RSS

Etiket arşivi: SORUMLULUK

~KARINCA YUVASI~

13.04.2025- Yazar Suat ÖZGE

Değerli okurlarımız, TV ekranlarında, sokakta, mecliste kaos haberlerini izlemekten yorgun bir toplum haline geldik. Liyakat ve adalet konusunda, öğretici bir yazıyı sizlerle paylaşıyoruz. Güzel örneklerle yüreğimize su serpilsin ve ilgililere örnek olsun. Makamlarımızın, liyakatli insanlara ihtiyacı var. BİLKE

HUZUR EVİNE İŞÇİ ALIMI

Huzur evinin müdürü,emekliliğini beklediği son günlerin birinde,en kıdemli çalışanını yanına çağırır ve merakla-“Payidar abi.Bundan otuz sene önce işçi alımı konusunda çok sıkıntılar çektiğimiz zamanları çok iyi hatırlarsın.Aldığımız işçilerden, huzur evindeki yaşlı insanlara kötü davrananlar oluyordu.Bizde neredeyse gün aşırı işci değiştirmek zorunda kalıyorduk.Ben bıkıp usanmıştım yalnış işci seçimlerinden.Ve bir ara sana bıraktım.Görevi sen üstlendin.Sen hangi işçiyi aldıysan, o günden bu güne tek bir sıkıntı çekmedik.Yaşlılarımızada çok iyi davrandılar.Merak ettiğim şu;Sen neleri göz önünde bulundurarak onları işe aldın?Nasıl bu kadar isabetli kararlar verebildin?Nasıl bir tecrübedir bu? -“diye sorar…

Payidar efendi,müdürün sorularından sonr, bulundukları odanın camına sabitler bakışlarını.Huzur evinin avlu kapısından, binaya kadar olan patika yola derin derin bakar.Sonra eliyle o patika yolu göstererek işaret eder

.-“Evet müdürüm çok iyi hatırlıyorum o günleri.Biz ozamanlar işçi için gazeteye ilan verdiğimizde, iyi ve buradaki yaşlı insanlara asla zarar vermeyecek incelikte gönlü güzel insanlar bulmayı umuyorduk.Siz bu görevi bana verdiğimizde, bu patika yolun sonunda binanın kapısında bekledim her bir başvuru yapan işçiyi… Bilirsiniz patika yol baştan sonra karınca yuvalarıyla doludur.Ve binlerce karınca patika yola serilmiş gibidir…Başvuru için gelenlerden kimisi yuvaları ve karıncaları göz göre göre ezerek geçerdi. Kimisinin ise karıncaları ezmemek için yolun kenarındaki taşlara basa basa yürüdüğünü gördüm.O an dedimki kendi kendime; yürüdüğü yolda karıncayı ezmemeye bile özen gösteren insan, yaşlı insanları hiç incitirmi?…Yani tecrübeyle alakası yok müdürüm.Çok şükür.Doğru tercih yapmışım… – “

#Yazar#Suat#Özge

Fotoğraf açıklaması yok.

 
Yorum yapın

Yazan: 13 Nisan 2025 in Eğitim

 

Etiketler: , , , , , , , , , ,

KARINCA İŞİ KOTARAN YİNE DE İŞTEN ATILAN

27.02.2024- DÜNYA HALİ

Küçük bir Karınca her sabah erkenden işine gelir ve neşe içinde çalışmaya başlardı… Çok çalışır… Çok üretir… Ve bunları keyif içinde yapardı. Patronu Aslan, Karınca’nın başında yöneticisi olmadan kendiliğinden bu kadar hevesle çalışmasına çok şaşırırdı.

Bir gün karlılığı ve verimliliği arttırmak için aklına parlak bir fikir geldi. Eğer Karınca, başında bir yönetici bile olmadan bu kadar üretken olabiliyorsa, bir de başarılı bir yöneticisi olsa neler yapardı. Bunun üzerine, müthiş bir yöneticilik kariyeri olan ve yazdığı raporlarla ünlü Hamamböceği’ni işe aldı. Hamamböceği işe öncelikle bir saat alarak başladı. Böylece Karınca’nın çalıştığı saatleri tam olarak ölçebilecekti. İş saatlerinde gevşekliğe müsaade etmeyecekti. Elbette raporlarını düzenleyecek bir sekretere de ihtiyacı olacaktı. Bu nedenle; hem telefon trafiğini yönetmek ve hem de arşiv işleri için Örümcek’i işe aldı. Aslan, gelişmelerden çok memnundu. Hamamböceği’nin hazırladığı raporlar gerçekten harikaydı. Hatta ondan üretim hızını ölçen ve karlılığı analiz eden renkli grafikler de hazırlamasını istedi.

Böylece bu raporları ortaklarına sunum yaparken kullanabilecekti. Hamamböceği, bu raporları üretebilmek için yeni bir bilgisayara ve donanıma ihtiyaç duydu. Artık artan ekipmanlar için de bir bilgi işlem departmanı oluşturmanın zamanı gelmişti. Bu işleri idare etmek için Sinek’i işe aldı. Bir zamanlar mutlu, üretken ve rahat olan Karınca bu yeni toplantı düzeninden ve evrak işlerinden yılmıştı. Zamanın büyük bir kısmını sorulan soruları cevaplamak ve evrak işleri yapmakla geçiyordu. Aslan, Karınca’nın bölümünün giderek büyümesinden memnundu. Bölümü daha da büyütmek üzere bir üst yöneticiye ihtiyaç olduğunu düşündü.

