RSS

Etiket arşivi: bilke fehmi aydın

SİNOP’UN DEĞERLERİNDEN FEHMİ AYDIN

19.06.2021-Ayşe Yaşar SARIKAYA

Yarın babalar günü. Sokağa çıkma yasağı olduğu için babalar gününü dernek olarak bu gün kutladık. Babalar günü denilince Sinop’ta herkesin aklına Sayın Fehmi AYDIN gelir. Gerçekten gelmelidir de. Neden biliyor musunuz? 1976- 77 öğretim yılında, ben 20 yaşında iken Sinop Kız Yetiştirme Yurduna öğretmen olarak atandım. Öğretmen arkadaşlar arasında benden üç beş yaş büyükler ve akran olanlar vardı.

Müdür baba, kurumu hepimize ailemiz gibi hissettirdi. Hem biz genç öğretmenlere, hem personele hem de çocuklara çok emeği geçti. O, köy enstitüsü mezunu değerli öğretmendi. Ondan hepimiz çok şey öğrendik.

Çocuklarımızın hepsi ayrı ayrı değerliydi. Aralarında hiç birimizin unutmadığı, özel bir kız vardı. Dikmen köyü nüfusuna kayıtlı hem konuşma hem zeka engeli olan kızımızdı. O yöreye sorduğumda, annenin de aynı engeli olduğunu, tecavüze uğradığını ve çocuğun da doğduğunda Çanakkale yuvasına teslim edildiğini öğrenmiştim. Çocuk 6 yaşına girdiğinde Sinop Yetiştirme Yurduna getirilmişti. Benim çalıştığımda ise Ayşe 16 yaşında bir genç kızdı. Mutfakta annelere işlerde çok güzel yardım ederdi ve yurdun tüm işleyişine de hakimdi. Konuşmuyordu ama algısı ve sezgisi çok yüksekti.

Bir gün çocuklarla NESİ VAR oynuyoruz. Ayşe konuşamıyor ama, e, e diyerek kendini işaret ediyordu. Çocuklar sen oynama deseler de o oyuna katıldı. Salonun dışına çıktı Ayşe. Çocuklar da içerde bir nesneyi sakladılar. Ayşe gel dediler. Canım Ayşem güle güle, seke seke girdi içeri. Sesli harflerin üstüne basarak kendini ifade etmeye çalışırdı. Nesneyi arıyordu, ama kıkır kıkır da gülümsüyordu. Hepimiz ne olacak diye bekliyorduk. Eski tip uzun camları vardı yurdun. Camların önünde de büyük çiçekler. Ayşe gitti, kocaman çiçeğin yaprakları ile örtülü dibindeki nesneyi buluverdi. Odada hep birlikte”aaaaaaaa” nidası duyuldu. Ayşe beli bükülen kadar eğiliyor gülüyor, sonra doğruluyor ve o da herkese gülüyordu. Benim bulamayacağımı mı sandınız dercesine. Kızlar inanmadı Ayşe’ye, çık dışarı anahtar deliğinden bakmışsındır dediler. Ayşe çıktı, bu sefer daha zor bir yere saklandı nesne. Ayşe içeri alındı, herkesi tek tek süzüyor, arada gülüyor, sonra aranıyordu. A a o da ne, Ayşe yine nesneyi buldu.

Yurt çocukları kanuni olarak 18 yaşını doldurana kadar yurtta kalıyorlardı. Ayşe18 yaşını doldurunca Fehmi AYDIN: ” 5 çocuğum olmasa bu çocuğu evime alır, Bakırköy’e göndermezdim” dedi. Ayşe için hepimiz çok üzgündük. Hele Müdür Baba Fehmi Aydın, evladıma bakamadım diye derin düşüncelere dalıyordu. Bir gün nöbetçiydim, hemşiremiz Nurten Abla, Müdür Baba ile beraber Ayşe’yi bir polise evrakla teslim ettik. O günü, Ayşe’nin gezmeye gidiyorum diye sevinmesini, içimizin kan ağlayışını hiç unutamıyorum. Ayşe Bakırköy Hastanesine yerleşti, müdür baba onu orada da görmeye gitti. İşte Fehmi AYDIN böyle bir eğitimciydi. Türkiye’nin dört bir yanında olan evlatları, toplanıp onun ziyaretine geliyorlardı.

