RSS

Etiket arşivi: bilke makale

Sinop İli Memeli Hayvan Faunasının Değerlendirilmesi-MAKALE

29.01.2022-BİLKE

Pınar ÇAM ve İdris ÖLMEZ- Araştırma Makalesi / Research Article Iğdır Üni. Fen Bilimleri Enst. Der. / Iğdır Univ. J. Inst. Sci. & Tech. 5(3): 9-16, 2015

Şekil 10. Cervus elaphus- Kızıl Geyik; Lokasyon: Durağan-Sinop(foto-makale)

Sinop il sınırları içerisinde bulunması muhtemel türler, ülkemizde yaşayan yaklaşık 160 memeli türünün
% 26’sini oluşturmaktadır. Yüzölçümünün, tüm Türkiye yüzölçümünün % 0.8’i olduğu düşünüldüğünde, Sinop ilinin barındırdığı memeli hayvanlar bakımından, orta zenginlikte tür çeşitliliğine sahip olduğu söylenebilir.

Şekil 6. Capreolus capreolus-Karaca; Lokasyon: Sarıkum-Sinop(foto-makale)



Sinop ili memeli faunasının tespiti ve değerlendirilmesi, burada yaşayan memeli türlerinin korunmasına
yönelik çalışmaları da beraberinde getirecektir. Sinop ili yaban hayvanları için eşsiz yaşam alanlarını içermektedir. Bu sebeple memeli türlerinin bilinmesi, özellikle indikatör ve hedef türler için koruma stratejilerinin oluşturulmasını kolaylaştıracaktır. Bu sayede halk bilinçlenecek ve memeli hayvanlara (tür bazlı) yönelik ekolojik yaklaşım gelişecektir.

Şekil 12’de Sinop ili memeli hayvan tür sayısının, tüm Türkiye memeli türü sayısına oranlandığı grafik
verilmiştir.

MAKALENİN TAMAMI:

 

Etiketler: , , , , , , , , , ,

EVRİMSEL GELİŞME

07.11. 2021- BİLKE

İçinde bulunduğumuz çağın gerçekleri ile her an yüz yüzeyiz. Küresel iklim krizi, insani değerlerin yok oluşu, ezilenin daha çok ezilmesi bu gerçeklerden sadece bir kaçı. İnsan bilişsel gelişimine paralel olarak, insani değerleri korumayı neden başaramıyor. Çaba var görünse de, neden sonuç alınmıyor?

Kendimizi tanımak, bedenimiz kadar iç potansiyelimizin farkına varmak konusunda yardımcı olacak bir bilim dalını paylaşıyoruz bu gün:

MAKALE

Deneysel Tıp Araştırma Enstitüsü Sinirbilim Anabilim Dalı, Yıl: 2 Cilt:2 Sayı: 3 Sayfa: 1-2

Sinirbilim, evrimsel gelişmenin en ilkel canlısından, en üst düzeydeki insana kadar tüm canlıları yapısal ve işlevsel
açıdan inceleyen çok disiplinli bir bilim dalıdır. Öğrenmenin moleküler mekanizmalarından yapay zekaya kadar uzanan
yolda biyoloji, biyokimya, fizik, elektronik, mühendislik ve matematik bilimlerinin birlikte çalışmasını gerektiren bir
alandır.

Molekülden hücreye, hücreden sinir ağlarına, sinir ağlarından tüm beyine ve tüm beyinden davranışlara ve tersine
davranışlardan moleküllere doğru izlenen yoldaki ilişkiler sinirbilimin araştırma alanları içerisindedir. Son yıllarda gelişen
modern teknolojilerin araştırma yöntemlerine yaptığı katkılar sonucu sinirbilim araştırma alanları yoğunlaşmıştır.

İnsan beyni eskiden beri uygarlığın en çok merak uyandıran konularından biridir. Beynimizin algılama, yorumlama, akıl
yürütme, çözüm üretme, ifade etme, hatırlama gibi bilişsel işlevleri uzunca bir süredir psikolojinin olduğu kadar nöroloji,
psikiyatri, antropoloji, felsefe, sibernetik, yapay zeka vb. birçok farklı disiplinin de odak noktası. Bu nedenlerle, bu disiplinlerden
birinin ulaştığı sonuç bir diğeri için yeni bir bulgunun kapısını aralayabilmekte, dolayısıyla da beyin araştırmalarının
disiplinlerarası yapısı buradan ortaya çıkmaktadır.

