RSS

Etiket arşivi: iskitler

ANTİK YAZILARDA ALAZONLAR

23.02.2024- ESKİÇAĞ İSKİT SAKA TÜRKÇESİ SÖZLÜĞÜ

Alizonlar – İskit halkı. “İskit tarzı bir yaşam sürerler, ancak mısır, soğan, sarımsak, mercimek
ve darı eker ve yerler.” (Burada Timber Grave halkının son ismini bulmuş olabiliriz. M.Ö.
5-4. yüzyıllarda, biri K.Pontus ya da “İskit”, diğeri doğudan, daha Moğollaşmış Avrasya
bozkırlarından gelen iki Timber Grave kültürü göçmeni akımı Chorasmia bölgesinde
karşılaştığında, ortak yaşam kurmakta sorun yaşamadılar ve bin yıl süren Chorasmian
uygarlığını kurmaya devam ettiler ve yüzyıllarca süren Pers saldırıları ve kolonizasyonundan
kurtuldular) Herodot IV 17, 52.

HEREDOT

Antik yazarların yazılı eserlerindeki Eski Türk haşiyelerinden (İskitçe kelimeler) / / 1. bilimsel
ve pratik konferansın bildirileri “Orta ve Kuzey Asya halklarının göçebe uygarlıkları: Tarih,
durum, sorunlar”, Bölüm 1, Kızıl – Krasnoyarsk, 2008, – s. 149 – 177


Alazonlar – Antik Yunan tarihçi Herodot’a (MÖ 5. yy) göre, Dinyeper Nehri’nin batısında
Karadeniz yakınlarında yaşayan İskit kabileleri bu şekilde adlandırılırdı. Yunanca -on ve -es
biçimlendirme ekleri olmadan alaz kabile adlarının kökü, çeşitli dillerde obstruent affrikatın
[dj] bir ıslıklı [z] ile fonetik olarak yer değiştirmesinden kaynaklanan Aladj etnoniminin
uyarlanmış, yani Helenleştirilmiş şeklidir. Türk dillerinde [dj] fonemi [dz], [j], [tş ~ ç] ve [z]
gibi duyulabilir, örneğin: djigit ~ jigit ‘genç, çevik’, Bahıt-djan ~ Bahıtşän ~ Bahçän -. erkek
özel adı, djer ~ jer ~ dzer ~ zer ‘toprak’.

BİLKE YORUM: Alizonlar, Alazonlar ile Amazonlar arasında sadece bir harf farkı var. Bilim insanları arasında Sakalar ve Amazonlar aynı kavim diyen çoktur. Heredot’un, M.Ö. tarih alanında yazdığı değerli bilgiler, hala günümüze ışık tutmaktadır. Bilim için çalışan, araştıran, keşfeden, icat eden herkese saygıyla.

 
Yorum yapın

Yazan: 23 Şubat 2024 in Bilim

 

Etiketler: , , , , , , , , , , ,

AŞIKLAR ADASI

06.10.2023- Doç. Dr. Mustafa ŞAHİN- Dr Zekiye TUNÇ

TÜRKİYE SELÇUKLULARI DÖNEMİNDE AŞIKLAR ADASI “SİNOP”UN FETHİ

FOTO: 1924- Sinop Hükümet Caddesi (alıntı)

1 Giriş
Antik Çağ’da Sinop’un bilinen en eski ismi Sinope’dir. Sinop isminin Yunanca “zarar vermek, yok
etmek” anlamındaki “sinomai”den türediği bilinmektedir (Demirkaya ve Tuluk, 2012: 48). Mitolojide
Sinope, Irmak Tanrısı Asapos’un güzeller güzeli kızıdır. Bir gün Tanrılar Tanrısı Zeus kızı görür ve o
anda tutularak aşkına karşılık kızın her dileğini yerine getireceğini söyler. Korku içindeki genç kız
kızlığına dokunulmamasını ister. Zeus sözünü tutar ve Sinope’yi alıp en sevdiği ve güvenilir bulduğu
bugün Sinop ilimizin bulunduğu ile Karadeniz’in cennete benzeyen yemyeşil ve bakir kıyılarına bırakır
(Cengiz vd., 2000: XVII). Bazı kaynaklar Sinop isminin kaynağını Hititçe “Sinuwa” olarak
göstermişlerdir.

