SÖYLEŞİ 1. BÖLÜM -23 ARALIK 2012
GÖÇLER insanlık tarihinin unutulmaz bir gerçeğidir. Amerika kıtasına beyaz adam gelince yerliler topraklarını, onurlarını, her şeylerini kaybetmiştir. Afrika kıtası yerlileri ise dünyanın her yerine köle olarak satılmış ve yurtlarından insan onuruna yakışmayan biçimde göçürülmüşlerdir. Orta Asya’dan Anadolu’ya yapılan Türk göçü yüzyıllarca sürmüş, acı, sefalet yorgunluk dolu uzun yürüyüşlerle yürükler dağlar, yaylalar, ülkeler aşmışlardır. Kafkasya ve Balkan bölgesinde bitmek bilmeyen savaşlar, yoğun göçlere sebep olmuştur.
Her birimiz, ailemizin tarihi geçmişini öğrenirsek, dünyada olup bitenleri daha doğru algılayabiliriz. Sebebi izlersek, sonuçta soru işaretlerimiz kalmaz. Yalnızca sonuç fotoğrafında değerlendirme yaparsak gerçekleri göremeyiz. Yani kısacası sebebini bildiğimiz her şey, bize gerçek bakış açısı kazandıracaktır.
İnsan bilinci, göçlerin farkındalığı ile dünya tarihine küresel bakma perspektifi kazanacaktır. Uygar bir dünya düzeni ve insanca yaşamak hepimizin özlemidir.
BİLKE-A.Y. SARIKAYA- Derneğimizin kuruluş amaçlarından biri de halk kültürlerinin korunması ve yaşatılmasıdır. “Konuklarımız” sayfamızda yeni bir misafirimiz var. YORGOS, Sinop’tan Yunanistan’a göç eden bir ailenin torunu. Kendisi ile Sinop’tan Yunanistan’a taşınan halk kültürü hakkında söyleşimiz olacak.
Halk kültürlerinin yeryüzüne yayılmasında göçlerin çok büyük etkisi vardır. Amerika kıtası nüfusu göçlerle oluşmuştur. Anadolu coğrafyası, insanlık tarihinden beri göçlere sahne olmuştur. Avrupa, Afrika, Asya ve diğer tüm kıtalar hem dışarıdan göç almış, hem de göç vermiştir.
Yorgos Kuyumcidis’in yaşanan gerçeğe tanıklığı, bize yöremizden göç edenler hakkında bilgi verecek. Kendisi ile iletişimde, Facebook ortamını kullandık. Yorgos, yaşadığı köyü ve büyüklerinin aktardıklarını anlatırken onun heyecanını, benim de hayretimi açıkça ifade etmeliyim. İnanın bir Türk köyüne konuk olduğumu sandım. Karadeniz kültürünü özenle, saygıyla korumuşlar. Sayın Yorgos, bize kendinizden bahseder misiniz?
YORGOS KUYUMCİDİS (Γιώργος Κουγιουμτζίδης)- Adım Yorgos Kuyumcidis. Dedemin dedesi Sinop’ta kuyumculuk yaparmış. Kuyumcunun oğlu olduğundan, soyadı Kuyumcuoğlu olmuş. Yunanistan’a gelince Kuyumcidis’e çevirmişler. Kuyumcu kelimesi sonuna eklenen “idis” eki, oğlu anlamına geliyor. Yani benim atalarım Sinoplu. Ben 48 yaşındayım, Selanik’ten 170 km batıda Arnavutluktan aşağıda. Kozan ( Koζάνη ) ve Grevena ( Γρεβενά ) vilayeti arasında, ucunda uzun bir göl olan Pontini ( Ποντινή )’de doğdum. Liseyi bitirince Selanik’e yerleştim ve Atatürk’ün doğduğu şehirde yaşıyorum. Ama aslen Sinopluyum. Çünkü ailem 1923 mübadelesinde Sinop’tan Yunanistan’a göç etmişler. Atalarım Sinop’ta nasıl yaşadılar, ne ekip biçtiler, ne yediler bunların hepsini biliyorum. Babaannemden, Sinop köylerinde yaşadığı hatıraları çok dinledim. Ben ona nine derdim, canım ninem yaşadıklarını hem anlatır hem de ağlardı. Onu kaybettiğimde ben 23 yaşındaydım.
Dedem Kuyumcoğlu Yorgı Ayancık Binef köyünden ve ninem Ayancık Dayısta köyünden, kızları ile. Arkadaki küçük kız babamın küçük kardeşi.
BİLKE-A.Y. SARIKAYA- Aileniz Sinop’ta nerede yaşamışlar?
YORGOS KUYUMCİDİS -Dedemin dedesi, Sinop’ta kuyumculuk yapmış. Hastalanınca işi bırakmış sonra Ayancık’a gelmiş. Orada, ailesi ile Binef köyüne yerleşmiş, köyde hayvancılık ve çiftçilik yapmışlar.