Bilke olarak, babalar gününde değerli Fehmi AYDIN BABAYA plaket verdik. Günümüze katılan Eski Kız Yetiştirme Yurdu Müdür Yardımcısı Hümeyra KILIÇ, hemşire Nurten ÇINAR, öğretmen Kadriye SAYIN ve genç katılımcılara dernek yönetim kurulu adına çok teşekkür ediyorum.

Sinop ve evlatları Fehmi AYDIN’I unutmayacak. TÜM BBALARIN BABALAR GÜNÜ KUTLU OLSUN.

 
Yorum yapın

Yazan: 19 Haziran 2021 in fehmi aydın

 

Etiketler: , , , , , , , ,

ONUR KONUĞUMUZ İLE TOPLANTI

ONURSAL ÜYEMİZ FEHMİ AYDIN -07.09.2020-BİLKE

Bu gün dernekte olağan bir toplantı yaptık. Gündemimizde önce  burs alacak öğrenciler konusu görüşüldü. Eski Yetiştirme Yurdu Müdürü Köy Enstitüsü mezunu Sayın Fehmi AYDIN da aramıza katıldı, kendisi onur konuğumuzdu.

Dernek işleyişi ve çalışmalar hakkında katılımcılara Yaşar SARIKAYA bilgiler verdi. Sonra mesleki birikimi, hayat deneyimi konularında Fehmi AYDIN’ı konuşmaları için davet etti.

70-80’li yıllarda, yurt öğrencilerinin yatılı okullara kaydının nasıl yapıldığı ve o zamanın bürokrasisinin nasıl işlediği hakkında bizlerle çok önemli bilgiler paylaştı.  Çocukları gibi sevdiği kızlarının nasıl meslek sahibi olduklarını, babalar gününde Sinop’a gelip nasıl ona sürpriz yaptıklarını anlattı.

Deneyimlerini ve birikimlerini bizlerle paylaşan ONURSAL ÜYEMİZ Sayın Fehmi AYDIN’A çok teşekkür ediyoruz. Paylaşımları bize örnek olacak, dernek çalışmalarımıza faydalı işler yapma yolunda devam edeceğiz. Projelerimize destek veren herkese teşekkür ediyoruz.

BİLKE

 
Yorum yapın

Yazan: 07 Eylül 2020 in Eğitim

 

Etiketler: , , ,

MÜDÜR BABA’NIN KALEMİNDEN

 

Köy Enstitüsü mezunu az sayıda öğretmenlerden biri Fehmi AYDIN. Sinop Kız Yetiştirme Yurdu Müdürüydü o. Çocuklar MÜDÜR BABA dediği gibi, öğretmenler de ona müdür baba derlerdi. Onun sözleri kulağa küpe niteliğindedir. Anlamak için düşünmek gerekir. Kendi el yazısı ile düşündürücü sözleri:

 

 
 

Etiketler: ,

KÖY ENSTİTÜSÜ MEZUNU BİR ÖĞRETMEN

SÖYLEŞİ-1. BÖLÜM

Konuğumuz FEHMİ AYDIN 

Çağımızda tüm değerler çok hızlı değişiyor, dünya küreselleşiyor. Yaşamı güzelliklerle dolu örnek insanlar, tahtadan yazı siler gibi siliniveriyor. Başarı, saygı, sevgi, çalışkanlık, güç, üretim gibi kavramlar, yerini içi boş anlamsız olanlara bırakıyor. Bu hızlı değişim sahnesinde, unutulan farklı yaşam örneklerine yer vereceğiz. Zaman, zengin halk kültürlerimizi yok etse de belleklerde yaşatmaya, korumaya, taze tutmaya çalışacağız.

