RSS

Etiket arşivi: sinop ayşece

//ayşe’ce//

10.11.2022- Ayşe Ekşi ELMACI

DOĞDUĞUM ŞEHİR

Doğduğum şehirde güneş denizden doğardı, denizden batardı. Adadan başlayıp, garajda biten tek işlek caddesi (büyük olarak) vardı. Çoğunluk binalar ahşaptı. Betonarme binalarda çocuk gözümde lükstüler. Sra sıra dükkanlar meydan kapıdan başlar, garaja kadar giderdi. Garip bir ahşap kokusu olan fırınlardan simit, ekmek kokuları gelirdi. Baston ekmek sonradan girdi hayatımıza. Kucağımıza sığmayan koca yuvarlak ekmekler alırdık. Manifaturacılar (o zaman öyle çok hazır giyim yoktu), tüpçüler. En çok da şehre pazara gelen köylülerin satış sonrası alış veriş yaptığı dükkanlar vardı kale yazısında. İğneden ipliğe tencereden tavaya, baltadan küreğe, kazmadan bele akla gelmeyen şeyler bulunurdu. Teneke teneke gaz yağı, zeytin yağı ( aklımda kalan çiçek yağı yaygın değildi. Ananemin evinde, bizim evde hiç görmedim )

Benim için büyülü bir yerdi o dükkanlar. Kendine özgü bir dokusu vardı. Sanki herşey üstüne geliyordu. Karman çorman. İstenilen şeyi de şıp bulurlardı. Alacağını alan garaja gider, köyünün arabasına biner. Satmadan kazandığıyla da eksiklerini almanın sevinciyle mutlu mutlu beklerdi arabanın kalkmasını.

Garaj bir hengame yeridir. Muavinlerin müşteri çekmek için bağrışmaları renkli görüntü yaratırdı. Mesela ananeme eşlik eder ona yardım olsun diye garaja gittiğimde. Sabahtan beri bişey yememiş insanların üçü beşi bir araya gelip, arabanın yanında serip gazetelerini beyaz ekmek, helva, beyaz üzüm olurdu nevaleleri. Çok şaşırırdım ekmek arası yedikleri helvaya. ( Belki de onlardan kaldı helvayla üzümü sevmem. Helvayı severim ama hala ekmekle yemem. ) Araba dediğime bakmayın koca kamyonlar üstü tenteli. Ağır ağır tozu dumana katıp şehri terk ederlerdi gün batımına. Sanki onlar doldurup renk katıyorlarmış gibi sessizleşirdi şehrim. //ayşe’ce//

Sağlıklı mutlu huzurlu haftalar,

 
Yorum yapın

Yazan: 10 Kasım 2022 in KONUK YAZARLAR

 

Etiketler: , , , , , , , , , ,

ÇOCUKLUĞUM- Ayşe Ekşi ELMACI

Zamanla alışkanlıklar ve kültürler ne kadar hızlı değişiyor. Yazılı kaynaklar, bu değişimin kanıtları olarak önemli belge niteliği taşıyacak ileride. Yaşanmışlıklar, o anın duygusal yoğunluklarını da taşıyarak belleğimizde saklanıyor. Varlık ve eşyaların insanlara bıraktığı izleri ve insanın zaman ve eşyaya bıraktıklarını bu yazılarda okuyor, sanki video kaydı gibi izliyor, kaybettiklerimize tanık oluyoruz. Konuk yazarlarımıza HALKBİLİMİ alanına katkıları için teşekkür ediyoruz. BİLKE

Çocukluğumun sokakları hep denize çıkardı. Pencere kenarlarında sardunyalar, kapı önlerinde kokularıyla mest eden hanımeller. Bahçelerde gülü, leylağı, kasım patları, karagözleri. Her evden gelen çocuk seslerine karışan büyüklerin kahkahaları. Kimi görsen tanıdık. Eve gidene kadar bir kayık dolusu selam yollanırdı anneye babaya.

Öyle kaygılar yoktu “bu çocuk nerde ?” diye mutlaka bir komşu evinden çıkıverirdi elinde koca bir dilim salçalı ekmek. Sokak arasında seslerimiz yankılanırdı:

”Saniye yenge , Emine abla, annem içi etli hamur yaptı sizi de çağırıyor.”

