RSS

Etiket arşivi: 18 mayıs

YİNE YENİDEN USANMADAN!

09.01.2025- Ayşe Yaşar SARIKAYA

Derneğimiz, 2012 yılında Atatürk’ün Bandırma Vapuru ile Sinop’a gelişi anısına, “BİLKE HALKBİLİM ÖDÜLLERİ” programı düzenlemeye başladı. Her iki yılda verilen ödüller, 2 aşamalı jürinin onayından geçti.

Amacımız, 18 Mayıs gününün bayram olarak, kutlama programına alınmasıydı. Sinop, Türkiye genelinde nüfus oranına göre en çok şahit veren iller arasındadır. Kafkasya, Balkanlar, Yemen, Filistin cephelerinde ve Kurtuluş savaşında can verip isimleri listelerde olmayan, yıllarca cephelerde savaşıp evine köyüne dönmeyenler anısına, Sinop bir anıtı hak ediyor.

Valiliğe dilekçe ile baş vurduk.

Bu yılın bayram programına alınmasını bekliyoruz.

Sonuç almak dileğiyle…

 

Etiketler: , , , ,

İSTİKLAL YOLUNDAN GEÇENLER

14.11.2024- Ayşe Yaşar SARIKAYA

Sinop’ ve KURTULUŞ ANITI konusunu ne zamandır gündemde tutmaya çalışıyorum. Nerede şehit oldu bilinmeyen, mezarları bile olmayan gariplerin anısını yaşatmak üzere konuyu resmi makamlara iletmeye devam ediyorum.
Sarıkamış’ta donanlar, Çanakkale’de, Kafkaslarda, Balkanlarda, Trablusgarp’ta, Yemen’de ve diğer
cephelerde kahramanca ölen isimsizlere vefa borcumuzu ödeyelim.
Biliyoruz ki Sinop, nüfus oranına göre Türkiye’de en fazla şehit veren iller arasındadır. İnebolu sahilinden
başlayarak Kastamonu ve Çankırı üzerinden Ankara’ya uzanan yolu bilir misiniz? Kurtuluş Savaşı boyunca, İnebolu’ya deniz yoluyla gelen cephanenin kağnılarla cepheye ulaştırılmasında kullanılan yol İSTİKLAL YOLU’ dur bu yol.
Sinop’tan İnebolu’ya akın, akın asker sevk edilmiştir. Bilindiği gibi, o zamanlar, nüfus yoğunluğu köylerdedir. Köylerde, saban sürülür, ekinler ekilir, orakla biçilir, buğday değirmende öğütülür. Atatürk’ün tanımıyla “KÖYLÜ MİLLETİN EFENDİSİDİR”.

Yıl 1835, BOA Sinop ve köyleri nüfus kayıtlarını araştırdığımda, Sinop köylerinden, 12- 13- 15 yaşında
askere giden çok çocuk olduğunu gördüm. Bu çocuklar ve bu çocukları özlemle bekleyen analar, hepsi
yüreklerinde hasret ateşiyle ebediyete göçüp gittiler. O analar için, ölene kadar asker babasının yolunu
gözleyen anneannem gibi özlemle gözü açık gidenler için, değer bilmeliyiz.