BİLKE- A.Y.SARIKAYA- 1976-1978 yıları arasında Sinop Kız Yetiştirme Yurdunda öğretmen olarak çalışırken, konuğumuz Fehmi AYDIN çocukların, öğretmenlerin hepimizin müdür babasıydı. Müdür Babayı hepinize tanıtmak istiyorum.

Bize kendinizi tanıtır mısınız?

Fehmi AYDIN: Göller Köyü’nün Şerbetli Mahallesinde 1935 yılında dünyaya geldim. Köyümüz, Sinop merkeze bağlı en uzak köydür. Babamın iki hanımı, 15 çocuğu vardı. Ben 15 çocuk arasında 5.çocuktum.

Şerbetli mahallesi 6 hanedir. İçinden yol geçer. Yolun bir tarafı 2 hanedir, Gerze Türkmen köyü sınırları içinde, diğer 4 hane de Sinop Göller köyü sınırları içindedir. Böylelikle biz, Sinop ve Gerze kültürü arasında büyüyüp, beslendik.

6 kardeşim öğretmen, 1kardeşim imam, 1 kardeşim ebe, diğer kardeşlerim de rençperdir.  Evliyim 5 çocuğum var; muhasebeci, hemşire, Fizik Doçenti, Doktor-Kadın doğum uzmanı ve biyolog olarak çalışıyorlar. İsimleri; Ceyhan, Seyhan, Reyhan, Feyhan, Beyhan.

BİLKE-A.Y.SARIKAYA: Çocukluk yılarınızda sizde iz bırakan olaylara yer vermek isterim. Bu günün anlayışı ile eski günlerin yaşamı arasındaki farkı görmemize yardımcı olur.

Fehmi AYDIN:  Köyümüz tamamen orman içinde bir köydü. Babam köyde eğitmendi.  1941’de okula başladım. 3. Sınıfta şahadetname aldım.  Bizim köyde 5 sınıflı ilkokul yoktu. Sinop’un Dizdaroğlu köyüne geldim,  5. Sınıf diplomamı oradan aldım.

Babam, eğitmenlik yaparken deste çubuklarını kullanırdı. Sayıları ve alfabe harflerini onları kullanarak öğretirdi.  O zaman derslerde kullanılacak materyal yoktu. Çubuklar çok işe yarıyordu.

BİLKE-A.Y.SARIKAYA: Bu çubukları babanızın yaptığını tahmin etmek zor değil. Bu gün ise her şey renkli, albenili ve fabrika yapımı; kar amaçlanarak üretiliyor. Sizin unutmadığınız o baba yapımı çubuklar ise yalnızca öğrenme- öğretme amaçlı.

Çocukluk ve köy size neler hatırlatıyor:

Fehmi AYDIN:  Tatillerde kuzu çobanlığı yapardım. Sonraları koyun çobanlığı yaptım. Çobanlık yaparken kurt görürdüm. Kurt görmek bana heyecan verirdi.

BİLKE-A.Y.SARIKAYA: Hayatı hayatta öğrenmek ne güzel. Çobanlık yaparken, yaparak- yaşayarak hayatı öğrendiniz. Mukayese yapma, sorumluluk alma, küçük yaşta karar vermeyi deneyimlediniz.    Günümüz çocuklarının durumu düşündürücü!

Eğitiminize nasıl devam ettiniz?

Fehmi AYDIN:  5. Sınıf diplomamı alınca 1947 yılında Kastamonu Göl Köy Enstitüsüne girdim. Bir yıl hazırlık okudum. 1-2-3. Sınıfları Kastamonu’da okudum. Sonra bir yıl prevantoryumda tedavi gördüm. “Daha mutedil bir iklimde tahsiline devam edebilir” gerekçesi ile raporla Aydın Ortaklar Köy Enstitüsüne naklim yapıldı. 4-5-6. Sınıfları Aydın’da okudum. Sonra köy enstitüleri kapatıldı, yerine öğretmen okulları açıldı. Öğretmen Okullarının ilk mezunlarındanım.