Bütün yarım ada bu çağrıları duyardı sanki. Çocuklara ayrı yer sofrası kurulurdu. Döke saça yiyebilelim diye. O meret, yalnızların yemeği değil ki. Yer sofrası coşacak, şen kahkahalar içinde kaşıklar birbiriyle çarpışarak. Annemin hikayeleriyle sohbet koyulaşacak. Herkes ağzına bakacak. Annemin anlatımı, mimikleri usta bir tiyatrocu gibi içine çekerdi insanı. Ben ne kadar kalemime hakimsem, annem de o kadar diline hakimdi. Sonra anladım ki okumanın faydalarıydı bunlar. Annem okumayı çok severdi. Yolda gazete parçası görse okurdu. Kütüphaneye üyeydi kitap alırdı. Kerime Nadir, Yakup Kadri Karaosmanoğlu daha niceleriyle büyüdük. Benim şehrim büyülüydü sanki. Her şehrimin insanı gibi bende aşıktım şehrime. Bütün yollar denize çıkardı.

//ayşe’ce//

 
1 Yorum

Yazan: 13 Mayıs 2022 in KONUK YAZARLAR

 

Etiketler: , , , , , , , , , , , , ,

ayşe’ce

KONUK YAZARIMIZIN KALEMİNDEN

09.11.2021- Ayşe EKŞİ ELMACI

Aslında bu sabah birşey yazmayacaktım. Bir sayfada Almanya göçünün ve Almanya göç yasasının 60.yılıymış oradan yola çıkarak çocukluğumun anılarından biri geldi aklıma.(ananemin köyünde isimleri ve cisimlerini bile unuttuğum, yaşananların komikliğinden midir bilmem aklımda kalmış)

Anımsayabildiğime göre 66-67 yılları olsa gerek. Evleri şehrimize giden anayolun üzerindeydi. Her köy evi gibi ağaçtan yapılmış eski bir köy eviydi. Kendi yağlarında kavrulmaya çalışan(ananemin anlatmasına göre)insanlardı. O zaman bir Almanya furyası vardı ki herkesin dilinde, müracaat eden edene…

Derken yazıma konu olan ailenin gelini de yazılır. Bekleyiş içerisindeyken muhtar yazılı bir evrakla müjdeyi verir. Şehir merkezinde Almanya’dan gelen heyet sağlığından eğitimine kendini ifade edişine kadar ince eleyip sık dokur. Neyse bizim gelin heyetin karşısına geçer sağlık kontrolleri falan önceden yapıldığı için en son mülakata alınır.

Alman soruyor tercüman çeviriyor. Adı sanı eğitimi yapabileceği işler falan filan, artık son sorular. Alman soruyor:

-Müzik bilir misiniz(düğünlerde def çalarmış ananemin anlatımı ve aklımda kalanla)

-evet bilirim.

-Söyler misiniz?

Bizimki bir elini def diğer eliyle de tempolu bir şekilde vurarak başlıyor söylemeye

-Zeytin yağlı yiyemem ammannn / basmada fistan giyemem Amman/ Senin gibi zalime / ben yarimsin diyemem ammann…

Derin bir sessizlik adamlar konçerto mu opera mı bekliyorlardı bilemem ama bizim gelin odadan çıkıyor. Ve ilk Almanya’ya gidenlerden oluyor. Çok uzun yıllar bu olay gece oturmalarında kahkahalarla anlatıldı. En son duyduğumda (9-10 yaşlarında olmalıyım)eşini çocuklarını da almış yanına, bir iki sene içerisinde köyün yarısını almış diyorlardı . O evin yerinde sanırım iki tane villa gibi ev kondurdu.

Sonra da Almanya hikayeleri dilden dile dolandı. Almanya çok yuvayı da yıktı dendi . Türküler ağıtlar yakıldı. “Almanya acı vatan” oldu çoğuna . Filmlere konu oldu. Aslında iki kültür arasında sıkışıp kaldılar. Orada yabancı , memleketlerinde ise Almancı //ayşe’ce//

 
Yorum yapın

Yazan: 09 Kasım 2021 in KONUK YAZARLAR

 

Etiketler: , , , , , ,