18 Mayıs 1919 günü Bandırma Vapuru Sinop’a gelmiştir. Atatürk’ün Sinop’a geldiğini kanıtlayan F. Rıfkı ATAY-ATATÜRK’ÜN BANA ANLATTIKLARI 1914-1919 kitabı sayfa, 141-142 diyor ki;
…………….Beynimden bir şimşek geçti: Tutabilirler, sürebilirler, fakat öldürmek! Bunun için beni
Karadeniz’in coşkun dalgalan arasında yakalamak lazımdır. Bu ihtimal mantıki idi. Ancak artık benim
için yakalanmak, hapsolmak, nefyolma, (sürülmek) düşündüklerimi yapmaktan menedilmek, hepsi
ölmekle müsavi idi. Hemen karar verdim, otomobile atlayarak Galata rıhtımına geldim. Baktım ki
rıhtıma yanaşmış olacağını sandığım vapur, uzaklardadır. Sandallarla vapura gittik. Kaptana yola
çıkmak için emir verdimse de Kızkulesi açıklarında muayeneye tabi tutulduk. Birkaç ecnebi zabit ve
askeri bizi yoklayacaklardı. Muayene uzayıp gitti. Gelip gidildiğine göre acaba bunlarla şehirdekiler
arasında bir muhabere mi vardı? Maksat beni tevkif etmekse, bütün bu şeylere lüzum yoktu,sıkılıyordum. Bir kararsızlık da olabilir, diye düşündüm. Bundan istifade edebilmek için kaptana
hareket hazırlıklarını çabuklaştırmasını söyledim. “Yirmi yedi yıllık ihtiyar kaptan demir aldırmaya
başladı. Ben kaptan yerinde idim. Zabit ve askerler dışarı çıktılar. Hareket ettik. Karadeniz
boğazından çıkarken, kaptana tehlikeli ihtimalleri anlattım. Cevap verdi:

– Ne aksi, dedi, bu denizi pek iyi tanımam, pusu!amız da biraz bozuk… “
Mümkün olduğu kadar kıyılan takip etmesini tavsiye ettim. Çünkü bundan sonra benim tek istediğim,
Anadolu’nun bir kara parçasına ayak basmaktan ibaretti. “Sahili takip ede ede evvela Sinop’a geldik.
Kasabaya çıktım. Oradakilerle görüşerek, Samsun’a kolaylıkla gidilebilecek yol olup olmadığınısoruşturdum. Maatteessüf yokmuş! Çok zorluk çekecek ve günlerce yollarda kalacaktık. Bilmem
neden, Samsun’ a bir an evvel ayak basmak için o kadar acele ediyordum ki zaman kaybetmektense
tehlikeye göğüs germeyi tercih ettim. “Tekrar Bandırma vapuruna bindik. Aynı tertipte seyahat
ederek, nihayet Samsun Limanı’na vardık! “

2025 18 MAYIS günü SİNOPLULAR olarak hep birlikte kutlayalım umuduyla…

 
Yorum yapın

Yazan: 14 Kasım 2024 in 18 Mayıs 1919

 

Etiketler: , , , , , , , , , ,

SİNOP VE BANDIRMA VAPURU

28.07.2022-BİLKE

BİLKE, SİNOP için 18 Mayıs 1919 tarihinin önemini sürekli hatırlatıyor. 2016 HALKBİLİM ÖDÜL TÖRENİMİZ

Alpay TIRIL akademik dalda ödülünü alırken

İsyan Benim Adımdır Kitabı- Ergun HİÇYILMAZ

BÖLÜM:19 Mayıs 1919…

Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıktığı ve Milli Mücadele ışığını yaktığı tarih…

Peki ama bu ışığı kimler yakmıştı? Sadece Bandırma Vapuru ile Samsun’a çıkanlar mı? Kimler Bandırma’ya “Tam Yol” vermişti? Özetle 19 Mayıs’tan önce ve 19 Mayıs’tan sonra neler olmuştu?

Şimdi Bandırma Vapuru nasıl demir almış onu görelim.

Yazı, Harbiye Nezareti’nden Sadaret’e yazılmıştı: İlga edilen Yıldırım Orduları Kumandanı Miralay Mustafa Kemal Paşa Hazretleri, Dokuzuncu Ordu Kıt’aları Müfettişliğine tayin olunmuş ve tayin keyfiyeti padişah huzuruna arz edilmek üzere, Sadaret makamına arz kılınmıştır. Adı geçen zatın emri altında bulunacak olan Üçüncü ve Onbeşinci Kolorduların mıntıkalarını ihtiva eden Sivas, Van, Trabzon, Erzurum vilayetleri ile Samsun Sancağı mülki memurlarının Mustafa Kemal Paşa tarafından yapılacak tebliğleri icra etmelerinin emir buyrulmasını istirham ederim.” (30 Nisan 1919)

