RSS

Etiket arşivi: trt radyo

ÇAL EVLAT ÇAL

18.04.2024-Murat DEMİROCAK

Çal evlat çal …

Trabzon’u henüz Ruslar işgal etmeden önce 1912 yılında Maçka’da dünyaya geldi. Çocukken o zor işgalci dönemleri geçirdi. Daha sonra her Maçkalı’nın yaptığı gibi İstanbul’a, gurbete çalışmaya gitti. Kendi başına kemençe çalmayı öğrendi. Ancak çaldığı kemençe diğer kemençelerden başka bir ses çıkarıyordu.

Trabzon kültürünün ses haritası olan bu değerini bilmediğimiz insanın bazı türkülerinden örnekler vereyim size:

*Ben seni sevdiğimi

Dertliyim Kederliyim

*Asker ettiler beni

*Divane aşık gibi

*Menşure dedikleri

Hamiyet Yüceses bir gün İstanbul’daki evinden çıkar ve cadde boyu yürümeye başlar. Bir yorgancı dükkanının önünden geçerken kemençe sesi duyar; ancak bu, şimdiye kadar duyduğu kemençe seslerine hiç benzememektedir. Bu seste ayrı bir hava ve gizem vardır. Dükkanın önünde durur ve bir süre dinler. Daha sonra kapıyı açarak içeri girer; bir gencin elindedir kemençe. Genç onu görünce çalmayı sonlandırır ve ayağa kalkar.

“Buyurun; ne bakmıştınız?” der.

“Sizi dinlemek için içeri girdim. Rica etsem biraz daha çalar mısınız?”

Genç bu istek üzerine iskemleye oturur ve çalmaya devam eder.

“Böyle çalmayı kimden öğrendiniz?”

“Kimseden öğrenmedim. Kemençe çalmayı kendi kendime öğrendim.”

“Ama çok farklı çalıyorsun. Kemençeni radyoda çalmayı ister misin?”

“Tabii ki isterim; ama beni oraya alırlar mı?”

“Alırlar, alırlar!” deyip çantasından çıkardığı kağıda bir isim yazar ve ardından:

“Adını yazdığım bu beyefendiye git! O sana yardımcı olacaktır!” deyip dükkandan çıkar.

İşte bu adımla Türkiye’de ilk defa Türk halkı radyoda kemençe dinlemeye başlamıştır. Bunu başaran sanatçının ne yazık ki Maçka’da ne adı geçer ne de Maçkalılar bu sanatçıyı tanımak için çaba sarfeder!

Bu olay, sanatçı ve Türkiye için bir ilk olmuştu. Maçkalılar kıymetini bilmesek de “Maçkalı sanatçı” diye radyoda anons edildiğinden o zamanlar kıymetini bilenleri onurlandırmıştır..

Artık radyoda haftada bir gün yirmi dakikalık canlı yayına çıkıyor, daha sonra dükkanına geri dönüyordu. Bir gün dükkandayken iki görevli dükkandan içeri girerek:

“Maçkalı kemençe sanatçısına baktık; burada mı?” diye sorarlar.

“Evet benim! Buyurun, ne vardı?”

“Akşam sizi bir yere götürmek için görevlendirildik. Onun haberini vermeye geldik.”

“Nereye gideceğiz?”

“Onu şimdi söyleye”Bugün çok önemli bir gün! Ata’nın huzurunda horon oynayacağız! Bizim için çok önemli bir gece olacak!” dediğinde heyecanı biraz olsun yatışmıştı.meyiz; akşam sizi almaya geldiğimizde söyleriz. Ha unutmadan kemençeniz yanınızda olsun!” deyip dükkandan çıktılar.

Dedikleri gibi de oldu. Akşam onu alarak Beylerbeyi Sarayı’na doğru yola çıktılar. Saraydan içeri salona geldiklerinde karşılarındaki masada Mustafa Kemal Atatürk oturuyordu. Maçkalı sanatçı o manzara karşısında çok heyecanlandı; ne yapacağını şaşırmıştı! Ancak salonda bulunan Soldoy horon ekibini görünce biraz rahatlamıştı. Soldoy horon ekibinin şefi onu tanıyordu. Yanına gelerek:

“Bugün çok önemli bir gün! Ata’nın huzurunda horon oynayacağız! Bizim için çok önemli bir gece olacak!” dediğinde heyecanı biraz olsun yatışmıştı.