Ve bölüm başkanı olarak başarıları ile ünlü Ağustosböceği’ni işe aldı. Kendi rahatına ve keyfine düşkün Ağustosböceği’nin ilk icraatı ofisi rahat edebileceği yeni mobilyalarla döşemek oldu. Tabii ki kendisinin yeni bir bilgisayara, bütçe kontrol ve stratejik verimlilik planı hazırlanması için kişisel bir yardımcıya ihtiyacı vardı. Bunun üzerine eski işyerindeki yardımcısını işe aldı. Karınca’nın çalıştığı yer giderek kimsenin gülmediği, neşesiz ve mutsuz bir mekana dönüşmüştü. Ağustosböceği, patronu Aslan’ı ortamın ruh halini değiştirecek bir çalışma yapılması gerektiğine ikna etti. Bunun üzerine, Karınca’nın bölümünde olup bitenleri gözden geçiren Aslan, üretimin ve karlılığın dramatik bir şekilde düştüğünü farketti.

Hemen, son derece itibarlı ve iyi tanınmış bir Danışman olan Baykuş’u sorunu çözmesi için işe aldı. Baykuş, Karınca’nın departmanında 3 ay geçirdi. Bu hummalı çalışmanın ardından ciltlerce süren muhteşem bir rapor yazdı. Raporun sonucu şuydu: “Departmanda aşırı istihdam vardı”. Aslan, raporu inceledikten sonra dramatik bir karar verdi. Ve, elbette, ilk olarak negatif tavırlarıyla dikkat çeken, mutsuz ve çalışma isteğini kaybetmiş olan Karınca’yı işten çıkardı. DÜNYA HALİ

 
Yorum yapın

Yazan: 27 Şubat 2025 in Eğitim

 

Etiketler: , , , , , , , , ,

İNSANIN ESKİMİŞLİĞİ

18.06.2024-Günther Anders

1956’da filozof Günther Anders şu kehanet meditasyonunu yazdı:

Herhangi bir isyanı bastırmak için zorla hareket etmeye gerek yok. Hitler’inkine benzer yöntemler modası geçmiş durumda.

O kadar güçlü bir kolektif koşullanma yaratılmalıdır ki, isyan fikrinin kendisi artık insanların zihninde görünmesin. İdeal olan, doğuştan gelen biyolojik becerilerini sınırlayarak insanları doğumdan itibaren şekillendirmek olacaktır. Bundan sonra, eğitimi keskin bir şekilde azaltarak, mesleki becerilerin öğrenilmesine indirgeyerek şartlandırmaya devam ederdik. Eğitimsiz bir insanın sınırlı bir bakış açısı vardır ve düşüncesi vasat mesleklerle ne kadar sınırlı olursa, o kadar az isyan edebilir. Bilime erişimin giderek daha zor ve elitist hale gelmesini, insanlarla bilim arasında bir kopukluğun olmasını ve genel halk için bilgilerin yıkıcı bir içerikten yoksun olmasını sağlamalıyız.

Asıl mesele felsefe olmadan. Burada da doğrudan şiddetten ziyade ikna gücünü kullanmalıyız: Televizyonda yalnızca duygulara veya içgüdülere hitap eden eğlence programlarını toplu halde yayınlayacağız. Zihinler işe yaramaz ve oyunculuklarla meşgul olacak. Sürekli konuşma ve müzikle zihni düşünmekten alıkoyabilirsiniz. Cinselliği bir kişinin ilgi alanları listesinin en üstüne koyacağız. Daha iyi bir sosyal sakinleştirici yoktur. Genel olarak, bunu varoluşun ciddi bir bölümünü ortadan kaldıracak, değerli olan her şeyle alay edecek, sürekli olarak anlamsızlığı koruyacak şekilde yapacağız, böylece tanıtım coşkusu insan mutluluğunun standardı ve özgürlük modeli haline gelecektir. Bu nedenle koşullandırma öyle bir entegrasyona yol açacaktır ki, sürdürmemiz gereken tek korku sistemden dışlanmak ve dolayısıyla mutluluk için gerekli koşullara erişememek olacaktır.

Bu şekilde şekillenen kitlesel insana, kim olduğu gibi davranılmalı: bir inek gibi davranılmalı ve bir sürü gibi izlenmelidir. Onun açıklığının ilgisizliğine yol açan her şey kamu yararıdır ve onu uyandırabilecek her şeyin alay konusu olması, bastırılması, onunla savaşılması gerekir. Sistemi sorgulayan herhangi bir doktrin yıkıcı ve terörist olarak etiketlenmeli ve onu destekleyenlere daha sonra terörist muamelesi yapılacaktır.

KİTAP TANITIM-AMAZON: “Günlük hayatımıza iyice giren teknolojik başarılar karşısında nasıl bir tavır takınacağız sorusu üzerine kafa yoranlar, Anders’in eleştirilerini güncel gelişmelere uyarlamakta zorluk çekmeyecekler. Endüstri Çağında, Yaşamın Tahribatı Üzerine” altbaşlıklı bu ikinci ciltle tamamlanıyor. Anders bu ciltte de teknik gelişmeleri sözünü sakınmayan bir üslupla ele alırken, gerçek bir umuda gidecek tek yolun eleştiriden geçeceğini gösteriyor.

Ne önünüzde giden at gözlüğü takmış olanlar tarafından biçimlendirilin ne de tekerlek izlerini koklayın. Atların arkasında oturan, ama onlara hükmeden arabacı olun. Arabanın üzerinde kalın, atları da gözden yitirmeyin; dahası onlar tarafından çekilirken her dönemeçte tehlikeyi yaşayın ki sorumluluğunu da taşıyın. Ödevimiz budur. Hem kuramsal, bu demektir ki görerek, hem hareket halinde, bu demektir ki felsefi ve güncel olabilmekse derdimiz…”

 
Yorum yapın

Yazan: 18 Haziran 2024 in Eğitim

 

Etiketler: , , , , , , , , ,