Harbiye Nezareti’nin bu yazısı ile Mustafa Kemal Paşa’ya Sivas, Amasya, Tokat, Şebinkarahisar, Van, Hakkari, Trabzon, Dize, Gümüşhane, Samsun, Erzurum, Erzincan, Hınıs ve Şarki Beyazıt sancaklarının bütün askeri ve mülki idaresi tam salahiyetle verilmişti. Sadaretin müspet cevap verdiği bu tezkireden sonra Harbiye nezareti, Erkan-ı Harbiye-i Umumi’ye yaptı tamimde “tayinin aynı gün Zat-ı Şahanenin (Padişahın) irade-i seniyelerine arz kılındığını ve İstanbul’da bulunan Paşa’ya tebliğ edildiğini” bildirmişti.

Harbiye Nazırı Müşir Şakir Paşa ile Sadrazam Damat Ferit Paşa, Mustafa Kemal Paşa’ya vazife ve salahiyetlerini gösteren bir talimat yazısı vereceklerdi. Bu talimat yazısında yukarıdaki sancakların Paşa’nın emrinde olduğu teyit ediliyor, ayrıca Diyarbakır, Mardin, Ankara, Kayseri, Kastamonu, Malatya gibi vilayetlerin Dokuzuncu Ordu Müfettişliği’nin her türlü müracaatına cevap vermesi isteniyordu.

Buraya kadar olan gelişmeler göstermiştir ki, Mustafa Kemal Paşa 9. Ordu müfettişliğine tayin edilmiş ve hem Harbiye Nazırı Şakir Paşa hem de Sadrazam Damat Ferit Paşa’dan salahiyetine dair “talimat tezkiresi” almıştır. Yani Paşa’nın gideceğinden, hem aralarında geçen konuşmadan, hem de verdiği “irade”den dolayı Padişahın haberi vardır. Bu derece geniş ve mühim bölgeler üzerinde o döneme kadar çok az kişiye verilen bu salahiyetle, Harbiye Nezaretine sadece bilgi vermek kaydıyla bütün nezaretlere hitap edebilecekti. Açıkçası Mustafa Kemal Paşa bütün orta, doğu, kuzey ve güneydoğu Anadolu üzerinde muvafık gördüğü işleri yapabilecekti. Padişah’ın bu tayin meselesine irade çıkarması bazı çevrelere göre “lütuf” gibi irdelenmektedir. Bu kadar geniş yetkiye sahip kumandana bu irade hak ettiği için verilmiştir. Ülkeyi düze çıkaracak “tek adam” odur. Önemli olan bu tayinle milli mücadeleyi başlatmaktır. Ve başlatmıştır.

Samsun’a hareket öncesi

Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a hareketinden önceki görüşmelerinde hem silah arkadaşları hem de Sadrazam ve Padişah Vahdettin de vardır. Paşa 15 Mayıs 1919’da Damat Ferit Paşa’nın, Nişantaşı’ndaki evinde kendisine verdiği özel akşam yemeğine, yeni Genelkurmay Başkanı Cevat Paşa ile birlikte katılmıştı. Sadrazam, Mustafa Kemal’in salahiyetlerini hangi ölçüde ve nasıl kullanacağını merak ediyordu. Sadrazamın bu konuda tereddütlerinin olduğu anlaşılıyordu. Mustafa Kemal Paşa, “İngiliz raporlarına göre Samsun ve havalisinde bazı karışıklıklar varmış. Yerinde yapacağım tetkikat ile hallederiz” demişti. Sadrazam bu defa Cevat Paşa’ya dönerek “Siz ne dersiniz?” diyecekti. Cevat Paşa bu soruyu, tereddüdü ortadan kaldırmak gayesiyle şöyle cevaplayacaktır: “Efendim, Paşa tabiî o mıntıkadaki kuvvete kumanda edecek, zaten nerede kuvvet kaldı ki?”