Artık bütün hazırlıklar bitmiş, kemençeden çıkan sesle horon başlamıştı. Salonda bulunan herkes Soldoy ekibini pür dikkat izliyordu. Horon sona erdiğinde salon alkışla inliyordu. Ekip yavaşça salondan çıkmış, Maçkalı sanatçı olduğu yerde kalmıştı. O da çıkmak için hazırlanırken görevlilerden biri “Sen otur!” anlamına gelen el işareti yapınca sandalyesine oturdu.

Artık gözü, ona el işareti yapan görevlideydi. Salon alkış seslerini sessizliğe bırakınca görevli “Çalabilirsin!” işaretini verdi. Üstat kemençenin teline dokununca konuşmalar susmuş, dikkatler onun üzerine dönmüştü. Birkaç Karadeniz türküsünden sonra o anda mısraların aklında sıraya girdiği ve kalben okuduğu dörtlüğü söyledi.

“Çal evlat çal! Karadeniz havaları, bizim milli havalarımızdır!” diye seslendi.

İşte bu tarihi olay, 1933 yılında gerçekleşti. Biz kendisini unuttuğumuz, hatırlamak için bir çaba içinde dahi olmadığımız, ancak Atatürk’ün bu sözlerle onurlandırdığı sanatçı, Maçka’nın yediveren güllerinden biri olan Maçkalı Hasan Tunç idi!

Bu sözler, Maçkalı Hasan Tunç’un sanat hayatı boyunca unutamadığı anıların başında gelmiştir. Bu olayla ilgili yazı, İstanbul radyosu arşivlerinde mevcuttur.

Kaynak: Yılmaz Tunç (Hasan Tunç’un oğlu)

 
Yorum yapın

Yazan: 18 Nisan 2024 in Bilinmeyenler

 

Etiketler: , , , , , , , , ,

STK’LAR VE BİZİM KÜLTÜRÜMÜZ

03.10.2019-BİLKE

Biz nasıl unuttuk analarımızın el işlemelerini. Biz nasıl unuttuk, pamuk ninenin iç sızlatan masallarını. Nasıl unuttuk, o yanık türkülerimizi.

Göç köyleri ıssız koydu, köylüyü de kentte yoksul bıraktı. Köyler ıssız kaldı kalmasına da, kente göçenler de köy değerlerinden ıssız kaldı. Kök boyalar milat oldu, ağaç oyma sanatı yoklara karıştı. Kente yerleşenler, bizim köyümüzde kıymetli el sanatlarımız vardı deyip canlandırmaya çalışmadı. Liseyi terk etti çırak oldu, asgari ücrete razı geldi. Kızlar sanat öğrenme, el becerisi kurslarına katılma konularına uzak kaldı. Köyünü sevenler, vatanını sevenlerse kaybolan kültürlere seyirci kaldı.

Oysa ilk işimiz olmalıydı değerlerimiz. Üniversiteye giden öğrencilerimiz yüksek lisans tezlerini köylerinden yapmalıydı. Yapanlar varsa da sayıları çok azdı.


Türkeli ilçesi kadın göynek arkası nakışı

Medresede emekli öğretmen Hicran ÖZKAN’ın dükkanına gittim.  Türkeli ilçemizden temin ettiği çok özel el işlemesi “göynek” gördüm. Desenleri ve renkleri herkesin ilgisini çekecektir. Ah bizim kadınlarımız, torunlarınız büyük şehirlerde bu güzelliklerden  uzak yaşıyor. Avm’lerde dolaşmayı sizin sanatınıza tercih ediyorlar.

Türkeli  ilçesi kadın göynek arkası nakışı

Büyük şehirlerdeki STK temsilcilerimiz, bu konuyu gündemlerine almalılar. El sanatlarımız, yemek çeşitlerimiz fuarlarda çoğalmalı. Alanında uzmanlarla güncelleştirilmeli,modern standlarda teşhir edilmeli. Bu konuda emek veren insanlarımız var sağ olsunlar, onlar bizim yüzümüzü ağartıyorlar. Köy derneklerinin hepsi  STK bilincini taşıyarak kültürlerimiz konusunda katkı sağlasa, ortaya el birliği ile güzel sonuçlar çıkacaktır.

TRT Trabzon Radyosu canlı yayınına 4 kez konuk oldum. Elimden geldiğince değerlerin kayboluşunun insan üzerine etkileri konusuna değinmeye çalıştım. Her köy, kendi değerlerine, yerel özelliklerine önem verirse, birlikte hareket etme kabiliyeti kazanır. İlgili makamlarda hakkını savunur, taleplerde bulunur ve sonuç alınır.

Yaşar SARIKAYA

 
 

Etiketler: , , ,