06.02.2022-Prof.Dr. Cevdet YILMAZ-TARİHİ SİNOP KALESİ CEZAEVİ
Hapishaneyi Meşhur Kılan Sebepler
Sinop hapishanesinin kurulus yerinden kaynaklanan bazı hususiyetler ile bizzat cezaevinin kendisi onun kaçılması imkânsız bir yer olarak söhret kazanmasını saglamıstır. Burayı, ABD’de San Fransisco yakınlarındaki bir ada üzerinde bulunan ve birçok filme konu olan ünlü Alcatraz hapishanesine benzeterek, “Anadolu’nun Alcatraz”ı olarak tanımlayanlar da vardır (Foto 3). Sinop Cezaevi’ni “girilir, ama çıkılmaz” yapan bu söhretin temelinde cezaevi ve onun bulundugu yerin, baska birçok faktör yanında, fiziki ve beseri cografya özellikleri önemli rol oynamıstır.

gemilerinin bile dayanmakta güçlük çektigi Karadeniz fırtınalarına geçmisin basit ahsap gemilerinin dayanmasının ne kadar zor oldugu düsünülürse, antik çagdan günümüze kadar geçen süre içinde verdigi hizmet bakımından Sinop limanının önemi daha iyi anlasılacaktır.
* Sinop’un konumundan kaynaklanan nedenler
Sinop sehri dogu-batı dogrultulu Boztepe Yarımadası’nın ana kara ile birlestigi kesimde kurulmustur. Sehrin denize bakan kuzey kıyıları Karadeniz’in hâkim kuzey rüzgârlarına açık oldugu için gemilerin güvenli bir sekilde yanasmasına imkân vermezken, güneyde kalan iç liman (Ak Liman) gemilerin kolaylıkla kıyıya yanasmasını saglayan ideal derinligi ve fırtınalı havalarda sagladıgı güvenli bir liman olmasıyla dikkat çekmektedir. Bu özellik sadece ticaret gemilerinin degil, stanbul’dan mahkûm getiren gemilerin de
kolaylıkla limana yanasmasına ve limanın hemen kenarında bulunan hapishaneye
mahkûmların yine güvenli bir sekilde transferini mümkün kılıyordu. Karadeniz’de bu sartlara sahip olmayan yerlerde mahkûm getiren gemilerin fırtınalı havalarda deniz sakinlesene kadar açıkta beklemeleri ve bu nedenle tahliyenin gecikmesi gemide isyan dâhil türlü problemlerin çıkmasına neden olabilirdi. Sinop Cezaevi’nin bu sekilde güvenli bir limanda bulunması ona ayrı bir üstünlük saglamıstır (Foto 4).
Sinop Kalesi anakarayı Boztepe yarımadasına baglayan tombolonun (kıstagın) en dar yerine kurulmustur. Cezaevi olarak kullanılan İç Kale’den kaçan bir mahkûmun önce Dıs Kale’den de çıkması, ardından da anakaraya geçmesi gerekecektir. Cezaevinin kuruldugu yer ile ana kara arasında kalan saha berzahın en dar yeri olup iki deniz arasında kalan yaklasık 300 m’lik mesafe güvenlik kuvvetleri ile sarıldıgı takdirde kaçan mahkûmu yakalamak çok kolaydır.
Bir mahkûm kale ve sehirdeki tüm engelleri asarak kaçmayı basarsa bile o zaman da karsısına bir baska engel olan Sinop ilinin daglık, engebelik ve ormanlık yapısı çıkmaktadır. Yörede yerlesmenin seyrek, ormanlık alanların da genis yer kaplaması karadan kaçan bir mahkûmun uzun süre fark edilmeden çok uzaklara gitmesini ve yiyecek bulup karnını doyurmasını engellemektedir. Firar eden bir mahkûmun bu sartlarda kendini güvende hissedecegi bir yere ulasması çok zor bir ihtimal olarak görülmektedir.
Deniz yoluyla kaçıs ise daha da imkânsızdır ve ancak sehirden birilerinin tekne
destegi vermesi ile mümkündür. Gerek Sinop sehir halkı, gerekse çevredeki köylüler bu
konuda hep devletin yanında olmus, hiç asi olmamıs, bu tür girisimlere hiçbir zaman destek
vermemislerdir. Böyle bir kaçma durumunda yönetimin köylülere haber salması yeterli
olacak, halkın ihbarı ile kaçaklar kolaylıkla yakalanabilecektir.
Sinop sehri yerel cografi sartları ve konumundan kaynaklanan bu özellikleri nedeniyle, “kalebent” ve “pranga” mahkûmları için, (Akka, Diyarbakır ve Musul ile birlikte) Osmanlı’nın en önemli sürgün yerlerinden biri olmustur. Nitekim arsiv kayıtlarında 1913 yılına gelindiginde Sinop’tan baska bir yerde kalebent mevkisi kalmadıgından ve buranın da dolu olmasından, bu cezayı uygulamak için gerekli baska yer bulunamadıgından sikayet edilerek, bu cezanın uygulanmasına yönelik iyilestirmelere gidilmesi için gerekli kanunların çıkartılması istenmistir (Sen 2007:56).
* Cezaevinin konumundan kaynaklanan nedenler
Sinop Cezaevi İç Kale içinde yer almaktadır. Cezaevinden kaçmak isteyen birisi önce İç Kale’nin yüksek duvarlarını, bu duvarlar üzerinde nöbet tutan ve devriye gezen güvenlikçileri geçmek, sonra asagı atlamak ve tekrar Dıs Kale’yi geçmek zorundadır (Foto5).
1900’lü yılların baslarına kadar Dıs Kale’nin kapısı aksamları kapanır, sabahları açılırdı.
Böylece sehre giris çıkıs kontrol altındaydı. Kale içinde kale olan Sinop Cezaevinden bu nedenle imkânsızdır ve bu imkânsızlık Sinop Cezaevi’ni mahkûmların korkulu rüyası
yapmıstır.
Osmanlı’da askeri veya siyasi suç isleyen kisilerden herhangi birine verilen idam cezası genellikle zindanlarda yapılır, idam sonrasında cesetler denize atılırdı (Sen 2007:5).
Daha çok İstanbul’da görülen bu uygulamanın benzerlerinin Sinop Cezaevi’nde de
uygulanıp uygulanmadıgı bilinmemekle birlikte, Sinop Hapishanesi’nde zindan ve denizin
bir duvar kalınlıgı mesafesi kadar birbirine yakın olması buranın dikkat çekici bir diger özelligidir.
Yine mahkûmlar açısından Sinop Hapishanesi’nin ürkütücü olan diger bir özelligi
de kalenin zemin sartlarıdır. Özellikle kalenin güney duvarına yakın olan kısımda bulunan
disiplin hücreleri ve bazı koguslar, zeminin deniz seviyesinde olması nedeniyle asırı
rutubetlidir. Bu nedenledir ki buraya düsen bir mahkûmun bir süre içerde kaldıktan sonra,
ceza süresi bitse bile, buradan tekrar saglıklı bir sekilde çıkması zor bir ihtimaldir.
Makalenin tamamı:
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/26910