Sabah Genelkurmay Başkanlığı’na giden Paşa, Cevat Çobanlı ve Fevzi Çakmak ile vedalaşmış, oradan Babı-ali’ye geçerek, İzmir’in işgali üzerine toplanan kabinenin, Dahiliye ve Hariciye nazırlarıyla vedalaşmak imkanını bulabilmişti (15 Mayıs 1919).

Padişah’a veda için Yıldız Sarayı’na da giden Mustafa Kemal, bu buluşmayı şöyle anlatacaktı:

“Yıldız Sarayı’nın ufak bir salonunda Padişah’la adeta diz dize denecek kadar yakın oturduk. Sağında, dirseğini dayamış olduğu bir masa ve üstünde bir kitap vardı. Padişah hiç unutmayacağım şu sözlerle konuşmaya başladı: ‘Paşa, Paşa şimdiye kadar devlete çok hizmet ettin. Bunların hepsi artık bu kitaba girmiştir. Tarihe geçmiştir.’ O zaman bunun bir tarih kitabı olduğunu anladım. Dikkatle ve sükûnla dinliyordum. “Bunları unutun.” dedi. “Asıl şimdi yapacağın hizmet hepsinden mühim olabilir. Paşa, Paşa devleti kurtarabilirsin.” Bu son sözlerden hayrete düştüm. Acaba Vahdettin benimle samimi mi konuşuyor? Kendisine, “Merak buyurmayın efendim. Nokta-i Nazar-ı Şahanenizi anladım. İrade-i seniyeniz olursa hemen hareket edeceğim ve bana emir buyurduklarınızı bir an olsun unutmayacağım.” (İstiklal Savaşı, Ömer Sami Coşar)

Mustafa Kemal Paşa “Muvaffak ol” diyen Padişah’a veda ederek, derhal Şişli’deki evine dönerek hazırlıklarını tamamlayacak, Akaretler’e giderek annesi ile vedalaşacaktır. Hareket saati gelmiştir. (16 Mayıs 1919)

Paşa ve refakatindekiler Galata Rıhtımı’na otomobil ile inmişler ve açıkta demirli bulunan Bandırma Vapuru’na sandalla geçmişlerdi. Önceden kararlaştırıldığı gibi rıhtımda herhangi bir uğurlama merasimi yapılmamıştır. Vapur işgal kuvvetlerinin mutat kontrolü için Kız Kulesi açıklarında demir atmış bir İngiliz binbaşısı komutasındaki heyet tarafından araştırmaya tabi tutulmuştur.

Bandırma Vapuru’nun hareket halinde olduğu tarihte İngilizler 100 kadar asker ve harp malzemesini Samsun’a çıkarmıştı (17 Mayıs 1919).

Bandırma Vapuru önce Sinop’a gelmiş ve Samsun’a karayolu ile geçilmesinin imkanı aranmıştı (18 Mayıs). Ancak güvenlik sebebiyle tekrar vapura dönülecek ve Bandırma, Samsun’a müteveccihen demir atacaktı.

 
Yorum yapın

Yazan: 28 Temmuz 2022 in 18 Mayıs 1919

 

Etiketler: , , , , , , , , ,

NEDEN 18 MAYIS

12.Mayıs.2020-BİLKE

BİLKE 5. HALKBİLİM ÖDÜLLERİ  sahiplerini 18 MAYIS tarihinde yayınlayacağız. Neden ödülleri 18 Mayıs tarihinde veriyoruz?

18 MAYIS 1919…ATATÜRK SİNOP’TA

18 Mayıs1919, Sinop için önemli bir gündür. O gün, İstanbul’dan demir alan Bandırma Vapuru, önce Sinop limanına uğrar. Kurtuluş mücadelesinin ilk adımı, o gün Sinop’ta atılır.

