RSS

Etiket arşivi: mithridates

MİTHRİDATES ARSENİK VE ÖLÜMSÜZLİK İKSİRİ

05.04.2022- Ayşe Yaşar SARIKAYA

SİNOP VE ÖLÜMSÜZLÜK İKSİRİ

Mithridates VI LOUVRE

Sinop, tarihin her döneminde önemli insanların yetiştiği bir kenttir. Nasıl sevmem bu kenti, çocukluğumun sınırsız hayalleridir Sinop. Zeytinlikte semaya uçmak sanılı koşmalarım, Rum çocuklarından kalma SAAT KAÇ oyunu oynadığım mahallem, bahar bayramında komşularla zeytinlikte top oynarken kolumu bacağımı, çokça da ayak bileğimi burktuğum Sinop’um.

Boztepe adı, birçok ilde vardır biliriz ama bizim Sinop öyle mi? İki burun, birbirinden uzaklaşarak süzülür Karadeniz’in içine, içine ve de hava atarlar birbirlerine. Gece, önü ardı denizle sarılan boğazın en dar kıstağında; inci gerdanlık gibi parlayan başka bir şehir var mıdır? Bu doğada yaşamak, her yönden esen rüzgarı içine çekmek, kısacası Sinoplu olmak bir ayrıcalıktır.   

Bağımsız koloni dönemlerinden bu güne dek süregelen SİNOPLU özelliği, kentin coğrafyası ile beslendiğini her dem yansıtır. Eşsiz doğası, zengin tarihi ile ilimizin turizm potansiyeli çok yüksektir. Doğru değerlendirilmelidir ve zenginliklerini dünyaya duyurmalıdır.

Ölümsüzlük iksiri ve Sinop ne alaka der misiniz bilmiyorum ama geçmişin verilerini ilişkilendirelim mi ne dersiniz? M.Ö 132-63 yıllarında Sinop’ta yaşamış olan, BÜYÜK MİTHRİDATES diye de anılan Pontus Kralı, M.Ö 120-63 yıllarında hüküm sürmüştür. Arsenik deyince, çoğumuzun aklına mutlaka Mithridates gelecektir. VI. Mithritdates ömrü boyunca geliştirdiği ve adını verdiği zehre karşı bağışıklık kazanma yöntemi olan Misriditüzmin ustasıdır.

Mesir macunu ve MİSRİDİTÜZM konusuna yer veren Tıp Tarihi Kitabı 148. sayfadan bir bölümü paylaşıyorum:  

“Mesir macununun geçmişi 2000 yıl öncesine dayanır. Pontus kralı VI.Mithridates’in [M.Ö. 132-63] zehirlenmekten korunmak amacıyla hazırladığı terkip, daha sonra Roma’da Neron [37-68] zamanında, Andromaque tarafından thériaque adıyla geliştirilmiş ve popüler olmuştur. Başta zehirlenmelere karşı kullanılan bu terkip, daha sonra her derde deva bir ilaç durumuna gelmiştir. (TIP TARİHİ- PROF. DR ALİ HAYDAR BAYATs,148)”

Sinoplu Ömer Şifai Dede’nin 18. Yüzyılda yazdığı kitaplar da aynı konularla ilgilidir.

“Ömer Şifaî, XVIII. yüzyılda Sinop’ta doğmuş bir hekimdir. Çocuk yaşta yetim kaldıktan sonra Sinop’u terk ederek Kahire, Konya ve başka pek çok yer gezmiştir. 1746 yılında vefat etmiştir. Değersiz metallerden altın yapılabileceğinin ve ölümsüz yaşam sağlayan el-iksir elde edilebileceğinin ipuçlarını verir. Simyaya olan inançlarını da, altın ve el-eksirin elde edilebilmesi için en önemli koşulun, bu işlere niyetlenen birinin, öncelikle ruhu ve bedeninde ulaşılabilecek en üst düzeyde arınma ve olgunlaşmaya ulaşması gerektiğini ifade ederek ortaya koyar.(Ayten Koç,18. yüzyılda Osmanlılarda İatrokimya çalışmaları(Avrupa ile Mukayeseli ve Ömer Şifaî’ninÇalışmaları Esas Alınarak),Yüksek Lisans Tezi(Ankara Üniversitesi-basılmamış), Ankara199, s.71.)”

