17.02.2025- Yazar Suat ÖZGE
~SEN BENİ HAKETMİYORSUN~
Sabaha karşı yatağın sallandığını hissedince deprem korkusuyla uyanmış, ama eşi Halim’in sanki bir kriz geçirirmişcesine titrediğini görünce eli ayağına dolaşmış, zorlukla arabilmişti sonrasında ambulansı. Ve gün doğarken vardıkları hastahanede, canından çok sevdiği eşinin beyin felci geçirdiğini öğrendiğinde içi titremişti. Zorlu bir süreç olacaktı doktorun dediğine göre. Çok uzun bir süre konuşamayacak, hastahanede gözetim altında tutulacak, iyi bakılacak ve morali yüksek tutulacaktı Halim beyin. Yoksa hiç istenmeyen durumlarla karlılaşılabilirdi…
Kendi ihtiyaçlarını dahi karşılayamayan eşine ağlamaklı bir halde baktı. Canını verirdi onun için…Ağabeyini birkaç saat eşine rafakatçi olması için hastahaneye çağırıp, evden lazım olan eşyaları almaya gittiğinde, kapının altında bir zarf, birde kapıya asılmış bir demet gül gördü. Zarfı açtığında ise beyninden vurulmuşa dönmüştü Zarife hanım.
“Eşinden benim için boşanma kararın beni ne kadar mutlu etti bilemezsin Halim’im. Yurt dışından sana sevincimi belli etmenin en güzel yolu bu çiçekleri göndermek olacaktı. O güzel başlangıca bir gün kaldı demek?” yazıyordu o zarfta. Çöküp kalmıştı. Yüzü bembeyaz olmuştu. Sonra gözyaşları ıslattı yanaklarını. Ellerini duvarlara vura vura ağladı. Neden belki beş saat sonra kendine gelebilmişti… İç çamaşırı ve bir kaç çift pijama takımını bavula koyup, sanki bir ölü gibi hastahaneye doğru yola çıktı. Eşinin kaldığı odaya girdiğinde abisine birşey belli etmek istemedi. Aldatılmak çok zor gelmişti Zarife hanıma. O gece yüzüne bile bakmadı eşinin. Ama yüreğine ağır geliyordu bu durum. Bir hafta gitmekle kalmak arasında karar vermezken, sadece eşine doktorun verdiği mama tarzı yemeğini yedirip ihtiyaçlarını gidermede yardım etmiş, tek bir sevgi sözcüğü söylememişti bile…
Bir hafta sonra, tekrar eve temiz eşya almaya gittiğinde kapıya asılmış hafif solmuş güller ve kapının altından atılmış yeni bir mektup daha bulmuştu.
“Bir haftadır senden haber alamıyorum bitanem. Yeni yuvamızı istediğin gibi hazırladım bana gönderdiğin parayla. Sadece senin gelmeni bekliyorum.Şimdi bu gülleri ben sana gönderiyorum. Ama defalarca yaptığın gibi, koca bir buket çiçeği geldiğinde kucağıma koyacağından adım kadar eminim Halim’im… “yazıyordu mektupta. Öyle kötü olmuştu ki.Senerlece gözlerine sevgiyle baktığı adamın bir sahtekar olduğunu, yalancı olduğunu kabul edemiyordu. Saatlerce ağladı. Yine kimseye birşey diyememişti ama, kafasına da koymuştu. Terkedecekti Halim beyi. Ne durumda olursa olsun. Aldatılmayı ve yalanı kabul edemezdi.
Yüzü bembeyaz bir halde hastahaneye gitti. Odaya girdiğinde sadece gözleriyle kendisiyle iletişim kuran eşine bağırdı çağırdı. “Sen beni haketmiyorsun Halim. Sen benim gibi bir kadını haketmiyorsun. Saçımı sana süpürge ettim bunca yıl. Bir evlat veremediysem rabbimin takdiri buydu. Ama sen beni canevimden vurdun. Gidiyorum. Çok sevdiğin, kucak dolusu güller götürdüğün kadın sana benden iyi bakacaktır eminim”dediğinde sesi titremiş, ağlamamak için zor tutmuştu kendini.
Baba evine döndüğünde belki üç gün doğru düzgün lokma girmemişti ağzına. Kimseye birşey anlatmadı. Gururlu kadındı Zarife hanım. Sadece ağladı ağladı.
Tam bir hafta sonra eşinin ölüm haberi geldiğinde, bir garip olmuştu içi. Demek ölmüştü. Sevinmeli mi? Üzülmelimiydi?Karar veremiyorum. Ama cenazesine bile gitmedi. Kayınvalidesi ve kayın babası yıllar önce öldüğü için ve kendisinden başka kimsesi olmadığı için ortada kalan cenazesini bile ortak dostları defnetmişti.
Cenazeden bir ay sonra yıllarca çabalayıp yaptıkları ve çok mutlu günler geçirdiklerini sandığı eve tekrar gittiğinde eşyalarını toplamak için, kapının altından atılmış,çiçek ulaştırma şirketi tarafından gönderilen bir özür mektubu bulmuştu. Ve bir kaç zarf daha.
-“Gönderici ve alıcı kısımlarında ki isim benzerliği bulunan Halim Gülçiçek isimli müşterimizin mektuplarının karıştığını bildirip sizden yaptığımız hatadan dolayı özür dileriz. Eleman değişikliğine gittiğimiz sırada acemice yapılmış bir hatadır. Şirketimiz bu hatadan dolayı, göndermiş olduğunuz dört gönderinin ücretini özür mahiyetinde size bu zarfın içinde iade etmektedir. Tarafımızdan yapılan hata yüzünden tekrar özür dileriz”yazan mektubu okuyunca, yüreğinin hızlı hızlı çarptığını hissetmişti. Sonra sırasıyla açtığı zarflarda,
“Zarifem bilirsin ben öyle duygularımı yüzüne diyemem.Öyle yetişmişim napayım. Bir arkadaşım da benim huyumdaymış. Böyle bir yolla diyormuş eşine diyeceklerini. En güzel çiçekleri hakediyorsun gül Kokulum. Bu güller sana”

“Benim kendi güzel gönlü güzel eşim. Çok sevdiğin ve yapmamı istediğin Şarkışla daki köyde o dağ evin hazır. Seni cuma günü öğleden sonra orada bekliyor olacağım . Canımı bile veririm senin için. Seni çok seviyorum. HALİM” yazıyordu. Çöktü kaldı olduğu yere. O an sicim gibi gözyaşları ıslattı yanaklarını. Pişmanlık ne demek iliklerine kadar hissetti.
Güvenmek sevmekten değerlidir…