Kurtuluş Savaşı yıllarında, Sinop’ta yaşanan olaylar hakkında kaynak arıyordum. Rıza Nur Kütüphanesinde araştırma yaptım. Kütüphane çalışanları, her zaman çalışmalarıma yardımcı oldular. Rıza Nur’un odasında, Ferit Dikmen’in el yazması, 105 sayfalık Osmanlıca bir defter gördüm. Başlık, Türkçe “İstiklâl savaşında Sinop” olarak not düşülmüştü. Bu el yazması eser, bakalım Sinop ve savaş yılları hakkında neler içeriyordu? Osmanlıca bilenlerle ilk iki sayfasını çevirdik. Fakat 105 sayfanın çevirisini yapmak uzun zamanımızı alacaktı. Özel isimler çoktu, çevirmek zor oluyordu. Çeviri yaptığımız ilk iki sayfada, anıların H.Hilmi ULUĞ’a ait olduğu yazıyordu. Ferit Dikmen, bu önemli metni kendi el yazısı ile yazmış ve gelecek kuşaklara bırakmıştı.

O tarihlerde H. Hilmi ULUĞ’un, Sinop’ta mektupçuluk yaptığı, olayları bizzat kendisinin yaşadığı anlatıyordu. Bu kişi, İstiklal savaşı hakkındaki anılarını, Ocak- 1952 tarihli Vakit Gazetesinde, “İSTİKLAL SAVAŞINDA SİNOP”  başlığı altında yazmıştı. İlk iki sayfanın çevirisinden, bu yazının 16 gün dizi halinde yayınladığını öğrendim. İşte el yazması defterde bulduğum bu bilgi, beni o günleri yaşayan kaynak kişiye ulaştırmıştı. Bu bilgiye ulaşınca, Milli Kütüphaneye gittim ve gazeteyi buldum.

Yazıda, Sinop’a mutasarrıf olarak atanan Mazhar Tevfik Beyin, Bandırma vapurunda Atatürk ile birlikte yaptığı yolculuk anlatılıyordu. Gemi, 18 Mayısta sabahleyin erkenden Sinop limanına gelmiş; mutasarrıfı Sinop limanına bırakmış ve akşam 20. 00 de Sinop’tan Samsun’a hareket etmişti. Atatürk, bir gün Sinop limanında, Bandırma Vapuru içinde kalmıştı. Ülkenin en kritik dönemleriydi, çünkü yarın 19 Mayıstı.(Y.SARIKAYA, Bir İnci Memlketim/2010 s,8)

18 MAYIS 1919’U YAŞAYAN

 

H.Hilmi ULUĞ anlatıyor: 

ÖNSÖZ[1]

İSTİKLAL ve Kurtuluş savaşı esnasında Anadolu’nun her köşe bucağındaki her Türk’ün kendisine düşen vazifeyi karınca kaderince canla başla yerine getirmeye çalıştığı malumdur. Bu arada mevkinin ehemmiyeti ve hususiyeti dolayısı ile Sinop’ ta da birçok hadiseler geçmiştir.

Yakın bir tarihe ait olmasına rağmen, bu hadiselerde hizmeti mesbuk olanlar ya şehit oldu yahut hakkın rahmetine kavuştu. Sağ kalanların bir kısmı da esaslı bir bilgiye ve işlerin içyüzüne vakıf bulunmamaları yüzünden bazı olayların unutulduğunu, bazılarının da tarihe yanlış intikal ettirildiğini görüyorum.

Kastamonu ve havalisinin İstiklal savaşı esnasındaki hizmetlerine dair İnebolu’da emekli subay Sayın Nurettin Peker’in neşretmek teşebbüsünde bulunduğu esere dercedilmek üzere sorduğu ve aradığı malumata tatminkar cevap verecek Sinop’ta kimseyi bulamamış olduğunu öğrendim.

Geçenlerde Vatan Gazetesinin neşrettiği Sinop ilavesinde yazılan bazı bilgilerin de hakikati olduğu gibi ihtiva etmediğini gördüm. Bunun için o zaman vazifem dolayısı ile gördüğüm ve bildiğim hadiseleri, hatırlayabildiğim kadar derleyip toplayarak kısmen de elimde kalan vesikalara dayanarak neşrini faydalı gördüm. Bu hususu delalet etmek ve Vakit sütunlarında yer vermek lütfunu esirgemeyen Hakkı Tarık Us üstadıma teşekkürü bir borç bilirim. 