Dedem Yorgıoğlu yorgı Ayancık Morza köyünden . Dedem o zamanın en birinci zurnacı imiş.Ah sevgili dedeciyim , birdanem Allah rahmet eylesin seni . Dedem 1887 yılında doğdu ve 1973’te öldü . Doğum yeri Sinop-a Ayancık kasabası Morza köyü. Morza da 2 defa evlendi ama 2 eşi de oldü ve Yunanistana gelince Tokatli ninem ile evlendi , 7 çocuk oldu . Ben önce Türkçe öğrendim çünkü Atalarim sadece Türkçe konusuyorlardı . 7 sene Türk ordusunda askerlik yaptı . İşleri çiftilik ,hayvancılık , ustalık kayık ve ağaçtan evleri yapardı en birinci Zurnacı idi . Çok Kastamonunda çalışıyorlardı . Dedem derdi ki “Morza’dan Kastamonudan ustalar gelmeseydi evlerin catıları olmazdı.”
BİLKE-A.Y. SARIKAYA- Köylerimizi araştırdığınızı, yeni isimlerini de öğrendiğinizi biliyorum, geçmişinizi araştırmanız ve kültürünüze sahip çıkmanız çok güzel. Babaanneniz göç ederken yaşadıklarını size nasıl anlattı?
YORGOS KUYUMCİDİS – Allah rahmet eylesin babaannem yaşadıklarını anlatırken hep ağlardı. Göç ederken yaşadıklarını şöyle anlattı: “Ben göçtüğümüzde 19 yaşındaydım, bekârdım. 1923 yılında mübadele yapıldı. Köyümüzden ayrılmak zorunda kaldık, giderken bizi hep Türk arkadaşlarımız uğurladı. Ayancık’a kadar 6 saat onlarla birlikte yürüdük, bizi yolcu ettiler, onlar da, biz de hepimiz ağlıyorduk. Türklerle çok iyi yaşadık, kardeş gibiydik. Bayramları, düğünleri, tarla bahçe işlerini her şeyi beraber yapıyorduk. Benim çok sevdiğim bir kız arkadaşım vardı, benim ablam gibiydi.” Hey gidi nineciğim, bunları anlatır ve ağlardı. Ben o hatıraları dinleyerek büyüdüm, o anılar ninemin çocukluğunun, gençliğinin, annesinin, babasının, kardeşlerinin ve memleketinin hatıralarıydı. Göç ederken yanlarına hiçbir şey alamamışlar. Ayancık’tan, 2000 kişi kadar 7- 8 tane köy halkı hep birlikte göç etmişler. Yaşadıkları köylerin isimleri, Morza, Binef, Dayista (yeni adi Gaziler). Tosos (yeni adi Turhan), Helaldı (yeni adı Güzelkent), Ayandon- Yarna ( Türkeli ) imiş. Bu köylerden çıkmışlar, Ayancık’ta gemilere bindirilmişler, İstanbul’a gelmişler. Şişli’de 3 ay bir eski caminin içinde yaşamışlar.
BİLKE-A.Y. SARIKAYA- Yunanistan’a gittiklerinde köye nasıl yerleşmişler, köylerini nasıl seçmişler? Gösterilen yerlere mi, yoksa seçtikleri yerlere mi yerleşmişler?
YORGOS KUYUMCİDİS – Şişli’den vapura binmişler, Pereas’a gelmişler orada 40 gün kadar durmuşlar ondan sonra Magnisya vilayetine, başkent Volos( Μαγνησία , Βόλος ) limanına inmişler. Volos, egede bir liman. Pergaman’ın ve Ayvalık’ın tam karşısında ama ada değil. Orda 8 ay kalmışlar, çok sıcak olduğundan beğenmemişler. Atalarım daha sonra Pontini ( Ποντινή ) eski adi Torsita köyüne yerleşmisler . Dedemin büyük kardeşi 1912’de Türk askeri olarak buralara geldiğinden köyleri biliyormuş. Aynı Ayancık gibi su var, ağaç var, odun var, hava serin düşüncesiyle bu köyü beğenerek yerleşmişler.
BİLKE-A.Y. SARIKAYA- Köye yerleşince çevre ile ilişkileri nasıl gelişmiş?
YORGOS KUYUMCİDİS – Buranın insanları onları kolay, kolay kabul etmemişler. Ninem, Yunanistan’a gelince evlenmiş. 1940- 45 yıllarında ikinci dünya savaşı çıkınca Almanlar evlerimizi köylerimizi yakmışlar, çok insan kayıp vermişiz. Ben köyümde önce Türkçe örgendim, sonra Yunanca. Sekiz yaşıma kadar sadece Türkçe konuşuyordum. Dedem ben 9 yaşında iken öldü. Babaannem öldüğünde ise 23 yaşındaydım. Allah rahmet eylesin, köyüme gelirseniz zannedersiniz Türkiye’nin bir köyü, herkes Türkçe konuşuyor.
Γιώργος Κουγιουμτζίδης ile söyleşi 2. bölüm
04OCA
YUNANİSTAN İLE SÖYLEŞİ 2. BÖLÜM -4.OCAK 2013
Göçler, insanlık tarihinin unutulmaz bir gerçeğidir. Amerika kıtasına beyaz adam gelince yerliler topraklarını, onurlarını, her şeylerini kaybetmiştir. Afrika kıtası yerlileri ise dünyanın her yerine köle olarak satılmış ve yurtlarından insan onuruna yakışmayan biçimde göçürülmüşlerdir. Orta Asya’dan Anadolu’ya yapılan Türk göçü yüzyıllarca sürmüş, acı, sefalet yorgunluk dolu uzun yürüyüşlerle yürükler dağlar, yaylalar, ülkeler aşmışlardır. Kafkasya ve Balkan bölgesinde bitmek bilmeyen savaşlar, yoğun göçlere sebep olmuştur.
