RSS

Etiket arşivi: ağaçlar

ODUNCU

26.11.2024- Alıntı

Bir zamanlar, çok güçlü bir oduncu bir kereste tüccarından iş istemiş ve işe alınmış. İşin hem ödeme hem de çalışma koşulları çok iyiymiş. Bu nedenle, oduncu elinden geleni yapmaya karar vermiş. Patronu ona bir balta vermiş ve çalışacağı bölgeyi göstermiş.

Oduncu büyük bir gayretle ilk gün tam 18 ağaç keserek getirmiş.

“Tebrikler,” demiş patron, “Çalışmana böyle devam et”

Patronun bu söylediklerinden daha da motive olan oduncu ertesi gün çok daha gayretle çalışmış. Ancak, sadece 15 ağaç kesip getirebilmiş. Bu durumdan biraz mahcup olmuş. Üçüncü günü bunu telafi edeyim diye gayret etmiş. Ama sadece 10 ağaç kesip getirebilmiş. Her geçen gün kesip getirdiği ağaç sayısı giderek daha da azalmaya başlamış.

“Gücümde ve kuvvetimde azalma oluyor”, diye düşünmüş oduncu.

Ve patronuna giderek özür dilemiş. Çok çalıştığını ama kestiği ağaç sayısının giderek azaldığını söylemiş. Bunun nedenini de tam olarak çözemediğini ifade etmiş. Patronu,

“En son baltanı ne zaman biledin?” diye sormuş.

“Bilemek mi?” diye cevap vermiş oduncu.

“Odun kesmekle o kadar çok meşguldüm ki, baltayı bilemek hiç aklıma gelmedi.”

Hayatta her zaman aynı işi yapmakla meşgul olmak veya sadece çok çalışmak başarı için yeterli değildir. Bu zaman içinde arada bir durup, kendinizi geliştirmek ve daha verimli olmak için ne yapmanız gerektiğini de öğrenmek gerekir. Yani arada bir durup, kendi kişisel baltanızı da bilemelisiniz…

 
Yorum yapın

Yazan: 26 Kasım 2024 in Eğitim

 

Etiketler: , , , , , , , ,

Güzeller güzeli Defne’nin hazin öyküsü…

28 Temmuz 2023- AİMSAD DERGİSİ

Doğu Akdeniz’in en nadide ağaçlarından defne ağacı, dört mevsim yeşil yaprakları, mis gibi kokusuyla çağlar boyunca barışın, zaferin ve ölümsüzlüğün simgesi olmuş. Ve tarihteki diğer köklü ağaçlar gibi o da çok hüzünlü bir aşk hikayesini saklamış kalbine. Güzeller güzeli su perisi Daphne ile tanrı Apollon’un imkansız aşkını…

Anadolu medeniyetler beşiği. Anadolu masallar, efsaneler diyarı. Her bölgesinde ayrı bir hikaye, ayrı bir söylence barındırıyor. Tarihin en büyük uygarlıklarına ev sahipliği yapan Anadolu’da çağlar boyunca pek çok medeniyet kurulmuş, her biri birbirinden değerli hazineler bırakmış.

Yolunuz Antakya’ya düşerse mis kokulu defne ağaçlarının içinde, şırıl şırıl şelalelerin aktığı bugünkü adıyla Harbiye denilen yerde, yüzyıllar önce geçen hüzünlü bir aşk hikayesine tanık olursunuz. Ağaçların hışırtısında, rüzgarın burnunuza getirdiği kokusunda, suyun sesinde, kuşların cıvıltısında dinlersiniz bu öyküyü…

Gelelim tarih boyunca barışın, güzelliğin, iyiliğin simgesi olan Defne’nin mitolojideki hüzünlü bir hikayesine;

Antakya’da bugün Harbiye denen yere vaktiyle Daphne derlerdi. Bugün Asi Irmağı’nın adı da o zamanlar Orontos’tu. Mitolojideki Daphne ise bu sularda yüzen güzeller güzeli bir su perisiydi. Annesi orman, babası ırmaktı Defne’nin. Irmakta yıkanır, kıyıda ağaç altında oturur, o uzun saçlarını tarar, şarkılar söylerdi. Orman ve ırmak tatlı ninnilerle, yumuşak okşayışlarla büyütüyordu Defne’yi. Irmağın sesine benzerdi sesi, annesi orman ona gezmeyi, kuytu derinlerde saklanmayı, geyikler gibi kaçmayı öğretmişti.

Anne ve babası ne kadar sakınırsa sakınsın bir gün ay gibi güzel kızlarının aşık olacağını ve kendilerinden ayrılma vakti geleceğini biliyorlardı. Biliyorlardı bilmesine de o vaktin gelmesini istemiyorlardı bir türlü.

Defne gelişip güzelleştikçe daha içli şarkılar söylemeye başladı, dalgındı, içine kapanmıştı. Annesi Orman, bir gün sordu neyi olduğunu, annesinin sormasıyla Defne’nin gözünden yaşlar boşandı. Hiç görmediği uzaktan uzağa çalgısının sesini duyduğu birine sevdalandığını söyledi. Her yerde aradığını, bir türlü bulamadığını da ekledi sözlerine…

O anda annenin yüreğine bir ateş düştü. Çünkü bu şiiri ve çalgısı ile bütün kızları kendisine aşık eden Apollon’du. Ve Apollon bir tanrıydı. Tanrıya aşık olan kızlar ya kendini öldürürdü, ya da sürgüne giderlerdi. Bu sevdayı kalbine gömmesini salık verdi kızına.

Gönül bu, ferman dinlemiyor işte… Görmediği, bilmediği orman çalgıcısını sevmeye devam etti Defne. Sonra bir gün ormanın içinde dolaşırken ağaca sırtını dayamış çalgısını çalan birini gördü. Görmeden aşık olduğu Apollon iki adım önündeydi ve o anda anladığı sevdiği adam olduğunu. Apollon başını çevirip baktı bir de ne görsün, bugüne kadar görmediği güzellikte bir kız karşısında duruyor.

Göz göze gelince Defne önce ne yapacağını bilemedi ama sonra belki kadınca dürtüyle ormanın içlerine doğru kaçmaya başladı. Apollon da görür görmez aşık olduğu bu güzeller güzeli kızın peşinden koşmaya başladı. Defne’nin orman annesi kollarını geriyordu Apollon’un önüne kızına erişemesin diye. Defne tam Apollon’un nefesini ensesinde hissettiği anda ırmağın kenarına ulaştığını farketti. Irmak babasına “Babacığım bana yardım et” demesine rağmen çağıl çağıldayan ırmak duymadı kızının sesini. Annesi orman ise dayanamadı kızının çaresizliğine ve tam Apollon onu yakalayacakken Defne’nin ayakları altında kökler oluşmaya, her yanından yapraklar fışkırmaya başladı. Defne o anda güzel bir ağaç oluverdi.

Apollon ise ölümlerin en güzeli bu kızın hoş kokulu bir ağaç olduğunu görünce, “Ey kızların en güzeli, yitirdim artık seni, bundan sonra benim ağacımsın sen. Savaşlarda yenenler zaferlerini senin yapraklarından yapılmış taçlar takınarak kutlayacaklar. Her yerde barış ve zafer simgesi olacaksın” dedi.

Bu tanrısal aşk hikayesinin geçtiği yer bugünkü Antakya’nın Harbiye’sidir. Ve derler ki; Harbiye’nin şelaleleri de güzel Daphne’nin döktüğü gözyaşlarıdır!

 
Yorum yapın

Yazan: 28 Temmuz 2023 in Kültür Arşivi

 

Etiketler: , , , , , , , , ,