                                                                  Emekli Mektupçu  H.Hilmi ULUĞ 

   ATA SİNOP’TA

Yazı Atatürk’ün Mayıs- 1919 tarihinde Bandırma Vapuru ile yaptığı yolculuğu anlatarak devam ediyor:

“Mütarekeden sonra Sinop Mutasarrıfı Necip Bey azledilmişti. Ferit Paşa’nın ilk kabinesi kurularak Hürriyet ve İtilaf Fırkası iş başına geçince, Üsküdar Polis müdürlüğünden terfian Mazhar Tevfik Bey’in Sinop Mutasarrıflığına tayin edildiği haberi alındı. Bu zat hukuk tahsili görmüş, merkez memurluğu yapmış ve umumi harp esnasında Bursa’da menkup[2] bir hayat geçirmiş, mütarekeyi müteakip evvela Üsküdar Polis Müdürlüğüne, bilahare de ittihatçıları temizlemeye memuren ve terfian Sinop mutasarrıflığına tayin olunmuştu.

Vatanını, milliyetini seven, mütevazı ve temiz bir zat idi. O sıralarda, Sinop’a yolcu vapurları sefer yapmıyordu. Ara sıra İtalyan bandıralı JAN adlı bir vapur, bir de şilep bozması bir şirkete mi,  yoksa şahsa mı ait olduğunu şimdi iyi hatırlamadığım KIRIM adlı küçük bir vapur gayrı muntazam ve gayrı muntazar zamanlarda gider gelirlerdi.

Mazhar Tevfik Bey de İstanbul’dan Sinop’a gelebilmek için vasıta ararken, 3. Ordu Müfettişliğine tayin edilen Mustafa Kemal Paşa’nın hususi bir vapurla Samsun’a gideceğini öğrenmişti. Her ne suretle ise, kendisi de o vapurla seyahatini temin eylemiş ve Sinop’a kadar sevk-i taliyle büyük kurtarıcının refakatinde seyahat şerefine nail olmuştu.

Seyahati esnasında Mustafa Kemal Paşanın irşadına mazhar olmuş ve ondan ilham almış, tamamı ile onun nüfuz ve tesiri altına girmiş ve ona bağlanmıştı.

18 Mayıs 1919 sabahleyin erkenden Sinop Limanına gelen Mustafa Kemal Paşanın bindikleri küçük Bandırma vapurundan Mahzar Tevfik Bey Sinop’a çıktı. O gün tesadüfen Sinop Limanında gün doğrusu rüzgârı esiyor ve limanı allak bullak ediyordu. Bu yüzden küçük vapur haylice yalpa yapıyordu. Mazhar Tevfik Bey iskeleye çıkar çıkmaz vapurda 3. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal ile maiyetinin bulunduğunu,  şehir namına kendisinin dışarıya davet edilmesinin yerinde olacağını söyledi ve karşılayanların arzusuna tercüman olarak bu maksatla bir tezkere yazıp vapura gönderdi.

Vapurun fazla sallanmasından rahatsız olan Atatürk dışarı çıkamadılar. Gönderdikleri bir kartvizitle özür dilediler. Sinop’tan ayrıldığım tarihe kadar Sinop Tahrirat Müdüriyeti odasındaki kütüphanenin üstünde muhafaza edilen ve ayrılırken bir gaflet eseri olarak orada unuttuğum bu kıymetli ve tarihi kartvizitte aynen şu yazı vardı:  

“Muhterem Mutasarrıf Beyefendi:

Sinopluların hakkımda gösterdikleri hissiyata çok teşekkür ederim. Rahatsızlığım dolayısıyla davetlerine icabet edemediğimden müteessirim. Kendilerine selam ve muhabbetlerimin iblağına[3] dalaletinizi rica ederim.