BİLKE-A.Y.SARIKAYA: Yetiştirme Yurdunda çalışırken yönetim anlayışınız, çocuklara yaklaşımınız ile köy enstitüsü eğitimi aldığınız çok belliydi. Bu eğitimi hepimize verdiniz, biz de bu görevi taşıyabildikse ne mutlu.

Babanızın öğretmenlik birikiminden size neler yansıdı?

Fehmi AYDIN:1955’te mezun oldum. İlk görev yerim kendi köyümdü. Babam Şakir AYDIN’ın yanında Başöğretmen olarak göreve başladım. 1957 yılında evlendim.

Babam derdi ki: öncelikle okuma- yazma ve zihinden hesap yapmayı öğretelim. Bu çocuklar çok uzaklardan geliyorlar,  onları boş koymayalım; resim- yazı, müzik, beden eğitimi derslerini de teneffüslerde yaparız, eğlenceli olur derdi.

Bir gün müfettiş geldi. Okulda amir kim dedi? Babam okulla evin arasında bulunan yaşlı bir meşe ağacını göstererek:” Okul tarafı Fehmi’ye ait, ev tarafı benden sorulur” dedi. Babam benden izinsiz okuldan ayrılamaz, gecikince gerekçesini açıklar, çocuk- veli tartışmalarımızı dinler, müdahale etmezdi.  Ben yöneticiliği babamdan öğrendim.

BİLKE-A.Y.SARIKAYA: Köy Enstitüsü anılarınızdan bahseder misiniz?

Fehmi AYDIN: Bize devamlı vatan ve millet sevgisi anlatıldı, hizmet öğretildi. Her vesile ile bu duygular perçinlenirdi. Sabah- akşam, merasim yerlerine milli marşlarla toplanırdık.  Yiyecek ve giyeceklerimizi devlet verirdi ama lüks- konfor bilmezdik. Şendik, toktuk, mutluyduk. Ufukta her şeyi mutlaka zaferde görürdük.

Hepimiz, gideceğimiz köyde okulu ilk açan öğretmen olmayı hayal ediyorduk.  Öyle güzel yetiştirilmiştik ki. Köyde okulu açan ilk öğretmen olmak düşüncesi ile doluyduk.

Enstitüde öğretmenlerimiz nöbetçi olduklarında, sabahlara kadar dolaşırlar ve akıllarından fazla mesai geçmezdi.  Hala hayranlıkla hatırlarım.

Üç karne alırdık. Marangozhanede, demirhanede, inşaatta çalışır üçünden ayrı karne alırdık. Mezun olurken gideceğimiz okullar için ders araçlarımızı marangozhanede yaptık.

Kültür derslerimiz, fizik- kimya laboratuarlarımız dolu dolu geçerdi. Resim atölyemiz, müzik salonumuz devamlı açıktı. Tarım derlerimizin farklılığını okul değiştirince anladım.

Türkiye o zaman 63 ildi. Her üç ile bir tane olmak üzere 21 köy enstitüsü kurulmuştu.

Kastamonu çevresi:   Elmacılık- Meyvecilik

Antalya- Adana çevresi: Pamukçuluk

Aydın- Balıkesir çevresi: Üzüm- şarapçılık

Erzurum- Kars çevresi: Hayvancılık

Tarım öğretileri uygulaması yapılırdı.

Enstitü yıllarımdan unutamadığım bir anı: Kastamonu Göl Köy enstitüsündeyim.  Bir akşam, yarın sabah kahvaltıda çay var dediler.  O zamana kadar kahvaltıda hep şehriye çorbası çıkardı. Gece düşündüm, o gün başçavuş mevcudu 1315 kişi olarak tekmil vermişti. Okulda görevli olan öğrenciye başçavuş denirdi.  Acaba bu kadar bardağı nereden bulacaklardı? Gece bu konu beni meşgul etmişti.

Sabah kahvaltıda merakımı yendim. Her birimize bakır kupada çay verildi.

söyleşimizin devamı var……..

 

Etiketler: ,