RSS

Etiket arşivi: çözüm

PROBLEM ÇÖZMEK VE EİNSTEİN GİBİ KARŞI DURMAK

12.07.2022-BİLKE

“Sosyal çevrenin önyargılarına aykırı fikirleri çok az kimse ılımlı bir şekilde ifade edebilir.
Çoğu insan bu tür fikirleri’ üretmekten bile acizdir. “ALBERT EINSTEIN

Bu gün değerli bilim adamı EİNSTEİN’in sözü ile başladık yazımıza. Neden biliyor musunuz, problem çözmek mi, problem yaratmak mı konusunu gündeme taşıyalım istedik. Toplumda tartışmalar, kavgalar, kadına şiddet, eşitsizlik git gide daha da artıyor. Eğitim problemleri, KPSS engeli, sözlü sınavlardaki torpiller aileleri ve öğrencileri keskin bir kıskacın içine almış durumda. Hayat pahalılığının boyutları artık her kesimin boyunu aşıyor. Problem çözme aşamasına kadar her şey mükemmel, fakat çözüme sıra geldiğinde ise sonuç alamıyoruz.

Aynı problemleri, her gün yüzlerce belki de binlerce kez yazıyor çiziyor, konuşuyor, tartışıyor, itiraz ediyor, eleştiriyoruz. Siyaset arenası, çözüm yerine inatçı tartışmalar, karalamalar, aklamalar, yalan dolanla işgal edilmiş durumda. Toplum ve bireye ÇÖZÜM adımlarını atma yolunda, EİNSTEİN’ın tavsiyelerini sayfamıza taşımayı düşündük.

Kavga değil barış, karalama değil yapıcı eleştiri, inanç sömürüsü değil, bilinçli iman. Doğayı egolara kurban eden değil, kendi varlığını eko sisteme kurban eden siyasetçi, zengini zengin eden değil, dengeli ekonomi uygulayan iktidar beklentimizle bilim adamımızın yöntemlerini birlikte okuyalım diyoruz.

A.Yaşar SARIKAYA

Einstein Gibi DüşünmekScott Thorpe
Kitabın Özgün Adı: How to Think Like Einstein © 2000 Scott Thorpe

Einstein ‘ın Sırrı

Einstein dünyanın kurallarını gayet sakin bir şekilde çiğneyen insanlardan biriydi. James Dean’in sinemada
yaptığı şeyin aynısını bilimde yapmıştı. Sadece fizik yasalarına meydan okumakla kalmadı; gelenekleri yıktı,
hükümetleri çileden çıkardı. Kuralları çiğnemek başını devamlı olarak derde soktu, fakat Einstein’ın kurallara karşı çıkma yürekliliği dehasının özüydü. Einstein büyük bir problem çözücüydü, çünkü kuralları hiç oralı olmadan çiğneyiveriyordu. Bu, dahilerin ortak bir niteliği ve becerisidir; öğrenilip geliştirilebilir. Hepimizin Einstein gibi düşünebilmesi için sadece kuralları çiğnemeyi öğrenmesi yeterlidir.

KURALLARIN İZİ
“Sosyal çevrenin önyargılarına aykırı fikirleri çok az kimse ılımlı bir şekilde ifade edebilir.
Çoğu insan bu tür fikirlert’ üretmekten bile acizdir. ” ALBERT EINSTEIN
Eğer bir problemi çözemediyseniz, büyük bir ihtimalle bir kuralın tekerlek izine takılmışsınızdır. Hepimiz belli kurallara uyarız. Kurallar, gerçeği bulmamızı engelleyen kemikleşmiş düşünce kalıplarıdır. Kurallarımız doğal olarak şekillenir. Fikirler tekrarlanarak kural haline gelir. Bir kural izi oluştuğunda, bununla çatışan bütün fikirler görmezden gelinir.
Kurallar her zaman kötü değildir. Bunlar tren rayları gibidir. Eğer rayın götürmek istediği yere gitmek istiyorsanız mükemmeldirler. Ama ıaylar sizin gideceğiniz yere gitmiyorsa, kurallara uyarak bazı çözümlere ulaşmazsınız. Oraya ulaşabilmenin biricik yolu, raydan çıkmak olur.
Kurallar çok doğru göründükleri için yenilikçi düşüncenin gelişmesini önlerler. Bizim uyduğumuz kuralların
dışında kalan çok sayıda önemli çözümü gizlerler. Bu büyük çözümler sadece kuralları çiğneyerek bulunabilir. Hiç kimse kuralların izlerine karşı bağışık değildir.

Kitabın pdf okumak isteyenler için:

https://docplayer.biz.tr/57974193-Einstein-gibi-dusunmek.html

 
Yorum yapın

Yazan: 12 Temmuz 2022 in Bilim

 

Etiketler: , , , , , , , , , ,

DEĞERLER YİTTİ KAOS ARTTI

17.10.2021-BİLKE

Dünyada sanayi devrimi gerçekleştikten sonra, insanlık adım adım doğayı bitirme yolunu izlemiştir. Baskıcı sistemlere karşı tavır alanlar ve baskıcı sistemi destekleyenler arasında küreselleşen dünyayı kurtaracak yöntemler bilinmesine karşın, yöntemler aktif olamamıştır.

Her dem bilinen fakat geçerli yöntemlere işlev kazandırılıp uygulanamayan bir dünya sistemi içinde, kırılması gereken noktanın bu olduğuna dikkat çekmek istiyorum.

Baskıcı yöntemlerle kendi fikrini dayatmak, kabul etmiyorlar diye de kendi gibi düşünmeyenleri aşağılamak düşünce özgürlğüne aykırıdır. İnsanların konumlandığı seviyede aşağılanması konusuna değinmek istiyorum.

Eskiden de sınıf farkları vardı, öyle olsa da insanlar birbirleri ile yardımlaşır, imecelerde aynı sofrayı paylaşır, hastalık olduğunda bir hastayı saatlerce karlı dağlardan kente yetiştirirlerdi. Doğum, düğün, askere gitme gibi kutlu günlerde yan yana olur, birbirleri ile iletişimi kesmezlerdi.

Babamın hastalık dönemlerinde, gece 00.00 ambulans çağırıyor sedyeye yardım edecek 3 kişi arıyorduk. Eskiden komşular çağırma gerekmeden sese kulak verip yardıma koşarlardı. Problemleri çözümsüz kılan aramızdaki bağları koparmak değil midir?

Biz değerlerimizi yitirdikçe, isyanımız daha da arttı galiba. Eskiden olduğu gibi komşusu ile çay kahve içip sohbet etmeyen; yardımlaşmaya duyarsız olan, akrabalarını, komşularını, yakınlarını küçümseyerek aynı sofraya oturmayan anlayış geliştirdik. Kafamızdaki fikri anlatmak ve dayatmak yerine birbirimizle barışmayı beceremedik. BARIŞ diye bağırırken, içimizde barışı yaşatamadık.

Dünyada sanayi devrimi ile kente göçler yaşanıyor ve sosyal yapıda değişimler oluyor. Aynı değişim ülkemizde de gerçekleşiyor. Ortaçağ anlayışı gibi bu gün sınıf ayırımcılığı yapmak düşündürücüdür. Durumun CIZ dediği noktadan hareketle ÇÖZÜM paydasında buluşmalıyız.

Batı ülkeleri sanayi devrimi sonrası, kentlerdeki nüfus artışı ve işsizlik problemini çözerken hangi aşamalardan geçmiştir? Tabuların, ve toplumun inançlarının kullanılarak siyasetin malzemesi olmaması önem taşımaktadır. Kazanç terazisi üstüne oturan sistem toplumda KAOS yaratıyor. Sizleri bir akademik çalışma ile baş başa bırakıyorum. Yaşar SARIKAYA

SANAYİ DEVRİMİ VE SENDİKALARIN DOĞUŞU

Çağdaş sanayi tekniği 18. yy.’ın ikinci yarısından başlayarak şaşırtıcı bir hızla gelişmiş ve bu gelişme büyük ve derin toplumsal değişmelere yol açmıştır. Bu teknik ve toplumsal gelişme ve değişmeler, önceki dönemden farklı olarak, geniş bir işçi
sınıfını ortaya çıkarmış, yeni yaşama ve çalışma koşulları yaratmış, kentlerin nüfusu hızla artmış, erkek, kadın ve çocuk işçileri zor, ağır ve insanı hızla yıpratan çalışma koşullarıyla karşı karşıya bırakmıştır.

Kapitalist sistem, küçük atölye sistemini yıkarak ve makineleşmeden önce imalathanelerde kalabalık işçileri toplayarak, vaktiyle loncalar içinde toplanmış öğeleri birbirinden ayırmış ve girişimcinin karşısına durmadan artan, yeni bir sınıf ortaya koymuştur.
Başlangıçta iktisadi liberalizmin etkisiyle çeşitli baskı ve yasaklamalarla sindirilmeye çalışılan sendikal hareket, kararlı mücadelelerden sonra, 19. yüzyılda hak olarak tanınmıştır. Sendika hakkı günümüzde gerek iç hukuk gerekse uluslararası hukuk metinlerinde temel insan hakkı olarak yer almaktadır. Başlangıçta işçilerin örgütlenme biçimi olan sendikalar, işçi
sendikaları güçlenince işverenlerce de tercih edilmiş ve işçi sendikalarına tepki olarak işveren sendikaları kurulmuştur.

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/801854

 
Yorum yapın

Yazan: 17 Ekim 2021 in Bilim

 

Etiketler: , , , , , , , , , ,