İmza: 3. Ordu Müfettişi Mirliva Mustafa Kemal” 

Böylelikle nur içinde yatsın, Büyük Atamızın daha Samsun’a varmadan ilk iltifatına mazhar olan Anadolu şehri Sinop ve Sinoplular olmuştur.                                                                                   

  Hilmi ULUĞ[4]   Emekli mektupçu”

Bu yazının 18 Mayıs ile ilgili bölümüdür. İstiklal Savaşı döneminde Sinop ve çevresinde yaşanan olaylar, yazının devamındadır. Devamı ve tamamını, kitabın “Kurtuluş Savaşı ” bölümünde okuyabilirsiniz. Anlatılanların çoğunu, ilk defa duyacağınızdan eminim.

ÜLKÜTAŞIR VE 18 MAYIS 1919

Milli Kütüphanede, 18 Mayıs 1919 gününe ait bir makale daha buldum. Yazarı M.Şakir Ülkütaşır’dı. 1928 de Atatürk Sinop’a geldiği zaman, Ülkütaşır hastanede memur olarak çalışıyordu.

Ülkütaşır, memurluk yaparken Halk Bilimi araştırmalarını da sürdürmektedir. O yıllarda araştırmalarını, çeşitli gazete ve dergilerde makaleler halinde yayınlamıştır. Atandığı her ilde bu çalışmaları sürdürdüğü için, Sinop’ta Atatürk’ün dikkatini çeker ve takdirini kazanır. Atatürk Ülkütaşır’ı, Türk Dili Tetkik Cemiyeti’nin Derleme Kolu Muavinliğine getirir. 14 kitap ve 2000‘i aşkın makale yayınlamıştır.

Ülkütaşır[5], 1930 yıllarından sonra Ankara’da görev aldığı için, Atatürk ile sık, sık görüşme fırsatı bulmuştur. Özellikle 18 Mayıs 1919 gibi önemli bir günü, mutlaka gerçekçi biçimde ve özen göstererek aktarmaya çalışacaktır. O, Atatürk’ün Bandırma vapurundan Sinop’a indiğini anlatmaktadır. Durumun, stratejik açıdan özellikle gizlenmiş olabileceği ihtimali göz ardı edilmemelidir.

  1. Şakir Ülkütaşır’ın, 18 Mayıs ile ilgili makalesinden önce, Atatürk ile yakınlığını anlatan bir anısını aktarıyorum:

“İşte Atatürk’ü Sinop’ta ilk görüşümden bu yana tam 6 yıl geçmişti. Hayret, onun o altın sarısı saçları tamamen ağarmış, bembeyaz olmuş. Yüzünde, alnında biraz daha yaşlanmanın, ak saçlılığın yarattığı hafif kırışıklar belirmeğe başlamış. Gözlük de kullanıyordu. O zaman Atatürk henüz 53 yaşındaydı. Demek bu 6 yıl, onun altın sarısı saçlarını ağartmaya yetmişti, zahir.

            Bundan sonra O’nu Türkün ak saçlı “Ata” sı olarak Ankara’da, Dolmabahçe Sarayında sıkça görür olmuştum.”[6]

Atatürk Samsun ve Havza’da ( 19 Mayıs- 12 Haziran) 

30 Nisan 1919 tarihinde merkezi Erzurum’da bulunan 9.Ordu Kıtaatı Müfettişliğine tayin olunan, eski Yıldırım Orduları Grubu Kumandanı Mustafa Kemal Paşa’nın tayin kararnamesi 15 Mayıs 1919 da, Vükela Heyetince tanzim ve Padişah Mehmet Vahdettin tarafından da tasdik olunmuştu[7]. Mustafa Kemal Müfettişlik Teşkilatına ait bütün hazırlıklarını daha önceden ikmal etmişti. İstanbul’dan bir an evvel uzaklaşmak, Anadolu’nun vefalı sinesine atılmak istiyordu. Bahriye Nazırı Ali Rıza Paşa’nın delaletiyle kendisi ve birlikte gidecek arkadaşları için hazırlanan Bandırma adındaki küçük ve köhne bir vapur, Galata Rıhtımı açıklarında demir atmış, emre hazır bulunuyordu. Ordu Müfettişliği karargahını teşkil eden zatlarla beraber 16 Mayıs 1919 Cuma günü saat 16.40 da İstanbul’dan hareket edildi. Paşaya Galata rıhtımında Rauf(Orbay) ve Fethi(Okyar)beyler ile bir iki arkadaşı uğurladı.