Her birimiz, ailemizin tarihi geçmişini öğrenirsek, dünyada olup bitenleri daha doğru algılayabiliriz. Sebebi izlersek, sonuçta soru işaretlerimiz kalmaz. Yalnızca sonuç fotoğrafında değerlendirme yaparsak gerçekleri göremeyiz. Yani kısacası sebebini bildiğimiz her şey, bize gerçek bakış açısı kazandıracaktır.
İnsan bilinci, göçlerin farkındalığı ile dünya tarihine küresel bakma perspektifi kazanacaktır. Uygar bir dünya düzeni ve insanca yaşamak hepimizin özlemidir.
BİLKE-A.Y. SARIKAYA- Aileniz Yunanistan’a gelince Pontini’ye yerleştiler. Orada nasıl bir yaşam ile karşılaşmışlar?
YORGOS KUYUMCİDİS- Babaannemler Pontini’ye geldikleri zaman, aşağı Rum mahallesine yerleşmişler. Aynı köyün yukarı mahallesinde Türkler yaşıyormuş. Türkler ve Rumlar 6 ay birlikte yaşamışlar. Köyümüzdeki Türkler 1924 tarihinde mübadele ile göç etmişler. Aydın, Isparta, Burdur ve Çatalca’ya yerleşmişler.
BİLKE-A.Y. SARIKAYA- Onlarla görüşüyor musunuz? Türkiye’ye göç edenlerden eski köylerini ziyarete gelenler var mı?
YORGOS KUYUMCİDİS- Türkiye’ye göç edenlerden Aydın Mursallı köyünden ziyarete gelenler oluyor. Bir kere de bir grup Isparta’dan gelmişti. Mursallı köyünden olanları tanıyorum, hem de facebook’ta arkadaşız.
BİLKE-A.Y. SARIKAYA- Pontini’de hayat nasıl devam etmiş, kolay olmamıştır? Yeni bir yer, yeni komşular, yeni düzen kurmak zaman almıştır.
YORGOS KUYUMCİDİS- Köydeki Türkler Yunanca, Türkiye’den gelen bizim Rumlar ise Türkçe konuşuyormuş. Birlikte iyi geçinmişler ama komşu köylerde yaşayan eski Yunanlılar, bizimkileri kabul etmemişler. Göçten sonra, eski Rumlarla aramız iyi değilmiş. Bizi yabancı görmüşler. Bu sebeple atalarım kültürlerini kaybetmeden, hayatlarına aynı Ayancık’taki gibi devam etmişler. Dilimizi, yiyeceklerimizi, geleneklerimizi unutmamışız.
1980 yılından sonra buraya daha iyi alıştık, aynı okula ve liseye gittik. Ondan sonra birbirimizi daha iyi tanıdık. Birbirimizle evlendik.
BİLKE-A.Y. SARIKAYA- Tahmin ediyorum ki, yemek çeşitlerimiz de bir birine benzer. Bu konuda yaşadığım bir anıyı paylaşmak isterim. Sinop Amerikan Radarında çalışan bilgisayar mühendisi Panamalı bir arkadaşım vardı. Ona ellerimizle yöremizin mısır pastasını yaptık ve ikram ettik. Sinop yöresinde kaynar su içinde pişirilen mısır ununa, mısır pastası denilir. Yoğurtla, ya da soğan-kıyma kavurması ile veya sebze yemekleri ile beraber yenir. Kerima’cığım mısır pastasını yerken gözleri doldu ve ne dedi biliyor musunuz? “Anneannem PANAMA’da bunu yapar biz de yerdik, aynı onun yaptığı gibi çok lezzetli olmuş” dedi. İnsan ister Panama’da olsun, ister Sinop’ta, kültürlerin sınırı yoktur.
Yemekler konusunda Ayancık yöresi hatırasını taşıyan neler biliyorsunuz?
YORGOS KUYUMCİDİS- Büyüklerim Ayancık’ta hayvan olarak inek, davar beslemişler, sütünden tereyağı ve yoğurt yapıyorlarmış. Yemek için en çok tereyağı kullanılırmış. Yoğurttan çok çeşitli çorbalar yapmışlar. Tavada ekşitme pidesi yapılırmış, diğer pideler sacayakta pişirilirmiş. Yufka, el makarnası, kulaklı makarnası, tirit en sevdiğimiz yemeklerdir. Ben bu yemekleri yiyerek büyüdüm. Buğday pilavına bulgur denir, mısır ekmeği, keşkek, kuru fasulye, kara mancar, lahana, kabak pişirilir, turşular yapılır. Balıkların en iyisi hamsidir. Ayancık’ta meyvelerden, kestane, ceviz, elma, kiraz, armut, incir varmış. Ninem onları hep anlatırdı. Sevgili ninem, arpa kahvesini çok severdi.
BİLKE-A.Y. SARIKAYA- Arpa kahvesi mi, bu nasıl yapılırmış?
