RSS

Etiket arşivi: kitap

BU KİTAPLAR İNSAN DERİSİNDEN

07.10. 2024- sabitfikir.com

Pahalı ve eski kitapları bir araya getiren büyük kütüphanelerde her daim garip bir yan vardır. İnsanların fısıldayarak konuştuğu bu ortamı yapay bir sessizlik kaplar. Toz kokusu ise sürreal bir hava yaratır. Söz konusu garip kütüphanelerse şüphesiz hiçbir yer, Harvard Üniversitesi’yle boy ölçüşemez.

Çünkü birkaç yıl önce bu kütüphanede bulunan üç kitabı, diğerlerinden ayıran bir şey fark edildi. Onların deri kaplaması, diğerlerine benzemiyordu. Yapılan araştırmalar da gösterdi ki, bu pürüzsüz kaplamalar, insan derisindendi. Hatta bu kitaplardan birisinin derisi, canlı bir insandan yüzülmüştü.

Aslında insan derisiyle kitap kaplamak 17. yüzyılda epey yaygındı. Adı “anthropodermic bibliopegy (insan derisiyle kitap ciltleme sanatı)” konulmuştu ve bu sanat, özellikle anatomi kitaplarına uygulanıyordu. Kitaplar, genellikle tıbbi görevlilerin, araştırmaları sırasında kadavradan yüzdükleri deriyle kaplanıyordu. Herhalde hiçbir şey boşa gitmesin istendiğindendi bu.

Harvard’daki bu garip kitaplardan biri Roma şiirini, bir diğeri Fransız felsefesini ele alıyor. Canlı canlı yüzülen bir insanın derisiyle kaplanan sonuncu kitap ise Ortaçağ İspanya’sının hukuk düzeni üzerine bir inceleme. İçinde ise şu ilginç paragraf bulunuyor:

“Bu kitabın kaplaması, 4 Ağustos 1632’de, Wavuma tarafından, henüz canlıyken derisi yüzülen sevgili arkadaşım Jonas Wright’tan geriye kalan tek şey. Kral Mbesa bana bu kitabı verdi ki bu kitap da zavallı Jonas’ın sahip olduğu birkaç şeyden biriydi; şimdi onun üzerini derisi kaplıyor. Huzur içinde yatsın.”

Harvard’a uğrarsanız bu kitapları inceleyebilirsiniz. Greg Newkirk‘in Roadtrippers Daily’de yayınlanan makalesini Gökçe Gündüç, Türkçeleştirdi.

*** *** ***

 
Yorum yapın

Yazan: 07 Ekim 2024 in Bilinmeyenler

 

Etiketler: , , , , , , , , , , , , ,

TESADÜF MÜ, KEHANET Mİ? TİTANİK’TEN 14 SENE ÖNCE!

01.10.2024- Mert METİN

Kahramanımız Morgan Robertson (1861 – 1915) Genç bir denizci iken işleri iyi gitmeyince Newyork’ta kuyumculuk yapmaya başlar ve amatörce hikayeler yazar. Nasıl olursa yazdıkları satılır iyi para kazanır ve bunun üzerine epeydir aklında olan, eski mesleğinden aşina olduğu konularla ilgili bir roman yazmaya girişir. Roman biter, basılır ama pek ilgi görmez satılmaz.. Yıl 1898’dir.

Burada biraz duralım: Ne anlatmaktadır bu romanda Robertson ona göz atalım:

Romanda büyük bir gemi vardır. İngiltere’den yola çıkar Newyork’a gitmektedir ama yolda bir buzdağına çarparak batar.

Hemen ne düşündünüz. Elbette Titanik.. Batışından tam 14 yıl önce yazılmış bir romanda benzer bir tema. Eğer benzerlik bu kadarla sınırlı kalsaydı çok da ilgi çekmez şaşırtıcı olmazdı ama şimdi sıkı durun:

* Robertson’un romanındaki gemi Southampton limanından yola çıkıp New York’a gidiyordu. 14 Yıl sonra Titanik’de Southampton limanından yola çıkıp New York’a gitmek üzere hareketlenmişti.

*Romandaki gemi ile, Titanik arasında sadece birkaç metre fark vardı. Romandaki gemi 244 metre, Titanik 269 metreydi.

– İki geminin ağırlıkları da çok yakındı. Robertson romanındaki gemi 70.000 ton ağırlığında idi; gerçek Titanik ise 66.000 tondu.

– Her iki geminin de üç pervanesi vardı ve her ikisinde yolcu kapasitesi 3000 idi. Romanda gemi dolu olarak 3000, Titanik 2228 yolcu taşıyordu. Gerek romandaki hayali gemiye gerekse de gerçek Titanik’e Avrupa’nın sayılı zenginleri ve ünlü aileleri binmişlerdi.

-Her iki olaydaki gemiye de asla batmaz denilmişti.

– Robertson’un romanındaki dev gemi, New Foundland yakınında; Kuzey Atlantik’te bir buzdağına çarparak battı ve işte belki de en inanılmaz ama gerçek kısım; Titanik de 14 yıl sonra aynı koordinatta, aynen romandaki benzeri gibi bir buzdağına çarparak okyanusa gömüldü.

– Ve her iki gemide de; yeterince can kurtaran filikası yoktu; Robertson romanındaki gemide 24 filika bulunduğunu yazıyordu; Titanik’te ise 20 filika vardı ve bu yüzden can kaybı büyük oldu.

*Her iki geminin yolculuğu da Nisan ayında idi.

* Darbe hızı, darbe zamanı, etki noktası gibi pek çok teknik bilgi de ya aynı ya da çok benzerdi.