Sinop’ta arsenik bulgusunu paylaşıyorum:

“2010 yılında Durağan (Sinop)ilçesinin 6 km doğusunda yer alan Çayağzı köyü güneyinde izlenen arsenik mineralizasyonu incelenmiş ve aynı yıl MTA adına ruhsatlandırılmıştır. Doğal Kaynaklar ve Ekonomi Bülteni (2018) 26: 41-43”

TIP TARİHİ 148. SAYFA TAMAMI:

MİTHRİDATES’TEN MESİR MACUNUNA

Mesir macununun geçmişi 2000 yıl öncesine dayanır. Pontus kralı VI. Mithridates’in [M.Ö. 132-63] zehirlenmekten korunmak amacıyla hazırladığı terkip, daha sonra Roma’da Neron [37-68] zamanında, Andromaque tarafından thériaque adıyla geliştirilmiş ve popüler olmuştur. Başta zehirlenmelere karşı

kullanılan bu terkip, daha sonra her derde deva bir ilaç durumuna gelmiştir.

İslam dünyasında, 750-950 yılları arasında, Antik Yunan dünyasının bütün eserleri Arapça’ya tercüme edilmiştir. Bu tercümelerde, Arapça karşılıkları olmayan bazı Yunanca kelimeler, okunuşları Arapça’ya uydurularak, tahrif edilerek kullanılmıştır. Mitridates’in terkibi de tıbbi eserlere Misridates/misiridates/misroditus/misrûditûs/misriditus olarak girmiştir. Bunun en açık delili, Huneyn bin

İshâk’ın, Hippokrates ile Galenus arasındaki hekimleri sayarken Mithridates’ten “misriditûs sâhibü’l-akâkîr” (bitki kaynaklı ilaç yapıcısı, eczacı) olarak bahsetmesidir. İslam hekimleri, mesela Taberî, Mecûsî, İbn Hubel ve Antakî de ufak değişikliklerle terkipten aynı isimle bahsetmişlerdir. Bazı eserlerde mejdikos/

mısr-ı taytis olarak da yazılmıştır.

Klasik Osmanlı tıbbının temel kaynakları, başta İbn Sînâ olmak üzere İslam hekimlerinin yazdığı eserlerdir. Misrûditûs, Hacı Paşa’dan itibaren İbn Şerîf, Kahvecizâde, Sâlih bin Nasrullah gibi birçok Osmanlı tıp yazarının kitaplarında yeralmıştır. Ayrıca, İmâmeddîn Ebi Abdullah Muhammed ibnü’l-Abbâs’ın [ö.

1287] Kitâbu’l-Misrûditûs adlı müstakil bir eseri vardır.

Antikiteden gelen ve İslam medeniyetinin geliştirdiği hekimliğin zirvesinde olan İbn Sînâ’nın en muhteşem tıbbi eseri el-Kânûn-ı fi’t-Tıb, Yunan tıbbının tamamını sistematik olarak ihtiva etmektedir. Onun muhtelif tıbbi eserlerinde, bilhassa Kânûn’unda misrûditûs’un tarihçesi, terkibi ve kullanıldığı hastalıklar

detaylı olarak verilmiştir. Kânûn’daki ilgili bölümü aynen aktarıyoruz:

“el-Misrûditûs: Misrûditûs’un icat ettiği bir macundur. İsmi de kendi adıyla anılır. Misrûditûs özellikle zehirlenmeler konusunda faydası denenmiş bir ilaç olup başka hastalıklarda da kullanılırdı. Daha sonra Andromah, yılan eti ve diğer bazı nesneler katarak veya eksilterek tiryak adını verdi. Andromah’ın ilacı yalnız yılan zehrine karşı Misrûditûs’tan daha etkilidir.

TIP TARİHİ

PROF. DR. ALİ HAYDAR BAYAT-TIP TARİHİ

 

Etiketler: , , , , , , , , , ,