YORGOS KUYUMCİDİS- Has kahve o zamanlar çok pahalı imiş ve şehir uzak olduğundan sık sık alışveriş yapamıyorlarmış. Bu nedenle ninem arpadan kahve yaparmış. Arpayı büyük bir tavada kahverengi olana kadar kavururmuş. Sonra taş değirmenlerde çekip un haline getirir, sonra da elekten geçirirmiş.
BİLKE-A.Y. SARIKAYA- Halk kültürleri, böyle zorluklar içinde yaratmanın örnekleri ile doludur. Anadolu kadını arpadan kahve, ağaç kabuklarından boya, otlardan ilaç, kendirden ip ve anlatmakla bitmeyecek o kadar çok şey yapmıştır ki. Tarlanın, hayvanın, ormanın odunun yoğunluğunda kahve keyfi için de zaman yaratmıştır kendine. Elbiselerine renkli iplerle nakış işlemiş, boş zamanını estetik ve zarafet için doldurmuştur. Bu nakışları şimdi uzmanların uygulaması bile zaman alıyor.
YORGOS KUYUMCİDİS- Taşlardan un çıkarıyorlardı. Mısırdan keşkek, buğdaydan bulgur, bu işleri peşlerinde taşıdılar buralara getirdiler. Kaç kere annem ve ninemle bu taşları kulandım, yardım ettim ey gidi eski mutlu günler. Bunları hatırladım şimdi gözlerim doldu.
BİLKE-A.Y. SARIKAYA-Değirmen taşlarından bahsediyorsunuz, ona el değirmeni denilir. Hala köylerimizde kullanılır. El değirmeninde çekilen mısır ve buğday bulguru, doğal olduğu için lezzetlidir. Köylerimizin kaybolan yemek kültürünü tanıtmak amacıyla derneğimizin hazırladığı bir proje, 2013 yılında tanıtılacak. Eski kültürlerimizin güncellenmeye ihtiyacı var.
Gelelim köyünüzde eski düğünlere, düğünler nasıl yapılırmış? Ayancık köylerindeki gelenekler kaldı mı?
YORGOS KUYUMCİDİS- Düğünler 3-4 gün sürüyordu, damat gelinden çeyiz istiyordu ya bir inek ya 5 dane davar ya ta tarla. Çocuklar 5- 6 aylık olunca vaftiz ediliyor ve isimleri konuyordu. Hep kutlamalar eskiden Türkler ve Rumlar davul zurna ile beraber yapılıyormuş
BİLKE-A.Y. SARIKAYA- Sevgili okurlarımız, söyleşimizi FACEBOOK ortamında sürdürdük. Ben soruları yazdım Yorgo Bey, müsait olduğu zaman cevapladı. Anlattıkları, aile büyüklerinin kültürüne ne kadar değer verdiğini açıkça ortaya koyuyor. Türkçe konuşma fırsatı yakalamaktan ne kadar mutlu olduğunu kendisinden dinlemenizi istiyorum.
YORGOS KUYUMCİDİS- Bu gün çok mutluyum, çünkü alışverişe çıktım. Bizim kapalı çarşiya gittim, orada İstanbul’dan bir gruba rastladım. Tatil etmeye gelmişler, onlarinan çok konuştum yüzüm gülmüş. Türkçe konuştuğum için ondan dolayı çok sevindim.
BİLKE-A.Y. SARIKAYA- Son diyalogu YORGOS KUYUMCİDİS’in anlatımını hiç değiştirmeden yazdım. 1923 yılında Ayancık köyünden göç eden bir ailenin kültür izlerinin, 2013 yılında Yunanistan’da nasıl yaşatıldığını görmemizi istedim.
Kaybolan kültürlerimizi koruyalım. Kültürlerimizin güncellenmeye ihtiyacı var. Doğal bulgurumuzu, doğal kepekli unumuzu, köy pestillerimizi üretip pazarlamalıyız. Üreticiden tüketiciye 1. Elden taşınması dileğiyle konuğumuza çok teşekkür ediyoruz.


Berrin GÜRLEYEN
24 Aralık 2012 at 00:19
Ben de babaannemin, dedemin anlattıklarıyla büyüdüm.. Onlar da Selanik’ten Sinop a gelmişler. Orada çok güzel komşuluk ilişkileri varmış. Gemiyle, Sinop a gelmişler. Bize kalan onların anlattıkları hikayeler, anılar, maniler, oyunlar kaldı. Rumeli den bahsederken, gözleri dolardı hepsinin. Onlar da Sinop a geldiklerinde bir süre adapte olamamışlar. Hem inançlı, hem de dar bakışlı değillerdi. Eğitime çok önem verirlerdi. ..
sinopbilke
24 Aralık 2012 at 19:07
Dünya nelere sahne olmuş gerçekten, batı kültürü görenler daha aydın gerçekten, sana kitabımı hediye etmek isterim bir ziyaretine gelemedim görüşmek üzere
Tufan Bilgili
28 Eylül 2013 at 18:53
Halkların hiçbir zaman birbirleri ile sorunları olmadı. Eğmenler düşmanlıklar yarattı ve sömürüleri için bunu kullandı. Kullanıyor. Bunun en kolay yolu milliyetçilik.Ne yazık ki halklar bu bunu görmüyor, göremiyor. Hala egemenlerin değirmenine su taşınıyor.
sinopbilke
28 Eylül 2013 at 21:52
İnsanlar tarih boyunca halk kültürlerini günümüze taşımıştır. Gerçek gün gibi yaşamın içinde, zamanı aşarak, sınırları delerek günümüze gelmektedir.. Derneğimiz halk kültürümüzü gün yüzüne çıkarmaya devam edecektir. Memleketimiz çok güzel bir şehir, Sinop halk kültürü de çok zengindir.