Peki geliyoruz sona.. Asıl sürpriz burada. Robertson romanındaki gemiye hangi adı vermişti dersiniz: Titan..

Ne dersiniz, bu kadar tesadüf nasıl bir araya gelmiş olabilir. Denizcilik geçmişinden dolayı bu benzerliği normal karşılayanlar yanında daha sıklıkla yapılan yorum Robertson’un psişik yetenekleri olduğu yönünde çünkü bu kadar olmasa da kehanetlerle dolu başka kitapları da var.

Robertson başarısız bir yazar olarak Mart 1915’de bir otel odasında geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Tabi bu kadar bilgiyi tesadüfi olarak nasıl birleştirdiğinin sırrı da onunla birlikte gitmiş oldu.

 
Yorum yapın

Yazan: 01 Ekim 2024 in Bilinmeyenler

 

Etiketler: , , , , , , , , , , , , ,

BİR İNSANA İŞTE BU KADAR TOPRAK YETER !

20.07.2024- Tolstoy’un “İnsan Ne ile Yaşar” adlı kitabından ALINTI

Tolstoy’un “İnsan Ne ile Yaşar” adlı kitabında, çiftçi Pahom’un hazin ve ibretlik öyküsü.

Sıradan kendi halinde bir çiftçi olan Pahom, daha zengin bir hayatın hayalini kurmaktadır. Uzak bir yerlerde, cömert bir reisin karşılıksız toprak verdiğini duyunca, daha çok toprak elde etmek için reise gidip talebini iletir. Gerçekten de Reis herkese istediği kadar toprak veren cömert biridir. Pahom’a “Sabah güneşin doğuşundan batışına kadar katettiğin bütün yerler senin fakat güneş batmadan yeniden başladığın yere dönmen lazım.” der. “Yoksa bütün hakkını kaybedersin.

Fotoğrafta Tolstoy ve kardeşi Rahibe Maria Nikolaevna

” Pahom güneşin doğuşuyla beraber başlar yürümeye. Tarlalar, bağlar, bahçeler geçer. Tam geri dönecekken gördüğü sulak bir araziyi es geçemez. Şu bağ, bu bahçe derken bakar ki güneşin batmasına az kalmış. Koşar, koşar, ama kesilir takâti. Halsiz adımlarla yürümeye devam ederken, Pahom’un burnundan kanlar damlamaya başlar. Tam başladığı noktaya yaklaşmışken, bir an yığılır yere ve bir daha kalkamaz… Reis olanları izlemektedir. Çok kereler şahit olduğu olay yeniden vuku bulmuştur. Adamlarına bir mezar kazdırır. Pahom’u bu mezara gömerler.

Reis Pahom’un mezarının başında durur şöyle der: “BİR İNSANA İŞTE BU KADAR TOPRAK YETER !” Mütemadiyen biriktirmek istiyoruz. Yiyemeyeceğimiz kadar erzak, giyemeyeceğimiz kadar kıyafet, kullanamayacağımız kadar eşya, oturamayacağımız kadar ev… Gözlerimiz midelerimizden, arzularımız ihtiyaçlarımızdan daha büyük… Ve insan yaşlandıkça besler, gençleştirir arzularını. Biriktirdikçe hayata olan bağlarını artırır. Öyle bağlanır ki hayata, bir gün bu diyardan göçüp gideceği fikri zamanla yitip gider aklından… Tüketmeye de çok meraklıdır insan. Biriktirdiği paranın, eşyanın, malın-mülkün, arkadaşın, dostun, yanında zaman tüketir, söz tüketir… Benlik biriktirirken, benliğini tüketir… Sofraya koyabildiğimiz bir bardak çayın, zeytine, ekmeğe ulaşabilmenin bir zenginlik olduğunu ne zaman fark edeceğiz. Doldurabildiği bir cüzdanı olmasa da, bir evi muhabbetle, kanaatle dolduran bir kadının, akşamları evine gelen, ekmek getiren, eline sağlık diyen bir erkeğin, zenginlik olduğunu ne zaman anlayacağız? Gören bir gözü, tutan bir eli, yürüyen bir ayağı satın alamayacak ve kaybedince tekrar sahip olamayacak kadar aslında fakiriz hepimiz. ALINTI

 
Yorum yapın

Yazan: 20 Temmuz 2024 in Eğitim

 

Etiketler: , , , , , ,

KİTAP SEVGİSİ

13.11.2020-BİLKE

Kitap okumak, özel bir tutkudur. Kitap kokusunu tadanlar, BU alışkanlıktan vaz geçemezler. Sanatçılar, tiyatro için sahne tozu yutmak derler ya, kitap kokusu da işte aynen onun gibidir.

Akıl farklı yaşamlar, coğrafyalar, sevinçler, hüzünler ve mutluluklar arasında seyyah gibi gezer. İnsan, farkındalığını ve bilinç potansiyelini artırır.

Bu gün derneğe gönderilen masal, hikaye, roman ve diğer kaynak ders kitaplarını SEVGİ EVLERİ öğretmenimize teslim ettik.

Öğretmenimiz, Sevgi Evlerinde kütüphane oluşturmayı hedefliyordu. Biz de Sinoplu iş adamı Emre GÜNDOĞDU’NUN özenle sakladığı çocukluk ve gençlik kitaplarını, uyun ellere teslim etmek istiyorduk. Kitaplar yerini buldu, çocuklar ve gençlerimize İYİ OKUMALAR diliyoruz….

BİLKE

 
Yorum yapın

Yazan: 13 Kasım 2020 in Eğitim

 

Etiketler: , , , , ,