RSS

Etiket arşivi: poetry

DİKİLİ BİR AĞAÇ

07.08.2025-Şafak Gündüz SARIKAYA

Dikili bir ağacı olmalı insanın.

Uzmanlar diyor ki; ağaçlar dışarı çıkmak, yürüyüş yapmak için harika bir motivasyon kaynağı.

Hayatımda yer alan ve tesirini de yıllarca hissettirmiş çok ağaç var.

Yıllar önce doğduğum evin hemen bitişiğinde sırtını eve dayamış harika kirazları olan bir ağaç vardı. O kiraz ağacına çıkıp, o çatpat kirazlarını yemeye bayılırdım. O ağaca tırmanıp evin üstüne çıkardım. Katran karası renkli zeminde 3 tekerlekli bisikletimin seslerini duyar gibiyim hala.

3 tekerlekli bisikletle evin bahçesinde dut ağaçlarının, şeftali ağacının, erik ağacının arasında gezinirdim. Dut ağaçları bahçenin bir köşesinde yan yana dururlardı. Aslında Kuruçeşme Sokak’tan oraya kadar birçok farklı bahçede farklı dutlar, erik ağaçları, hünnap, incir aklınıza gelebilecek çok farklı meyve ağaçları vardı.

Ama kiraz ağacı farklıydı. Kökü evin temelindeydi. İki adımda hadi bilemediniz üç adımda evin tepesine çıkardım ve hemen karşıda Yesari Baba Türbesi gözükür, kazara elimle gösterirsem, yapma büyük günah deyince, bu türbe daha korkulur bir hal alırdı küçük bir çocuğun gözünde.

Arkamı döndüğümde iskele uzaktan bizi selamlar, hatta şileplerin gürültülü sesi bu selamı uzaktan size iletirdi. Sol tarafta zeytin ağaçları Zeytinlik’ten seslenirdi martılara.

Oranın bir büyülü havası vardı. Birbirine yakın yerlerde ne çok hatıra bırakmışız. Dönüş yolunda taş merdivenden inerken Tarzan Kemal bahçesinde çalışırdı her zamanki gibi, zaten tembellik ona göre değildi.

Şimdi ağaçlar şöyleymiş diyesi geliyor insanın, ama boş verin, her şeye rağmen, bence dikili bir ağacı olmalı insanın.

Uzun zamandır kiraz yemedim, her yerde erik var ama erik te çok az yedim. Bırakın meyveyi bu sene çok canımız yandı, çok ağaç gitti, ormanlarımız gitti, içindeki canlılar gitti, hatta canla başla çalışan işçiler, gönüllüler de gitti.

Uzmanlar diyor ki;

“Bitkiler stresi, öfkeyi, acıyı azaltmaya yardımcı olur ve refah duygusu yaratır. Bitkileri evinize veya iş ortamınıza yerleştirmek, yaşamınızda olumlu değişikliklere yol açabilir. Araştırmalar, hastanelerde bulunan ve doğaya bakan odalarda kalan hastaların daha hızlı düzeldiğini göstermiştir.”

“Bitkilerin bizimkilere benzeyen duyu organları, dokuları ya da sinir sistemleri olmayabilir, ama buna rağmen onlar gene de hisseder ve çevrelerinde olup bitenleri algılar. Tıpkı bizler gibi onlar da görür ve koklar. Hatta duyar, tat alır, teması hisseder, iletişim kurar, mutlu olur ve dans ederler.”

Altay Mitoloji’sinde kutsal ağaç kavramı vardır. Ağaç yaşamın devamlılığını ve kozmik düzeni temsil eder.

Yanan yerleri yeşertelim tekrar.

Unutulmasın her şeyin çabuk unutulduğu gibi.

Ağaçlara kıymayın, ormanlara kıymayın!

Umutlarımız yeşersin, bütün kötülüklere inat.

ŞGS

 
Yorum yapın

Yazan: 07 Ağustos 2025 in ŞAFAK SARIKAYA ANILAR

 

Etiketler: , , , , , , , , , , ,

SENİ ÇOK SEVİYORUM

05.08.2025- Suat ÖZGE

~OĞLUM ~

Adı Jiro’ydu. Japoncada ikinci çocuk anlamına gelen bu isimden dahi anlardı babasının ona olan sevgisini. Ağabeyi babasından bir tokat dahi yememişken, Jiro en küçük hatasında yaşının kaldıramayacağı dayakları yer ve sonrada ceza olarak aç acına kömürlüğe kilitlenirdi…

Daha o yaşlarda yüzü çirkin ve gözleri şaşı olduğu için babasından gördüğü bu muamele yüreğine işlemişti Jiro’nun. Anneleri onlar daha çok küçükken ölmüştü. Babasının sevgisizliğini ise hiç anlayamadı küçük çocuk. Daha o yaşında ona iyi hissettiren şeye robot yapmaya adamıştı kendini. Kim sorsa, neden böylesine robotlarla uğraşmayı sevdiğini de anlatmıyor, bu soruya hep sessiz kalıyordu…

Yıllar yılları kovaladı. Babası Jiro’ya vir kez olsun iyi davranmadı. Çirkin görüntüsünden dolayı hep hor gördü. Dövdü ve aşağıladı… Teselliyi ise hep yarım yamalak yaptığı robotlarında aradı Jiro…Gözyaşlarıyla uğraşıp durdu robotunun başında. Uzun yıllar sonra evlendiği eşi ise canından çok sevdi Jiro’yu. Ama onun yüreğinin bir tarafı hep kanayıp durmuştu. Ve bir fabrika da işci olarak çalışsa da hayalindeki robotu yapma isteğinden hiç vazgeçmedi…

Eşi Naomi ise hep destek oldu Jiro’ya. Hayalindeki robotu yapabilmesi için inandı, güç verdi eşine. Ve tam yedi yılın sonunda, büyük uğraşlarının sonucunda dünyada büyük yankı uyandıran konuşan oyuncak bir robot yaptı Jiro. Daha piyasaya sürülmeden, birçok ülkeden milyonlarca şipariş alınmıştı. Çünkü dünyada bir ilkti konuşan robot. Robotun tanıtılacağı gün binlerce çocuk ve velileri fuar alanında toplanmışlardı büyük bir heyecanla. Oğlunun zengin olacağını öğrenen Jiro nun yaşlı babası da gelmişti alana. Sonra robotun üzerindeki örtü açıldı. Jiro’nun babası gördükleriyle donup kalmıştı o an. Çünkü robot birebir, tıpatıp kendine benziyordu. Jiro robotuypa gözgöze geldi . Gözyaşları yanaklarını ıslatmıştı bile o anda. Ve robotun tuşuna basıldığında konuştuğu ilk cümle ise,şefkatli bir ses tonuyla:

-“Jiro.. Oğlum seni çok seviyorum -” olmuştu… Bir insanı kim severse sevsin, onu dünyaya getirenler sevmediyse bütün sevgileri eksiktir… #Yazar #Suat #Özge

 
1 Yorum

Yazan: 05 Ağustos 2025 in Eğitim

 

Etiketler: , , , , , , , , , , , , ,

ORHAN VELİ’DEN BABASI NE İSTEDİ?

02.01.2025- SERAY ŞAHİNLER, “Ağabeyim Orhan Veli”

Babam ağabeyime şiir yazdığı için kızmazdı. Fakat ,

“sen doğru dürüst bir memur ol. Gündüz çalış, akşam gel şiirini yaz” diye telkinlerde bulunurdu.

Babam muhafazakar bir insandı. Memuriyet ile şairliğin bağdaşmadığını pek kabul edemezdi. Hatta babama sorsanız,

‘”memur ol, şair olma” derdi.

Ağabeyim de hem kendi parasını kazanmak, hem de babamı memnun etmek için bir kez memuriyete girdi çıktı. Bir süre çalıştı ve istifa etti.

Babam uzun yıllar Mızıka-yı Hümayun’da görev yaptı. Anılarını yazmak istiyordu. Orhan Ağabeyime söyledi. O da yazalım dedi. Ama sonra bir araya gelemediler. Bir de ağabeyim babamın yanında sigara içemiyor tabii..

“Sigara yok, nasıl oturup yazayım” derdi, gülerdik.

O anılar yazılabilseydi eğer, bugün müzik tarihimiz açısından çok önemli bir kaynak olurdu.

Çok sevilen “İstanbul Türküsü” şiirinde,

“İstanbul’da Boğaziçi’nde

Bir fakir Orhan Veli’yim

Veli’nin oğluyum

Tarifsiz kederler içinde..” diyen Orhan Veli ile babası arasında, şiirin yayımlandığı günlerde, gülümseten şu diyalog yaşanıyor.

İstanbul Türküsü’nün yayımlandığı günlerdi… Babam şiirin konusunu bilmiyordu. Dostları ise babamı gördüklerinde şiirden bahsetmiş, şakalaşmışlar. Bu şakaların etkisiyle babam eve döndüğü zaman,

“Orhan nerede?” diye sordu. Ağabeyim hemen geldi.

“Oğlum sen neler yazmışsın, bir fakir Orhan Veli’yim, bir garip orhan Veli’yim, Veli’nin oğluyum demişsin. Fukaralığını gazetelerden herkese ilan ediyorsun, beni ne karıştırıyorsun, ben hayatımdan memnunum’ demişti.”

Mehmet Veli Kanık, Orhan Veli’nin vefatından üç yıl sonra, 1953’de hayatını kaybetti.

#OrhanVeli(13 Nisan 1914-14 Kasım 1950)

(SERAY ŞAHİNLER, “Ağabeyim Orhan Veli”, Doğan Kitap, 2021)

 
 

Etiketler: , , , , , , , , , , , , , ,