ANIL CAN ERKAN
02 Ocak 2013 at 12:17
Merhaba, kendi çapımda bir araştırma yaparken rastladım yazınıza, gerçekten çok etkilendim… Bu konuda ne yazık ki çok az yazılan çizilen var…
Benim ailem de o yıllarda Selanik ten Gerze ye göç etmiş, söylediklerine göre de Gerze de yerleştikleri köy Yunanlıların boşalttığı köylerdenmiş. Bu yaşananları ve bugünlere yansımalarını anlatan bir uzun metraj film senaryosu üzerinde çalışıyorum, eğer elinizde bu tür hikaye ya da anı veya her konuda bir öneriniz varsa paylaşmanızdan, irtibata geçmenizden son derece mutluluk duyarım.
Iyi günler
Hoşçakalın..
anilcanerkan@live.com
sinopbilke
04 Ocak 2013 at 12:06
ilginize teşekkür ederim
2. bölümü de takip edebilirsiniz.
sinopbilke
04 Ocak 2013 at 20:20
adresinize ileti gönderdik
nilgun cabacı
03 Ocak 2013 at 23:09
Yaşar’cığım,, bizlerle paylaştığın bu röportaj çok harika olmuş, çok duygulandım. Teşekkürler.
sinopbilke
04 Ocak 2013 at 20:22
Teşekkür ediyorum arkadaşım.,
saygı
05 Ocak 2013 at 00:05
BENDE AYANCIKLIYIM AYANCIKTAN GÖÇ EDEN ARKADAŞIN NİNESİNİN ANLATTIKLARINI YAZMIŞ OKUDUM GERÇEKTEN ÇOK DUYGUSAL MERAK ETTİĞİM BİR ŞEY VAR AYANCIK KÖYLERİNİN RUMCA İSİMLERİNİ TAMAMEN BİLEN VARMI VARSA PAYLAŞABİLİRMİYİZ KÜLTÜRÜMÜZ VE GEÇMİŞİMİZ HAKKINDA ARAŞTIRMA YAPIYORUM SELAMLAR
sinopbilke
05 Ocak 2013 at 17:44
söyleşiyi beğendiğinize sevindim, son teşkilat-ı mülkiye kayıtlarını TBMM kütüphanesinden temin ettim, köy isimleri Osmanlıca ve latince olarak yazılı. hepsini BİR İNCİ MEMLEKETİM kitabımda topladım A.Y.SARIKAYA
yaşar yıldırım
25 Nisan 2014 at 21:06
ben ve eşim morza köyünde doğduk. morza ile ilgili söyleşinizi okudum. çok etkilendim. keşke morza ile ilgili daha fazla bilgiyi ve sohbeti sizinle paylaşabilsek. hep köyüme gittiğimde acaba bizden önce bu köyde kimler oturmuşdiye merak ediyordum. yeni morzalılardan eski morzalılara
selamlar
sinopbilke
02 Mayıs 2014 at 15:34
eski ve yeni morzalıları buluşturmak güzel bir fikir, bu konuda kaymakam ve muhtarla görüşmemiz olacak, morza panayırına söyleşideki kişiyi davet etmek konusu gündemimizde. Siz şimdi nerede yaşıyorsunuz ?
ulaş yıldırım
11 Haziran 2014 at 00:05
merhabalar benim köyüm morza çerkez asıllı türkiyeliyim gerçek morzalıların hikayelerini buradan paylaşırsanız çok sevinirim. morzada azda olsa eski kalıntılar mevcut eski morzalılarla buluşmak dileğiyle…
FİKRET
19 Eylül 2014 at 00:32
1 eylül 2014 de selanik de görüştüm YORGO ile.Mükemmel Türkçesi var.2008 de babamın göç ettiği köyünü (PONDİNİ) ziyaret ettiğim de tanışmıştım.Köyde herkes Türkçe konuşuyor.TRT seyrediyor.Düğünlerin de Adanalı Konyalı oynanıyor.İlginç ama gerçek.Yorgo önümüzdeki yıl Sinop u ziyaret etmek istiyor.Ben de 2003 2005 yılları arasında sinop erfelek lisesin de çalışmıştım.En büyük dileğim ona eşlik etmek.Umarım gerçekleşir.Saygılarımla
sinopbilke
19 Eylül 2014 at 12:48
Fikret Bey, Yorgo ile görüştüğünüze sevindim, MORZA Panayırı için kendisini bilgilendirdik, Türkiye ziyareti çok iyi olur. Bu arada sizin babanız mübadele döneminde PONDİNİ köyünden mi gelmişler, onunla söyleşi yapabilirsek, olaya bir de Türkiye’ye gelen mübadiller gözüyle bakmış oluruz. Halk kültürleri, insanlara ortak değerler kazandırıyor. Yorgo, bu gün Sinoplunun bilmediği eski geleneklerimizi biliyor. “Bizim köyümüzde herkes önce Türkçe öğreniyor ” dediği zaman hepimiz çok etkilendik. Konuşmasında, yerel ağız etkisi var. Aksanı aynı Türkeli köylüsü gibi.