İşgal makamları tarafından kontrolü bitirilen Bandırma vapuru, akşam sularında boğazdan çıktı. Az sonra Karadeniz’in sessiz karanlıkları içine dalarak KEFKEN istikametinde yol almaya başladı. Karadeniz’in poyrazdan gelen sert dalgaları, bu küçük, bozuk pusulalı,  köhne ve yolsuz gemiyi bir beşik gibi sallıyordu. Bandırma’nın 27 yıllık kaptanı, tuhaf bir tesadüf eseri olarak, daha ilk defa Karadeniz seferine çıkıyordu. Kaptan İsmail Hakkı (Durusu), bozuk pusulalı bu köhne tekne ile yola nasıl devam edeceğini düşünüyordu. Mustafa Kemal, kaptanın bu endişesini sezdi ve ona:

– Kaptan efendi! Telaş etmeyiniz, kıyı kıyı gidersiniz. Bundan sonra maksat, Anadolu’nun her hangi bir noktasına ayak basmaktan ibarettir” dedi.

17 Mayıs 1919 Cumartesi sabahı İnebolu’ya varıldı. Fakat Mustafa Kemal kasabaya çıkmadı. 18 Mayıs Pazar günü öğle vakti Sinop limanına giren gemi, alelusul pratika verdikten biraz sonra, Mustafa Kemal şehre çıktı ve burada Sinop’un ileri gelenleriyle görüştü. Sinop’ta Pontus Cemiyetinin bir şubesi vardı. Başlarında eczacı Vasil bulunuyordu. Paşa bunların faaliyeti hakkında malumat aldı. Konuşmalar sırasında müstakbel bir mukavemet için,  huzurundakileri uyarıcı bazı sözler de söyledi. Çok heyecanlı idi. Bir an evvel Samsun’a varmak istiyordu. Akşam saat 20 den sonra Sinop limanından demir alan, yani kalkan Bandırma vapuru, Gerze ve Bafra sahilleri boyunca Samsun’a doğru ağır ağır ilerlemeye başladı. Bütün gece seyrine devam etti. Mustafa Kemal, gemide iki gece hiç uyumamıştı. Üstelik pek az şey yemiş ve mutadı veçhile mütemadiyen sigara içmişti.” [8]

 M.ŞAKİR ÜLKÜTAŞIR

 

[1] H.Hilmi ULUĞ- İstiklal Savaşında Sinop Yazı dizisinin önsözü

Ocak- 1952 Vakit Gazetesi- 16 nüsha

[2] Menkup: felakete uğramış, talihsiz, düşkün; mevkiini kaybetmiş gözden düşmüş.

[3] İblağ: yetiştirme, ulaştırma, tebliğ etme.

[4] 1952- Ocak tarihli VAKİT Gazetesi

[5] Bibliyografya kitabın son bölümündedir

[6] Türk Kültürü, 3. cilt s: 58

[7] Atatürk hareketinden önce Yıldız Sarayına giderek Vahdettin’e veda etmişti. Bu esnada aralarında geçen konuşmayı, Atatürk’ün hatıralarından naklen Enver Behnan Şapolyo Türkiye Cumhuriyeti Tarihi adlı eserinde ( s. 26- 27) aynen kaydetmektedir.

[8] Türk Kültürü 5. cilt, s: 30 M. Şakir ÜLKÜTAŞIR

  1. Rıfkı ATAY, Atatürk’ün hatıraları 1914- 1919 s: 125

(Y.SARIKAYA-Bir İnci Memleketim/2010-s, 8- 16)

 

 

 

 
Yorum yapın

Yazan: 12 Mayıs 2020 in Atatürk Sinop'ta

 

Etiketler: , , , , ,