RSS

Etiket arşivi: kaybolan kültür

Nerede o eski dayanışmalar?

11.09.2023- Necati Celal ÇATAL

Mahalleye yeni bir komşu geldiği zaman mahalle sakinleri hemen yardıma koşarlar, eşyalarını taşırlardı. Hiç tanımadıkları dahi olsa kanlarından, canlarından biri gelmiş gibi kucak açılırdı. Birkaç gün yorgunluğun çıksın diyerek yemek yaptırmazlar, evini yerleştirene kadar evlerine alırlardı, (yemek ve yatmak için). Yeni komşu bu mahalleye taşındığına çok sevinir, komşuların yaptıkları bu içten ve samimi davranışlar karşısında kendisinin de komşulara karşı samimi ve dürüst olmak zorunda olduğunu kabul ederdi. Mahalleye uyum sağlar, komşusuyla birlikte güler, onunla birlikte ağlar, iyi veya kötü anlarında hep insanlar birbirlerinin yanında olurlardı.

Bir komşu mahalleden taşınırken yine toplanırlar, eşyasını arabaya yüklerlerdi. Vedalaşırken gözyaşları sel olurdu.

Şimdi gelen de tanınmıyor, gidende.

Komşunun çocuğu yanlış bir hareket yaptığında müdahale edilir, yaptığının yanlış olduğu söylenirdi. Aynı yanlışı tekrarladığı görülünce anne ve babasına söylenir onlarda teşekkür ederlerdi. Şimdi yanlış görülüyor ama müdahale edilemiyor, anne ve babaya söylendiğinde ise “sana ne” diye tepki alınıyor.

Dayanışma; köylerde daha belirgindi. Örneğin; bir kişinin bahçesine bir zarar geldi, sebzeleri yok mu oldu. Diğerleri o eksikliği fark ettirmezler, kalbur, kalbur sebze verirlerdi. Birinin bir meyvesi mi yok, olanlar o eksikliği tamamlarlardı. Kimin evinde ne noksanı var ise komşular tarafından sağlanırdı.

Köyde birinin bir hayvanının başına, yaralanma, kurt yaralaması gibi bir olay geldiğinde hayvanın iyileşmesi mümkün görülmüyorsa hemen o hayvan kesilir, eti komşulara dağıtılırdı. Kan düşmanı olan dahi o eti alır ve kasap fiyatından komşusuna değerini öder zararına ortak olurdu. Şimdi kasap çağırılıyor, 60 bin-60 bin liralık et olan hayvanı 5-10 bin liraya alıp gidiyor.

Bu acıyı paylaşma işine “bu bir ekmek sacıdır, hangi gün kimin ocağında kapanacağı belli olmaz”. Komşuyla gelen, düğün bayram denirdi.

Toplumda oturup sohbet edilirken oradaki insanların durumu göz önünde bulundurularak konuşulurdu. Örneğin toplumda çocuğu olmayan bir kişi mi var, onun yanında çocuk kelimesi konuşulmazdı.

Eskiden her şey hakiki idi, pişen ekmeklerin uzaktan kokusu gelirdi, sacdan inen veya fırından çıkan ekmeklerden yakında bulunanlara “kokmuştur” denilerek ikramda bulunulurdu. Her zaman yapılamayan bilhassa yapımı zor ve pahalı olan yemekler yapıldığında komşuya kokusu gitmiştir veya onun bunu yapmaya imkânı yoktur denilerek birer tabak dağıtılırdı. Kimin bahçesinde hangi sebze ve meyve yetiştiyse komşunun evine de giderdi.

Hoş şimdide resimleri çekilerek sosyal medyadan dağıtılıyor.

Eskiden kasaptan, manavdan, pazardan gelirken pazar sepetleri taşınır, içindekiler görülmezdi. Şimdi şeffaf poşetlerde göstere göstere geliniyor, alamayanların gözü kalıyor.

Nerede o eski dayanışmalar?

Nerede örf ve geleneklerimiz?

Nereye gidiyoruz?

Cevap arıyorum.

BİLKE YORUM: Yazı bizi aldı eski günlere götürdü. Çok haklısınız Necati Bey, kazandıklarımız, kaybettiklerimize değdi mi? Hepimizin düşünmesi gerekiyor. Düşünmekle birlikte, kaybettiğimiz değerleri yaşatmamız da tabii ki. Yazınız için teşekkürler.

 
Yorum yapın

Yazan: 11 Eylül 2023 in KONUK YAZARLAR

 

Etiketler: , , , , , , , , , , ,

STK’LAR VE BİZİM KÜLTÜRÜMÜZ

03.10.2019-BİLKE

Biz nasıl unuttuk analarımızın el işlemelerini. Biz nasıl unuttuk, pamuk ninenin iç sızlatan masallarını. Nasıl unuttuk, o yanık türkülerimizi.

Göç köyleri ıssız koydu, köylüyü de kentte yoksul bıraktı. Köyler ıssız kaldı kalmasına da, kente göçenler de köy değerlerinden ıssız kaldı. Kök boyalar milat oldu, ağaç oyma sanatı yoklara karıştı. Kente yerleşenler, bizim köyümüzde kıymetli el sanatlarımız vardı deyip canlandırmaya çalışmadı. Liseyi terk etti çırak oldu, asgari ücrete razı geldi. Kızlar sanat öğrenme, el becerisi kurslarına katılma konularına uzak kaldı. Köyünü sevenler, vatanını sevenlerse kaybolan kültürlere seyirci kaldı.

Oysa ilk işimiz olmalıydı değerlerimiz. Üniversiteye giden öğrencilerimiz yüksek lisans tezlerini köylerinden yapmalıydı. Yapanlar varsa da sayıları çok azdı.


Türkeli ilçesi kadın göynek arkası nakışı

Medresede emekli öğretmen Hicran ÖZKAN’ın dükkanına gittim.  Türkeli ilçemizden temin ettiği çok özel el işlemesi “göynek” gördüm. Desenleri ve renkleri herkesin ilgisini çekecektir. Ah bizim kadınlarımız, torunlarınız büyük şehirlerde bu güzelliklerden  uzak yaşıyor. Avm’lerde dolaşmayı sizin sanatınıza tercih ediyorlar.

Türkeli  ilçesi kadın göynek arkası nakışı

Büyük şehirlerdeki STK temsilcilerimiz, bu konuyu gündemlerine almalılar. El sanatlarımız, yemek çeşitlerimiz fuarlarda çoğalmalı. Alanında uzmanlarla güncelleştirilmeli,modern standlarda teşhir edilmeli. Bu konuda emek veren insanlarımız var sağ olsunlar, onlar bizim yüzümüzü ağartıyorlar. Köy derneklerinin hepsi  STK bilincini taşıyarak kültürlerimiz konusunda katkı sağlasa, ortaya el birliği ile güzel sonuçlar çıkacaktır.

TRT Trabzon Radyosu canlı yayınına 4 kez konuk oldum. Elimden geldiğince değerlerin kayboluşunun insan üzerine etkileri konusuna değinmeye çalıştım. Her köy, kendi değerlerine, yerel özelliklerine önem verirse, birlikte hareket etme kabiliyeti kazanır. İlgili makamlarda hakkını savunur, taleplerde bulunur ve sonuç alınır.

Yaşar SARIKAYA

 
 

Etiketler: , , ,