Cevabınızı bekliyoruz,mübadillerden sağ olan varsa görüşmek isteriz. Size aktarılan hatıralar varsa onları da dinlemek ve kaydetmek isteriz, görüşmek üzere.
FİKRET
20 Eylül 2014 at 14:39
Evet ben ikincil kuşak mübadilim.Babam 1912 de PONDİNİ eski adıyla TORSİTA da doğmuş.Geldiğin de 12 yaşında imiş Annem de 1921 grevena nın şimdiki adıyla MİRSİNA eski adıyla GUBLAR köyünde doğmuş.
Okadar gitmek istemelerine rağmen oraları göremeden öldüler.Ben 6 defa ziyaret etme fırsatı buldum.Mükemmel insanlar.ET 3 kanalı da bizimle ilgili bir belgesel hazırladı.Pondini den göç edenler Türkiye de AYDIN(Mursallı- incirliova-karakollar) ISPARTA(Emre mahallesi)İSTANBUL(Çatalca)ANTALYA(Korkuteli-serikELMALI)BURSA(Başköy)NİĞDE(Yeşilburç) da iskan edilmişler.Ben AYDIN Mursallı da ikamet ediyorum Dediğim gibi emekli felsefe öğretmeniyim Erfelek belediye başkanı MUZAFFER BEY yakın arkadaşımdır.Mursallı eski bir rum köyü.Buradan giden rumlar da EĞRİBOZ adsına gidip yerleşmişler.Orada ki köylerinin adıda NEOMURSALLİ(yenimursallı).Orayı da görme imkanım oldu.PONDİNİ deki insanlar ile yunanca konuşmak istediğim de!BİZ LAZIZ LAZ.BİZ TÜRKÇE BİLİRİK! diye cevap verdiklerin de nasıl şaşırdığımı anlatamam.Anlatacak çok şey var.Yazmakla bitmez.Eğer YORGO ile sizleri ziyaret imkanı bulursak bunları çok ayrıntılı konuşma imkanı bulabiliriz.Aydın Ticaret Odasının da bununla ilgili bir projesi var.Mübadele belgeseli hazırlama çabası var.Umarım gerçekleşir.Daha uzun görüşmek umt ve dileğiyle saygılar sunarım.
Hasan ustaoğlu
13 Ekim 2014 at 23:28
Benim Dedemin Babası ta Tasos tan. Yunanistan a gitmeyip adını değiştirip Müslüman olup Tr de kalmış. Kurtuluş Savaş’ı gazisi. 1986 yılında vefat etti.
sinopbilke
09 Kasım 2014 at 18:36
Nur içinde yatsın, dedenizden babanızdan sizin dinlediğiniz anılar var mı? Anadolu, farklı kültürlerdeki insanları kaynaştıran özel bir coğrafya. Olaylar farklı pencerelerden, insan duyarlılığının yansımalarını sergiliyor. İlginize teşekkürler.
turgut
18 Şubat 2017 at 15:20
bende tosos danim gidipte gördünüzmü oralari
Soner Demir
08 Mayıs 2023 at 11:26
Dedenizin ismi nedir acaba benim dedemde kalanlardan İsmail demir ismini almış ailesi göç etmişler dedem kalmış fakat dedemin gerçek ismi nedir bilmiyorum geriye dönük ailesi hakkında bilgi lere nasıl ulaşabiliriz bilginiz varsa bana ulaşabilirsiniz ben Kocaeli’de yaşıyorum Soner Demir demir_soner_65@hotmail.com.tr adresim. Tel 05334520637
ferhat kartal
11 Ekim 2015 at 20:01
Sayfa yönetimi ile sanal üzerinden arzu ederlerse konuşmak istiyorum gally_poly@windowslive.com mail atarsanız sevinirim
Babamın köyü gaziler ( dayısta ) annem ise Yusuf lu köyü ayançeşme sinden morza nin hemen üst tarafı dayısta yolunun kenarında morzayi kuş bakışı 500 metre civarı yani annemlerin evinin yanından veya penceresinden morza köyü çok rahat görünüyor
Annemin dedesi anneme de çok şey anlatirmis mesela ekinleri ekerken bicerken imeci usulü yaparlarmis hatta annemin dedesinin 80 li yıllarda Yunanistan’dan bir mektup gelmiş köylerinde ki evlerinin durup durmadigini sormuş
Baya bi mektuplasmislar sonra dedemiz köye davet etmiş
Adam 80 lerde yine istanbula turist olarak kafile ile gelmiş sinopa gelmek istemiş ancak rehberlerin güvenlik nedeni ile izin vermedigi yine mektupla bildirmiş
Baya bi mektuplasmislar ancak bir süre sonra mektup gelmemiş
Dedemiz çok yazmış ama bir daha cevap alamamış
Heralde vefat etti
gulseren yildirim
30 Ekim 2016 at 21:57
Çok üzgünüm babam morza koyunu satti.