Farklı bir görüşe göre ise ismin ortaya çıkışında adlarını daima ay ilahının ismi “Sin”
ile birleştiren Asurilerin olabilecekleri ileri sürülmüştür. Ayrıca, ismin ilk söyleniş biçiminin “Sinavur”
olduğunu ileri süren kaynaklarla birlikte başka kaynaklar “Sinip”ten geldiğini, bazı tarihçiler “Sen-hapi”
kökünden türediğini, bazıları ise Farsça “Sine-i ab”, yani suyun göğsü kelimesinden geldiğini ifade
etmektedirler. Romalıların şehre Sinepolis, Fatih Sultan Mehmet’in ise Ceziretül-Uşşak dediği
bilinmektedir. Türkler şehri fethettikten sonra isminin önce Sınap olduğu, daha sonra bugün
kullanıldığı biçimiyle Sinop olarak günümüze ulaştığı bilinmektedir (Demirkaya ve Tuluk, 2012: 48-
49).
Sinop’a ilk yerleşmeler araştırmalara göre farklı tarihlendirilmektedir. Bu tarihlendirmeler
Neolotik (Cengiz vd., 2000: XVIII) veya Kalkolitik (Koçak, 2004: 700) dönemlere kadar gitmektedir.
Sinop şehrinin kuruluşu ile ilgili tarihlendirilmeler MÖ 6. ve MÖ 7. yy.’lar düşünülmüş olmakla birlikte
genel kanaat MÖ 8. yy. olarak belirlenmiştir ( Çapar, 1976: 303). Strabon eserinde Sinop’tan bahseder
ve şehrin kuruluşu hakkında da bilgi verir: “..Bu kent Miletoslular tarafından kurulmuştur. Burada bir
deniz üssü kurmak suretiyle kent, Kyaneai3 berisindeki denizlere egemen oldu ve hatta Kyaneai’in
ötesinde bile Helenlerle beraber birçok mücadelelere katıldı; uzun süre bağımsız kaldığı halde
sonunda bu bağımsızlığını koruyamadı ve kuşatılarak zapt edildi….” (Strabon, 2009: 22-23).

Tarih boyunca Sinop’ta kavimler arası mücadelelerin olmasında bölgenin konumu en önemli etkendir. Burası liman olarak konumu, Kuzey Anadolu’nun en uç noktasında yer alması, Orta Anadolu
ile bağlantısının olması yanı sıra Kırım seferlerinde de stratejik mevkide bulunması gibi özellikleri ile
ön plana çıkmıştır. Ticari olarak bakıldığında şehir “Kuzey-Güney Yolu”nda yer aldığından Akdeniz’e
kadar uzanan doğal yol güzergâhının da içerisindedir. Bu açıdan değerlendirildiğinde Akdeniz
ticaretinde Sinop etkilidir (Koçak, 2004: 702-703).
2- Eski Çağ’da Sinop’ta Türklerin Varlığı ile İlgili Tezler
Karadeniz Bölgesi’nde Türk varlığı milattan önceki yüzyıllara dayandırılmaktadır. Araştırmalara
göre bölgeye ilk olarak MÖ 3. bin ile 2. bin yılları arasında Oğuzların kollarından sayılan “Gas/Kas” ve
“Gud/Gutîler”in geldiğinden bahsedilir (İnan, 2003: 72). Sonrasında Kimmerler ve İskitler ard arda
Karadeniz’de görülmüşlerdir. İskitlerin vatanının Asya olduğu ve buradan göç ederek Kimmerlerin
yurtlarına geldikleri Heredot’un kayıtlarında anlatılmıştır: “Göçebe Skyt4’hler Asya’daydılar.
Massagetlerle yaptıkları bir savaştan yenik çıktılar, Araxes ırmağını geçtiler, Kimmerlerin yanına göç
ettiler. (Skythlerin oturdukları yerler eskiden Kimmerlerinmiş, öyle derler)” (Heredotos, 2012: 298).
İskitlerin sıkıştırması ile bugünkü Gürcistan’dan Doğu Anadolu’ya, oradan da İç Anadolu’ya gelen
Kimmerler MÖ 695 civarında Frig Devleti’ni yıkarak bölgede bozkır-göçebe geleneklerini devam
ettiren bir devlet kurmuşlardı. Bu sırada bir kısım Kimmer boyları da kuzeye çıkarak Karadeniz
Bölgesi’ne yayılmaya başlamışlardır (Tellioğlu, 2007: 655). Anadolu’da gittikleri her sahada olduğu
gibi Karadeniz Bölgesi’ni de siyasi ve sosyal bakımdan önemli ölçüde etkileyen Kimmerler,
hâkimiyetleri süresi boyunca Sinop’tan Trabzon’a kadar uzanan kıyı şeridinin kontrolünü ellerinde
bulundurmuşlardır (Tellioğlu, 2007: 23-24).
Kimmerleri takiben Anadolu’ya giren İskitler MÖ 665’ten itibaren Kür Nehri’nin sağ yakasına
yerleşmeye başlamışlardır. MÖ 401 civarında bölgedeki İskit hâkimiyet sahası Çoruh boylarına
ulaşmıştır. Bu süre içerisinde, Sinop’tan Trabzon’a kadar olan sahil şeridi de bazı İskit boylarının eline
geçmiştir (Tellioğlu, 2007: 655). Güney Karadeniz sahilinde Sinop’tan başlayan İskit hâkimiyeti bu
şehrin yüz seksen km batısına kadar uzanıyordu. Yunanlılar, Karadeniz Bölgesi’nde koloni kurmaya
başladıklarında, Sinop’tan Kolhis’e uzanan sahada mitolojilerinde ve edebiyatlarında büyük yer
tutacak İskit kadınlar topluluğu olan Amazonlarla karşılaşmışlardır (Tellioğlu, 2007: 33).

