RSS

Etiket arşivi: gemi

TESADÜF MÜ, KEHANET Mİ? TİTANİK’TEN 14 SENE ÖNCE!

01.10.2024- Mert METİN

Kahramanımız Morgan Robertson (1861 – 1915) Genç bir denizci iken işleri iyi gitmeyince Newyork’ta kuyumculuk yapmaya başlar ve amatörce hikayeler yazar. Nasıl olursa yazdıkları satılır iyi para kazanır ve bunun üzerine epeydir aklında olan, eski mesleğinden aşina olduğu konularla ilgili bir roman yazmaya girişir. Roman biter, basılır ama pek ilgi görmez satılmaz.. Yıl 1898’dir.

Burada biraz duralım: Ne anlatmaktadır bu romanda Robertson ona göz atalım:

Romanda büyük bir gemi vardır. İngiltere’den yola çıkar Newyork’a gitmektedir ama yolda bir buzdağına çarparak batar.

Hemen ne düşündünüz. Elbette Titanik.. Batışından tam 14 yıl önce yazılmış bir romanda benzer bir tema. Eğer benzerlik bu kadarla sınırlı kalsaydı çok da ilgi çekmez şaşırtıcı olmazdı ama şimdi sıkı durun:

* Robertson’un romanındaki gemi Southampton limanından yola çıkıp New York’a gidiyordu. 14 Yıl sonra Titanik’de Southampton limanından yola çıkıp New York’a gitmek üzere hareketlenmişti.

*Romandaki gemi ile, Titanik arasında sadece birkaç metre fark vardı. Romandaki gemi 244 metre, Titanik 269 metreydi.

– İki geminin ağırlıkları da çok yakındı. Robertson romanındaki gemi 70.000 ton ağırlığında idi; gerçek Titanik ise 66.000 tondu.

– Her iki geminin de üç pervanesi vardı ve her ikisinde yolcu kapasitesi 3000 idi. Romanda gemi dolu olarak 3000, Titanik 2228 yolcu taşıyordu. Gerek romandaki hayali gemiye gerekse de gerçek Titanik’e Avrupa’nın sayılı zenginleri ve ünlü aileleri binmişlerdi.

-Her iki olaydaki gemiye de asla batmaz denilmişti.

– Robertson’un romanındaki dev gemi, New Foundland yakınında; Kuzey Atlantik’te bir buzdağına çarparak battı ve işte belki de en inanılmaz ama gerçek kısım; Titanik de 14 yıl sonra aynı koordinatta, aynen romandaki benzeri gibi bir buzdağına çarparak okyanusa gömüldü.

– Ve her iki gemide de; yeterince can kurtaran filikası yoktu; Robertson romanındaki gemide 24 filika bulunduğunu yazıyordu; Titanik’te ise 20 filika vardı ve bu yüzden can kaybı büyük oldu.

*Her iki geminin yolculuğu da Nisan ayında idi.

* Darbe hızı, darbe zamanı, etki noktası gibi pek çok teknik bilgi de ya aynı ya da çok benzerdi.

Peki geliyoruz sona.. Asıl sürpriz burada. Robertson romanındaki gemiye hangi adı vermişti dersiniz: Titan..

Ne dersiniz, bu kadar tesadüf nasıl bir araya gelmiş olabilir. Denizcilik geçmişinden dolayı bu benzerliği normal karşılayanlar yanında daha sıklıkla yapılan yorum Robertson’un psişik yetenekleri olduğu yönünde çünkü bu kadar olmasa da kehanetlerle dolu başka kitapları da var.

Robertson başarısız bir yazar olarak Mart 1915’de bir otel odasında geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Tabi bu kadar bilgiyi tesadüfi olarak nasıl birleştirdiğinin sırrı da onunla birlikte gitmiş oldu.

 
Yorum yapın

Yazan: 01 Ekim 2024 in Bilinmeyenler

 

Etiketler: , , , , , , , , , , , , ,

YAMYAM FARE NASIL YETİŞTİRİLİR?

12.09.2024- Arkeoloji Tarihi

Duyulmamış bir hikayedir, genelde eski gemiciler bilir.

Eskiden fareleri yok etmek için İngiliz gemilerinde uygulanan bir metodtur.

Bir tane fareyi canlı olarak yakalayıp boş bir tenekeye koyarlar ve günlerce aç bırakırlar. Sonra birgün yakaladıkları küçük bir fareyi bu farenin yanına koyarlar.

Günlerce aç kalmış olan fare yeni koyulan fareyi yer.

Sonra bir daha bir daha derken yamyam bir fare elde ederler.

Bu fare artık iyice de semirmiş ve kuvvetlenmiş olur.

Sonra bu fareyi geminin içine salarlar, şimdi ortada tebdil kıyafet gezen güçlü kuvvetli bir yamyam fare vardır ve bu fare rahatlıkla diğer farelerin yanına sokulur ve yakaladığını yer.

Böylece gemi farelerden temizlenir.

Bir nesli yok etmek için uyguladıkları bu metodu, şimdi içimize eğitilmiş, semirmiş, beyni yıkanmış, yamyam fareler sokularak, bizi de yok etmek için kullanıyorlar.

Şimdi aramızdaki bu yamyam farelere dikkat.

Aklını kullan yedirme kendini.

 
Yorum yapın

Yazan: 12 Eylül 2024 in Bilinmeyenler

 

Etiketler: , , , , ,

Çetin Usta ve Bandırma Vapuru

24.02.2022- Hayrettin BOZKURT

1853, Osmanlı-Rus Deniz Savaşı sonrası yapılan Paris Antlaşması gereği;
” Osmanlı ve Rusya Karadeniz’de donanma bulundurmayacak, tersane kuramayacak”O gün, Sinop’un geleceği açısından, kader anıydı ve tersane kapatılmış, ustalar şehri terk etmişlerdi.
Yüzyıldan fazlaca bir süre, Sinop’ta gemi yapılmadı, yapacak usta yoktu.

Ta ki, Çetin Usta’ya kadar..

Sinop’ta, onlarca balıkçı teknesi yapan,
Çetin Usta; Mustafa Kemal ve maiyetindekileri Samsun’a taşıyan, Bandırma Vapuru’nu, birebir ölçüleriyle yaparak, Taşkınlar Gemi Sanayi Ticaret AŞ olarak, Samsun’a büyük bir eser bıraktı.

Bandırma Vapuru, Sinoplu Çetin Usta’nın eseridir, bizimdir…

Dünyanın çeşitli ülkelerinde yüzen, yapmış olduğu 80 gemiye, ek olarak Norveç’ten 16 adet savaş gemisi teklifi geldiğinde, Sinop’un efsane Usta’sı, ne yazık ki, gerekli desteği göremediği için üzüntüsünden kahretmişti..

Bugün, Sinop’ta, denizin sıfır noktasında halen bir tekne, gemi imalatı, üretimi yoksa, Sinop’ta yaşamanın anlamı nedir?

Konya, Kayseri, Kastamonu’dan farkımız nedir?

Çetin Usta; bu yüz yılda görebileceğimiz son Usta idi..

Sevgili Çetin Usta; bu kentin bu yüzyılına, imzanı attın..

Unutulmazlar arasında yerini aldın..

Müteşekkiriz!

Saygı ile..

Hayrettin Bozkurt 

 
1 Yorum

Yazan: 24 Şubat 2022 in KONUK YAZARLAR

 

Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , ,