On Yıl Askerlik Yapmış Sarıkamış Gazisinin Hikayesi Faruk Nafız Çamlıbel’in ünlü Han Duvarları şiirinde ismi geçen Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış 1911 yılinda askere giden ve tarihi Sarıkamış savaşından sağ dönen bir askerdir. Yemen cephesinden Sarıkamış cephesi ne sevk edildiği için üzerinde kışlık elbisesi yoktur. Savaş bittikten sonra köyüne anne ve babasına dönmek için yola çıkar ancak verem hastaliğına yakalanmıştır. Ulukışla da kaldığı bir handa köyüne ulaşamadan vefat eder. Ölmeden önce de han duvarlarına aşağıdaki dörtlükleri yazar. 1922 yılında Kayseri Lisesine atanan genç Edebiyat Öğretmeni Faruk Nafiz Çamlıbel Kayseri’ye giderken aynı handa misafir kalır ve Şeyhoğlu Satılmış’ın ölmeden önce duvara yazdığı o meşhur dörtlükleri görür ve ünlü şiiri Han Duvarlarına aktarır.
Garibim namıma Kerem diyorlar, Aslımı el almış harem diyorlar, Hastayım derdime verem diyorlar, Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış’ım ben…
On yıl var ayrıyım Kına Dağından, Baba ocağından yar kucağından, Bir çiçek dermeden sevgi bağından Huduttan hududa atılmışım ben…
Gönlümü çekse de yârin hayali, Aşmaya kudretim yetmez cibâli, Yolcuyum bir kuru yaprak misali, Rüzgarın önüne katılmışım ben… Allah hepsinden razı olsun. Ruhları şad mekanları cennet olsun. Alıntı
Sinop’ ve KURTULUŞ ANITI konusunu ne zamandır gündemde tutmaya çalışıyorum. Nerede şehit oldu bilinmeyen, mezarları bile olmayan gariplerin anısını yaşatmak üzere konuyu resmi makamlara iletmeye devam ediyorum. Sarıkamış’ta donanlar, Çanakkale’de, Kafkaslarda, Balkanlarda, Trablusgarp’ta, Yemen’de ve diğer cephelerde kahramanca ölen isimsizlere vefa borcumuzu ödeyelim. Biliyoruz ki Sinop, nüfus oranına göre Türkiye’de en fazla şehit veren iller arasındadır. İnebolu sahilinden başlayarak Kastamonu ve Çankırı üzerinden Ankara’ya uzanan yolu bilir misiniz? Kurtuluş Savaşı boyunca, İnebolu’ya deniz yoluyla gelen cephanenin kağnılarla cepheye ulaştırılmasında kullanılan yol İSTİKLAL YOLU’ dur bu yol. Sinop’tan İnebolu’ya akın, akın asker sevk edilmiştir. Bilindiği gibi, o zamanlar, nüfus yoğunluğu köylerdedir. Köylerde, saban sürülür, ekinler ekilir, orakla biçilir, buğday değirmende öğütülür. Atatürk’ün tanımıyla “KÖYLÜ MİLLETİN EFENDİSİDİR”.
Yıl 1835, BOA Sinop ve köyleri nüfus kayıtlarını araştırdığımda, Sinop köylerinden, 12- 13- 15 yaşında askere giden çok çocuk olduğunu gördüm. Bu çocuklar ve bu çocukları özlemle bekleyen analar, hepsi yüreklerinde hasret ateşiyle ebediyete göçüp gittiler. O analar için, ölene kadar asker babasının yolunu gözleyen anneannem gibi özlemle gözü açık gidenler için, değer bilmeliyiz.
18 Mayıs 1919 günü Bandırma Vapuru Sinop’a gelmiştir. Atatürk’ün Sinop’a geldiğini kanıtlayan F. Rıfkı ATAY-ATATÜRK’ÜN BANA ANLATTIKLARI 1914-1919 kitabı sayfa, 141-142 diyor ki; …………….Beynimden bir şimşek geçti: Tutabilirler, sürebilirler, fakat öldürmek! Bunun için beni Karadeniz’in coşkun dalgalan arasında yakalamak lazımdır. Bu ihtimal mantıki idi. Ancak artık benim için yakalanmak, hapsolmak, nefyolma, (sürülmek) düşündüklerimi yapmaktan menedilmek, hepsi ölmekle müsavi idi. Hemen karar verdim, otomobile atlayarak Galata rıhtımına geldim. Baktım ki rıhtıma yanaşmış olacağını sandığım vapur, uzaklardadır. Sandallarla vapura gittik. Kaptana yola çıkmak için emir verdimse de Kızkulesi açıklarında muayeneye tabi tutulduk. Birkaç ecnebi zabit ve askeri bizi yoklayacaklardı. Muayene uzayıp gitti. Gelip gidildiğine göre acaba bunlarla şehirdekiler arasında bir muhabere mi vardı? Maksat beni tevkif etmekse, bütün bu şeylere lüzum yoktu,sıkılıyordum. Bir kararsızlık da olabilir, diye düşündüm. Bundan istifade edebilmek için kaptana hareket hazırlıklarını çabuklaştırmasını söyledim. “Yirmi yedi yıllık ihtiyar kaptan demir aldırmaya başladı. Ben kaptan yerinde idim. Zabit ve askerler dışarı çıktılar. Hareket ettik. Karadeniz boğazından çıkarken, kaptana tehlikeli ihtimalleri anlattım. Cevap verdi: “ – Ne aksi, dedi, bu denizi pek iyi tanımam, pusu!amız da biraz bozuk… “ Mümkün olduğu kadar kıyılan takip etmesini tavsiye ettim. Çünkü bundan sonra benim tek istediğim, Anadolu’nun bir kara parçasına ayak basmaktan ibaretti. “Sahili takip ede ede evvela Sinop’a geldik. Kasabaya çıktım. Oradakilerle görüşerek, Samsun’a kolaylıkla gidilebilecek yol olup olmadığınısoruşturdum. Maatteessüf yokmuş! Çok zorluk çekecek ve günlerce yollarda kalacaktık. Bilmem neden, Samsun’ a bir an evvel ayak basmak için o kadar acele ediyordum ki zaman kaybetmektense tehlikeye göğüs germeyi tercih ettim. “Tekrar Bandırma vapuruna bindik. Aynı tertipte seyahat ederek, nihayet Samsun Limanı’na vardık! “
2025 18 MAYIS günü SİNOPLULAR olarak hep birlikte kutlayalım umuduyla…