1 Sinop Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, ztunc@sinop.edu.tr
2 Sinop Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, msahin@sinop.edu.tr
3 Kyaneai: Trakya Bosporos’u (Karadeniz ile Marmara’yı bileştiren boğaz ( Strabon, 2009: 301)) İstanbul Boğazı’nın Karadeniz çıkışında iki küçük adacık ( Strabon, 2009: 335).

4 Skyt: İskit

 

Etiketler: , , , , , , , , , , , , , ,

SİNOP’TA YENİ KİTAP”AMAZON RÜYASI SİNOPE

27.11.2022- Ayşe Yaşar SARIKAYA

AMAZON SİNOPE

Doğanın hafızasını okumayı, balığın suda oksijeni özümsemesine benzetirim hep. İlmikler, zaman tezgahında dağa taşa, toprağa havaya, suya ateşe tıpkı gergefe işler gibi işlenmişler. Duyular da, sezgi ve algı boyutunda binlerce yılın yaşanmışlıklarını, şimdiki zamanda çözümlüyorlar. Balığın suda nefes alması gibi.

Sinop Zeytini çalışmamız sürerken, yüreğimin derinliklerinde binlerce yıl öncesinin selamını hissetmiştim yaşlı zeytinlerden. Ben de küçük zeytin çeliklerine, selamımı yolamıştım, yıllar…… yıllar sonrasına.

Annem yaşı 91 olsa da, kendi ihtiyaçlarını görebiliyor, yine de çok fazla yalnız bırakamıyorum. Pazar günü Lakerda Festivaline gittim, SİYAŞAD kitap standından AMAZON RÜYASI SİNOPE kitabını aldım. Eve geldiğimde annem “ne var elinde” dedi. Kitabı gösterdim, “kapağını okudu ve aaa… Tufan mı yazmış bunu, küçükken her gün fırından ekmek almaya gider, dönüşte de bir ekmeği babannesine verirdi, iyi çocuktu Tufan” dedi. “Anne, senin gençlik yıllarında ata bindiğin gibi, ata binen, ok kullanan savaşçı kadınların kitabını yazmış” dedim. 

Tufan Bilgili’nin , 3. Kitabı AMAZON RÜYASI SİNOPE, doğanın ve nesnelerin hafızasını duyumsayıp, tarihçilerin bilgileri ile buluşturduğu bir eser. Anneme bazı sayfalardan bölümler okudum:

“  Çok değil bir kuşak önce uçsuz bucaksız Asya Bozkırlarında suya hasret, toz toprak içinde at koşturanların çocukları şimdi suyun içinde kuru toprağa hasret yaşıyorlardı. Bozkırda kıldan yurtlarda uyumaya alışmış atalarının aksine bunlar, yaklaşık bir yıldır kazıkların üzerinde bu sazdan kulubelerde yaşamaya alışmaya çalışıyorlardı. S: 22  

Orta Asya Bozkırlarından gelen Amazonlar, tüm motivasyonları ile Yunanlıları karşılamaya hazırlanırken AegeusPontos Halklarının geliştirip yıllardır kulandıkları ve çok başarılı sonuç aldıkları savaş taktiği falakstan haberdar değillerdi. Onlar yalnız Yunan askerlerinin dayanıklı zırhlarını ve güçlü kalkanlarını biliyorlardı. S: 84.

Sinope ha! Sinope !İki nesil önce ulaşmak için yolara düştükleri bozkır, çöl, dağ, kar, boran, bataklık aşıp ulaşmayı düşledikleri; nice acılara, yokluklara katlanıp, nice sevdiklerini kaybedip, nice bedeller ödedikleri, ülküleri Sinope’delerdi. S.112

Amazonlar eğer Kuzey Anadolu’da yerleşmişler ise onlara en uygun coğrafya tüm Karadeniz’i kontrol edebilen; coğrafyası bozkır coğrafyasına en yakın (sahilde), en düz en uygun olan adını Amazon kraliçesi Sinope’den alan Sinop’tur. S:161”  

Sinop, tarihi ve kültürel zenginliği ile değerini bulmalı. Bu kitap, bir film senaristinin kaleminde, beyaz perdede yerini almalı umuduyla yazarı kutluyorum. Sinop severler okunası bir kitap daha kazandı. 22.11.2022-Ayşe Yaşar SARIKAYA    

 
 

Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , ,