akademik araştırmasında konuya yer veriyor:

Genel anlamda kurbanı, yani insan dışı bir varlığın kurbanını bir kenara bırakıp, insan kurban etmeye bakarsak karşımıza oldukça karmaşık ritüeller ve anlatmalar silsilesi çıkmaktadır. Kitab-ı Mukaddeste, insan
kurban etmeyle ilgili olarak Hz. İbrahim’in oğlu İshak’ı kurban etmek istemesiyle ilgili hadise anlatılır (Green 2001).

Kur’an’da ise Kitab-ı Mukaddes’teki vak’anın benzeri yer alır. Ancak, Kitab-ı Mukaddes’te kurban
edilmek istenen İshak’ın yerine Kur’an’da Hz. İbrahim’in hangi oğlunu kurban etmek istendiği belirtilmez. Hatta olayın rüya merkezli anlatılması, insan kurban etmenin gerçekliğini bile tartışmalı bir duruma getirmektedir. (Kur’an-ı Kerim 1983: 448,449)2.

Bu bilgilerden semavî dinlerin ortaya çıktığı dönemlerde insan kurban etme geleneğinin varlığını sürdürdüğü sonucu çıkarılabilir. Semavî dinlerin merkezi sayılan Arap yarım adası sakinleri arasında, yani Araplarda insan kurban etme geleneklerinin
(Susa 2005: 148) olduğunu biliyoruz. Ancak Susa, Arap toplumlarında insan kurban etmenin kanlı mı, yoksa kansız mı -diri diri gömme- yapıldığı konusunda yeterli bilgi vermemektedir. Kur’an’ın indirildiği dönemde Arap topluluklarında insan kurban etme geleneklerinin kız çocuklarının diri diri gömülmesi şeklinde uygulandığı çeşitli dinî konuşmalarda günümüzde bile anlatılmaktadır.

Tarih boyunca semavî dinlere bağlı anlatmaların haricinde Maya, İnka ve Azteklerde insan kurban etme geleneğine bağlı olarak genellikle esirlerin kurban edildiği (Leon-Portilla 1963; Erginer 1997: 79) ve Hititlerde yaygın olmamakla birlikte insan kurban etme ritüelinin varlığı bilinmektedir (Kınal 1987: 222). Keltlerde insan kurbanı çeşitli biçimlerde olmakla birlikte ağırlıklı olarak kılıç darbesiyle öldürme (Eliade 2003: 172)3 ve Cermenlerde ise, insanı öldürmekten çok ona benzeyen bir varlığın parçalanması (Eliade 2003: 177)4 şeklinde uygulamalar vardır”(https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/156862)

 
Yorum yapın

Yazan: 16 Haziran 2024 in Bilinmeyenler

 

Etiketler: , , , , , , ,