Sinirbilim anabilim dalımız, Deneysel Tıp Araştırma Enstitüsü’nün yasayla kuruluşu olan 1988 yılında kurularak,
Türkiye’deki ilk sinirbilim anabilim dalı olarak yer almıştır. Anabilim dalının kuruluş çalışmaları 1995 yılına kadar
aktifleşemeden durağanlıkla seyretmiştir. Kadrolaşmaya 1995 yazında başlayarak, 1997 yılında altyapı ve eğitim kadrosu
yüksek lisans programı açılmasına uygun hale gelmiştir.

görsel: sinirbilim ve sanat buluşunca (alıntı)

…………..

Sinirbilim Anabilim Dalı bünyesinde; Nörogenetik, Nöroimmünolojik, Elektrofizyoloji, Isı-vibrasyon Testi,
Davranış Laboratuvarlan bulunmaktadır.

Elektrofizyoloji Laboratuvan, Deneysel Elektrofizyoloji çalışmaları alanında gelişmiş laboratuar ekipmanı ve deneyime
sahiptir.

Isı Vibrasyon Testi Laboratuvan; Periferik sinir sisteminde duysal iletileri elektromiyografiden daha hassas
ve girişimsel olmayan bir metodla inceleyen ısı-vibrasyon laboratuvan uzun zamandır çalışmaktadır.

Nörogenetik Laboratuvan; Nöroloji ve psikiyatri alanındaki çeşitli hastalık gruplanndan-inme (stroke), migren,
Alzheimer hastalığı, Parkinson hastalığı, şizofreni, bipolar hastalık, obsesif-kompulsif bozukluk- elde edilen DNA ve
serumları nörogenetik laboratuvarında uygun koşullarda bulunmaktadır. Nörogenetik laboratuvarımızda;

  • 400 şizofren hasta ve 300 birinci dereceden yakınlarının,
  • 300 bipolar hasta ve 300 birinci dereceden yakınlarının,
  • 200 obsesif-kompulsif hastanın,
  • 250 inmeli hastanın,
  • 200 migrenli hastanın,
    -150 Alzheimer hastasının,
  • 200 Parkinson hastasımn, DNA’sı araştırma amacıyla
    bulurımaktadır.

Nöroimmünoloji Laboratuvarında; başta multiplskleroz, nöro-Behçet, otoimmün ensefalit ve miyastenia gravis olmak üzere çeşitli otoimmün ve otoinflamatuar nörolojik hastalıkların patogenezi, tam yöntemleri ve biyobelirteçlerinin saptanması üzerine çalışmalar yapılmaktadır.

KAYNAK:

MAKALE
İstanbul Üniversitesi, Deneysel Tıp Araştırma Enstitüsü, Deneysel Tıp Araştırma Enstitüsü Sinirbilim Anabilim Dalı, Yıl: 2 Cilt:2 Sayı: 3 Sayfa: 1-2

TAMAMI:

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/94867

 

Etiketler: , , , , , ,

SİNOPLU FİLOZOF DİOGENES VE ETİK ANLAYIŞI

27.10.2021-BİLKE

Geçmişten beri, Sinop çokça uygarlığa yurt olmuş, Hitit ile başlayan ve daha bir çok medeniyetin var olduğu bu güzel coğrafya, Mithridates, Diyojen gibi nice ünlüleri konuk etmiştir. Eserleri ve yaşamları ile iz bırakanlar, bu gün de aramızda yaşıyor gibidirler.

Sinop’ta mimari anlamda Osmanlı döneminden kalan eser yok desek yalan söylememiş oluruz. Yazılı eser olarak, Saltuk Gazi Destanı vardır. Selçuklu döneminde yaşanan olaylar Fatih döneminde el yazması olarak bu güne dek bu destanda korunmuştur. Selçuklu ve Beylikler döneminde ise çeşmeler, medreseler ve camiler yapılmış, günümüzde de turizm tanıtımlarında önemli yer tutmaktadır.

Bu gün Diyojen ve etik anlayışı konusunda bir akademik yazıyı sunuyoruz

SİNOPLU FİLOZOF DİOGENES’İN YAŞAMI-Dr. Alper Bilgehan YARDIMCI

Sinoplu Diogenes (Diogenes of Sinope) ya da Kinikli Diogenes’in, M.Ö.404 ya da 412 yılında Sinop’ta doğduğu, M.Ö. 323 yılında ise Corinth1’te öldüğ rivayet edilmektedir.

