RSS

Etiket arşivi: RESİM

PARMAKLARI PARÇALANAN MADENCİ AĞABEYİNE YAPILAN RESİM

24.03.2025- Alıntı

Bu resmi çizen Albrecht Durer isimli 1471-1528 yılları arasında yaşamış bir ressam.

18 çocuklu bir ailenin resimle ilgilenen 2 erkek çocuğundan biri.

İki kardeşin de resme karşı olağanüstü bir ilgileri ve yetenekleri var.

Her ikisi de sanat okuluna gidip büyük bir ressam olma hayali kuruyorlar.

Aile ise bu durum karşısında çaresiz.

Madencilik yaparak geçinmeye çalışıyorlar ve karınlarını ancak doyurabiliyorlar.

Bu durum karşısında iki kardeş kendi aralarında kura çekmeye ve kazananın Sanat Okulu’na gitmesi, geride kalanın daha çok çalışıp diğer kardeşi okutması yönünde bir karar alıyorlar.

Albert ve Albrecht arasındaki bu kuranın koşulu olarak, okula giden döndüğünde diğer kardeşini okuması için okula gönderecek ve kendisi de madende çalışacaktı.

Kurayı kazanan Albrecht okula gider ve bütün öğretim görevlilerini kendine hayran bırakarak çok büyük başarılar elde eder.

Okulu birincilikle bitirdiğinde yöredeki bütün okullarda ismi bilinmektedir artık. Eve büyük bir gururla döner.

Ailesi, Albrecht onuruna güzel bir yemek verir.Kendisini öven konuşmalardan sonra Albrecht söz alır ve kendisine bu başarıları yaşatan kardeşine teşekkür eder.

Şimdi sıranın kardeşinde olduğunu ve okumaya göndereceği kardeşi için madende çalışmaktan büyük gurur duyacağını söyler.

Kardeşinin yanıtı ise; “İmkansız sevgili kardeşim” olmuştur. “Seni okulda okutabilmek için çalıştığım senelerde bütün parmaklarım madende defalarca kırıldı ve değil kalem tutmak senin şerefine şu şarap kadehini bile zor tutuyorum”.

Kardeşinin durumuna hakikaten üzülen Albrecht ise kendisini dünyanın en ünlü ressamları arasına sokan o ellerin, kardeşinin ellerinin resmini çizer.

Aşağıda gördüğünüz bütün dünyanın bildiği, ismi ‘Hands’ (Eller) olan resim Albrecht Durer’in kardeşinin elleridir…

Alıntı

 
Yorum yapın

Yazan: 24 Mart 2025 in Eğitim

 

Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , ,

YARAMAZLIKLARI YÜZÜNDEN ÇOCUKLUĞU DAYAK YEMEKLE GEÇEN RESSAM

04.03.2025- Fikret OTYAM- alıntı

Bebeklerin ishal salgınından öldüğü 1926 yılında, Aksaray’da dünyaya gözlerini açtı.

Altı çocuklu ailenin beşincisiydi. Öleceğine kesin gözüyle bakılıyordu. Aksaray’ın tek eczacısı olan babası gözünü karartıp aşırı dozda ilaç verdi oğluna. Kendi çocuğunu bu yolla kurtarınca, ilçenin öteki çocuklarını da ölümün pençesinden alıverdi!

Babasının yaşama bağladığı çocuk, yaramazlıklarıyla adamcağızı canından bezdirecekti!…

Aklı fikri “şeytanlığa” çalışıyordu boyuna.

Örneğin iki katlı kerpiç evlerinin nasıl yanacağını merak edip ateşe veriyordu!

Bir başka gün, eczane çalışanlarının yemeğine vazelin yağı katıyordu!

Ak saçlı eczacı kalfasının başına, uyuduğu sırada, mavi boyalı ilaç boca ediyordu…

Babasının, saygın konuklarına ikram ettiği konyak şişesinin içine keskin müshil ilacı koyuyordu…

Yine en etkili müshil ilacı olan İngiliz tuzunu havanda dövüp tuzluklara dolduruyordu…

Tabii yaptığı her yaramazlık beraberinde, öfkeli babasının dayağını getiriyordu!

Dayak yiye yiye büyüdü. Güzel Sanatlar Akademisi’ne öğrenci oldu. 1953 yılında Akademinin Resim Bölümünü bitirdi. Gazeteciliğe başladı. Anadolu insanının dertlerini kendine dert edindi. Edebi tadı olan birbirinden güzel sayısız röportaja imza attı. Dolaştığı yerlerden getirdiği çarpıcı fotoğraflarla iz bırakan sergiler açtı.

Emekli oluncaya kadar kitaplar dolusunca yazılar yazdı.

Aksaraylı o yaramaz çocuk, yetişkin çağında Babıali’nin yürekli kalemi sıfatıyla basın tarihindeki yerini aldı.

Emekli olduktan sonra kendini tümüyle resim yapmaya adadı.

Kimden söz ettiğimi elbette bildiniz:

Fikret Otyam.

(Önceleri, ailenin soyadı Otyam değil, Artur’du. General McArtur’u andırıyor diye babası soyadını değiştirmek istemişti. Bu nedenle, dönemin Sağlık Bakanı Refik Saydam, ona “Otyam” soyadını verdi. Otlardan ilaç yapan anlamına geliyordu.)

 
Yorum yapın

Yazan: 04 Mart 2025 in Genel Kültür

 

Etiketler: , , , , , , , , , , , , ,