MÖ 570 – 560 yılları arasında Sicilya Tiranı Zalim Falaris’in emriyle heykeltraş Perilaos’a yaptırılmıştır.
İçine tam bir insanın sığabileceği bir pirinç boğadır bu. Boğanın altında ateş yakıldığında içindeki diri diri kavrulurken; çıkan seslerin boğanın bağırması şeklinde algılanması için heykeltraş içine bir mekanizma yapmış.
Perilaos, icadını Sicilya’nın tiranına ilk sunduğunda, Tiran; onu yapan Perilaos’un boğanın içine sokulmasını emretmiş ve boğa ilk kurbanını böyle vermiştir. Böyle şeytani bir makineyi icat eden için uygun bir son olmuş.
Bu boğa Belçika’nın Bruges Kenti’nde ki işkence müzesinde sergilenmektedir.
Bu fotoğraf, 1900′lü yılların başında, Belçika Kralı II. Leopold’un Afrika’daki sömürgelerinden biri olan Kongo’da, bir din adamı tarafından gizlice çekildi. Fotoğraftaki adam, kendisi gibi köle olan ve yeterince kauçuk toplayamadığı için cezalandırılan 5 yaşındaki kızının kesilen sol eli ve sağ ayağına bakıyor.
Bu korkunç fotoğraf 1885 ve 1908 yılları arasında Kral Leopold’un Afrika’daki hâkimiyeti süresince işlenen 5 milyon cinayet ve sayısız işkenceden sadece birisinin tanığı ve Kral Leopold’un, Afrika’da sahip olduğu topraklardan elini çekmesi ile sonuçlanan medya tepkisini başlatan belgelerden birisi. Belçika’nın 1835 ile 1909 seneleri arasında yaşayan kralı İkinci Leopold bir “sömürge” imparatorluğu kurma hayaline kapılıp adamlarına Kongo’yu işgal ettirmiş ve bu hevesi yüzünden en az on milyon Afrikalı işkence ve kötü muamelelerden dolayı hayatını kaybetmişti.
YORUM: Dünyanın gidişini etkileyen güçler, önlerine arkalarına, sağlarına, sollarına bakmazlar. Yalnızca kendilerini düşünürler. Güçlendikçe de, zulümler artar. Ortadoğu’da olduğu gibi. Yapılanların kötülüğü can yakıyor, bunlara seyirci kalmak da daha çok acı veriyor. Dünya insanları sömürgecilere, çıkar siyasetine, getiriye kurban ediliyor.
“Adı Âfiyet Sıddiki, otuz yaşlarında, Pakistanlı bir nöroloji uzmanı, Harvard’dan fahri diploma almış tek doktor, çeşitli üniversitelerden 144 fahri diploması var, sinir sistemi alanında birçok üniversitede çalışarak diploma almış. Tıbbı ve nörolojiyi ABD’nin en önemli üniversitelerinden biri olan Massachusetts Teknoloji Üniversitesi (MIT)’nde tamamladı, annesi, kardeşleri ve kocası da tıpçı.”
KRİTİK ÇALIŞMASI CIA’E SIZDIRILDI
“Kritik çalışmasını Amerikalılara duyuran kocasından ayrıldığı için üç çocuğu da yanında kaldı.”
O ÇALIŞMA NEYDİ?
“İnsanları biyolojik silahların tahribatından koruyacak bir orijinal program üzerinde çalışıyordu, bu programın başarılı sonuçlanması ABD’nin milyarlarca dolar sarf ettiği bu silahları etkisiz hale getirecekti.”
CIA ALMAK İSTEDİ
“ABD istihbâratı kendisine “programı sonlandırması ve geldiği noktaya kadar olanı büyük bir meblağ karşılığında satın almayı” teklif etti, o, “henüz bitirmedim” diyerek teklifi reddetti.”
PAKİSTAN’DAN KAÇIRILDI
“ABD istihbaratı, asılsız ve delilsiz olarak onu el-Kaide ilişkisi ile itham ederek üç çocuğu ile birlikte ve Pakistan’dan izin alarak kaçırdı, 2003 Mart’ından bugüne kadar zindanda.”
ERKEKLERİN KALDIĞI BİR HAPİSHANEYE KAPATILDI
“Onu, ABD-Afganistan’ın şöhreti en kötü olan Bagram Cezaevi’ne ve erkeklerin yanına hapsettiler. Koğuşu gardiyanlara ve diğer tutuklulara açık, gardiyanlar durmadan işkence yapıyorlar, mahkumların tecavüzleri sebebiyle onun çığlıkları gece boyunca kulakları tırmalıyordu.”
İŞKENCE YAPILDI
“Bir İngiliz gazetesinin (Yvonne Ridley) açıklamasına göre ona yapılan işkencelere değil bir kadın en güçlü erkeklerin bile dayanması mümkün değildi. New York’ta ilk mahkemeye çıktığında durumu içler acısı idi, yakalandığı sırada göğsünden yaralanmış doğru dürüst tedavi edilmemişti, böbreklerinden biri ve bağırsaklarından bir kısmı alınmıştı, ayakta duramıyordu, otururken de birilerine dayanıyordu, çok zayıf düşmüştü, vücudunda kanamalar görülüyordu. Yapılan işkencelerin birini şöyle naklediyorlar: Kur’an-ı Kerim parçalanmış, sayfaları yere serilmiş ve kanları akarken üzerinden yürümesi istenmişti, maksat diğer mahkumlara, onun kanı ile kirlenmiş Kutsal Kitab’ı göstermekti. Yakaladıklarında zerk ettikleri bir ilaç ve sonraki işkenceler yüzünden psikolojisi altüst olan, kaybolan çocuklarının acısıyla hayal görmeye başlayan, ruh ve bedeni acil müdahale ve tedaviye muhtaç olduğu halde buna izin verilmeyen mazlum Afiyet’in son durumu hakkında bilgiye ulaşamadım. Yapılanların dünya kamuoyuna ve bilgisine ulaştırılması her bilenin birinci vazifesi olmalıdır…