Doğduğum yer anılarım . Çok üzgünüm.
Babamdan biz çocuklarına kızarak satti.
Çünkü 7 kardeşim ayrı ayrı şehirlerde. Köyümüzle ilgilenmedik.
1930 yılından bugüne kadar bizim olan morza köyü çok üzgünüm sahip çıkamadık
turgut
18 Şubat 2017 at 15:21
hangi morza köyünden bahsediyorsunuz türkelindekimi
turgut
18 Şubat 2017 at 15:26
bu köylerini terkeden sahislarin tüm hazineleri sakli olarak köylerimizde gömülü olarak beklemekte acaba bunlardan birkac kisiyle tanisip toprakta bekleyecegine beraber olupta gömüleri icin yardim etsek hem bunlar hem biz rahata ersek nasil olur acaba gömüler sahipli oldugu icin bizlere nasip olacak gibi gözükmüyor .
gulseren yildirim
25 Mayıs 2017 at 21:13
Morza köyü sadece bize ait gibi bahsetmisim yukarıda. Satildigina Çok üzüldüğum için abartmisim
Morza köyünün bir kısmı bize ait
Bize ait kısmı satti babam.
Morza köyü Turkeli ne bağlidir
Salim özcelik
20 Kasım 2018 at 14:26
Çok etkileyici ben de büyüklerimden bir çok kez bu şekilde hikayeler duydum Evet birlikte yasamislar çokta iyi insanlarmis bu gibi hayat hikayeleri beni herzaman etkilemiştir burda dikkatimi çeken bir konu oldu benim büyük nenem biz (ganna) deriz nedendir bilmem.onunda böyle çok Candan bir arkadaşı varmış o gittiği zamn çok üzülMuş böyle anlatirlardi morza ile nenemin yaşadığı köy çok yakın tosos köyü semiye Mahallesi okuyunca kendi kendime acaba dedim. Ben ayrıca bir konuya değinmek istiyorum bu nenemin babası o zamanda askeri komutanmis bu göç zamanı 2 erkeği saklamiş bunlar Müslümanlığı kabul etmişler çok iyi insanlarmiş bunların gitmesine izin vermemiş helaldi denilen köye yerlestirmis orada evlendirmiş yaşamaya başlamışlar hatta isimlerini bile kendisi vermiş (yeni Hüseyin ) (yeni ismail) aynen bu şekilde bire bir ben kendi büyüklerimden dinliyorum ben bu insanları çok merak ediyorum keşke bulabilsem torunları felan .
sinopbilke
23 Kasım 2018 at 17:59
Yazımız çok ilgi gördü, verdiğiniz bilgiler için teşekkür ediyoruz. Yorumunuzu takip eden olur ve cevap verir umuyoruz. Biz de yeniden gündeme getiririz.
Soner Demir
08 Mayıs 2023 at 11:35
Merhaba benim dedem heleldidan Yeni İsmail derlemiş İsmail demir soy ismini oradaki aile koymuş esas ailesi tosostan göç etmişler ben Kocaeli’de yaşıyorum Soner Demir 05334520637
Soner Demir
08 Mayıs 2023 at 12:10
Ben ilgilenirim benim dedemde tosostan
Orhan Özcelik
20 Kasım 2018 at 20:11
Merhaba ben Almanya Frankfutta ikamet ediyorum burda benim yanımda çalışan bir Yunan iş arkadaşi var kendi ailesinin yıllar önce Türkeli ye bağlı Tosos (yeni ismi yukarda okudum Turhanlı geçiyor) köyünde yaşamışlar halen İstanbul’da yaşayan akrabaları olduğunu idia ediyor. Bu arkadaş akibetini arıyor soy isimi de Koulouklidis benimle mutlaka Sinop’a uçmak istıyor tanıyıp da benimle irtabata geçen olursa çok sevinirim saygılarımla Orhan Özcelik
sinopbilke
23 Kasım 2018 at 18:01
İlginize teşekkürler, cevabınızı ayrıca yayınlayacağız, ilgilenen olursa paylaşırız.
Soner Demir
08 Mayıs 2023 at 11:47
Ben ilgilenirim benim dedemde tosostan
Beytullah demircan
20 Kasım 2018 at 22:28
Cok guzel bir yazi keske daha detayli bilgiler olsaydi heyecanla okudum eskileri bilmek bizden once birilerinin o topraklarda hikayeleri oldugunu duymak cok guzel buyuleyici bende turkeli yesiloba eski adiyla reyfez denim
sinopbilke
23 Kasım 2018 at 18:05
Yazıya ilgi göstermenize teşekkür ediyoruz. Yorgo ile face ortamından görüşebilirsiniz, Sinoplu çok kişi ile arkadaş. Sinop Balkan Türkleri Derneği ile de arkadaş, ekleyebilirsiniz.
Ali Özçelik
22 Kasım 2018 at 00:37
Ben tososlu yani yeni ismi Turhan köyünde in saydığı bütün köyleri bilirim 1955 yılında Türkeli ilçe olmuş Ayancık tan ayrılıp ilçe olmuş davet ediyorum soyunun yaşadığı yerlere bekleriz morza Tosos dayista bütün köylerimizi biliriz
sinopbilke
23 Kasım 2018 at 18:07
Γιώργος Κουγιουμτζίδης adı ile söyleşi yaptığımız kişiyi face ortamında arkadaş olarak ekleyebilirsiniz. Davetinize çok sevinecektir.