Sinop’ta doğması sebebi ile Dionegenes of Sinope2 olarak anılmaktadır. Diogenes hayatının ilk dönemlerini, Paphlagonia3 olarak bilinen bir bölgede, Euxine4 denizinin (Karadeniz) güney sahilinin orta noktasında gelişen bir Yunan kentinde, diğer bir deyişle Sinope’de ya da şu anki modern adıyla Sinop’ta geçirmiştir. M.Ö. 5. yüzyıla denk gelen bu dönemde Sinope en
zengin ve refah dönemlerini geçirmiş ve Karadeniz kıyılarındaki en önemli Yunan yerleşimlerinden biri olmuştur (Navia, 1998: 9).


Diogenes, Atina sokaklarında ve pazar yerinde (Agora) insanların yüzüne gündüz vakti fener tutarak dürüst bir insan aradığını söylemesi ile tanınan ve Platon’un “Sokrates’in çıldırmış hali olarak” tanımladığı Yunanlı bir Kinik (chreia) düşünürdür (Laertius, 1925: 6. kitap: bölüm 40).

Diogenes’in doğum yeri olan Sinope şehrinden kalpazanlık yapmasından dolayı sürüldüğü söylenmektedir.
Ancak bazı kaynaklarda, sahte para basan kişinin Diogenes’in kendisinin değil, banker olan babası Hicesias’ın olduğunu belirtilmektedir.
Diogenes’in ise sürülen babasını yalnızca takip ettiği ifade edilmektedir. Ancak, sonuç olarak hangi sebeple olursa olsun Diogenes, Sinoptan ayrılmış ve Antisthenes ile tanıştığı Atina’ya gitmiştir. Diogenes’in filozof Antisthenes’in öğrencisi olduğu söylenmektedir. Diogenes, Anthisthenes’in öğrencisi olmak istediğinde, Anthisthenes öğrenci almak gibi bir alışkanlığının olmadığını belirterek, Diogenes’in isteğini geri çevirmiş ve ondan kurtulmaya çalışmıştır. Ancak Diogenes, ısrarlı ve sabırlı bir şekilde talebini yenilemiş ve sonunda kendisini Antisthenes’in öğrencisi olmaya kabul ettirmiştir. Diogenes’in ısrarcı tavrına
yönelik hikaye, Diogenes Laertius’un “Ünlü Filozofların Yaşamları ve Öğretileri5” (Lives of Eminent Philosophers) adlı kitabında şu şekilde aktarılmaktadır:


Diogenes bir kere Antisthenes tarafından sopa ile tehdit edildikten sonra, ona başını uzatarak, “Hadi vur” demiş ve ardından Antisthenes’e dönerek “bana söyleyecek bir şeyin olduğunu düşündüğüm sürece beni senden uzaklaştıramaya
yetecek sertlikte bir sopanın var olmayacağını” (Laertius, 1925: 6. kitap: bölüm 20‐21) ifade etmiştir. Bu olayın ardından Diogenes onun öğrencisi olmayı başarmış, yalın ve sade bir sürgün hayatı yaşama yolunda ilk adımını atmıştır.

Diogenes’in uzun yıllar yaşadığı ve doksanlı yaşlarını gördüğü düşünülmektedir. Ancak, Diogenes’in ölümünün nedenine ilişkin, diğer birçok konuda olduğu gibi farklı görüşler vardır. Muhtemel ölüm nedenlerinden birisi kendi isteğiyle nefesini tutup hayatına son vermesidir.

Diğer bir yorum ise Kinik yaşam tarzına uygun olarak, Diogenes’in ahtapotu en doğal şekliyle pişirmeden
yemesi üzerine zehirlenip öldüğüdür. Ölüm nedenine ilişkin son görüş ise ahtapotu köpeğin önüne yem olarak koyarken köpeğin bacağını ısırması ve almış olduğu yara neticesinde ölmüş olmasıdır. Sonuç olarak, ölümüne ilişkin nedenler
farklılık gösterse de, Diogenes’in geç yaşında öldüğü bilinmektedir (Dobbin,2012: 69)

Makalenin tamamı: https://philpapers.org/archive/YARSFD.pdf

———
.

1 Peloponez Yarımadası’nın kuzey kıyısında yer alan Yunanistan’da bir şehir.
2 Sinop şehrinin eski adıdır.
3 Paphlagonia veya Paflagonya, Anadolu’nun, Karadeniz’in kıyısında, Pontus ve Bitinya arasında
kalan eski bir bölgedir.
4 Eski Yunancada Karadeniz’e verilen isimdir.

5 Laertius, D. (1925). Lives of Eminent Philosophers, translated by RD Hicks. Vol. 2. Loeb
Classical Library, no. 185.

 

Etiketler: , , , , , , , ,