Gülseren
21 Aralık 2018 at 20:20
Yaklaşık 400 yıllık tarihi olan morza panayırı maalesef artık yapılmıyor. Ağustos ayında yapılıyordu. Bu panayıra eskiden diğer sehirlerdende konuklar geliyordu. Sinop valiliğimize tekrar canlandırmasi için minnettar oluruz. Bu konuyu Türkeli belediye başkanına şifahen söyledim. Ama sonuç olumsuz.
Hatta sizlerden bana gelen yukarıdaki cevabinizda Yunanistan’a göç eden morzalilarla biz yeni morzalilarla karşılaştı r a düşünceniz vardı. İlgilenilmesi dilegimdir.
G.Yildirim
21 Aralık 2018 at 20:22
Yaklaşık 400 yıllık tarihi olan morza panayırı maalesef artık yapılmıyor. Ağustos ayında yapılıyordu. Bu panayıra eskiden diğer sehirlerdende konuklar geliyordu. Sinop valiliğimize tekrar canlandırmasi için minnettar oluruz. Bu konuyu Türkeli belediye başkanına şifahen söyledim. Ama sonuç olumsuz.
Hatta sizlerden bana gelen yukarıdaki cevabinizda Yunanistan’a göç eden morzalilarla biz yeni morzalilarla karşılaştı r a düşünceniz vardı. İlgilenilmesi dilegimdir.
R.Y
07 Mayıs 2019 at 19:02
Morza bizim orasi:)
Soner Demir
05 Kasım 2021 at 17:58
Merhaba benim dedemde tosos da yaşamış olan bir ailenin çocuğu olarak hayvanlara bakmaya gitmiş akşam döndüğünde kimsenin olmadığını ve gittiklerini öğrenmiş sonra Müslüman olmuş orada bir aile sahiplenmiş oradan helaldıya gelmiş ve babaannemle evlenmiş üç erkek iki kız evlatları olmuş dedemin soyunu araştırmalar yaptım fakat bir yere kadar ondan sonrası yok yardımcı olursanız sevinirim yorgoy,la görüşme imkanım olurmu saygılar
sinopbilke
10 Kasım 2021 at 12:32
Soner Demir, yorumunuzu Yorgo ile paylaştım, onun face sayfası var . msng’dan yazışabilirsiniz.
sinopbilke
12 Kasım 2021 at 18:30
yorgo’ya yazdım yorumunuzu, telefonunu isterseniz yazabilirim
Soner Demir
08 Mayıs 2023 at 11:42
Çok sevinirim teşekkürler saygılar benim tel 05334520637
sinopbilke
14 Kasım 2021 at 12:55
(mesaj)
Γιώργος Κουγιουμτζίδης, Merhaba dostlarım . Çok isterim yardım etmeye ama bıraz zor çünkü zaman ve yıllar gesti hep büyüklerimiz vevat etmisler . Ama ben bı arastırmak yapacayım . Tosos yeni adı Turhan köyünden Mümbadiller Ayandon yeni adi Aγιος Αντωνιος Kastoria Καστορια İline yoyu orda yerleşmişler . Kusura bakmayın Türkçem bek ıyı deyil .Tüm vatan taşlarıma çök çök selamlar .
Melahat Boyacı
01 Haziran 2022 at 11:54
Çok duygulanarak okudum söyleşinizi. Benim köyüm Karacaköy’den de gidenler olmuş mübadele yıllarında. O yıllarda Yani adında biri dedemin çobanı imiş. Hiç gitmek istememiş ama mecburen o da gidenlerin arasındaymış. Onlara önceden şu gün şu saatlerde deniz kenarında bekleyeceksiniz gemi sizi alacak denmiş. Herkes eşyalarını hazırlamış inmişler deniz kenarına. Halamlar da yol azıkları hazırlamışlar ağlayıp sızlayarak uğurlamışlar Yani’yi. Aradan bir kaç saat geçmiş ahırdan tıkırtı sesleri geliyormuş (Eskiden ahırlar evlerin altındaydı) Halamlar kim var ahırda diye inmişler. Bir de ne görsünler, Yani sırtında azık torbası ahırı süpürüyor.. ”Ne oldu niye geldin diye sormuşlar.” O da ”Gemi gecikti bende bugün ahırı süpürmemiştim gemi gelmeden süpüreyim diye geldim” demiş. Çok duygulanmış halamlar . Arkasından çok ağladıklarını anlatırlardı hep..
gamze
11 Ağustos 2022 at 15:29
merhaba, ben de 1920 lerde Ayancık’ta olduğunu bildiğim bir hanımı bulmaya bulmaya çalışıyorum. Tombul Mutafa adlı denizciden bir çocuğu olan Ayancık’lı hanımın kim olduğuna dair herhangi bir hikaye dinlemiş olan varsa bana yazarsa çok sevinirim. Tombul Mustafa lakaplı büyük dedemin soyadı Ayyüksel. Annesi Cicim Emine’ymiş. Kızları (anneannem) Pakize Ayyüksel…